Gazeteci Cumhur Canbazoğlu, uzun süre emek verdiği “100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi” başlıklı çalışmasını “orkestralargruplartarihi.com” adresinde herkesin kullanımına sundu. Cambazoğlu, cumhuriyet tarihinde tüm Türkiye’de saptadığı 10.924 müzik topluluğunu, üyeleri, bilgileri ve fotoğraflarıyla birlikte veriyor.
Geçmişte “arama motoru” diye bir kavram yokken, herhangi bir başlıkta kesin, güvenilir, nesnel bilgiye ulaşmanın yöntemi belliydi: Arşiv ve ansiklopedi sayfalarını karıştırmak. Artık cilt cilt ansiklopediler, evlerin salonlarında televizyonun sağında-solunda dizili durmuyor. Her türden bilgi bugün bir “tık” yakınımızda zira. Acaba öyle mi?
1987’den bu yana müzik ve sinema yazarlığını sürdüren gazeteci Cumhur Canbazoğlu uzun yıllar en çok kaynak sıkıntısı çekmiş. İnternet sonrası dönemdeyse işlerin daha da tuhaflaştığını görmüş:
“Biri yanlış bir bilgi giriyor, o bilgi başkalarınca da sürekli alıntılandıkça her yerde karşınıza çıkıyor ve o yanlış bilgi artık doğru hâle geliveriyor. Hayatını yitiren bir müzisyen hakkında haber yazmaya kalktığınızda doğum tarihini bulmak bile kimi zaman sorun olabiliyor. Hangi müzisyen nerede çalmış, hangi gruplara girmiş? Birçok ünlü şarkıcının o herkesçe bilinen kaydında çalanlar kimler? Cumhuriyetin 100. yılında müzik sahnesinde öyle ya da böyle boy göstermiş müzisyenler, orkestralar, gruplar, olabildiğince eksiksiz, tek bir başlık aslında, bir ansiklopedi mantığıyla biraraya getirebilir mi? Bu soruların peşine düşmek istedim ve ülkemizde gelmiş geçmiş tüm grupları ve orkestraları kayıt altına almaya karar verdim. Amacım bir kitap olarak yayımlamaktı. Ancak iş bir dipsiz kuyuya döndü, hiç bitmeyecek bir çabanın içine düşmüş buldum kendimi. En son 900 sayfaya ulaştı kitabın boyutu.”
Bu boyutta bir çalışmanın kitap olarak basılması mali açıdan epey zorlayıcı bulununca çare internet’te bulunmuş sonunda. “100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi” başlıklı çalışma, artık “orkestralargruplartarihi.com” adresinde yayında.
Geçmiş 100 yılın tüm müzik topluluklarını, orkestralarını, çalan müzisyenleri kayda geçirebilme çabası, klişe tabirle iğneyle kuyu kazmak gibi. Çalışmanın önsözünü yazan müzik yazarı Naim Dilmener’in dediği gibi, Canbazoğlu “kaşıkla okyanusu önce boşaltıp sonra tekrar doldurmuş.” 10 yılda 10 binden fazla orkestra ile grubu incelemiş Canbazoğlu. Nihayetinde bunların içinden 2.297 orkestra ve grubun öyküsünü yazmış. 8.627 tanesinin de adını listeleyerek vermeyi tercih etmiş. Sadece Türkiye’yle de sınırlı kalmamış, Kıbrıslı Türkler ya da Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerindeki Türkiye kökenli müzisyenler tarafından kurulmuş topluluklar da işin içine dahil edilmiş.
İster istemez sitenin başlığındaki “orkestralar” ve “gruplar” ayrımına takılıyor insanın aklı. Aralarındaki farkı şöyle açıklıyor Canbazoğlu: “Orkestralar, daha değişken topluluklar. Bir kişi bu akşam bir orkestrada sahne alabilir, haftaya başka bir orkestrayla çalabilir. Özellikle büyük kentlerde gece hayatının içinde, eğlence sektöründe çalışan sayısız orkestra ve bu orkestralarda çalarak geçimini sağlamış sayısız müzisyen var. Mesela 60’lı yıllarda Taksim’den Harbiye’ye kadar uzanan kısacık yolda 14 farklı gece kulübünde her gece 14 farklı orkestranın çaldığı zamanlar var. Grup meselesine gelince iş biraz değişiyor. Ortak bir amaç, felsefe gerekiyor. Orkestralarda müzik emekçiliği sözkonusu ama grupta hedef başka.”
Sitede harf sırasına göre rastgele bir sayfa açıp toplulukları peşpeşe incelemek de mümkün; bir müzisyenin yıllar içinde hangi gruplarla ya da orkestralarla çalıştığını görmek için arama yapabilmek de.
Bu dev bilgi kaynağının girişine kısa ama aynı zamanda hayli dikkati çekici ve bir o kadar da eğlenceli bir genel tarihçe yerleştirmeyi ihmal etmemiş Canbazoğlu. Osmanlılar’ın son dönemlerinde başlayan modernleşme hareketleriyle Saray içinde ve çevresinde yaşanan müzikal hareketliliği ve değişimi anlatarak girmiş söze. Mehteran bölüğünün yerini alan Batılı tarzda askerî bandodan, nefesli bakır sazlarla müzik yapan Harem’deki kadınlardan kurulu orkestraya, cumhuriyetin kuruluşuyla yıllar içinde yaşanan sonraki gelişmelere de yer vermiş. Tangolar, valsler, Halkevleri’nde kurulan orkestralar, 40’lı yıllarla birlikte ortaya çıkan caz toplulukları, 50’lerin ortasından itibaren dünyayla eşzamanlı olarak memlekete ulaşan rock’n roll günleri, 1961 Anayasası’nın sağladığı görece özgürlük ortamının ardından sinemadan edebiyata sanatın her alanında yaşanan patlamanın müziğe yansımaları… Ve elbette Anadolu Pop akımı derken 80’lerin piyanist-şantör hakimiyeti sebebiyle orkestra ve grup işlerinin büyük darbe alışı, 90’lardan itibaren popla birlikte rock gruplarının yeniden yükselişi ve 2000’lerin internet ve ev stüdyosu teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla bağımsız olarak kendi müziğini yayınlayabilen yeni nesil müzisyenleri…
Arama bölümüne herhangi bir kentin adını yazdığınızda şöyle enteresan gruplarla karşılaşabilirsiniz: 1940’larda Balıkesir’de kurulmuş Kartal Caz Topluluğu; yine Balıkesir’de kurulan ve elemanlarının adı P.. Oktay, Dişlek Sam, Çılgın İhsan olarak tarihe kaydedilmiş Fantomes; 1962’de Adana’da müzik yapan Mavi Gölgeler; 1967’de Afyon’da Beatles hayranı Ermeni gençlerin kurduğu Sphinx; Çorum’da 70’ler boyunca Jimi Hendrix ya da Led Zeppelin tarzında müzik yapmayı amaçlamış Grup Buluşum; 2004’te Hakkari’de Kürtçe heavy metal çalan Ferec; 2012’de Konya’da faaliyete geçip “Dolma Dolu Dondurma Kabı” gibi ilginç isimlere sahip şarkılarıyla dikkati çeken alternatif rock grubu Atari Kasedi…