4. Haçlı Seferi, Haçlı Seferleri içinde farklı bir konuma sahipti. 1202’de Kutsal Topraklar’ı hedefleyerek başlayan sefer, 1204’teki Venedik-Frenk ittifakıyla Bizans’ın görkemli başkenti Konstantiniyye’yi hedef aldı. Şehri fetheden Latinler büyük bir yıkıma yolaçarken, Bizans imparatoru da İznik’e kaçtı. Bundan 760 yıl önce 15 Temmuz 1261’de 8. Mihail Paleologos’un kuvvetleri şehri geri aldı.
Konstantiniyye’nin işgali rastlantısal değildi. Venedik’le rekabet ve Latin Katliamı’na misilleme öncelikli rol oynadı
Doğu ve Batı kiliseleri arasındaki teolojik-siyasi tartışmalar ve farklılıkların geçmişi yüzyıllara uzansa da, tam anlamıyla kopuş 1054’te gerçekleşti. O tarihte Roma’daki Papa ile o zamanın İstanbul’undaki Patrik birbirlerini aforoz ettiler! Bunun onarılmasını imkansız hâle getirecek olaylar ise denizde zayıflamış Bizans’ın Venedik, Cenova, Pisa ve Amalfi gibi “talassokrasi”lere (deniz gücüne dayanan devletler) verdiği ayrıcalıklarla başladı. 1080’den itibaren Katolik tüccarlara verilen özel haklar kentin esas ahalisi Ortodoks Greklerin tepkisini çekiyordu. İmparator 2. Aleksios Komnenos’un annesi ve naibi Fransız kökenli Antakyalı Maria, oğlu adına ülkeyi yönettiği dönemde bu tüccarları kayırmaktaydı ve bu nedenle halk kendisine tepkiliydi. Aynı hanedandan Andronikos 1182’de akrabası Aleksios’u devirirken halkın desteğini almak adına kentte yaşayan bu “Latin” tüccarlara karşı ayaklanmaya müsamaha gösterdi ve ardından ayaklanma büyük bir katliama dönüştü. Hemen sonrasında 1185’te misilleme olarak Norman Sicilya Krallığı, imparatorluğun ikinci büyük kenti Selanik’i yağmaladı. Zincirleme olarak giden Katolik-Ortodoks düşmanlığı 1204’de Latinlerin Konstantiniyye’yi fethederek yağmalamasıyla neticelendi.
Bizans işgalden önce, 12. yüzyılda köhneleşmiş ve zayıf düşmüştü
1204’teki Latin kuşatması ve işgalinin dönemin İstanbul’una verdiği tahribat daha önceki felaketlerle kıyaslanamayacak kadar büyüktü; ancak şehrin durumu Katolikler saldırmadan önce de parlak sayılmazdı. Siyasi ve mali olarak zayıf düşmüş Doğu Roma, kentin simge yapılarının bakımını sürdürebilecek konumda dahi değildi. Ayrıca 1190’lardaki iki yangın da şehrin birçok mahallesini harap etmişti. 1203’te başlayan kuşatmada şehri tahrip eden sadece düşman mancınık atışları ve Haliç kıyısındaki surlara yaslanan evlerin kundaklanması değildi. Kentin Grek yerlilerinden oluşan çeteler Amalfililerin ve Pisalıların oturduğu Latin mahallelerini yıkıp geçmişti. Ardından Haçlıların kent surlarının hemen ötesindeki camiyi ve çevresindeki evleri yağmalayıp ateşe vermesinden sonra yangın tüm şehre yayıldı. Ayasofya ve Hipodrom’a teğet geçen alevlerden, görkemli Konstantin Forumu (Çemberlitaş) ve kentin ana caddesi Mese (Divanyolu) büyük oranda zarar gördü. Kentin sakinlerinden bir grup ise Antik Dönem’in en büyük sanatçılarından Phidias’a atfedilen, Atina’dan getirilmiş Athena heykelini yıkıp tahrip etti; zira onun Latinleri ayartarak şehre çektiğine inanmışlardı!
İznik’e kaçan Theodor Laskaris, Doğu Roma’nın vârisi olacaktı
Şehir, Latinler tarafından işgal edilmeden birkaç hafta önce, 1. Aleksios Megas Komnenos başkentteki siyasi karmaşadan faydalanmış ve Trabzon’a giderek orada yeni bir devlet kurmuştu. Epir’de ise, ilk önceleri Latinlerle işbirliği yapmaya çalışan Angelos hanedanından ama bu ismi kullanmayan Mihail Komnenos Dukas bir imparatorluk (basileus) kurdu. Bu tarafta da Komnenos ailesiyle akraba olan aristokrat Laskaris ailesinden Theodor, Bursa’da Latinlere karşı direnişi örgütlemeye çalışan bir imparatorluk kurdu. Kendini Doğu Roma İmparatorluğu’nun halefi olarak gören bu üç devletten Epir Despotluğu başlarda Grek direnişinin merkezi olmuştu; fakat daha sonra Mihail, Papa 8. Innocent’e bağlılık yemini etti ve Ortodoks Kilisesi’nin Katolik Kilisesi’ne katılması için pazarlıklar yürüttü. Latin ordusunun Bulgar Çarı Kaloyan’a mağlup olması ile Theodor Laskaris, halef imparatorlar arasında en öne çıktı. Latinlerin Anadolu’daki birçok kaleden çekilmesi ile beraber Laskaris, başkentini İznik’e taşıdı. “İznik İmparatoru”, Ortodoks ruhbanların telkiniyle yeni bir ekümenik patrik seçimi yaptırdı. Yeni seçilen Patrik Mikail Autoreianus’un ilk işi de, Laskaris’i “Romalıların İmparatoru ve Otokratı” ilan etmek oldu. Böylece Laskaris, Doğu Roma imparatorlarının vârisi sayıldı.
Avrupa içindeki rekabet, İznik merkezli Bizans’ın Konstantiniyye’yi geri alması için fırsat oldu
İznik İmparatorluğu hem Trakya’da hem Anadolu’da genişlerken, Konstantiniyye’yi işgal eden Latin İmparatoru 2. Baudouin mâli, askerî ve siyasi destek aramak için iki defa Avrupa’ya gitmiş ama fazla bir kazanım elde edememişti. Avrupa, kendi içerisinde kavga halindeydi. 12. yüzyıldan beri süren ayrılık, Papa’nın tarafında olan Guelph’ler ile Kutsal Roma İmparatorluğu’nu destekleyen Ghibellin’ler arasındaydı. İki grup arasında öbeklenen devletler ve İtalyan şehir devletleri arasında büyük bir çekişme vardı. Özellikle Kutsal Roma İmparatoru 2. Frederik’in gayrimeşru oğlu Manfred ile 9. Louis’nin kardeşi Anjoulu Charles arasında Sicilya konusundaki rekabet tüm bu çekişmenin odak noktasıydı. Kutsal Topraklar’daki otorite için de bir rekabet vardı. 1261’de İznik İmparatoru Mihail Paleologos Konstantiniyye’yi geri alacak ve şehirdeki Latin hâkimiyeti sona erecekti. Bizans 1453’e kadar yaklaşık 200 sene daha varolacaktı.