Sayısız filme ve diziye konu olan “kahraman” Wyatt Earp’ün maceraları, düzenbaz-kumarbaz-haydutlara karşı mücadele eden kanun adamının zaferiyle sonuçlanır. Hatta bunların en meşhuru, Red Kit maceralarından birinde de (Mezartaşı Kasabası) geçer. Gerçekte ise, “kanun adamı” kimliğini kullanarak en pis işleri yapan, hatta yargılanan, başka eyaletlere kaçan ve oralarda tezgahını devam ettiren, paraları cebe atan bir Wyatt Earp vardır.
Vahşi Batı tarihiyle ilgili en sevdiğimiz kaynaklardan olan Red Kit’in 1997’de yayımlanan Mezartaşı Kasabası (O.K. Corral) macerasında; 40 yılda bir avarelik yerine doğru dürüst bir iş yapan kahramanımız Red Kit bir sığır sürüsüne çobanlık etmekte, güttüğü hayvanları Abilene kasabasına götürmektedir. Artık Texas’taki Abilene mi, Kansas’taki Abilene mi o kadarını söylememişler ama maceranın hemen başında yolu Arizona’nın Meksika sınırındaki serhat şehri Mezartaşı Kasabası’na düştüğüne göre, her iki ihtimalde de çok uzun yolu olduğunu söyleyebiliriz.
Her neyse, Red Kit’le beraber sığır sürüsünü güden diğer çobanın dişi ağrıyınca hayli sevimli, neşeli ve biraz da içkici bir dişçisi olan Mezartaşı Kasabası’na uğrarlar. Tesadüf bu ya, kasaba da o sırada seçim sathı mailine girmiştir ve şeriflik için iki isim yarışmaktadır. Adaylardan biri, temiz yüzlü, fazilet timsali, Red Kit’in de hemen dostluk kurduğu son derece demokrat, her kararını oylamayla alan Wyatt Earp, diğeri de kasabalının iliğini sömüren, seçimlere hile karıştıran Clanton’dır. Clanton yine türlü hilelerle seçimi kazanır ama Red Kit hem Clanton’ın hilesini ortaya çıkartır hem de maceranın sonunda O.K. Corral’da yaşanan tarihî düelloda Clanton ve ekibini madara eder. Kasabanın yönetimini Wyatt Earp’e ve bizim sevimli, neşeli doktora verir ve türküsünü söyleyerek yeni maceralara doğru yola çıkar.
Birçok Red Kit macerasında olduğu gibi Wyatt Earp de, dişçinin esinlenildiği Doc Holliday de 19. yüzyıl Amerika’sının tarihî kişilikleri. Zaten Wyatt Earp 1920’lerden bu yana öyküsü en çok filme ve diziye çekilen kahramanlardan biri. Şimdiye kadar Burt Lancester’dan Henry Fonda’ya, Kurt Russel’dan Kevin Costner’a bir dizi ünlü aktör beyazperdede Earp’ü canlandırmış. Vahşi Batı dediğinizde, aklınızda canlanacak bütün kahraman, yiğit, mert, dürüst, adil ve cesur şerif klişesinin kalıbı Wyatt Earp’ten dökülmüş. John Wayne (yazıldığı gibi okunur:
Vay-ne) bile canlandırdığı kovboy karakterlerinin davranışlarını, bir gün bir kovboy filmi setine ziyarete gelen Wyatt Earp’ü inceleyerek oturtmuş. Red Kit’e konuk olması da gayet doğal.
Geçen ay her ciddi araştırmacının sıkça yararlandığı kaynaklardan olan Red Kit ciltlerini yeniden okurken Mezartaşı Kasabası macerası bana bir yalana inanmaya ne kadar hazır olduğumuzu hatırlattı.
Zira benim bildiğim, yani aklımda kaldığı kadarıyla bu Wyatt Earp hiç de sağlam ayakkabı değil. Yanlış hatırlamıyorsam henüz 16 yaşında abisinin yanında çırak olarak posta arabalarına refakat etmeye başlamış; daha sonra demiryollarında çalışmaya başladığında kumara merak sarmış, boks hakemliği falan da yapmış (ki kumarbazlık ve hakemlik yanyana geldiğinde sizi bilmem ama benim zihnimde tehlike çanları çalmaya başlıyor).
