Brezilya futbolunun efsanelerinden, “Profesör” Mário Zagallo 93 yaşında öldü. Brezilya Millî Takımı’nın oynadığı 7 Dünya Kupası finalinin 6’sında oradaydı: Birinde asker, ikisinde futbolcu, üçünde hoca olarak. Özgeçmişinde 4 Dünya Kupası şampiyonluğu, 1 ikinciliği, 1 de dördüncülüğü yazıyordu. Hem sanatçı hem savaşçı bir futbol ustası…
Dünya Kupası denince sizin de aklınıza Pele veya Maradona mı geliyor? İstatistiklere bakarsanız Brezilyalı, yeryüzünün en büyük futbol organizasyonunda 3 defa taçlanan tek oyuncu. Onun karşılaştırıldığı Arjantinli ise ülkesinin futbol tarihini belirliyor. Oysa başka biri var ki, özgeçmişinde 4 Dünya Kupası şampiyonluğu, 1 ikinciliği, 1 de dördüncülüğü var. İşte Dünya Kupası’nın bu en büyük kazananı, geçen ay 93 yaşında hayatını kaybetti.
Mário Jorge Lobo Zagallo, Brezilya’da dünyaya geldiğinde takvimler 9 Ağustos 1931’i gösteriyordu. Lübnan asıllı bir aileden geliyordu. Brezilya’ya yerleştikten sonra soyadını değiştiren Zakour’lar, Zagallo’lar olmuştu. Babasının işleri için aile Rio de Janeiro’ya taşındığında, kader ağlarını örmeye başladı. Her Brezilyalı gibi mahallede meşin yuvarlağın peşine düşen çocuk, sonradan futbolun en büyük mabetlerinden Maracanã’nın dikileceği yerde top oynuyordu. Tesadüf bu ya, 1950 Dünya Kupası için inşa edilen stadyuma ilk defa ayak bastığında henüz 18’indeydi; ancak o gün futbolcu değildi. Babasının muhasebeci olmasını istediği delikanlı, kardeşinin araya girmesiyle futbola ilk olarak America Kulübü’nde başlamıştı. 1950’de Flamengo’nun genç takımına giren orta saha oyuncusu, aynı yıl Uruguay’ın ülkesini yenip şampiyon olduğu 16 Temmuz’da Maracanã’da asker olarak görev yapıyordu. Zeytin yeşili kamuflajı, kaskı, botlarıyla merhaba dediği o stadyumda daha sonra defalarca futbolcu olarak sahne alacak, Dünya Kupası’nda defalarca zirveye çıkacaktı…
Biraz çelimsizdi fakat saha görüşü eşsizdi. Sol kanattan oyunu yönlendiriyor; takım topu kaybettiğinde ilk geri koşan o oluyordu. O kadar yetenekli oyuncunun yanında bir zanaatkar gibiydi; o dönem sahalarda sanatçı çoktu fakat savaşçı pek yoktu.
1958, onun için unutulmaz bir yıldı. Mayıs’ta ilk defa millî formayı giyen futbolcu, ertesi ay Dünya Kupası’ndaydı. İsveç’teki turnuvaya favori olarak giden Sambacılar, gruptan rahat çıkmıştı. Çeyrek finalde Galler’i henüz Brezilyalılar’ın bile tanımadığı 17 yaşındaki Pelé’yle geçen Güney Amerikalılar’ın yıldızları Didi’yle Vavá’ydı. Finalde evsahibini topa tutan Vicente Feola’nın öğrencileri 5-2 kazanırken, Zagallo dördüncü gole imzasını atmıştı.
Turnuvadan sonra piyasası artan Zagallo, Botafogo’ya imza atmıştı. Maddi olarak daha iyi teklifler alsa da öğretmen eşi orada çalıştığından başka bir kente taşınmak istememişti. Brezilya için beraber oynadığı Garrincha, Nilton Santos ve Didi’yle artık takım arkadaşıydı.
Şili’de düzenlenen 1962 Dünya Kupası’na, son şampiyon Brezilya yine favori gidiyordu. Grupta ilk maçta Meksika’yı yenerlerken açılışı Zagallo, kapanışı Pelé yapmıştı. Fakat Çekoslovakya karşısında dünyanın en iyi oyuncusu sakatlanınca, turnuvada kimsenin oynamasını beklemediği Amarillo sahne almıştı. Garrincha ve Vavá’nın golleriyle yoluna devam eden Sambacılar unvanlarını korumuştu.
