Kendisi de at binen Kraliçe 2. Elizabeth, spor dünyasının demirbaşlarındandı. Taç giyme töreninden bir ay önce oynanan Federasyon Kupası finalinden başlayarak hükümdarlığı boyunca sayısız spor organizasyonunu yerinden takip etmiş, kazananlara kupalarını o takdim etmişti. 70 yılda spor da dünyayla birlikte hızla değişirken, o bazı şeylerin sabit kaldığının en önemli kanıtıydı.
Dile kolay, 71 Federasyon Kupası finali, 18 Olimpiyat, 17 Dünya Kupası ve çok daha fazlası… Kraliçe 2. Elizabeth’in tahtta olduğu 70 yıl boyunca tarihle birlikte spor da defalarca dönüşmüş, Kraliçe ise tüm bu dönüşümün orta yerinde spor sahalarının demirbaşı olarak şeref tribünündeki yerini korumuştu. Kraliçe’nin spora ilgisi yalnız izlemekle de sınırlı kalmamıştı üstelik, İngiliz Kraliyet uzmanı gazeteci Robert Jobson, 2. Elizabeth’in son nefesini verdiği Balmoral Kalesi’nde aile arasında oynanan futbol maçlarında kaleye geçmeye de meraklı olduğunu yazmıştı.
Ama asıl tutkusu atçılıktı. Her gün mutlaka Racing Post adlı yarış gazetesine göz atardı. Ata binmeyi büyükbabası 5. George’un kendisine 4. yaş günü için hediye ettiği bir midilli sayesinde öğrenmişti. Birçok safkan satın alıp sürekli olarak Epsom Derby, Oaks, St Leger, Gold Cup gibi İngiltere’nin en klasik yarışlarına katılan 2. Elizabeth’in en çok uğradığı spor alanı, büyük ihtimalle Ascot Hipodromu’ydu. Kraliçe Anne tarafından 1711’de açılan hipodroma yılda birkaç kez giden 2. Elizabeth, bu dünyaca ünlü yarış pistinin aranan yüzüydü. Windsor Sarayı’na aşağı yukarı 10 kilometre uzaklıktaki hipodrom, kraliyet yarışlarına evsahipliği yapıyor ve o beş günlük festival, en ünlü tasarımcıların imzalarını taşıyan şapkalarla da biliniyor.
Atçılık haricinde futbolun en önemli organizasyonlarında da defalarca boy göstermişti. Kraliçe, taç giyme töreninden bir ay önce oynanan Federasyon Kupası finalinden başlayarak yıllarca Wembley’de dünyanın en köklü futbol organizasyonunda taçlananları şeref tribününde izlemişti. 1966’da İngiltere, mabedinde zafere ulaşırken, kaptan Bobby Moore’a Dünya Kupası’nı takdim eden yine oydu.
70 yıllık hükümdarlığında, milyonları güldürdüğü anlardan birinin 2012 Olimpiyat Oyunları için hazırlanan video olması manidardı. Birçoklarına göre Olimpiyat tarihinin en iyi açılış törenini organize eden yönetmen Danny Boyle’un çektiği videoda James Bond, Kraliçe’yi Buckingham Sarayı’nda ziyaret ediyor; ardından ikili helikopterle oradan ayrılıyor ve Kraliçe helikopterden atlayarak Olimpiyat Stadı’na giriyordu. Oyunlar’ı resmen açmasının ise bazılarına göre haber değeri yoktu. Tesadüf bu ya, ilk kez açılışını yaptığı 1976 Montreal Olimpiyat Oyunları’na kızı Prenses Anne de katılmış, binicilikte Britanya’yı temsil etmişti.
Şimdi spor tarihinde bir yolculuğa çıkmalı, 2. Elizabeth denince akla ilk gelen bazı karelerde biraz duraklamalı…
MATTHEWS FİNALİ
Kraliçe Elizabeth’in ilk gittiği maç, 2 Mayıs 1953’te oynanan Federasyon Kupası finaliydi. Üç yıl sonra ilk Ballon d’Or ödülünü kazanacak Sir Stanley Matthews’un damgasını vurduğu karşılaşmada Blackpool, Bolton Wanderers’i 4-3’lük skorla devirerek şampiyon olmuştu. Bu futbol müsabakası, Ada’da büyük reyting alan ilk spor olayıydı. Bir ay sonra naklen yayınlanacak taç töreni öncesinde televizyon satışları patlamıştı. Kimileri bu yeni cihazı almamış, kiralama yöntemini seçmişti. Hâl böyle olunca da 15 yıldır BBC tarafından naklen verilen finaller, ilk kez ciddi bir kitleye ulaşmıştı. O günün kahramanı Matthews, Sir unvanının bahşedildiği ilk futbolcuydu. Kraliçe, seremonide hayranlıkla elini sıktığı maestroyu sonradan şövalye ilan edecekti.
