Profesyonel spor hayatları devam ederken politikaya pek karışmayan kimi şampiyonların, emekli olduktan sonra siyasete geçiş yapmaları hem dünyada hem Türkiye’de oldukça yaygın. Dünden bugüne sporcu cumhurbaşkanları, bakanlar, milletvekilleri… Yeşil sahalardan, etkili koltuklara…
Tüm dünyada gözler ABD’deki seçimlere çevrildi. Başkan Donald Trump’ın koltuğunu koruyup koruyamayacağı merak ediledursun, başta LeBron James olmak üzere spor dünyasından birçok yıldız, halkı Trump’a karşı sandığa çağırıyor. Genellikle profesyonel kariyerleri devam ederken apolitik davranmalarına alıştığımız sporcuların bu sefer farklı bir tavır sergilemesi dikkati çekiyor. Oysa spora veda ettikten sonra siyasete adım atanların sayısı hiç de az değil. İçlerinde başkanlığa kadar yükselenler bile var.
Sporcu bir geçmişi olmasa da bir dönem Amerikan futbol takımı sahibi olan Trump’ın mevkidaşlarından Gerald Ford, Michigan Üniversitesi’nde okuduğu dönemde Amerikan futbol takımının yıldızıydı. Takımı iki sene ulusal şampiyonluğu kimseye kaptırmazken, herkes onun profesyonel olmasını bekliyordu. 1935’te üniversiteden mezun olan Ford, iki profesyonel Amerikan futbol takımının tekliflerini reddederek hukuk fakültesine başvurmuştu.
Beyazperdeden siyasete atılan Ronald Reagan, aynı zamanda üniversitede yüzme takımının kaptanıydı. Lisedeyken Başkan Kennedy gibi cankurtaranlık yapan Reagan, altı yılda 77 kişiyi kurtarmıştı. Amerikan futbolu da oynayan Reagan, 1940’ta “Knute Rockne, All American” adlı filmde Amerikan futbolu efsanelerinden George Gipp’i canlandırmıştı.
Sporcu başkanlar
Cezayir’in Fransa’dan bağımsızlığını kazanmasında önemli rol oynayan, ulusal kurtuluş hareketinin lideri ve ilk devlet başkanı Ahmed bin Bella da bir zamanlar futbolcuydu. Gönüllü olarak Fransız Ordusu’nda görev yaptığı sırada Marsilya’ya tayin edilen delikanlı, kentin takımında forma giymişti. Fransa Kupası’nda Antibes ağlarını havalandıran orta saha oyuncusu, kulüp yetkililerinden gelen teklifleri reddederek bambaşka bir kariyerin peşine düşmüştü. Tıpkı Başkan Ford gibi…
Seçimle iktidara gelmese de 1971-1979 arasında sekiz yıl boyunca Uganda’yı oldukça vahşi bir şekilde yöneten Idi Amin, ülkesinde şampiyon bir boksördü. Yıllarca unvanını kimseye kaptırmayan 1.93’lük dev, ayrıca yüzüyor ve rugby oynuyordu. Hakkında Doğu Afrika rugby takımında oynadığına dair şehir efsaneleri de olan Amin, Uganda’nın Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını kazanmasından sonra orduda yükselmişti. Devlet başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra sert bir yönetim sergileyen Amin’in döneminde uluslararası gözlemcilere ve insan hakları örgütlerine göre 500 bine yakın insan öldürülmüştü.
Monaco, Paris Saint-Germain ve Milan formalarını da terleten unutulmaz golcü George Weah, futbolun en prestijli ödülü Altın Top’u (Ballon d’Or) kazanan tek Afrikalı olarak tarihe geçmişti. Fakat tek başına sahip olduğu başka bir unvanı daha vardı. 2018’den bu yana Liberya Devlet Başkanı olan Weah, aynı zamanda profesyonel kariyerine veda ettikten sonra cumhurbaşkanı seçilen tek futbolcu.
