Türkiye ve Kore Cumhuriyeti arasında günümüzdeki yardımlaşma ve işbirliği anlayışının özellikle yakın geçmişe dayanan tarihî bir anlamı var. 1950’deki Kore Savaşı’na atıfta bulunan Başkonsolos Woo Sung Lee, “Türk askerinin kanı ve teriyle şekillenen Kore Cumhuriyeti, Türkiye ile kardeş ülke olarak güçlü dostluk ilişkileri geliştirdi” diyor.
Kore Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu olarak atanmadan önce hangi diplomatik görevlerde bulundunuz ve bunlar uluslararası ilişkilere bakışaçınızı nasıl şekillendirdi?
1990’ların başında Dışişleri Bakanlığı’na katıldım. Ukrayna, Rusya, Almanya, Özbekistan, Romanya ve Kanada’daki (Vancouver) diplomatik misyonlarda görev aldım. İstanbul Başkonsolosu olarak göreve başlamadan hemen önce Dışişleri Bakanlığı’nda yurtdışındaki Korelilerin güvenliğinden sorumlu müdür olarak görev yaptım.
İstanbul’da göreve başlamadan hemen önce, covid-19 salgını, savaş, içsavaş, deprem gibi önemli hadiseler yaşadık. Bu durumlara karşı önlemler almak için meslektaşlarımla birlikte sabahladığımız zamanlar oldu.
Uluslararası koşullar her an değişebiliyor ve beklenmedik doğal afetlere, kazalara müdahale etmek en önemli görevlerimizden. Acil bir durumda doğru kararı vermek, doğrudan insanların güvenliğiyle ilgili olduğu için çok hassas bir konu. Her zaman en doğru ve uygun çözümü bulmak için çalışıyor, hazırlanıyoruz.
Kore ve Türkiye’nin yakın tarihindeki kilometre taşlarından en önemlisi, 1950’de başlayan Kore Savaşı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kore Savaşı 25 Haziran 1950’de başladığında, Türkiye savaşa katılan 16 BM ülkesi arasında en fazla asker gönderen dördüncü ülke oldu; Kore Cumhuriyeti’nin özgürlük ve demokrasi mücadelesi için savaştı. Özellikle Kunuri ve Kumyangjang-ni muharebelerinde kayda değer katkılar sunarak göğüs göğüse savaşan Türk askeri, asil bir fedakarlık ruhu sergiledi. Türkiye cephe gerisinde de savaş yetimleri için Ankara Okulu’nu kurarak burada eğitim alan çocuklarla kardeşlik sevgisini paylaştı. Halkımız, Türk gazilerinin fedakarlığını ve yüce emeğini hiçbir zaman unutmadı. Savaş gazilerinin kanı ve teriyle şekillenen Kore Cumhuriyeti ve Türkiye, kardeş ülke ve kan kardeşi olarak güçlü dostluk ilişkileri geliştirmiştir.
Gazilerin fedakarlıkları ve emekleri sayesinde Kore Cumhuriyeti, savaşın yıkıntılarını aşarak dünyada benzeri görülmemiş bir hızla ekonomisini büyüttü ve demokrasisini geliştirdi. Başkonsolosluğumuz her yıl savaş gazileri için birçok teşekkür etkinliği düzenliyor. Etkinliklere katılan gaziler, korumak için hayatlarını riske attıkları Kore Cumhuriyeti’nin kısa sürede kaydettiği olağanüstü ilerlemeden dolayı gözleri dolarak gurur duyduklarını söylediklerinde, bizler de derinden etkileniyoruz.
Güney Kore ve Türkiye güçlü ekonomik bağlara sahip. Son yıllarda iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımlar nasıl gelişti ve hangi işbirliği alanları öne çıktı?
Kore, Türkiye ile STA (Serbest Ticaret Anlaşması) imzalayan ilk Asya ülkesi oldu. STA’nın 2013’te yürürlüğe girmesiyle birlikte Kore ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2012’de 5.2 milyar USD iken, 2022’de 9.1 milyar USD’ye yükseldi. Ayrıca ticaretin genişlemesiyle birlikte, iki ülke arasında 1915 Çanakkale Köprüsü, 3. Boğaz Köprüsü (Yavuz Sultan Selim), Avrasya Tüneli inşaatı gibi büyük altyapı projelerinde de geniş ölçekli işbirlikleri geliştirildi.
