Eylül 2024 Sayımız Çıktı

Dünyadaki en bayraklı ülke: Ada’da 7 ayrı bayrak var!

KIBRIS’TA SEMBOL ZENGİNLİĞİ

Bayrak, Kıbrıs yakın tarihini anlatan en önemli simgelerin başında geliyor. Resmî binalarında Britanya bayrağının asılı olduğu İngiliz egemenliği döneminde, Kıbrıs’ın iki halkı Türkiye ve Yunanistan bayraklarından hiç vazgeçmemişti. 1960’ta bunlara Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, 1964’te BM’nin, 1983’te KKTC’nin ve 2004’te AB’nin bayrakları eklendi.

Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) 29 Aralık 2012’deki etkinliğinde konuşma yapan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir müjdesi vardı. 18 Aralık günü Çin’deki Ji­uquan Fırlatma Üssü’nden uzaya fırlatılan Göktürk-2 uydusunun kaydettiği ilk görüntüler alın­mıştı. İşin ilgi çeken kısmı şuydu: Gelen ilk görüntüler Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları üzerinde çi­zili olan dev KKTC bayrağına aitti. Dönemin AB Bakanı Egemen Bağış’ın da konuyla ilgili sözleri de dünya basınında yer bulmuş­tu: “Türkiye’nin yükselen gücü, uzaya yükselen Göktürk-2 uydu­muzla artık her yere işlemiştir. Göktürk-2’nin ilk görüntülerinin Beşparmak Dağları’ndaki Türk ve KKTC bayrakları olması hem anlamlı hem de çok net bir mesaj­dır. Türkiye artık geri döndürü­lemez bir rotaya girmiştir. Bizi bu yoldan döndürmek isteyenlerin, kafalarını kaldırıp uzaya bakma­larını tavsiye ediyoruz.” Türk tele­vizyonlarında yapılan analizlere göre bu açıklama hem Kıbrıslı Rumlara hem de İsrail’e verilen “sizi gözlüyoruz” mesajıydı.

Göktürk-2’den gelen ilk görün­tülerden tam 71 yıl önce 19 Mart 1941’de, Türkiye Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu, üstü açık bir otomobille Lefkoşa sokaklarına girdiğinde arka koltukta yanında Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Anthony Eden oturuyordu. Oto­mobilin ilerlediği yolun iki yanına birikmiş Kıbrıslıların ellerinde Yunanistan bayrakları vardı ve Saracoğlu, sonradan bizzat kendisinin naklettiğine göre tek bir Türk bayrağı görememiş olmaktan şaşkındı.

https://flic.kr/p/2pZwQV2
Kıbrıs’ı ikiye ayıran Yeşil Hat üzerindeki Lokmacı gümrük kapısının 2008’deki açılışı. Sınırın kuzey tarafında KKTC ve Türkiye, güney tarafında Yunanistan bayrağı var. Soldaki duvarın üzerindeki pankartta AB bayrağı.

Ancak çok geçmeden İngiliz meslektaşıyla Kıbrıslı Türklerin yoğun olduğu mahalleye girecek­ler ve bir anda bayrakların rengi mavi-beyazdan kırmızı-beyaza dönecekti. İki Bakanı taşıyan araç bugün halen başkentin KKTC denetimindeki kuzey kısmında yer alan Sarayönü Meydanı’na vardığında, -Saracoğlu’nun tanıklığıyla söylersek- “çuha şalvarlı, kırmızı kuşaklı, esmer ve yağız bir delikanlı bir danayı aniden dizine yatırıp” konukların şerefine kurban etmek üzere bıçağı boynuna vuracaktı. Yine Saracoğlu’nun dediğine bakılırsa, dananın boynundan fışkıran kan, oturdukları aracın üzerinden aşmıştı: “Baktım yanımda Eden rengi atmış baygınlık geçiriyor. ‘İşte Eden, Kıbrıs Türklerini nihayet tanıdı’ dedim.”

Bayrak konusu, Kıbrıs yakın tarihinin en çetrefilli mese­lelerinden biri. Ada’nın İngiliz egemenliğine geçtiği 1878’in 12 Temmuz günü Amiral Lord John Hay, Lefkoşa’da son Osmanlı Valisi Besim Paşa’dan yönetimi devralmış; Osmanlı bayrakları indirilip Britanya bayrağı gönde­re çekilmişti.

1903’te ve 1912’de fazla dalla­nıp budaklanmadan bastırılan iki nümayişte ayaklanan milliyetçi Rumların hedefi de İngiliz bayra­ğıydı elbette. 1903’te Limasol’da hükümet konağını basıp göndere Yunanistan bayrağı çekmişlerdi. Duruma müdahale edip İngiliz bayrağını tekrar yerine koymak da Limasol limanında hamallık yapan Türklere düşmüştü.