Zagallo 1964’te futbolculuk kariyerine noktayı koyduğunda, Dünya Kupası’nda 33 maçı, 5 golü, 2 de şampiyonluk yazıyordu. Botafogo’da futbolu bırakan yeşil sahaların profesörü, kulübeye de orada adım atacaktı. Yıllarca beraber oynadığı arkadaşlarını çalıştırmaya başlayan Zagallo, henüz 35’indeydi. Millî Takım için de çok beklememiş, 1 sene sonra da Brezilya’nın başına geçmişti; ancak bu ilk deneyimi kısa sürecekti.
1970 Dünya Kupası yaklaşmaktaydı. Brezilya’nın başında João Saldanha vardı. Pelé’yi turnuvada oynatmak istemeyen teknik direktör, ülkeyi yöneten askerî cuntanın lideri Emílio Garrastazu Médici’nin en sevdiği futbolcu Dario’yu da kadroda düşünmüyordu. Şampiyona öncesinde taşlar yerinden oynuyor, Saldanha’nın yerine Zagallo getiriliyordu. Zagallo, bir zamanlar beraber oynadığı Pelé’yi hiç tereddüt etmeden kadroya aldı (“Herkesin 15 dakikalığına meşhur olabileceği” dünyada Andy Warhol’un deyimiyle “15 asra bedel şöhrete” imza atan Pelé, 1962’de ABD’nin uzaya gönderdiği Telstar uydusu sayesinde yeryüzünün dörtbir köşesinde izlenen ilk Dünya Kupası yıldızı olmuştu).
Futbol tarihinin belki de en güçlü takımıydı 1970’in Brezilya’sı. Pelé dışında Jairzinho, Rivellino, Gérson, Tostão ve kaptan Carlos Alberto gibi yıldızlar topluluğunu yönetmek hiç kolay değildi. Klasik 4-2-4 taktiğini değiştiren Zagallo, o zamanlar için oldukça modern 4-3-3 dizilişiyle zafere ulaşırken, Uruguaylı Alberto Suppici’den sonra 38 yaşında Dünya Kupası kazanmış en genç ikinci teknik direktör olacaktı. Oyunculuktan sonra hocalığında da Dünya Kupası kazanan ilk kişiydi. Onun başardığını sadece Franz Beckenbauer ve Didier Deschamps tekrarlayabilecekti.
1974 Dünya Kupası’na da Brezilya’nın başında giden Zagallo, takımına bu sefer final oynatamadı; Polonya’ya yenilip dördüncülükte kalmışlardı. Millî Takım’a veda eden Profesör, ülkesinden sonra Arap Yarımadası’na açılıyor; Kuveyt, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde de çalışıyordu.
İlerleyen yaşıyla beraber “ihtiyar kurt” olarak anılmaya başlayan Zagallo, 1991’de başka bir görevdeydi. Daha sonra Fenerbahçe’nin başına geçecek Carlos Alberto Parreira’nın yardımcısı olmayı kabul eden futbol emektarı, 1994’te penaltılarla Dünya Kupası’nı kazanan Brezilya’nın ikinci adamıydı.
Parreira’nın ayrılmasından sonra yeniden Breziya’yı çalıştırmaya başlayan Zagallo, 1997’de Copa America ve Konfederasyonlar Kupası’nı kazanan kadronun başındaydı. O yıl “dünyanın en iyi millî takım antrenörü” seçilen Zagallo, 1998 Dünya Kupası’na bir defa daha Brezilya’nın teknik direktörü olarak gidiyordu. Finale kadar sorunsuz şekilde ilerleyen takımı, şampiyonluk için evsahibi Fransa’yla karşılaşacaktı. Paris’teki unutulmaz düello öncesinde takımın yıldızı Ronaldo’nun geçirdiği sağlık sorunları, ihtiyar kurdun kolunu-kanadını kırmıştı. Ünlü forvet sponsorların baskısıyla sahada yerini alsa da hayalet gibiydi. Zinedine Zidane’ın damga vurduğu karşılaşmada Avrupalılar rahat kazanırken, Zagallo kariyerinde ilk defa bir Dünya Kupası finalini kaybediyordu.
2002’de son bir defa emanetçi sıfatıyla Brezilya’yı çalıştıran efsane, artık 70’ini devirmişti. 2003’te yine Brezilya’nın yardımcı antrenörü olsa da bu sefer de formül tutmamış, 2006 Dünya Kupası’nda yine Fransa’ya teslim olmuşlardı.
Uğurlu rakamı 13’tü. 1955’te Ocak’ın 13. gününde evlenen Zagallo, hep 13 Temmuz 2013’te emekli olacağını söylüyordu. Ölmeden, çok sevdiği Botafogo tarafından heykelinin de dikildiğini gören Profesör, son nefesine kadar futboldan kopmadı. Brezilya’nın gördüğü 7 Dünya Kupası finalinin 6’sında oradaydı: Birinde asker, ikisinde futbolcu, üçünde hoca olarak.
Aslında Zagallo demek, Dünya Kupası demekti.