1966’da doğan Weah, Liberya’da başladığı futbol hayatına 1988’de transfer olduğu Fransa şampiyonu Monaco’da devam etmişti. Hatta ertesi yıl Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Galatasaray, Monaco’yu elerken genç santrfor da kadrodaydı. 1992’de ikâmetini Paris’e aldıran yıldız, 1994’te Paris Saint-Germain’i ligde zafere taşıyor, ertesi sezon da Şampiyonlar Ligi’nin gol kralı oluyordu. Oyuncu bir sonraki durağı Milan’da şampiyonluklar kazandıktan sonra İngiltere’de Chelsea ve Manchester City formalarını giymiş, sahalara Birleşik Arap Emirlikleri’nde 2003’te veda etmişti. Millî formayla da 75 defa sahne almış, 18 gole imza atmıştı.
Weah, devlet başkanlığı seçimine giren ilk futbolcu değil. Ondan yıllar evvel aynı göreve talip olan İzlandalıyı belki çok az kişi hatırlıyor olabilir; ancak onun kaybettiği seçim, tarihte bir kadının devlet başkanı seçildiği ilk seçim olarak tarihe geçmişti.
İzlanda’nın ilk profesyonel futbolcusu olan Albert Sigurður Guðmundsson, 1923’te dünyaya gelmişti. Glasgow’a işletme okumaya giden delikanlı, bir yandan ülkenin devlerinden Rangers’ta oynuyordu. Sonradan Arsenal’e transfer olsa da çalışma vizesi alamamıştı. Çaresiz başka bir ülkede ekmeğini kovalamak zorunda kalan futbolcu, Manş’ın öteki ucundaki Fransa’ya gitmiş, Nancy’de gol canavarı olmuştu. Ünü kulaktan kulağa yayılmış, sonunda tıpkı Weah gibi o da Milan’a transfer olmuştu.
Kariyerine Fransa’da nokta koyan forvet, 1968’de İzlanda Futbol Federasyonu Başkanı oldu. Beş yıl oturduğu koltuğa veda ettikten sonra ise parlamentoya seçilmiş, 1980’de ülkesinin bir numaralı pozisyonuna talip olmuştu. Zaferi ise bugün dünyanın seçilmiş ilk kadın devlet başkanı olarak anılan Vigdís Finnbogadóttir kazanmıştı.
Başbakanlar geçidi…
Guðmundsson değil ama, Norveç ile İzlanda arasında yer alan, Danimarka’ya bağlı Faroe Adaları’nda Kaj Leo Johannesen, 2008’de başbakanlık koltuğuna oturmayı başardı. Bugün nüfusu 52 bin olan Adalar’da yedi yıla yakın başbakanlık koltuğunda oturan siyasetçi, gençliğinde dört defa millî takımın kalesini korumuştu. Neredeyse 20 yıllık futbol kariyerinde dört lig, yedi kupa şampiyonluğu tadan Johannesen, ayrıca senelerce hentbol da oynamıştı.
Sadece o mu? Pakistan’ın 22. başbakanı olan Imran Khan, kriket millî takımının kaptanlığını yapmıştı. 1992’de Pakistan’ı tarihindeki ilk dünya şampiyonluğuna taşıyan sporcu, adeta bir kahramandı. Tam altı dünya kupasında sahne alan, bunların üçünde kaptanlık yapan Khan, kariyeri sürerken siyasete girme tekliflerini hep reddetmişti. Emekli olduktan sonra politikaya atılan kriket efsanesi, basamakları bir bir tırmanmış; 2018’de başbakan seçilmişti.
1922’de başbakan olan Bonar Law da uluslararası ustalarla oynayan zamanının önemli İngiliz satranç oyuncularından biriydi. 41 yıl sonra aynı koltuğa oturan Alec Douglas-Home ise eski bir kriketçi… Tabii Khan’la kıyaslanınca kariyeri sıradan sayılırdı.
Yine İngiltere’de başbakanlık koltuğuna oturanlardan Edward Heath de sporcuydu. Aslen yatçı olan Heath, 1957- 2003 arasında düzenlenen ve yat dünyasının gayrıresmî dünya şampiyonası Admiral’s Cup’ta İngiltere’yi zafere taşıyan kaptandı. Üstelik bunu başardığında başbakandı. Piyano ve org çalan, aynı zamanda orkestra yöneten klasik müzik meftunu Heath, İstanbul’da bir konserde şeflik yapmıştı.