Eden ve Saracoğlu’nun Kıbrıs’taki buluşmalarından 10 yıl kadar önce, 1931 Ekim’inde esas büyük ayaklanma yaşandı. Bu defa İngiliz bayrağı indirilip yerine Yunan bayrağı asmakla yetinilmemiş, sömürge valisinin konutu da ateşe verilmişti. Kısa sürede tüm Ada’ya yayılan ve Kasım ayı sonuna dek aralıklarla süren ayaklanma Londra’yı sıkı tedbirler almaya itti. Konsolosluk binaları dışında yabancı bir ülkeye ait bayrak bulundurul­ması, imal edilmesi ve taşınması tamamen yasaklandı. “Yabancı ülke”den kasıt, elbette Yunanis­tan ve Türkiye’ydi.

KAPAK-DOSYASI-SERKAN-SEYMEN-2
Beşparmak Dağları’na 1987’de çizilen 12 futbol sahası büyüklüğündeki KKTC bayrağı ve Aralık 2012’de Göktürk-2 uydusunun çektiği görüntüsü.
KAPAK-DOSYASI-SERKAN-SEYMEN-3

Bundan sonra 2. Dünya Savaşı’na uzanan 10 yıl boyunca, bayrağın yanısıra etnik kimliğe dair neredeyse her tür simge ya­saktı. Türkiye ve Yunanistan’da kutlanan millî gün ve bayramı anmak, siyasi faaliyette bulun­mak, örgütlenmek, parti kurmak, okullarda anavatanların tarihine dair ders anlatmak ve hatta 5 kişiden fazla biraraya gelip yolda yürümek bile!

1941 ise sömürge yönetiminin yumuşamaya gittiği dönemin başlangıcıydı. Bayraklar yasaktı ama Eden-Saracoğlu ikilisinin ziyareti esnasında yaşananlar göstermişti ki; geçen 10 yıl içinde her evde sandıklara kaldırılmış bir bayrak mutlaka vardı. Ancak bu yumuşamanın temel nede­ni, tabii esas olarak 2. Dünya Savaşı’ydı. 2 yıldır devam eden savaş ve Alman/İtalyan tehdidi, İngilizleri Ada’nın yerli halkına karşı itinalı ve saygılı davranma­ya mecbur etmişti.

1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildiğinde ise bu yeni bağımsız devlet için bir bayrak tasarlanması gerekiyordu. Bugün halen kullanılan ve Türkiye’de “Güney Kıbrıs Rum Kesimi” bay­rağı olarak adlandırılan Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı, aslında bir Kıbrıslı Türk ressam tarafından çizilmişti. İsmet Vehit Güney, bayrağın yanısıra yeni cumhu­riyetin amblem ve logosunun, AB’ye girildiği için bugün artık tedavülde olmayan paralarının da tasarımcısıydı. 2. Dünya Savaşı esnasında Britanya Ordusu’nda savaşa katılmış, Hayfa’da görev yapmış, ardından Türkiye’de resim okuyarak İbrahim Çallı’nın öğrencisi olmuştu. Cumhuriyet kurulurken açılan yarışmaya gönderdiği tasarımları bizzat Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhur­başkanı Makarios tarafından da çok beğenilmiş ve 500’e yakın katılımcı arasından yarışmayı kazandığı açıklanmıştı.

KAPAK-DOSYASI-SERKAN-SEYMEN-4
Kıbrıslı Rum öğrenciler Şubat 1959’da Lefkoşa’daki bir eyleme katılmak için Yunanistan bayrağıyla yola koyulmuşlar.

Yarışmanın elbette bir de ödü­lü vardı. Güney, ömür boyu ayda 10 Kıbrıs Lirası (Pound) alacaktı. Ancak bu para kendisine hiçbir zaman ödenmedi. 2009’daki ölü­münden bir süre önce şikayette bulundu ve birikmiş “maaşının” faiziyle birlikte ödenmesini talep etti. Yoksa, telifi kendisine ait olan bayrağı uluslararası mahkemelere başvurarak artık kullandırtmayacaktı! Anlaştığı Rum avukat Marios Yorgio, yaptığı araştırmalar sonucu Güney’in isminin resmî devlet arşivlerinden bir şekilde silinip, unutturulduğunu tespit etmişti.

Güney’in çizdiği bayrak 1960’da kurulan Kıbrıslı Rum ve Türklerin ortak cumhuriyetinin bayrağı olarak göndere çekildi­ğinde, İngilizlerin Union Jack’i anlaşma gereği sahip olduğu ege­men üslerinde dalgalanmayı sürdürüyordu. Garantör ülkeler olarak Türkiye ve Yunanistan bayrakları da buna eklenince, Ada üzerindeki bayrak sayısı 4’e çıkmıştı. Ancak, beyaz zemin üzerine turuncu renkli bir Kıbrıs haritası ve altında uzanan 2 zeytin dalından oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağına dönüp selam veren birini bulmak pek mümkün değildi. Kıbrıslı Rum siyasetçi ve Kıbrıs Cumhuriye­ti’nin 4. Cumhurbaşkanı Glafkos Klerides’in istihza yüklü tabiriyle durum şöyleydi: “Dünyanın en kutsal bayrağı, en güzel bayrağı; çünkü uğruna ölecek 1 kişi bile bulamazsınız.”

