Ocak
sayımız çıktı

Baba İlyas Horasânî ve Alevî inancının arkeolojisi

AMASYA’DAKİ İZLER… GERÇEKLER VE EFSANELER…

Yazılı ve sözlü tarih ile edebiyat disiplinleri temelinde ele alınan Alevîlik araştırmalarında arkeoloji henüz önemsenmiyor. Anadolu Alevî inancının biçimlenerek temel motifleri ile ortaya çıktığı 13. yüzyıl Anadolu’sunun lider figürlerinden Baba İlyas Horasânî’nin başkaldırısı ve arazide bugüne ulaşan izlerin, sonradan oluşturulan yapıların analizi.

Anadolu Alevî inancının geçmişinde, ciddi bir köken, tarih ve kimlik sorunu vardır. İnanç temelleri bugüne kadar tam olarak belir­lenememiş olan Alevîlikte ge­nel kabul; Türk ve eski Anadolu kültlerini içinde bulundurmak­la birlikte Şamanizm, Budizm, Zerdüşt dini, Maniheizm ve Hıristiyanlık unsurları içe­ren senkretik bir akım olduğu yönündedir. Bu tablo, Alevîlik araştırmalarında tartışmasız biçimde, yöntemsel bir sorun olduğuna işaret eder. Yazılı ve sözlü tarih ile edebiyat disip­linleri temelinde ele alınan Alevîlik araştırmalarında arke­olojinin henüz farkedilmemesi ya da önemsenmemesi; konu­nun tarihsel-coğrafi derinli­ğinin bugüne kadar karanlık kalmasına neden olmuş gibi görünmektedir.

Anadolu Alevî inancı “tüm çabalara karşın” somut olarak 14. yüzyıldan geriye gitmemek­tedir. Ebu’l-Vefa el-Bağdâdi (1026-1107) ile Hoca Ahmed Yesevî’ye kadar (1093-1166) taşınmak istenen Alevîliğin tarihsel geçmişi, arkeolojik açıdan bir karanlık çağ duru­mundadır. Ebu’l Vefa ile Ahmed Yesevî’nin Alevî olduklarına dair hiçbir kanıt yoktur. Bu dö­neme ait dinsel mimari teme­linde Alevîlikle ilgili bir arke­olojik bulgu da bugüne kadar saptanamamıştır. Alevîlerin ta­pınağı olan Cem Evi’nin geçmişi ise 200 yıldan önceye gitme­mektedir. Bu durum erken ve klasik dönem Alevî rituslarının açık havada ya da sıradan kapalı mekanlarda yapılmış olabilece­ğine işaret etmektedir.

arkeo-3
Babai İsyanı’nın Amasya ve yakın çevresinde izlerinin takip edilebildiği noktalar.

Mezarlıklar, inanç ile ilgili arkeolojik bulguların ortaya çıktığı çok önemli arkeolojik alanlardır. Amasya yakınların­daki Oluz Höyük’te açığa çıka­rılan ve 1020-1070’e tarihlen­dirilen 4 önemli mezar, İslâmi geleneklerin yanında birtakım faklı uygulamaları ile dikkati çekmektedir. İslâmi cenaze gelenekleri ile yön uyumuna sahip sözkonusu mezarlarda bulunan kişisel eşya ve takılar, Amasya ve yakın çevresinde günümüzde yaşamaya devam eden Alevî-Türkmen köyleri­nin ölü gömme geleneklerine doğrudan atıf yapmaktadır. Oluz Höyük ölü gömme gele­nekleri ve arkeolojik bulguları, Anadolu’ya 10. yüzyılın ikinci yarısında girmeye başlayan erken Türkmen boylarının ken­dilerine özgü İslâmiyet yorumu ile, daha sonra Alevîlik adını alacak olan inanç arasında güç­lü benzerlikler olduğuna işaret etmektedir. “Proto-Alevîlik” olarak adlandırdığımız söz­konusu dönemi, #tarih’in 103. sayısında (Temmuz 2023) yazı­mızda gündeme getirmiştik.