1957’de Nobel Barış Ödülü kazanan, eski Kanada Başbakanı Lester Bowles Pearson, yarı profesyonel olarak beyzbol oynarken, ondan yıllar sonra aynı koltuğa oturan John Turner ülkesinin en önemli kısa mesafe koşucularından biriydi. 1948 Londra Olimpiyat Oyunları’nı diz sakatlığı yüzünden kaçıran Turner, sonradan pistlere veda etmiş ve Oxford Üniversitesi’nde eğitimine devam etmişti. Onun ismini Prenses Margaret ile yaşadığı ilişki nedeniyle biliyor olabilirsiniz. Eğer Prenses onunla evlenseydi, taçtan feragat etmesi gerekecekti, zira Turner Katolikti. Yıllar sonra Daily Mail tarafından ele geçirilen Margaret’ın bir mektubunda, Prenses’in onunla evlenmeyi düşündüğü ortaya çıkmıştı.
Bakanlardan vekillere…
Dünyanın birçok ülkesinde senatolar, meclisler eski sporcularla dolu. Adeta her erkek çocuğun futbolcu olma hayaliyle yanıp tutuştuğu Brezilya’da yolu siyasetten geçen kimi isimler dikkati çekiyor. Pele ile “Beyaz Pele” lakaplı, eski Fenerbahçe teknik direktörü Zico bakanlık yaparken, 1994 Dünya Kupası’nda Brezilya’yı zafere taşıyan forvetler Romario ile Bebeto da milletvekili seçilmişti.
Bir dönem Galatasaray’da da oynayan Roman Kosecki, Polonya’da milletvekili seçilen futbolculardan sadece biri. Tıpkı 1974 Dünya Kupası’nın gol kralı Grzegorz Lato ve ülke tarihinin en iyi kalecisi Jan Tomaszewski gibi. Sovyetler Birliği’nin unutulmaz golcülerinden Oleg Blokhin, Ukranya Parlamentosu’na seçilirken, mevkidaşı Andriy Shevchenko siyasette tutunamamıştı.
Marsilya ve Liverpool forması giyen Gineli forvet Titi Camara, bir dönem ülkesinin spor bakanıydı. Olimpiyat tarihinin altın kazanan ilk Müslüman kadını Faslı Nawal El Moutawakel de sonradan aynı koltuğa oturmuştu. 400 metre engellide zafere ulaşan El Moutawakel, bu bağlamda tek değil. Almanya’da doğan ve sonradan antrenörü Guglielmo Guerrini’yle evlenerek İtalyan vatandaşlığına geçen Josefa Idem, 8 olimpiyatta boy göstermişti. Biri altın olmak üzere beş olimpiyat, beşi altın olmak üzere toplam 22 dünya şampiyonası madalyası bulunan kanocu 2013’te parlamentoya seçilmiş; bakanlık koltuğuna kadar yükseldikten sonra hakkındaki vergi kaçırma iddiaları yüzünden istifa etmişti.
ABD derseniz, birçok sporcunun Senato’ya, Temsilciler Meclisi’ne seçildiğini görebilirsiniz. Bunlardan Dave Albritton, 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nda gümüş kazanmıştı. Jesse Owens’ın damgasını vurduğu organizasyonda, Adolf Hitler’in stadyumu ter etmesine neden olan aslında yüksek atlama müsabakasıydı. Siyah atletlerden Cornelius Cooper Johnson birinci, Albritton da ikinci olmuştu.
Albritton gibi Temsilciler Meclisi üyesi olan Ralph Metcalfe da yine Almanya’da tarihe geçmişti; hem de nasıl… Berlin’e götürülen bayrak takımının iki üyesi vardı: Marty Glickman ve Sam Stoller. Bu iki gencin ortak noktası Yahudi olmalarıydı. 4×100 metre yarışının sabahında Amerikan kampında olağanüstü bir toplantı yapılmıştı. Antrenörleri Lawson Robertson Almanların iyi sprinterlerini sakladığını söylemiş, onların yerine Owens ile Metcalfe’ın koşacağını açıklamıştı. Owens arkadaşlarının pistte olmayı hak ettiğini söylese de ona susması emredilmişti. Amerikan idareciler Yahudilerin üstünü çizmiş, siyahları piste sürmüştü. Naziler rüyalarında görse, herhalde buna inanmazlardı. Söylemeye herhalde gerek yok; altın ABD’nin olmuştu.