Neyse, sonra bunun babası kıytırık bir kasabada polis olunca bu da onun yanına gidiyor. Ardından babası kasabanın hâkimi oluyor, polisliği de Wyatt Earp’e bırakıyor. Ancak 1-2 yıl sonra, babasının hâkimlik seçimini kaybetmesinin ardından Earp önce zimmetine para geçirmekten sonra evrakta sahtecilikten, at hırsızlığından, tehdit ve darptan yargılanıyor. At hırsızlığından tutuklu yargılandığı sırada bu kuntiz hapisten de kaçıyor. E o zamanlar GBT yok; Illinois eyaletine geçip kafasına göre takılmaya devam ediyor. Orada da önce bir-iki kere âlem yaparken “ahlaka mugayir davranıştan” tutuklanıyor. Sonra kerhane işletmeye başlıyor, basılınca çalıştırdığı fahişelerden biriyle evli olduğunu ileri sürüyor ama baktı ki olmuyor çareyi Kansas’a kaçmakta buluyor. Nasıl aileyse Kansas’ta da abisi var; o da orada bir kerhane açmış! Neyse bunlar orada abi-kardeş kerhanecilik yapıyorlar. O sırada artık yanlış hatırlamıyorsam bir vatandaşın çalınan at arabasını bulup getirdi diye bunu polis yapıyorlar. Ben polis müdürü olsam “Ulan bu şerefsiz muhabbet tellalı, kesin arabayı kendi çaldı, yakalanacağını anlayınca ‘buldum’ diye getirdi” diye düşünürdüm ama, dedik ya GBT yok bir şey yok; keriz gibi hemen bunu polis yapıyorlar. Maşallah pek örnek bir vatandaş gördüğünüz gibi!
Ha polis oldu, doğru yolu buldu, Cüneyt Arkın-Salih Kırmızı filmlerindeki gibi kardeşlerden biri suçlu, diğeri Yıldırım Ekipler Amiri durumu mu oluyor? Yok. Artık nasıl bir gevşeklikse hem bu hem kardeşleri bir yandan da kumar oynatmaya devam ediyor. Gazetelerde rüşvet aldığına dair haberler yayımlanıyor; kendi polis olduktan sonra kardeşlerini de polis teşkilatına alıyor ama bir süre sonra iyice cılkını çıkardıkları için şehir yönetimi hepsini kovuyor.
Bu da ne yapıyor? Kardeşiyle beraber başka Dodge City’ye gidip orada yeni bir kerhane açıyor. Tabii artık kerhanecilikten gelen gelir mi yetmiyor nedir, Earp bu sefer de oradaki polis teşkilatına girip ek iş olarak polislik yapmaya başlıyor. Sonra nasılsa buna bir soyguncuyu kovalama görevi veriyorlar. Güneye gidiyor, orada da Doc Holliday’le tanışıyor; hani şu Red Kit macerasındaki neşeli sarhoş dişçi. Soyguncudan haber yok; yakaladıysa da paraları kendi cebine indirmiştir bence ya, neyse.
Wyatt Earp, Dodge City’de kumarhanecilik, kerhanecilik ve polislik yaparken kardeşinden bir mektup alıyor. Kardeşi aklımda kaldığı kadarıyla “Hacı, atla gel burası süper, gümüş madenciliği var, çok güzel para var bu işte” yazıp ve Arizona Tombstone’a yani Mezartaşı Kasabası’na davet ediyor. Bizim Wyatt da gidip güzel bir kumar tezgâhı kuruyor. Bir süre sonra da Doc Holliday iti bunlara cebinde de kumarda kazandığı 50 bin dolar var. Maşallah nasıl kumarsa hep kazanıyorlar, görüyorsunuz. Bir de 50 bin Dolar dediğim o zamanın 50 bin Doları (yani bugünün 1.4 milyon Dolar’ı); değil Mecidiyeköy, Surdışı komple dutluk o zaman.
