Ocak
sayımız çıktı

Patlayan yazılımlar, tetiklenen piller ve sabotaj

TEKNİK ANALİZ: SİBER-KİNETİK SALDIRI

Lübnan’daki saldırılar, büyük ihtimalle Hizbullah’ın tedarik zincirine sızılarak, Gold Apollo AR-924 pager cihazlarının ve ICOM IC-V82 el telsizlerinin modifiye edilmesiyle gerçekleşti. Cihazlardaki lityum-iyon pillerine az miktarda pentaeritritol tetranitrat (PETN) bileşiği ve bir detonatör mekanizması gizlenmiş olması en kuvvetli ihtimal. Peki nasıl yapıldı?

Lübnan’ın başkenti Bey­rut’ta, 17 Eylül 2024’tea­kıllara durgunluk veren bir siber-kinetik saldırı yaşandı. Casus filmlerini andıran bu saldırıda, düşük teknolojili çağrı cihazları, eşzamanlı olarak patladı; Hizbullah örgütü, İsrail’in takip ve gözetimden kaçınmak için akıllı telefonlar yerine bunları tercih ediyordu. Patlama­lar sonucunda 2’si çocuk en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 3 bine yakın kişinin yaralandığı açıklan­dı. Saldırı bununla da kalmadı; hemen ertesi gün yine Beyrut’ta, yine Hizbullah’a ait el telsizleri, yine eşzamanlı olarak patladı; 20 kişi öldü, 450 kişi yaralandı.

Kişisel iletişim aygıtlarını içeren en karmaşık saldırılar­dan biri olarak tarih sayfaların­daki yerini alan bu patlamaların ardından şu sorular belirdi: “Bilgisayar, akıllı telefon, ev robotu ve benzeri cihazlar tehlikeli mi?”, “Cep telefonum her an patlayabilir mi?”, “Inter­net erişimi olan ya da bir ağa bağlı iletişim cihazları uzaktan kontrol edilerek patlatılabilir mi?”

Raporlar, saldırılarda kul­lanılan çağrı cihazlarının ve el telsizlerinin lityum-iyon tabanlı pillerle donatıldığını, ancak patlamaların sadece tipik bir pil manipülasyonundan kaynaklanmadığını gösteriyor. Dünya basınında ve diğer yayınlarda yer alan en olası senaryo; saldırının Hizbullah’ın tedarik zincirine sızılarak, Gold Apollo AR-924 pager cihazlarının ve ICOM IC-V82 el telsizlerinin modifiye edilmesi ile gerçekleştirdiği yönünde. Bu iki tür cihazda da, kullanılan lityum-iyon pillerine az mik­tarda pentaeritritol tetranitrat (PETN) bileşiği ve bir detonatör mekanizması gizlenmiş olduğu ve patlamaların uzaktan bu şekilde tetiklendiği en kuvvetli ihtimal olarak görünüyor.

kapak-dosyasi-yusuf-1
Çağrı cihazlarının patlama anı güvenlik kameraları tarafından görüntülendi. Ajansların ilk geçtiği görüntülerden biri bu pazar yerinde bir kişinin yaralandığı patlamaydı.

Peki, askerî uygulamalarda yaygın olarak kullanılan ve yüksek patlama hızı ve kararlı­lığıyla bilinen güçlü bir patlayıcı PETN nasıl kullanıldı? Görüş­tüğümüz savunma sanayii patlayıcı uzmanları, PETN’nin, cihazlar Hizbullah üyelerine ulaşmadan önce çağrı cihazı ve el telsizlerinin pillerine yerleşti­rildiği yönünde görüş belirttiler. Uzmanlara göre, normal ko­şullar altında oldukça patlayıcı ancak nispeten kararlı olan PETN, etkinleştirilene kadar tespit edilemeyebiliyor. Isı, şok veya küçük bir elektrik yüküyle tetiklenebilen PETN kullanıla­rak lityum-iyon pillerde uzaktan aşırı ısınma durumu yaratılabi­liyor ve bu da bir patlamaya yol açabiliyor. Bu durumda PETN, patlamayı güçlendirerek daha yıkıcı hâle getiriyor.

