1974 Kıbrıs Harekatı’nın kilit isimlerinden, komando bölük komutanı Haluk Üstügen, 20-21 Temmuz günlerinde Beşparmak Dağları’ndaki olağanüstü cesaret ve fedakarlığıyla tarihe geçmişti. Daha sonra tekrar Ada’da ve Güneydoğu’da görev yapan Üstügen, hem savaşın tarihini yazmış hem de 2000’li yıllarda biraraya geldiği Yunan esire eşyalarını iade etmişti. Unutulmayacak.
Yeryüzünde, Üstügen adlı iki yükselti var. Biri Ortaasya’da bir dağ. Diğeri Kıbrıs’ta, Beşparmak Dağları’nın Doğruyol diye bilinen bölümündeki tepe. İlki, soyadı kanunuyla bir subay tarafından aile adı olarak seçilmiş, diğeri o subayın oğlunun Kıbrıs Barış Harekatı’nda gösterdiği kahramanlık nedeniyle böyle adlandırılmış.
Beşparmak Dağları’ndaki tepeye adı verilen Haluk Üstügen, Kıbrıs Harekatı’nın başladığı 20 Temmuz 1974’de Kd. Üstğm. rütbesiyle Bolu Komando Tugayı 1. Komando Taburu 2. Komando Bölüğü komutanıydı. Uçarbirlik harekatının ilk dalgasında helikopterlerle adaya indirilen bu taburun görevi, inen ve çıkan birliklerin erken birleşmesini sağlamak amacıyla harekat planında belirlenen hedefleri ele geçirmekti.
Tabur Komutanı Yb. Cemal Eruç, emrindeki bölükleri gece yarısı başlayacak taarruz için hedeflerine yönlendirirken, bölgenin emniyetini sağlayacak birliklerin bazıları mevzilerine henüz intikal edememişti. Gece karanlığının avantajından da yararlanan seçkin 31-32-33. Rum komando taburları, mücahitlerin tuttuğu mevzilerden sızdılar.
Adatape-Doğruyol mevzilerini ele geçiren Rumlar, buraları savunmakla görevli mücahitlerin bir çoğunu esir almayıp şehit ettiler. Ada ile Ankara’nın irtibatı sağlayan Atak Tepe istasyonunda o gece üç kişilik bir muhabere timi bulunuyordu. Rumlar bu tim personelini de şehit edip istasyonu işe yaramaz hale getirdiler. Bu aşamadan sonra Ankara’nın Ada’daki birliklerle irtibatı kesildi.
Bu sırada 1. ve 2. Komando Taburları, St. Hilaryon-Şato civarında yer alan Atış Poligonu’nda taarruz için tertiplenmekteydi. Türkler mahkum arazide yakalanmıştı. Rum komandolar ise mücahitlerden ele geçirdikleri hakim tepelerden ateş ediyordu. 1. Komando Taburu Komutanı Yb. Cemal Eruç, 2. ve 3. Komando Bölükleri ile bir karşı taarruz başlattı. Gece boyunca düşman ile boğaz boğaza ölüm-kalım savaşı verilir. Sarp bir arazide, eğim yukarı yapılan karşı taaruz sabaha dek sürer. Çatışmalar sırasında 3. Bölük Komutanı Kd. Üstğm. Oğuz Yener şehit olur.
Üstğm. Haluk Üstügen komutasındaki 2. Komando Bölüğü sabaha karşı, Rum 33. Komando Taburu’nun bir kısmı ile Doğruyol’da son çatışmayı yapar. Rum Komando Tabur Komutanı Binbaşı Gatsanis, burada Üstügen tarafından yönlendirilen bir roket atışı ile öldürülür ve Rum taburundan kalanlar muharebeyi keserek geri çekilir. İşte Üstügen Tepe adı verilen tepe burasıdır.
Üstügen’in bölüğü adaya 144 personelle intikal etmiş, 21 Temmuz sabahı bölük mevcudu 109’a inmiştir. 20-21 Temmuz gecesi Beşparmak Dağları’nda yaşananlar büyük olasılıkla tüm harekatın kaderini tayin etmiştir. Bir diğer ifadeyle adanın kilidini açmıştır. Üstügen, harekatın sonraki safhalarında da muharebelere katılır. 1983’te yılında harekat sırasında gösterdiği yararlılıklar nedeniyle Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası (Altın) ile taltif edilmiştir.
