Döneminin önde gelen yazar-politikacı ve gazetecisi Mizancı Murad, 1908’de kaleme aldığı makalede “Eşitlik iddiasında bile bulunmuyoruz. Her zaman soylu Arap kavmini kendimizden yüksek, kendimizden saygın, yani asıl anamız bilerek saygıda kusur etmiyoruz” diye yazmıştı.
İ kinci Meşrutiyet’in ilk aylarında sağlanan basın özgürlüğü ortamında “bir iki kendini bilmez sersem!” Arap kavmine laf söylemiş; Beyrut’un birkaç gazetesi de bundan alınmış ve polemiğe başlamıştı. Dönemin önde gelen yazar-politikacı ve gazetecisi Mizancı Murad Bey de (1854-1917) o dönem yayımladığı Mizan gazetesinde konuya müdahil olmuş; Arapların zaten Türklerden üstün olduğunu; Türklerin Arapları anaları gibi bildiğini ve onları kutsamaktan geri kalmadıklarını yazmıştı. Mizan gazetesinin 6 Ekim 1908 tarihli 69 numaralı nüshasından yayımlanan yazının özeti, bugünkü Türkçeyle şöyleydi:
“Yaptığını yazdığını bilmez bir-iki basın mensubu, makalelerinde bilgisiz bir takım sözleri kalemlerinden kaçırıvermişler. Türk olarak ortaya çıktığımızdan beri din ve uygarlık noktasında soylu Arap kavmine borçlu olduğumuzu, sonsuza kadar borçlu bulunacağımız saygı ve teşekkürü de gözden kaçırmışlar. İstisnalar kuralları bozmasa da kural kuraldır. Kalıcı kuralların yanında bir iki istisnaya önem verilmesine itibar edilemez. 2. Meşrutiyet’in ilk aylarında basın dünyasının kargaşasında ortaya çıkan unutkanlıklara çok fazla anlam yüklenip, aşırıya gidilerek olay büyütülmüş. Oysa Türk kavmi hiçbir zaman soylu Arap kavmini kendine eşit saymakta kalmayıp, daima kendinden yukarıda tutmuştur. Evladın anasını kendinden yüksek tuttuğu gibi Arapları kendilerinden yüksek tutarak ululamakta ve saygıda kusur etmemişlerdir. Bir Türkün ruhani ve manevi varlığı İslâm dini ile uyum ve denge kazanır. Kur’an Arap lisanında indirilmiş, Peygamber Arap kabilesi olan Kureyş içinden seçilmiş. Dört mezhep imamları, büyük fıkıhçılar, en büyük devlet adamları, en faziletli edebiyatçılar daima soylu Arap kavminin sonsuz saygımıza sunduğu mukaddes hediyelerdir. Bunun için eşitlik iddiasında bile bulunmuyoruz. Her zaman soylu Arap kavmini kendimizden yüksek, kendimizden saygın, yani asıl anamız bilerek saygıda kusur etmiyoruz. Basın özgürlüğünün geçici sonucu olarak hadlerini aşmış bir- iki uyuz kuzunun sürüde görülmesine Arap gazeteci arkadaşlarımız tarafından önem verilmese yeridir”.