PETN, yüksek patlama hızına (8.400 m/s’ye kadar) sahip güçlü bir patlayıcı. Küçük bir miktarı, çağrı cihazı ve el telsizlerinin kullanıldığı patlamalarda olduğu gibi, önemli düzeyde ha­sara neden olabiliyor. Bu, çeşitli biçimlerde yerleştirilebiliyor ve düzgün bir şekilde gizle­nirse tespit edilmesi oldukça zor olabiliyor. Farklı şekillere dönüştürülebilme kabiliyeti ve patlamaya kadar nispeten kararlı yapısı nedeniyle PETN, daha önce de çok sayıda yüksek profilli olayda kullanılmış.

kapak-dosyasi-yusuf-2
Çağrı cihazlarına üretim aşamasında küçük ama etkili patlayıcıların yerleştirildiği iddia ediliyor.

Çağrı cihazlarının patlama görüntüleri ile haber bültenle­rinde ve sosyal medya platform­larında hızla yayılan Hizbullah’a yönelik bu operasyon; fiziksel sabotaj, siber manipülasyon ve psikolojik savaşın oldukça etkili bir karışımı görünümünde…

Öncelikle, PETN gibi patla­yıcıların çağrı cihazlarına ve el telsizlerine yerleştirilmesi için, önceden fiziksel erişimin olması şart. Bu, cihazların Hizbullah kullanıcılarına teslim edil­meden önce tedarik zincirine sızılarak üretim ya da gönderim aşamalarının birinde saldırı için gerekli donanım ve yazılım modifikasyonlarının yapılmış olduğunu gösteriyor. En man­tıklı senaryoya göre; patlayıcı bi­leşen ve detonatör, muhtemelen cihazın içine farkedilmeyecek şekilde gizlenmiş ve patlama­nın uzaktan radyo sinyali ile tetiklenmesinde detonatör güç kaynağı olarak cihazların pilleri kullanılmış.

Patlayıcıları uzaktan tetik­lemek için bir ürün yazılımı değişikliği de mutlaka gerekli. Bu güncellemenin, çağrı cihazı ve el telsizi cihazlarının ağı üzerinden gönderilen belirli bir sinyale veya koda yanıt verilecek şekilde programlanmış olması muhtemel. Uzmanlar, patlama zincirini başlatacak belirli bir harf veya sembol dizisi olabile­cek bir mesajın ürün yazılımına (firmware) tanımlanmış oldu­ğunu düşünüyor. Öte yandan, çağrı cihazı ekranlarının patla­madan önce enerjisiz kaldığını gösteren video, cihazların bir tetikleyici sinyal aldığını ve bu­nun da ekrana giden gücü, pilin enerjisini patlamayı başlatmaya yönlendirmek için anlık olarak kestiğini işaret ediyor.

kapak-dosyasi-yusuf-3
Patlatılan çağrı cihazlarının paravan şirketler tarafından üretildiği anlaşıldı.

Siber bileşen, muhtemelen aygıt yazılımı değişikliğini ve patlamayı tetiklemek için belirli bir kod veya mesajın kullanımını içeriyordu. Kinetik yön, cihazların patlayıcıları içerecek şekilde fiziksel olarak değiştirilmesiydi ve bu, bir iletişim aracını ölümcül bir silaha dönüştürecekti. Lityum iyon piller genellikle 150-250 Wh/kg civarında yüksek bir enerji yoğunluğuna sahip. Bu enerji, elektronik cihazlara güç sağlamak için zamanla yavaşça salınacak şekilde tasarlanmış. Lityum iyon piller delindiğinde, aşırı ısındığında veya kısa devre yaşadığında, “termal kaçak” adı verilen bir duruma girebiliyor. Bu, enerjinin hızla salınmasına yol açarak pilin alev almasına, gazların dışarı çıkmasına hattâ patlamasına neden oluyor. Ancak bu patlama, yüksek enerjili bir patlamadan çok alev ve basınç patlamasını andırıyor. Lityum iyon pillerin “patlayıcı” yapısı, yüksek patlayıcılara kıyasla nispeten düşük. Pil, ge­leneksel patlayıcılar gibi yüksek hızlı bir şok dalgası üretmiyor; bunun yerine ısı ve gaz gen­leşmesi şeklinde enerji salıyor. Pil güvenliği üzerine çalışan uzmanlar aşırı ısınma arızasını tetiklemek için çağrı cihazların ve el telsizlerinin en az 140 dereceye ulaşması gerektiğini söylüyor.