Alevîlik inancında arkeolo­jik izlerin yakalanabileceği bir başka alan ise isyan ve kalkış­maların yaşandığı coğrafya­lardır. Anadolu Alevîliğinin oluşum dönemi olan ve erken tarihinin izlenebildiği 13. yüz­yılda Hacı Bektaş-ı Veli, Hubyar Sultan ve Baba İlyas Horasânî (Baba Resul) gibi önemli şahsiyetlerin ortaya çıkması, Alevîlik inancının kimlikleş­meye başladığını göstermek­tedir. Bu önemli figürlerden Türkmen kökenli Baba İlyas, Sufi şeyhi Elvan Çelebi’nin (14. yüzyıl) büyük dedesidir. Torunu sayesinde hayatı ve faaliyetleri­ni algılayabildiğimiz Baba İlyas, Moğol saldırılarından kaçarak önce Kırşehir’e yerleşmiş, sonra Kayseri’de kadılık yap­mış, daha sonra ise Amasya’da Hanikah-ı Mesudi şeyhi olmuş­tur. Bu vesile ile çevresinde onbinlerce mürit toplanmıştır. Kazandığı dinsel gücü askerî tehdide dönüştüren Baba İlyas, bu gerekçeyle Selçuklu yö­neticileri tarafından kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Bu süreçte Amasya yakınla­rındaki Çatbükü Çiftliği’nde (bugünkü İlyasköy) 5 yıl kadar zorunlu ikamete tabi tutulmuş, sonrasında affedilerek tekrar Hanikah-ı Mesudi şeyhliğine dönmüştür.

arkeo-1
Baba İlyas Horasânî’ye atfedilen Amasya yakınlarındaki İlyasköy’de (eski Çatbükü Çiftliği) bulunan türbe. Türbenin yakın geçmişte betonarme olarak yenilenişinden önce basit ahşap bir yapı olduğu biliniyor.

Baba İlyas bundan sonra faaliyetlerine devam etmiş, 1239’un Ağustos ayında başla­yan ve 1241’de Selçuklu Devleti tarafından zorlukla bastırılan Babai İsyanı’na liderlik yapmış­tır. Buna rağmen Selçukluların sonunu getiren bu en önemli iç karışıklığın merkezi, Baba İlyas’ın o dönem yaşadığı yer olan Amasya ve yakın çevresi­dir. Günümüzde Baba İlyas’ın yaşadığı köy, hapsedildiği zindan, idam edildiği Amasya Kalesi, bedeninin asılarak teş­hir edildiği sözkonusu kalenin surları, defnedildiği gizli türbe ve 3. kuşak torunu olan Elvan Çelebi’nin kurduğu zaviye ile gömülü olduğu türbe, bahsi geçen bu coğrafyada bulun­maktadır.

arkeo-2
Amasya kent merkezindeki Anbarlı Evliya Türbesi’nin kuyu benzeri girişi. Bugün bir evin bahçesinde yer alan 2-2.5 metre derinliğindeki bu girişten lentolu küçük bir kapıya, oradan türbeye ulaşılıyor.

Amasya merkeze bağlı İlyasköy’ün, Baba İlyas’ın 5 yıl sürgün olarak yaşadığı ve zaviye kurduğu Çatbükü Çiftliği olduğu bilinmektedir. Günümüzde köyün üst kısımla­rında, ağaçlık bir bölgede Baba İlyas’a ait olduğu düşünülen bir türbe ile hayırların yapıldığı modern bir yapı bulunmaktadır. Zaviye binalarından günümüze bir iz kalmamış olsa da, türbe ve diğer yapıların bulunduğu alan geleneksellik temelinde dikkati çekicidir. Modern malzemelerle inşa edilmiş betonarme tür­benin mermerle kaplanmış ol­duğu gözlenmektedir. Türbede yatan zatın Baba İlyas olduğuna dair bir kanıt bulunmasa da, köy sakinleri ile ziyaretçiler sözkonusu kişiye “İlyas Dede” demektedir.

Amasya Müzesi uzmanla­rından sanat tarihçisi Muzaffer Doğanbaş’ın, Baba İlyas’ın gömüldüğü yer ile ilgili de­ğerli önerileri bulunmaktadır. Hüseyin Hüsameddin’in kaleme aldığı Amasya Tarihi’nde bahsi geçen Anbarlı Evliya Türbesi’nin kubbesinin Bektaşi tekkesi şeklinde olduğu bilgisinden yola çıkan Doğanbaş; yazarın Babai İsyanı’nın diğer bir önemli figü­rü olan Baba İshak Kefersudi’ye atfettiği türbenin Baba İlyas Horasânî’ye ait olabileceğini belirtmektedir. Günümüzde kent merkezinde iki katlı ahşap bir evin bahçesinde yer alan tür­beye, kuyu benzeri bir havalan­dırmadan inilmektedir. Küçük bir kapıdan ulaşılan türbe, tonozlu bir üst örtüye sahiptir. Yapıda hiç pencere olmaması, türbenin yeraltına gizli bir gömü yapılabilmesi için tasarlandığı­na işaret etmektedir. Amasya Kalesi’nde tutsak edilen, sonrasında öldürülen ve bedeni gün­lerce surlardan sallandırılan Baba İlyas’ın ölümü sonrasında oluşacak toplumsal tepkileri ön­lemek için böyle çözüm bulun­muş olduğu düşünülebilir.