Şu anda başkonsolosluğumuzun yetki alanındaki 11 ilde 70’in üzerinde Kore şirketi faaliyet göstermekte. Hyundai Motor, Samsung Elektronik, POSCO ve LG Elektronik gibi önde gelen Kore şirketleri, Türkiye’de yerel toplumun kalkınmasına, istihdam yaratılmasına ve ekonomik büyümeye katkıda bulunuyor.
Türkiye’de faaliyet gösteren Koreli şirketler, yerel toplumun sürdürülebilir kalkınmasına destek olmak amacıyla genç yeteneklerin yetiştirilmesi için gerekli eğitim ve istihdam olanaklarının sağlanması; burs programlarının işletilmesi; çevre, yoksulluk ve iklim değişikliği sorunlarına karşı ortak mücadele verilmesi gibi kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerini de aktif olarak yürütüyor.
Gelecekte iki ülke arasındaki ekonomik işbirliği; altyapı, inşaat, savunma sanayi, santraller ve bilişim alanlarında da genişleyerek devam edecek.
Kore ve Türk şirketleri 1915 Çanakkale Köprüsü’nün inşaında birlikte çalıştı ve Mart 2022’de açılan köprü, iki ülke arasındaki bağı güçlendirdi. Bu projeyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı vesilesiyle dünyanın en uzun asma köprüsü olan 1915 Çanakkale Köprüsü (köprü orta açıklığı 2.023 metre) inşa edildi. Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan 5 yapıdan biri olan köprü, Kore-Türkiye işbirliğinin de en yeni ve kuvvetli bağlantısı. Kore firmaları (SK Eco Plant, DL E&C) ve Türk firmaları (Limak, Yapı Merkezi) arasındaki yakın işbirliği sayesinde inşaat süresi yaklaşık 1 yıl kısaltıldı ve bu büyük proje 5 yılda başarıyla tamamlandı.
2022 Aralık ayında başkonsolos olarak göreve başladıktan 1 ay sonra, üst düzey bir Kore heyetiyle Çanakkale Köprüsü’nü ziyaret ettim. Köprü yapılmadan önce feribotla yaklaşık 30 dakika süren, yaz tatili döneminde ise bekleme dahil birkaç saate çıkan geçiş süresinin 5 dakikaya inmesi fevkaledeydi. Ayrıca Çanakkale Boğazı’nı geçerken güzel manzaranın yanısıra, bu coğrafyanın tarihî önemini de tekrar düşünme fırsatı yakalamak benim için çok etkileyiciydi.
Çanakkale Boğazı hepimizin bildiği gibi oldukça derin ve hızlı akıntılarıyla, kuvvetli rüzgarlarıyla ünlü. Köprünün inşaı sırasında çevresel zorlukların yanısıra, covid-19 salgını nedeniyle de şantiyede pek çok zorluk yaşandı. Yaklaşık 50 Koreli mühendis ve 500 saha çalışanı hızlı bir şekilde çalıştı ve başarılı bir sonuç elde etti. Bu sonuç, her iki ülkenin teknik personelinin yüksek profesyonelliği, çalışkanlığı ve cesaretiyle gerçekleşti.
Kore dalgası (Hallyu) dünya çapında bir ün elde etti. Kore popüler kültürünü ve eğlence dünyasını tanıtmak için etkinlikler düzenleniyor mu? K-drama ve K-pop’un dünya çapındaki başarısının sırrı sizce nedir?
Kore kültürünü Türk halkına tanıtmak amacıyla her yıl Kore Haftası etkinlikleri, Kore video yarışmaları ve Kore film festivalleri düzenleniyor. 2023’te de Kore filmleri gösterimleri ve Kore geleneksel füzyon müziği konserleri yapıldı. Kore’den keman, gitar, geleneksel enstrüman “haegeum” ve “pansori” şarkıcısından oluşan dört üyeli Via Trio grubu, K-pop’u ülkemizin geleneksel müziği “gugak” ile birleştiren performansıyla olumlu eleştiriler aldı.
Ayrıca Kore dalgası (Hallyu) kulüpleri, gönüllü olarak K-pop, Kore yemeği deneyimi, Hanbok defilesi ve Kore geleneksel oyun deneyimi gibi çeşitli alanlarda programlar oluşturup kültürel etkinlikler düzenliyor. 2024’te de bu etkinlikler devam edecek ve desteklenecek tabii.
Özellikle Kore yapımı K-pop, diziler ve filmler, dünya çapında popülerlik kazanıyor. Bu dalganın bu kadar popülerlik kazanmasının, empatiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Bir diğer etken de şüphesiz sağlam hikaye örgüsü ve görsel faktörlerin, eğlence ve duyguları birlikte hissettirmesi.
