Kasım
sayımız çıktı

‘Tavar eşi’nden ‘tovariş’e Türkçeden dünya dillerine

TÜRKÇE SÖZCÜĞÜN EVRENSELLEŞME YOLCULUĞU

Tovariş sözcüğü Sovyet Devrimi ile Rusçadan dünya dillerine geçmiş. Türkçenin önemli yazar ve şairlerinin kimi eserlerinde de karşılaştığımız kelimenin bizler için en ilginç yanı, 1958’de basılan Rusçanın Etimoloji Sözlüğü’nden öğrendiğimize göre, Türkçe kökenli olması. Türkçedeki doğuşundan diğer dillerde geçirdiği evrime tovariş sözcüğünün kısa hikayesi…

Sözlüklerimizde rastlama­sak da, “tovariş” kelimesi Kemal Tahir, Attilâ İlhan, Aziz Nesin, Nâzım Hikmet gibi birçok yazar ve şairin eserlerin­de karşımıza çıkar. 1917 Sovyet Devrimi’nden sonra Marksist terminolojide “yoldaş” anlamıyla Devrimci İşçi Partisi üyelerinin birbirlerine hitap etmekte kul­landıkları sözcük, Batı dillerine de geçmiş. 1933’te Fransız yazar Jacques Deval, Tovaritch adlı bir tiyatro oyunu da yazmış. Tovariş, Sovyet Devrimi’yle Rusçadan dünya dillerine geçen “Bolşevik, Menşevik, pogrom” gibi birkaç politik sözcükten biri. Köken dilinin Türkçe olduğu ise Max J. F. Vasmer tarafından 1958’de Heidelberg’de basılan Rusçanın etimoloji sözlüğüyle (Russisches Etymologisches Wör­terbuch) öğrenilir.

Eski Rusçada “gezgin tüccar ve misyoner”den “yol ve silah arkadaşı”na doğru bir anlam silsilesine sahip kelime, Vasmer’e göre Türkçe “tavar eşi” yapısına dayanır. “Eş”, kadim Türkçede “arkadaş, yoldaş” anlamıyla gü­nümüze nispetle daha kapsamlı bir sözcüktür ve eskicil anlamını eş-dost ikilemesinde muhafaza eder. “Tavar” ise, Oğuz dillerinde “davar” olarak yaşayan sözcüğün özgün biçimidir.

resim_2024-09-01_155020220
Kökeni Türkçeye dayanan “tovariş” kelimesi, 1917 Devrimi’nden sonra Devrimci İşçi Partisi üyelerinin birbirlerine hitap etmek için “yoldaş” anlamında kullandıkları sözcüktür.

Göçebe hayatın hüküm sürdü­ğü Türklerde “tavar”, bir kişinin veya topluluğun sahip olduğu büyük ve küçükbaşları kapsayan genel bir adken, Türklerin İpek Yolu ticaretine katılmalarıyla kapsamını genişletip “ticari meta, takas malı” ve Yuan dönemi Uygur belgelerinde “ipek kumaş” anlamı kazanır. İpek Yolu’nun Hazar Denizi’ne kadar uzanan ro­tası boyunca kelimeyi bu anlam­larıyla görürüz. 1311’de Rusya’nın güneyindeki Harezm’de yazılan Kısasü’l-Enbiyâ adlı Türkçe eser­de Hz. Muhammed’in tevazusu, kızı Fatıma tarafından “yumuşak döşekte yatmayan, tavar ton (ipek giysi) giymeyen” ifadeleriyle tarif edilir.

Kelimedeki bu iktisadi an­lamlar, modern Türk dillerinden Başkurtçada “dokuma kumaş”, Uygurcada “atlas kumaş”, Kazak­ça, Kırgızca, Özbekçede “ticari mal” olarak yaşamaya devam eder. Oğuz grubu Türk dillerinde ise daralmış anlam (keçi-koyun gibi hayvanlar) baskınlaşır. Rus­çaya Kıpçakça üzerinden, diğer Slav dillerine de Rusça üzerinden “mal” anlamıyla geçer.

“Tavar”ın “ticari mal” anla­mına ulaştığı Türk dillerinde “tavarçı”, hem malın yüklendiği hayvan hem de maldan sorumlu tüccardır. Bu tüccarların hayatla­rı kervan yollarında geçer. Can ve mal güvenliği için silahlı refakat­çıları da olan kervanlardaki her insan -hatta hayvan-, birbirinin “yoldaş”ıdır. Zaten tovar sözcüğü Rusçada “konvoy” karşılığında da kullanılır ki bu, Farsça kervan ve Arapça kafile sözcüklerinin Latince eşdeğeri konvoyun aslen “yolda birlikte yürümek” (con- ‘beraber’ + via ‘yol’) anlamından bugün “kılavuz, eskort” anlamı yüklenmesine benzer bir durum­dur.

“Tavar eşi” (mal yoldaşı/or­tağı) Rusçaya, Dinyeper ve İrtiş arasında yaşayan bozkır Kıpçak­larının dilinden geçip önce “iş ve yol arkadaşı”, zamanla da “yoldaş” anlamıyla evrilmiş. Günümüz Rusçasında artık sadece içki meclislerinde kullanılan müs­tehzi bir hitap biçimidir. Ancak her halükarda bu sözcük, en azın­dan eşitliğin (insanlar pratikte eşit olmasalar da) ilan edildiği ve bunun için çabalandığı bir döne­min anılarında yankılanıyor.