arkeo-4
Amasya Harşena Kalesi Kızlar Sarayı Mevkii’nde yer alan ve Hellenistik Dönem’de (MÖ 330-30) yapıldığı düşünülen bu basamaklı kaya tüneli, günümüzde “Zindan” olarak anılıyor. Baba İlyas’ın kaledeki 40 günlük tutsaklığı burada yaşanmış olabilir.

Peygamberlik iddiasında bulunan ve bu nedenle Baba Resul olarak da anılan Baba İlyas, kendisine bağlı 10 binler­ce Türkmen ile başlattığı isyan sürecinde yakalanıp Amasya Kalesi’nde bir zindana hapse­dilmişti. Günümüzde Kral Kaya Mezarları’nın bulunduğu Kızlar Sarayı Mevkii’nin üst kısmın­daki yamaçta yer alan basa­maklı bir kaya tüneli, “zindan” olarak anılmaktadır. Bir süre önce Amasya Müzesi başkan­lığında içindeki molozlardan arındırılan “zindan”, onlarca metre derinliğindedir. Kalede benzer başka tüneller olmasına karşın, sadece buranın “zindan” olarak anılması, Baba İlyas’ın burada hapsedilmiş olabilece­ğini düşündürmektedir. Hapis dönemi sonrasında idam edilen Baba İlyas’ın günlerce kalenin surlarından sallandırılarak teşhir edildiğini de hatırladığı­mızda, Amasya Kalesi’nin Babai İsyanı’nın izlerini ve hatıralarını taşıdığını söyleyebiliriz.

arkeo-5
Baba İlyas’ın idamından sonra cesedinin günlerce sallandırılarak teşhir edildiği Amasya Harşena Kalesi’nin görkemli surları.

Günümüzde Amasya-Çorum karayolu üzerinde yer alan Elvançelebi köyü, adını bura­da yaşamış bir sufi şeyhi olan Aşık Paşa oğlu Elvan Çelebi’den almıştır. Baba İlyas’ın soyun­dan gelen ve 3. kuşak torunu olan Elvan Çelebi, kaleme aldığı aldığı Menâkibü’l-kudsiyye’de büyük dedesi Baba İlyas-ı Horasânî ve onun yaşadıkların­dan dedesi ve ailesinin tara­fını tutarak bahsetmektedir. Elvan Çelebi’nin aktardığına göre, Baba İlyas yakalanıp, bir Hıristiyan keşiş ile Amasya Kalesi’nde bir zindana kapatı­lır. Zindanda geçen 40 günlük süreçte keşiş önce Müslüman, sonra da Baba İlyas’ın müridi olur. 40. günün sonunda zin­danın duvarları yarılarak boz bir at ortaya çıkar ve Baba İlyas ata binerek göğe doğru hava­lanıp gözden kaybolur. Büyük dedesi hakkında çok değerli bilgiler aktaran Elvan Çelebi, kendi adıyla anılan köyde bir zaviye kurmuş ve müritleri ile hayatının sonuna kadar burada yaşamıştır. Türbesi de zaviye­nin içinde yer almaktadır.

Alevî inancının biçimlene­rek temel motifleri ile ortaya çıktığı 13. yüzyıl Anadolu’sunun lider figürlerinden Baba İlyas Horasânî’nin başkaldırısı, büyük ölçüde Amasya coğraf­yasında yaşanmıştır. Bu önemli dinî lider ile ailesinin doğduğu, hayatını geçirdiği, faaliyetlerini yürüttüğü, savaştığı, yakalanıp tutsak edildiği, idam edildiği ve gömüldüğü Amasya ve yakın çevresindeki hatıralar bugün de farkedilmektedir.

arkeo-6
Gizli bir yeraltı yapısı olarak tasarlanmış ve inşa edilmiş Anbarlı Evliya Türbesi tonozlu olup, penceresi yoktur. Baba İlyas’ın Amasya Kalesi surlarında teşhir edilen naaşı daha sonra bu yapıya gizlice defnedilmiş olmalı.