1920’de Yunus Nadi (Abalıoğlu) ve Halide Edip’in (Adıvar) yönetiminde, Atatürk’ün direktifleriyle kurulan Anadolu Ajansı, her devirde mevcut hükümetlerin emir ve direktifleri ile çalışmış, resmî bir kurumdu. Bu bakımdan, son yapılan yerel seçimler sonrası gündeme gelen eleştiriler, tarihin bilinmediğini, tarihten ders çıkarılmadığını gösteriyor.
Son yerel seçimlerde yaptığı yayıncılık ile basın-yayın tarihinde özel bir geceye imzasını atan ve özellikle İstanbullu seçmenlerin gönlünde taht kuran(!) Anadolu Ajansı, Gazi Mustafa Kemal’in Millî Mücadele esnasında, 6 Nisan 1336/1920 tarihinde kurduğu bir ajanstır.
Mustafa Kemal, Anadolu Ajansı adını verdiği bu kurum için aynı tarihte ilk olarak şu beyannameyi yayımlar:
“Kalbigâh-ı İslâm olan Merkez-i Saltanat-ı Osmaniye’nin düşman işgaline geçmesi ve bütün millet ve vatanımızın en büyük tehlikeye maruz kalması neticesi olarak bütün Rumeli ve Anadolu’nun giriştiği millî ve mukaddes mücahede esnasında efrad-ı ümmetin dahili ve harici en sahih havadis ile tenviri ihtiyacı mübremi nazar-ı dikkat ve ehemmiyete alınmış ve binnetice burada en selahiyettar zevattan mürekkep bir heyet-i mahsusa idaresinde ve ‘Anadolu Ajansı’ unvanı altında bir müessese vücuda gelmiştir.
‘Anadolu Ajansı’nın en seri vesait ile vereceği havadis ve malumat esasen Heyet-i Temsiliyemizin menabii asliye ve mevsukası olacağı cihetle, bu ajans tebliğatının oraca ve ezcümle Müdafa-i Hukuk teşkilatımızca dahi memer ve mecmaolan yerlere taliki, tabı, teksiri ile tevzii ve hatta nahiye ve köylere kadar isali suretile mümkün olduğu kadar fazla intişar eyleyebilmesi için tertibatı müstacele alınması ve neticeden malumat itası ehemmiyetle rica olunur.
Anadolu ve Rumeli Müdaa-i Hukuk Cemiyeti
Heyet-i Temsiliyesi namına Mustafa Kemal”
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Kırım Harbi sonrasında başlayan telgraf ile haberleşmenin artmasıyla, Reuter ajansının haberleri İstanbul’da gazetelerde görülmeye başlar. 1868’den itibaren Reuter’in İstanbul’da temsilcilik oluşturduğu, Levant Times gazetesindeki ilanla tesbit edilmiştir. Bu ajans İstanbul Beyoğlu’nda Tomtom Sokak’ta “İstanbul Ajansı (Agence de Constantinople)” adıyla faaliyet göstermiştir.
Kuruluş belgesi
Atatürk’ün, “Anadolu ve Rumeli Müdaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi namına Mustafa Kemal” imzasıyla yayımladığı 10 Nisan 1920 tarihli, 1 No’lu bildiri.
Kuruluş belgesi
Anadolu Ajansı 1945 kitapçığı.
Kuruluş belgesi
Orhan Koloğlu’nun Anadolu Ajansı’nın tarihini anlatan kitabı.
1870’de ise Reuter’s-Havas Bullier Ajansı haberleri İstanbul basınında görülmeye başlar. Meşrutiyetin ilanından sonra ise gazetelerin haber alma ihtiyacı artmış ve Osmanlı Ajansı (Agence Ottomane) kurulmuştur. 11 Mayıs 1327/1911’de Osmanlı Meclis-i Mebusanı’ndan yetki alarak kurulan “Osmanlı Ajansı”, yabancı ajansların önayak olduğu bir girişimdi ve ismi dışında imparatorlukla herhangi bir bağı yoktu. 1920’de ise Yunus Nadi (Abalıoğlu) ve Halide Edip’in (Adıvar) yönetiminde, Atatürk’ün direktifleriyle Anadolu Ajansı kuruldu. Ajansın “Anadolu” adını alışı, Halide Edip Hanım’ın önerisi ve Mustafa Kemal’in uygun bulmasıyla gerçekleşmişti. Anadolu Ajansı’nın 1924’te Ankara ve İstanbul’da 26 kişilik kadrosu bulunmaktaydı.
Anadolu Ajansı üzerine incelemelerde bulunmuş olan Korkmaz Alemdar, 1987’de yazdığı bir makalede “AA’nın Türkiye’de haberleşmenin gelişimi açısından önemli bir yeri vardır; çünkü uzun yıllar pek çok yayın organının hemen hemen tek haber kaynağı olmuştur. Ülkedeki gelişmeleri izleyen, duyuran -gazeteler uzun süre birkaç kent dışında haber örgütü kuramayacaklardır- yurtdışında olan biteni, özel sözleşmelerle, uluslararası haber ajanslarından çevirip aktaran AA olmuştur” demektedir.
Anadolu Ajansı her devirde mevcut hükümetlerin emir ve direktifleri ile çalışmış, resmî bir kurumdur. Bu kurumda 10 yıldan fazla genel müdürlük yapan ve büyük hizmetler veren Muvaffak Menemencioğlu, hatıralarında ajans-hükümet ilişkilerini şöyle tanımlar: “Ajans hükümetin organıdır. Bu itibarla ajans müdürü hükümetin ve bilhassa hariciyenin en küçük nüanslarından, inhinalarından ayrılmamak şartıyla, siyasetini adım adım takip etmelidir” demektedir. Bu nedenle yerel seçim sonuçlarını tek kaynaktan izleme-duyma beklentisi içindekiler, aslında yine tarihi bilmeyen veya tarihten ders çıkarmamış olanlardır.