Mezartaşı Kasabası, doğruya doğru biraz sınır boyu adaletiyle yönetilen bir yer; hırsızı-uğursuzu eksik değil. Ortalıkta bir takım sığır hırsızları var ve bunlar aradabir Meksikalı kervanları falan da soyuyorlar. Ancak ortada şöyle bir durum var: Halk bunlardan o kadar rahatsız değil! Klasik akıllı eşkıya yani. Hani daha önce Robin Hood bahsinde anlattığım türden. Red Kit macerasında sanki belediye başkanıymış gibi yansıtılan Clanton’lar da bunların önde gelenlerinden.
Wyatt Earp, Mezartaşı Kasabası’nda da hem siyasete bulaşıyor hem de kerhanecilik ve kumarhanecilik yapmaya devam ediyor. Behan diye bir şerif adayı daha var ve ona karşı kaybediyor, Behan şerif oluyor. Ha Behan sütten çıkma ak kaşık mı? Hayır, onun da kerhanesi var. Neyse. Zaten bir süre sonra Earp ne yapıp edip yine Behan’ın yanında polis oluyor. Hatta magazinsever arkadaşlar için, Wyatt Earp kendi karısını boşayıp Behan’ın karısını ayartıyor falan, ne ararsanız var. 240 bölüm yerli dizi çıkar ama, onun yerine her biri birbirinin aynı kovboy filmi çekmişler.
Hem Red Kit’e hem de sayısız filme konu olan en büyük macerası da Mezartaşı Kasabası’nda yaşanıyor. O.K Corral diye bir çiftliğin önünde, Clanton ve ekibi, Wyatt Earp ve ekibiyle çatışıyor. Aklımda kaldığı kadarıyla, şehirde silahla gezmek yasak. Earp polis olduğu için silahla geziyor tabii ama kendi tayfasıyla bu Clanton tayfası arasında uzun zamandır bir gerilim var. Earp bunların silahlı olduğunu düşünerek şerif Behan’a söylüyor. Şerif Behan da muhtemelen tatsızlık çıkmasın diye “Aldım ben onların silahlarını ya, merak etme” diyor.
Bundan sonrası acayip. Çünkü Earp herhalde bunun yalan olduğunu biliyor ki, tayfasıyla bunların yanına gidiyor ve “silahlarını bırakmalarını” emrediyor. Bu Clanton tayfası da devletin şiddet tekelinden bihaber “önce siz bırakın” diyor. Earp’ün ifadesine göre Clanton’lar hemen silaha sarılıp bunlara ateş etmeye başlıyor ama Earp ve aralarında bir resmî görevi de olmayan arkadaşları Doc Holliday gerçek bir kovboy filmindeki gibi silahlarına davranınca, Clanton tayfasından 3 kişi anında ölüyor, biri kaçıp kurtuluyor. Herkes de bunu yutuyor. Yahu her biri meslekten suçlu insanlar 10 metre mesafede çatışmaya girecek ama sadece bir taraf kayıp verecek öyle mi? Neyse.
Bu efsanevi düello, bugün bile Tombstone’a gidenler için canlandırılıyor; zaten onlarca filme ve kitaba konu olmuş ve maşallah benim gördüğüm hepsinde de kahraman Wyatt Earp. Valla benim aklımda kaldığı kadarıyla itin uğursuzu kırdığı bir hadiseden başka bir şey değil. Ama “ahlakı maaşı kadar olan gazeteciler” hiç gecikmeden Wyatt Earp’ın kahramanlık hikayesini dörtbir yana yayıyor. Hayır, adam ünlü olduktan sonra da kumarhane ve kerhane işletmeyi bırakmış da değil bu arada ha. Yetmiyor, sağda-solda kanunla başı belaya giren diğer kumarhane ve kerhane sahipleri için kanuna karşı da savaşıyor. Resmen kanun ve kanunsuzlar arasında arabuluculuk yapıyor. Hayır benim anlamadığım, karikatüristler o zaman da bu Earp’ün ne mal olduğunu görmüş, feci uyuz olmuşlar ama günümüze kalan sadece kahramanlık hikayeleri işte. Hem de Red Kit gibi en güvenilir kaynaklara kadar her yerde aynı hamaset.