Aralık
sayımız çıktı

Panthéon’dan Veliefendi’ye panoramik hiciv freskoları…

FELIX NADAR VE CEMİL CEM’DEN OLAĞANÜSTÜ ÇİZİMLER

Fransız sanatçı Nadar’ın 1854’te çizdiği “Panthéon”da, dönemin önde gelen siyasi-edebî şahsiyetleri “canlandırılır”. Bu ilk “hareketli fotoğraf”, 20. yüzyıl başında henüz çocukken Fransa’ya giden öncü karikatür sanatçımız Cemil Cem’e ilham verecek; “Meşrutiyet Ricali Veliefendi Çayırı’nda” ve “Cumhuriyet Ricali Veliefendi Hipodromu’nda” ortaya çıkacaktır.

Félix Nadar’ın (1820-1910) fotoğrafçı kimliğinin çizer/karikatürist kimli­ğini gölgelemesinin sonucu, bir başyapıtı, Panthéon üzerinde geç ve güç durulması sonucuyla çakışıyor. BnF’in (Fransa Ulusal Kütüphanesi) 2019’da düzenle­diği, baba ve oğulun kariyerle­rini buluşturan kapsamlı sergi, sıradışı Panthéon’a da büyüteçle bakılmasını sağladı.

Yetiştiği dönemin, özgün çizer ve karikatür sanatçılarının üzerindeki etkisi tartışılmaz. Grandville kadar uçuk, Daumier kadar gaddar iki ustanın dı­şında, karikatüre yeni bir ufuk açan Benjamin Roubaud ve 100 portrelik Panthéon Charivarique’i (1838-1842) bellibaşlı esin kay­naklarıydı.

Roubaud’nun çizimleri (Balzac örneğin) yetkindir ama Panthéon’u parçalardan oluşur. Nadar, buna karşılık, 250 port­reyi aynı tabloda buluşturarak bir “seçkinler okuması” gerçek­leştirmiştir: Toplumun kaymak tabakasında yer alan yazarlar, sa­natçılar ve gazeteciler bir bakıma güruh hâlinde Nuh’un gemisine bindirilmiş gibidirler. Meraklısı, Nadar’ın Panthéon’unun bütün bileşenlerine ulaşma güçlüğü çekmeyecektir.

1993.1079
Nadar’ın (altta sağda) dönemin önde gelen isimlerini biraraya getirdiği 1854 tarihli tablosu, The Metropolitan Museum of Art koleksiyonu.
kagit-uzerinde-2

1854 tarihli litografik bas­kı, 82cm x 115cm boyutlarında bir panodur. Koca kafalı küçük gövdeli 250-300 arası cüce­leştirilmiş şahıs, önde en ünlü figürler (Hugo, Balzac, vb.) en uçta hoşlanmadığı aşikar 3. Napoléon, yılansı bir düzene oturtulmuştur; öyle ki, bakan kişide topluca ağır ağır hareket ettikleri, bir bakıma sosyal bir girdaba düşmekte ol­dukları duygusunu uyandırırlar. Nadar’ın ilk “hareketli fotoğrafı” oluşturduğu, aynı yöntemle bir otoportresini gerçekleştirdiği de (1865) eklenmeli.

Panthéon’un beni asıl ilgilen­diren yanı, öncü karikatür sanat­çımız Cemil Cem’in (1882-1950) bu yapıtla ne zaman karşılaştığı. 1903’te babasıyla Nice’tedir; ora­dan Paris’e geçerler; şehrin kül­tür yaşamıyla içiçe geçen günle­rinde, eğilimleri gereği özellikle resim sanatı ve karikatürle ilgilendiği biliniyor; dolayısıyla Daumier’yi de, Roubaud’yu ve Nadar’ı da yapıtlarından tanımış olsa gerektir.

Cem’in karikatürleri el aya­rının yüksekliğini kanıtlıyor. Sansür nasıl 3. Napoléon döne­minde karikatüristleri sıkıştır­mışsa, Cem de hem Osmanlıların son döneminde hem cumhuriyete geçiş sonrası baskıya uğramış, bir aşamada Atatürk’ün “telkin”iyle karikatürden uzaklaşmıştır.

