lumıére kardeşler’in sinematograf denen aleti icat etmesiyle dünya tarihinde ilk sinema filmi paris’te seyirciyle buluştu (1895). osmanlı’da ise halka açık ilk film gösterimi 1896’da gerçekleşti. osmanlı’daki ilk filmi manaki kardeşler çekmişse de (1905) tarihteki ilk türk filmi fuat uzkınay’ın ayastefanos’ta rus abidesi’nin yıkılışı (1914) kabul edilir. ilk filmden bugüne (osmanlı’dan günümüze) kadının beyaz perdedeki serüveni, toplumsal gelişim ve dönüşümümüzün de serüvenidir.
Dünya tarihinde ilk sinema filmi, sinematograf denen aletin Lumiére Kardeşler tarafından icat edilmesiyle Paris’te 1895 yılında seyirciyle buluşur. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise halka açık ilk film gösterimi Beyoğlu’nda bulunan Sponeck Birahanesi’nde 1896’da gerçekleşir. Sinema, Osmanlı halkı tarafından kısa zamanda benimsenir, çeşitli mekânlarda yapılan sessiz film gösterimleri ilgiyle izlenir.
İlk dönemde sinemada ithal filmlerin yanı sıra ordunun yan kuruluşu olan cemiyetlere gelir getirmesi amacıyla yapılan yerli filmler gösterilir. Her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk filmi Manaki Kardeşler 1905 yılında çekmişse de tarihteki ilk Türk filmi Fuat Uzkınay’ın yapımını üstlendiği Ayastefanos’ta Rus Abidesi’nin Yıkılışı’dır (1914). Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin görevlendirmesi neticesinde ise Sedat Simavi, Pençe (1917) ve Casus (1917) isimli filmleri çeker. Bu filmleri Malul Gaziler Cemiyeti çatısı altında çekilen Ahmet Fehim’in Mürebbiye (1919) ve Binnaz (1919) isimli filmleri takip eder.
Müslüman kadınların sahneye çıkma yasağı olduğundan, Cumhuriyet öncesi ilk Türk filmlerinde gayrimüslim kadın oyuncular rol alır. Bu oyuncuların yer aldığı ve dikkatleri üzerlerine çektiği Pençe ve Mürebbiye, geleneği kıran filmlerdir. Her ne kadar Pençe günümüze ulaşmadıysa da hakkında yazılanlardan yola çıkarak filmde ilk defa cinselliği arzusunca yaşayan bir kadının anlatıldığı, kadın bedeninin sinema perdesinde özgürce yer aldığı bilinir. Bir kadın karakter üzerine kurulan ve sansüre uğrayan ilk Türk filmi olan Mürebbiye’de de benzer bir temsil söz konusudur. Başrol oyuncusu Madam Kalitea ise Türk sinemasında öpüşen ilk “vamp” kadındır.1
Tiyatrocular Dönemi (1922-1939)
“Tiyatrocular Dönemi” olarak addedilen 1922 ila 1939 yılları arasında toplumsal dönüşüm oldukça hızlıdır ve çağdaşlaşma toplumun her alanında olduğu gibi sinemaya da sirayet eder. Yazarlar, Müslüman Türk kadınların sahneye çıkma yasağının kaldırılması için yazılar kaleme alır. Bu rüzgârı arkasına alan Muhsin Ertuğrul, Halide Edib’in Ateşten Gömlek isimli romanı için çekmeyi düşündüğü filmde, 1923 yılında ilk defa bir Türk kadınına rol verir. Filmdeki Ayşe karakterini Bedia Muvahhit, Kezban’ı ise Neyyire Neyir oynar. Muvahhit, genç Cumhuriyet’in idealize ettiği, “güzelliği ve dişiliği ön planda olmayan, iyi eş, fedakâr anne, çağdaş kadın”ın sinemadaki temsili olur.