Atak Tepe’ye 1984-1986 arasında Kuzey Kıbrıs Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nda görev yapmak üzere adaya dönen Üstügen, Kıdemli Binbaşı rütbesiyle ordudan emekli oldu. Üstügen, insani ve sosyal bakımdan da müstesna bir kişilikti. 2004’te Ada’da iki taraf arasında geçişlerin başlamasıyla, 2. Harekat sırasında esir aldığı Rum asker Hristo’yu bulmaya çalıştı. 1 yıl sonra buluşma gerçekleşti. Bu buluşmada esir düştüğü sırada Hristo’nun üzerinden çıkan bazı eşyalarını iade etti. Buluşma basına sızdı ve Üstügen bu insani jesti nedeniyle bir takım haksız sitemlere maruz kaldı. Örneğin, Üstügen Tepe’nin öyküsü, derlemenin daha sonraki baskılarından çıkarılır. Ancak 2014’te 1’nci Komando Taburu Kıbrıs: Beşparmak Dağları’nda Yarma Harekatı (Kastaş Yayınları) kitabını yayımlayarak bölüğünün hikayesini okuyucu ile buluşturur.
Üstügen, özellikle Doğruyol Muharebeleri’nin doğru anlaşılması ve aktarılması için Rum tarafından gelen görüşme taleplerini geri çevirmez. Gatsanis’in akıbeti konusunda Rum kaynaklardaki tutarsızlıklar dikkatini çekmektedir. Bunları açığa kavuşturmak amacıyla harekatta karşı cephede savaşmış Rum askerler ve yakınları ile biraraya gelir. 8 Haziran 2014 günü, Rum 33. Komando Taburu 3. Bölükten Üstğm. Vasileos Rokkos ile İstanbul’da buluşur. Kendi ifadesiyle “azılı bir EOKAcı” olan Rokkos, Gatsanis’in o gece öldürüldüğünü teyid eder. O gece Bellapais’den çıkan 33. Rum Komando Taburundaki 380 kişiden geriye 300’den azı dönebilmiştir.
Bütün bunları 11 Kasım 2019’da düzenlenen bir muharebe alanları gezisinde kendisinden dinlemiştik. 70’li yaşlardaydı, ama dağ gibi heybetli bir görünüşü vardı. İyi yetişmiş, özgüvenli, bir o kadar da sıcak ve dost canlısı bir insandı. Bir savaş kahramanıydı ama, hakiki kahramanlar gibi mütevazı ve samimiydi. Bölüğündeki gazilerden hayatta kalanlarla yine bu muharebe alanını ziyaret ettiğini aktardı. Çavuşlarından birisi taarruz ettikleri yerin ne kadar sarp olduğunu görünce “Komutanım biz o gece kuş olup kanatlandık herhalde buraya çıkmak için” diyerek hayretini belirtmişti. Gerçekten bırakın gece ateş altında taarruzu, gündüz barış zamanı bile o tepeye tırmanmak herkesin harcı değil.
Aynı gezi sırasında komutanı E. Tuğg. Cemal Eruç ile karşılaşınca, “2. Komando Bölük Komutanı Üstğm. Haluk Üstügen, emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım” diye tekmil verecek denli genç ruhlu ve muzipti. Beyoğlu’ndaki buluşmamızda Cihangirli olduğunu öğrendim. “Dönüp dolaşıp aynı mahalleye” gelmişti.
Kendisi ile harekattan sonra tanışmış olan bazı Rum asker/subaylar, sosyal medya hesaplarından, “cesur”, “şerefli” gibi sıfatlarla tanımladıkları Üstügen’in vefatından duydukları üzüntüyü dile getirdiler. Karşısında savaşan düşmanlar bile Üstügen’in bir subay ve insan olarak hakkını teslim etme ihtiyacı hissettiklerine göre sözü fazla uzatmaya gerek yok. Türkiye kahraman bir evladını, Türk ordusu müstesna bir subayını, emrinde savaşanlar komutanlarını, Cihangirliler mahalle arkadaşlarını, eşi hayat arkadaşını, evlatları babalarını yitirdiler. Kaybımız büyük, acımız derin. Uğurlar ola Üstügen Üsteğmen! Ruhun şad olsun.
Yeryüzünde Üstügen adlı iki yükselti var. Biri adı dışında, bize pek yabancı. Diğeri Beşparmak Dağları’nda bir tepe. 20-21 Temmuz 1974 gecesi çok çetin muharebelere tanık oldu. Artık adı sonsuza dek Üsteğmen Haluk Üstügen ile birlikte anılacak.
Haluk Üstügen’in de muharebelerin gidişatını anlattığı TRT programı (1974):