MUZAFFER AT SAHİBİ
Kraliçe’nin safkanları birçok yarışta boy göstermişti. Hipodromlarda iç içe girmiş morla kırmızı, 2. Elizabeth demekti. Epsom Derby dışında Ada’nın tüm klasik yarışlarını kazanan monark, 2020’de en sevdiği beş atını şöyle sıralamıştı: Doutelle, Aureole, Highclere, Phantom Gold ve Estimate.
Dünyanın en ünlü jokeylerinden Frankie Dettori, 1995’te kraliyet yarışlarına Phantom Gold’la damgasını vururken, 2013’te Ada’nın en prestijli uzun mesafe koşusu olan Gold Cup’ı az farkla kazanan Estimate, o gün 87 yaşındaki kraliçeyi sevinçten havalara uçurmuştu. Estimate, 1807’den bu yana 4 kilometrelik pistte yapılan Gold Cup’ı kazanan ilk hükümdar atıydı.
1957’de Ada’nın en başarılı at yetiştiricisi olan 2. Elizabeth’in sahibi olduğu Carrozza, Oaks’ta birinci gelmişti. Şampiyonluktan sonra çimlere inen genç kraliçenin kısrağıyla attığı zafer turu fotoğrafı anında kültleşmişti.
WIMBLEDON’DA IRK BARİYERİ YIKILIYOR
Kortlarda ırk bariyerini yıkan, Amerikalı bir kadın olmuştu. Althea Gibson tüm engellere rağmen önce 1950’de Amerika Açık turnuvasına katılmış, ertesi yıl tenisin şahikası Wimbledon’da sahne almıştı. Üçüncü turda elenmişti ama tarihe geçen orada olmasıydı. Kariyerinde giderek yükselen Gibson, 1956’da Roland Garros’u kazanmış; ertesi sene de Wimbledon’da gülmüştü. Merkez kortta taçlanan ilk siyaha kupasını 2. Elizabeth vermişti. Bir zamanlar beyazlarla oturmasına izin verilmeyen azim abidesi, onların yan yana bile gelemeyeceği Kraliçe’nin elini sıkmıştı. New York’a dönüşünde kahramanlar gibi karşılanan efsane sayesinde teniste bir kapı açılmış; ötekiler belki de bu sporu ilk kez duymuştu. 6 Temmuz 1957’de Londra’da yapılan seremoni, şüphesiz bu açıdan da tarihe yazılmıştı.
WEMBLEY’DE TAÇ ZAMANI
1966 Dünya Kupası’nda İngiltere, Federal Almanya’yı devirerek Wembley’de taçlanırken, seremoniye Kraliçe’yle Bobby Moore’un karesi damgasını vurmuştu. Hattâ kaptan saygısından kirli ellerini şipşak temizlemişti. Aradan geçen 56 yıla rağmen final halen tartışılıyor.
Normal süresi 2-2 biten karşılaşmanın uzatmalarında Geoff Hurst’ün şutu üst direğe vurup çizgiyle raks ediyordu. Bugün adına Azerbaycan’da bir stadyum olan yan hakem Tevfik Bahramov pozisyona gol demiş, futbol tarihinin bitmek tükenmek bilmeyen tartışması böyle doğmuştu. Son anlarda Hurst skoru ilan etmişti: 4-2!
BBC spikeri Kenneth Wolstenholme’ün anlatımı Ada’da ikonlaşırken, kupayı 2. Elizabeth’in elinden alan Moore, Sir unvanı alacaktı. İngilizlerin kırmızı forması bir külte dönüşürken, o günden tribünlere kalan şu şarkıydı: İki Dünya Savaşı, bir Dünya Kupası!
RAGBİ ASLA SADECE RAGBİ DEĞİLDİR
6 Kasım 1999’da Avustralya sandığa gidiyordu. Referandumda ya Kraliyet’ten ayrılıp cumhuriyet olacaklardı ya da İngiliz tacına bağlılıklarını tazeleyeceklerdi…
Tüm kamuoyu araştırmaları, halkın yarısından fazlasının monarşiye yeter diyeceğini gösterse de 12 milyona yakın seçmen kararını vermişti. Cumhuriyet reddedilmiş, Kraliçe 2. Elizabeth sandıkta kutsanmıştı.