BTS ve Black Pink gibi birçok K-pop grubu, yaptıkları müzikle sevgi ve umudu yaydı; covid-19 gibi zor ve yorucu bir dönemde dünya çapında kaygılanan birçok genç insanı teselli etti, onların birbirleriyle dayanışmasını sağladı. Ayrıca BTS’nin BM konuşmasında ve Black Pink’in BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Elçisi olarak yürüttüğü faaliyetlerde de görülebileceği gibi; K-pop’un iklim değişikliği, çevre ve eğitim alanlarındaki etkisi de çok büyük.
Türkiye’deki Kore dili eğitimleri hakkında neler söylersiniz?
Şubat 2017’den itibaren Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı, ilkokul, ortaokul ve liselerde Koreceyi seçmeli ikinci yabancı dil olarak müfredata dahil etti. O günden bu yana öğrencilerin Kore dili derslerine ilgisi artıyor. Ayrıca Türkiye’deki 3 üniversitede (Ankara Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi) Kore Dili ve Edebiyatı bölümleri mevcut. İstanbul Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı bölümünde kayıtlı 130 öğrenci var ve bu insanların mezun olduklarında, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerde önemli bir noktada bulunacaklarına inanıyorum.
Bunun dışında Korece öğrenmek isteyen her Türk vatandaşı, Ankara’daki Kore Kültür Merkezi ile Ankara, İstanbul ve İzmir’deki Kral Sejong Enstitüleri’nde ders alabilmekte.
İstanbul Başkonsolosluğu ve Ankara Kore Kültür Merkezi’nin evsahipliğinde düzenlenen Korece Yeterlilik Sınavı’na (TOPIK) giren Türklerin sayısı da her geçen yıl giderek artıyor.
Türkiye’de yaşayan Koreli nüfusun demografik yapısı nasıl? Hangi işlerde çalışıyor ve hangi bölgelerde yaşıyorlar?
Türkiye genelinde 2.700 Koreli yaşıyor ve bunların yaklaşık 2 bini İstanbul dahil başkonsolosluğun yetki alanındaki 11 ilde oturuyor. Kore topluluğu, Koreli şirketlerin “expat” ve ailelerinden, serbest meslek sahibi kişilerden ve öğrencilerden oluşuyor. İstanbul Koreliler Derneği, Kore Gazileri Anma Topluluğu, Kore İş Adamları Derneği ve Dünya Kore Ticaret Birliği (OKTA), ikili ilişkileri daha da geliştirmek için aktif olarak çalışıyor. İstanbul Koreliler Derneği, geçen Şubat ayında meydana gelen depremlerin ardından Kore’nin çeşitli noktalarından ve yurtdışından bağış toplayarak İskenderun’da 442 konteynerlik bir Kore köyü inşa etti. Sadece bu girişim bile iki ülke halkı arasındaki dostluk ve dayanışmanın ne kadar ileri bir seviyede olduğunu gösteriyor.
Koreli turistler Türkiye’nin hangi noktalarını ziyaret ediyor?
2019’da Türkiye’yi ziyaret eden Koreli turist sayısı 210 bin civarındayken, salgın hastalık sonrası önemli ölçüde azaldı. Ancak geçen yıldan bu yana tekrar bir artış var: 2023 Ocak-Kasım döneminde Türkiye’yi ziyaret eden Kore vatandaşlarının sayısı 146 bin oldu. Vatandaşlarımız çoğunlukla İstanbul, Kapadokya, Efes, Antalya, Pamukkale’yi tercih ediyor. Ayrıca son yıllarda özellikle Türkiye’ye gastronomi turları popüler. Türkiye’nin zengin tarihini ve kültürel mirasını keşfetmek için “Türkiye’ye 1 aylık ziyaret” gibi çeşitli özel seyahat türleri de artıyor.
Türk yemekleriyle aranız nasıl?
Türk halkının yemekleriyle büyük gurur duyduğunu düşünüyorum. Buraya ilk geldiğimde 100’ün üzerinde kebap çeşidinin olduğunu duyunca şaşırmıştım. Her bölgeyi temsil eden yiyeceklerin olması da etkileyici. Baklava gibi geleneksel Türk tatlıları, her gün sevilerek içilen siyah çay ve Türk kahvesini de unutmamak lazım tabii. Kahveden sonra telveyle fal bakmanın da hayata zevk kattığını düşünüyorum. Türk yemekleri genel olarak Kore damak tadına uygun olduğundan onları tatmak büyük keyif veriyor; canıma can kattığını hissediyorum.