1948 ve 1952’de dekatlonda iki olimpiyat altını kazanan Bob Mathias da uzun süre Temsilciler Meclisi üyesiydi. New York Knicks’le iki NBA şampiyonluğu yaşayan, 1964’te de Olimpiyat şampiyonu Amerikan basketbol takımının bir parçası olan Bill Bradley ise 1979’dan 1997’e kadar New Jersey Senatörü… Onunla aynı görevi yapanlardan Jim Bunning de dokuz defa all-star olan bir beyzbol efsanesi olarak hatırlanıyor. Hatta Bunning, aynı zamanda, senatörlük yapan tek Beyzbol Şöhretler Müzesi üyesi.
Üniversitede hem beyzbol hem basketbol oynayan Kevin Johnson sonradan kararını vermiş ve NBA’de bir yıldıza dönüşmüştü. 7 numaralı forması Phoenix Suns tarafından emekli edilen guard, 2008’de Sacramento Belediye Başkanı seçilmiş, 2016’ya kadar görev yapmıştı. Bu arada hatırlatmalı, yıllarca Milan’da oynayan Gürcü futbolcu Kakha Kaladze, 2017’den bu yana Tiflis Belediye Başkanı.
Peki ya Türkiye…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın amatör olarak futbol oynadığı malum. Peki ya ondan başka? 26 Ekim 1923’te Romanya’yla oynadığımız tarihimizin ilk millî maçında iki gol atan ve derbi tarihinde Galatasaray filelerini en çok havalandıran oyuncu unvanını elinde bulunduran Zeki Rıza Sporel, sonradan milletvekili seçilmişti. General Harrington Kupası maçının da kahramanlarından olan futbol adamı, 1955-58 arasında Fenerbahçe’nin başkanlığını yapmıştı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) eski başkanlarından Hasan Polat, 17 sezon Gençlerbirliği’nde top oynamıştı. 1957’de Demokrat Parti’den Trabzon milletvekili seçilen Polat, 27 Mayıs İhtilali’nden sonra bir süre hapis yattıktan sonra 1970’te yine TFF Başkanı olmuştu. Ondan yıllar sonra futbolcular yine meclise girecek; Hakan Şükür, Saffet Sancaklı, Alpay Özalan da milletvekili seçilecekti.
1928 Olimpiyat Oyunları’nda sahne alan Mehmet Ali Aybar, döneminin önemli bir kısa mesafe koşucusuydu. 1931’de 4×100 metrede Balkan şampiyonu olan takımın parçası olan Aybar, yıllarca Galatasaray’da atletizm yapmıştı. Sonradan hukuk doçenti olan, Türkiye İşçi Partisi’nin eski lideri, iki dönem İstanbul milletvekili olarak mecliste yer almıştı.
Kariyerinde iki olimpiyat, üç de dünya şampiyonluğu bulunan Mustafa Dağıstanlı, zamanının en iyi güreşçilerinden biriydi. Kariyeri boyunca hiç yenilmeyen efsane, iki dönem Samsun milletvekilliği yapmıştı. Yıllar sonra onun gibi yine iki olimpiyat altını kazanan Hamza Yerlikaya, 2007’de memleketi Sivas’tan milletvekili seçilmişti. Yerlikaya’nın ayrıca üç dünya, sekiz de Avrupa şampiyonluğu bulunuyor.
2018’de AK Parti’den Sakarya milletvekili seçilen Kenan Sofuoğlu, ülkenin bugüne dek yetiştirdiği en önemli motosiklet yarışçısı. Spordan siyasete transferler duracak gibi durmuyor; ne bu topraklarda ne de dünyada. Bakalım politikada başarılı olacak bir sonraki süper yıldız kim olacak?