Aynı gün Galler’de Dünya Ragbi Şampiyonası finali vardı. Dünya Avustralya’nın kararını sorgulamaya başladığı saatlerde onlar Fransa’yla kozlarını paylaşıyordu. Millennium Stadı’na gelen sürpriz bir konuk, şeref tribününde Fransız Devlet Başkanı Jacques Chirac ve Başbakan Lionel Jospin’in yanında yerini alıyordu.
Avustralya güle oynaya şampiyonluğa uzanırken, kupayı işte o sürpriz konuk vermişti. Referandum sonucu belli olduktan saatler sonra Kraliçe’nin kupayı ülkenin en ünlü cumhuriyetçi figürlerinden John Eales’a vermesiyse pek manidardı.
OLİMPİYAT TARİHİNDE TEK
70 yıl tahtta kalan 2. Elizabeth, Olimpiyat tarihine de geçmiş durumda. 1976 Montréal ve 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nı başlatan Kraliçe, Yaz Oyunları’nı iki kez resmen açan tek kişi konumunda. Daha önce Adolf Hitler 1936 Yaz ve Kış Oyunları’nı, İtalya devlet başkanı Giovanni Gronchi 1956 Kış, 1960 Yaz Oyunları’nı, Japon İmparatoru Hirohito da 1964 Yaz ve 1972 Kış Oyunları’nı açmıştı. Bu arada hatırlatmalı, 1952 Kış Oyunları’nı açan Norveç Prensesi Ragnhild, bunu yapan ilk kadın olmuştu. 1956 Yaz Oyunları’nı eşi Prens Philip, 2000 Yaz Oyunları’nı kendisine bağlı Avustralya genel valisi, 1988 ve 2010 Kış Oyunları’nı da Kanada genel valilerine başlattıran Kraliçe, 6 Olimpiyat’ın resmî açılışını yapabilirdi.
ÜZERİNDE GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUĞUN OYUNLARI
Britanya İmparatorluğu’nun üyelerini buluşturacak bir spor organizasyonu yaratma fikri 19. yüzyılın sonunda konuşulurken, Olimpiyat Oyunları başlıyordu. 1930’da ise yepyeni bir serüven başlıyordu. 1978’den bu yana İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları olarak bilinen organizasyon Britanya İmparatorluk Oyunları adıyla Kanada’da demir almıştı. Tahta oturduktan sonra 2. Elizabeth’in himayesinde düzenlenmeye başlayan etkinlik, tam bir spor festivali şeklinde geçiyor. Yer yer Prens Philip’in açılışını yaptığı organizasyona Kraliçe, ilk kez 1970’te, son olarak da 2014’te katılmıştı. Hattâ iki genç sporcunun çektiği selfieye dahil olması, tüm dünyada haber olmuştu. Bu arada 2022’de Birmingham’da yapılan İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları, tarihe kadınların erkeklerden daha çok madalya kazandığı ilk spor olayı olarak geçmiş durumda.
FUTBOL SAHASINDA VEDA
Kraliçe’nin öldüğü 8 Eylül’de Avrupa Kupaları’nda maçlar oynanıyordu. Londra’daki West Ham United-FCSB mücadelesi öncesinde yapılan seremonide İkinci Elizabeth anıldı, saygı duruşunu müteakip tribünler “God Save the Queen”i söyledi. Millî marş sonrası başlayan maçta Londra temsilcisi, Rumen ekibini 2-1’lik skorla yendi. Skorborda Kraliçe’nin 1966’da Moore’a Dünya Kupası’nı verdiği anın yansıtılması da unutulmazdı. Zira kaptan, West Ham efsanesiydi. Birleşik Krallık’ta ligler ertelenirken, birçokları Kraliçe’yi anma yarışına girmişti. Premier Lig’de logolar siyah-beyaza çevrilirken, birçok İskoç takımı kısa mesajlar yayımladı. Ülke futbolunun dinamolarından Protestan Glasgow Rangers logosunu karartırken, Katoliklerin kalesi Celtic ise paylaşım yapmadı, sadece sitelerinde kısa bir taziyeye yer verdi. Ayrıca saygı duruşu sırasında “Kraliyet Ailesi’nden nefret ediyorsan, alkış tut” tezahüratı akıllarda yer etti. Neydi, futbol asla sadece futbol değildi.