Türkiye bir gün şu siyah sisin içinden çıkmayı başarırsa, Ahmet Oktay, genç kuşaklar, gelecek kuşaklar için örnek olacaktır.
Ahmet Oktay sağlığında herşeyi birkaç cümleye sığdırmayı başarmıştı bana kalırsa. Anılarını topladığı güzelim Gizli Çekmece’nin önsözünden ilk cümle: “Önemli değil yaşanmış bir yaşam benimkisi”. Ötesi, Bütün Yapıtları için “Sunuş Yazısı”ndan: “İyi ya da kötü, ama benim olan 56 kitap yayımladım. Fena bir toplam değil. Yaşadım ve yazdım”. Az ileride: “Söylemeliyim: Kendimi öncelikle şair saydım”.
Kişinin kendi kimliğini, duruşunu, serüvenini doğru konumlaması kolay olmaz; Ahmet Oktay’ın cümleleri bu zorlu işin altından kalktığını gösterir. Hiç kuşku yok, öncelikle şairdi; ama bütün şiirlerini tek ciltte toplarken seçtiği başlık anlamlıydı: Kaç Kişiyiz Kendimizde — soru işareti taşımayan bir soru ifadesi.
Şiiri merkezine alan, oradan çepere doğru halkalar halinde yayılan bir yazı zinciri kurmuştu zaman içinde. Şiirin gerektirdiği soyutlama çalışmasına karşın görünen tavrını düzyazı alanında olabildiğince somutlaştırdığını görüyoruz: Sonuna dek sosyalist kaldı Ahmet Oktay; bunu yaparken alışılagelmiş, edebiyatçılar arasında oldukça yaygın “toplumcu” nitelemesinin arkasına yerleşmektense benzersiz bir kalkışıma soyundu: Sorguladı, çözümledi, gerektiğinde eleştirel tavrını koymaktan ve mesafe arayışına girmekten kaçınmadı. Kaldı ki, bir tek kavram seç denilse Ahmet Oktay’ın yazı dünyasından, o apaçık, hep, ortadaydı: Arayış.
Neydi peki aradığı? Daha iyi bir dünya, daha doğru (ya da en doğru) düzen, haklıca bir yaşam içinde bireyin özgürlüğünü koruyabileceği Ütopya. Hiç yorgun düşmedi bu arayış sevdasında Ahmet Oktay, süngüsünü hiç düşürmedi. Dönekliğin katsayısının yükseldiği, karşı-devrimciliğin neredeyse taçlandırıldığı, sonunda onursuzluğun doruğa ulaştığı dönemlerin içinde kırıntı ödün vermeksizin, leke almaksızın geçmeyi bildi.
Edebiyatın, düşüncenin, kuramın bu yenilmez savaşcısı, bir de, yıllar yılı bir basın emekçisi olarak çalıştı: Televizyonda arşiv değeri yüksek işler kotardı, gazetelerde canalıcı sorumluluklar üstlendi, bu alanda da kirlenmemeyi bildi.
Ahmet Oktay, Türkiye bir gün şu siyah sisin içinden çıkmayı başarırsa, genç kuşaklar, gelecek kuşaklar açısından bir rol modeli olacaktır — bir doğru ağabey.