PETN, lityum-iyon piller­den çok daha yüksek enerji yoğunluğuna sahip bir yüksek patlayıcı. Yaklaşık 8.400 m/s’lik bir patlama hızına ve yakla­şık 1.66’lık bir bağıl etkinlik faktörüne (RE faktörü) sahip: bu da patlayıcı gücün standart ölçüsü olan TNT’den önemli ölçüde daha güçlü olduğu anlamına geliyor. PETN, bir şok, ısı veya elektrik yüküyle tetiklendiğinde patlayacak şekilde tasarlanmış. Önemli hasar ve süpersonik bir şok dal­gası oluşturuyor. Birkaç gram kadar az miktarda PETN, güçlü bir patlamaya neden olabiliyor. Bu patlama, şekillendirilmiş bir yükte olduğu gibi yönlen­dirilmiş kuvvete sahip yüksek hızlı bir şok dalgası oluşturarak enerjiyi neredeyse anında serbest bırakıyor.

kapak-dosyasi-yusuf-4
2010’da El Kaide’nin kargo şirketleri UPS ve FedEx’in iki uçağına yazıcı kartuşu içinde patlayıcı yerleştirdiği bir ihbarla ortaya çıktı. Uçaklar havalanmadan patlayıcılar bulundu.

Yakın geçmişe baktığımızda, tüketici elektroniğini patlat­ma yönetiminin kullanıldığı diğer olaylar arasında ilk akla gelenler ise şunlar:

• 1996’da İsrail’in Filistinli bir bomba üreticisini hedef almak için patlayan bir telefon kul­landığından şüpheleniliyor. Bu hadisede, telefon fiziksel olarak değiştirilmişti ve operasyon kötü amaçlı yazılım içermiyordu.

kapak-dosyasi-yusuf-5
Çağrı cihazlarından 1 gün sonra Hizbullah üyelerinin kullandığı ICOM IC-V82 marka el telsizleri patladı.

• 2010’da El Kaide UPS ve FedEx kargo uçuşlarında iki ya­zıcı kartuşunun içine patlayıcı yerleştirdi. Yemen’den ABD’ye transit kargo alan ABD uçakları, Suudi Arabistan istihbarat yetkililerinden teröristlerin hava kargo paketleri yoluyla patlayıcı gönderme planına ilişkin bir ihbar aldıktan sonra arandı. Aranan iki uçakta patla­yıcılar vardı; biri İngiltere’deki East Midlands Havaalanı’nda bulunan UPS (United Parcel Services) uçağı, diğeri Dubai’de bulunan FedEx uçağı. Yetkililer iki uçağı aradıktan sonra, bilgisayar yazıcı mürekkep kartuşlarına paketlenmiş PETN (patlayıcılar) ve kurşun Azide PbN6 (ikincil patlayıcıları baş­latmak için kullanılan patlayıcı) buldular. Bombaların karmaşık olduğu tespit edildi. Bunlar Amerikan toprakları üzerinde patlatılmak için tasarlanmış zaman ayarlı alarmlara sahip elektrik devrelerine ve telefon­lara bağlıydı.

• 2016’da bir yolcu uçağında dizüstü bilgisayarın içindeki bomba, Somali’ye uçuş sırasın­da patladı ve iki kişi yaralandı. Patlayıcı cihaz gayet sofistike idi ve Mogadişu havaalanındaki X-ray makinelerinden geçebil­mişti. Patlamayla gövdesinde bir delik açılan uçak düşmedi; çünkü henüz seyir irtifasına ulaşmamıştı.