Kasım
sayımız çıktı

Sorguladı, çözümledi, yaşadı ve yazdı

Türkiye bir gün şu siyah sisin içinden çıkmayı başarırsa, Ahmet Oktay, genç kuşaklar, gelecek kuşaklar için örnek olacaktır.

Ahmet Oktay sağlığında herşeyi birkaç cüm­leye sığdırmayı ba­şarmıştı bana kalırsa. Anıla­rını topladığı güzelim Gizli Çekmece’nin önsözünden ilk cümle: “Önemli değil yaşan­mış bir yaşam benimkisi”. Ötesi, Bütün Yapıtları için “Sunuş Yazısı”ndan: “İyi ya da kötü, ama benim olan 56 kitap yayımladım. Fena bir toplam değil. Yaşadım ve yaz­dım”. Az ileride: “Söylemeli­yim: Kendimi öncelikle şair saydım”.

Kişinin kendi kimliğini, duruşunu, serüvenini doğ­ru konumlaması kolay olmaz; Ahmet Oktay’ın cümleleri bu zorlu işin altından kalktığını gösterir. Hiç kuşku yok, önce­likle şairdi; ama bütün şiirle­rini tek ciltte toplarken seçti­ği başlık anlamlıydı: Kaç Kişi­yiz Kendimizde — soru işareti taşımayan bir soru ifadesi.

Şiiri merkezine alan, ora­dan çepere doğru halkalar halinde yayılan bir yazı zin­ciri kurmuştu zaman içinde. Şiirin gerektirdiği soyutlama çalışmasına karşın görünen tavrını düzyazı alanında ola­bildiğince somutlaştırdığını görüyoruz: Sonuna dek sosya­list kaldı Ahmet Oktay; bunu yaparken alışılagelmiş, edebi­yatçılar arasında oldukça yay­gın “toplumcu” nitelemesinin arkasına yerleşmektense ben­zersiz bir kalkışıma soyundu: Sorguladı, çözümledi, gerek­tiğinde eleştirel tavrını koy­maktan ve mesafe arayışına girmekten kaçınmadı. Kaldı ki, bir tek kavram seç denilse Ahmet Oktay’ın yazı dünya­sından, o apaçık, hep, orta­daydı: Arayış.

Neydi peki aradığı? Da­ha iyi bir dünya, daha doğru (ya da en doğru) düzen, hak­lıca bir yaşam içinde bireyin özgürlüğünü koruyabileceği Ütopya. Hiç yorgun düşmedi bu arayış sevdasında Ahmet Oktay, süngüsünü hiç düşür­medi. Dönekliğin katsayısı­nın yükseldiği, karşı-devrim­ciliğin neredeyse taçlandırıl­dığı, sonunda onursuzluğun doruğa ulaştığı dönemlerin içinde kırıntı ödün vermek­sizin, leke almaksızın geçme­yi bildi.

Edebiyatın, düşüncenin, kuramın bu yenilmez savaşcı­sı, bir de, yıllar yılı bir basın emekçisi olarak çalıştı: Tele­vizyonda arşiv değeri yüksek işler kotardı, gazetelerde ca­nalıcı sorumluluklar üstlen­di, bu alanda da kirlenmeme­yi bildi.

Ahmet Oktay, Türkiye bir gün şu siyah sisin içinden çıkmayı başarırsa, genç ku­şaklar, gelecek kuşaklar açı­sından bir rol modeli olacak­tır — bir doğru ağabey.