Oysa gençlik döneminde eni­konu korkusuz bir duruş sergile­miştir: “Ölüm tehditleri de olsa, hatta bunlar bazen zamanın mü­him şahsiyetlerinden bile gelse… yılmadım. Çünkü doğrudan ay­rılmadığıma ve karikatürlerimle umumun düşüncesini ifade etti­ğime kaniydim ve bu neşriyatın faydalı olduğunu da görüyordum. Esasen müşkülat hoşuma gider. Hakkı, doğruyu, iyiyi severim. Hiçbir partinin adamı değildim” (Kandemir, Üstâd Cem, 1936).

Cemil Cem’in “şunun bunun karikatürü olmaz, tanınmış kişilerin karikatürü yapılır ha­yatta; vatanın siyaset ve bilim hayatında yeri olmayanların karikatürleri olamaz” görüşünün en somut örnekleri “Meşrutiyet Ricali Veliefendi Çayırında” başlıklı panosuyla “Cumhuriyet Ricali Veliefendi Hipodromu’nda” tablosudur.

Cem’in evine çekildikten son­ra gerçekleştirdiği devasa pano (120 x 400 cm) ilk defa Taha Toros eliyle Tarih ve Toplum dergisinde 1984’te yayımlanmış, 5 yıl sonra Resim Heykel Müzesi’ne ailesi ta­rafından bağışlanmıştı. Bu konu­da, Cem’in yıllardır sadık takipçi­si Turgut Çeviker’in çalışmaları birincil kaynaktır. 1990’da, Sanat Dünyamız dergisinde Cem’in bu tablosunu, Ümit Bayazoğlu’nun oluşturduğu 51 şahıslık dökümle yayımladım -tablodaki tek kadın figür Lüsyen Hanım’dır!

Cemil Cem’in, kendisine hay­ranlık duyan İsmet İnönü’nün isteği üzerine “Cumhuriyet Ricali Veliefendi Hipodromu’nda” versiyonunu yaptığı bilgisine ve tablonun kaybolduğu yollu rivayetin gerçekliğine ilişkin bir saptamada bulunamıyorum eldeki verilerle. “Bu tablo kayıp­tır, ancak piyasada ender de olsa baskılarına rastlanmaktadır” diyordu Bayazoğlu; dahası, eserin renkli bir kopyasını sunuyor­du. Çeviker’in koltuk kabartıcı yorumuyla “Sanat Dünyamız’ın örnek bir davranışı olarak saydı­ğım ‘Veliefendi Çayırı’ posteri ve tabloda yer alan kişileri gösteren şema” da ek olarak verilmişti (kişilerin teşhisinde Taha Toros- Edip Özkale ikilisinden yardım alınmıştı).

kagit-uzerinde-3
Tuval üzerine yağlı boya tekniğiyle yaptığı “Meşrutiyet Ricali Veliefendi Çayırı’nda” çiziminde Meşrutiyet’i temsil eden mühim isimler hayat buluyor.

Cem’in çiziminde şairler, yazarlar, ressamlar ile siyasal figürler birara­da Meşrutiyet’i temsil eden kadrodan seçilmişti. Cumhuriyet versiyonunda ise İnönü’den Fuat Ağralı ve Refik Saydam’a, Celâl Bayar’dan Recep Peker’e siyasiler ile sı­nırlı bir çalışma yapılmıştı.

Nadar’ın Panthéon’u dönemin teknik altyapısı gereği siyah-be­yaz tasarlanıp uygulanmıştı. Cemil Cem yağlıboya tablosunda ise cumhuriyet dönemi sana­tında eşine benzerine rastla­madığımız bir panoramik hiciv gerçekleştirilmişti. Ataç’ıyla Tanpınar’ıyla, Cem’in yapıtının bir yansıması mıydı “Ankara Erkek Lisesi Öğretmenleri” toplu karikatürü? (Necati Tonga Ankara’sında İsmail Parlatır’dan aktarır bu isimsiz karikatürü).

kagit-uzerinde-4
Öncü karikatür sanatçımız Cemil Cem.

Ece Ayhan’ın Dinar Bandosu ile tamamlamalı bu denemeyi. Farklı versiyonları farklı yayın­larda yer alan, edip ağırlıklı “tam kadro”da bulunan ressam Cihat Burak’tan topluluğun tablosunu yapmasını istemişti Ece Ayhan. Dileğinin gerçekleşip gerçekleş­mediğini bilmiyorum -belki bir gün bir terekeden çıkıp gelebilir “Dinar Panthéon’u”!

Kaldı ki Cihat usta yapamadıy­sa bile yapılamayacak anlamına gelmez bu. Her dönemin hiciv mühürlü Panthéon’ları olmalı.