Cumhuriyetin 3. yılında patlak veren toplumlararası çatışmalar Kıbrıs’taki bayrak sayısını art­tıracaktı. 4 Mart 1964 tarihinde alınan BM Güvenlik Konseyi’nin 186 Sayılı Kararı’yla Ada’ya gelen BM Barış Gücü askerleriyle bir­likte, BM bayrağı da diğerlerinin yanına eklendi ve böylece bayrak sayısı 5’e çıktı.

KAPAK-DOSYASI-SERKAN-SEYMEN-5
Rum lider Klerides’in “Uğruna ölecek 1 kişi bile bulamazsınız” dediği Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bayrağını, Kıbrıslı Türk ressam merhum İsmet Vehit Güney tasarlamıştı.

1963-74 arası bir tarafta “Enosis” diğer tarafta “Taksim” sloganlarının atıldığı yıllardı ve neredeyse kurulur kurulmaz yıkıldığı, hatta zaten baştan ölü doğduğu düşünülen ortak cumhuriyetin bayrağına, yasal zorunluluk gereği asılması gereken resmî binalar dışında rastlamak pek mümkün değildi. Kıbrıslı Türkler denetimleri altında tuttukları bölgelerde Türk bayrağı asarak kimliklerini ortaya koyarken, diğer tarafın tercihi de Yunan bayrağıydı elbette. 60’lardan itibaren Türkçe yayımlanan Kıbrıs gazetelerinin ilan sayfalarında sık sık müjdeli duyurular çıkıyordu: Her ebatta, kaliteli ve anavatandan ithal edil­miş ay-yıldızlı bayrakların satışta olduğunu bildiren reklamlardı bunlar.

KAPAK-DOSYASI-SERKAN-SEYMEN-6

Türkiye’nin adaya asker çıkaracağı 20 Temmuz 1974’ten tam tamına 2 yıl önce, 20 Tem­muz 1972’de Türkiye’de yayım­lanan bir haber, “Anavatan’dan Yavru Vatana Yollanan Bayrak” başlığını taşıyordu. Sümerbank fabrikasında üretilen 12 metreye 18 metre boyutlarında ve 65 kilogram ağırlığındaki Türk bay­rağı, yetkililerce Rauf Denktaş’a teslim edilmişti. Haberde “papaz çatlatan ve boşlukta dalgalandık­ça Rumları hırsından kudurtan” diye tanımlanan bayrak, Girne arkasındaki iki tepe arasına çekilen çelik halata asılmıştı.

Kıbrıs Cumhuriyeti bayra­ğının kaderi, ilk önce Kıbrıslı Rumlar arasında 1974’ten sonra değişir oldu. Türkiye’nin antlaşmalardan doğan hakkını kullanarak Ada’ya çıkmasına sebep olan 15 Temmuz darbesi ve ardından hiçbir şekilde yardıma gelinmemesi yüzünden, Rumlar Atina’ya öfkeliydi. 3 Ağustos 1977’de hayatını kaybeden Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaş­kanı Makarios’un cenaze töre­ninde, Yunanistan bayrağı örtülü tabutun üzerine birden orada bulunan bazı kişilerce Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı konmuş; bu hem Rum milliyetçi kesimlerden, ama en çok da Atina’daki resmî ağızlardan büyük tepki çekmişti.

1983’te Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adıyla bağımsızlı­ğını ilan ettiğinde yeni devletin bir bayrağı da olacaktı. Böylece Ada üzerindeki 6. bayrak da direklerde sallanmaya başladı. 1972’de Türkiye’nin güney kıyı­larından dürbünle bakıldığında görülebilen bayraktan sonra, 2012’de Göktürk-2’nin uzaydan görüntüleyeceği 12 futbol sahası büyüklüğündeki KKTC bayrağıy­sa 1987’de uzun uğraşlar sonucu Beşparmak Dağları’na çizilecekti. İlk önce 1986’da “Kıbrıslı Türk gençler devletlerinin bayrağını dağa çizdi” görüntüsü altında bu işi lise öğrencilerinin yapması planlanmış, ama öğrencilerin bu meşakkatli işin altından kalka­mayacağı anlaşılınca vazgeçil­mişti. Sonunda bir ihale açılarak bayrağın çizimi için profesyonel yöntemler kullanıldı.

KAPAK-DOSYASI-SERKAN-SEYMEN-7
1972’de Sümerbank tarafından üretilen 12 metreye 18 metre boyutlarında ve 65 kilogram ağırlığındaki Türk bayrağı Rauf Denktaş’a teslim edilmiş ve Girne’de iki tepe arasına çekilen çelik halata asılmıştı.
KAPAK-DOSYASI-SERKAN-SEYMEN-8

“Dünyanın yere çizilmiş en büyük bayrağı” olduğu söylenen bayrak, çizildiği günden itibaren hem diplomatik hem siyasi hem de teknik birçok tartışma yarattı. Dev boyutlarıyla Lefkoşa’nın Güney kesiminden çıplak gözle görülebiliyordu. Hatta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaş­kanlığı binasının pencereleri de bu bayrağa bakıyordu.

Bayrak konusu, toplumlara­rası görüşmelerde her zaman demirbaş bir gündem maddesi olarak kaldı. Rum tarafı bayrağı bir tehdit gibi görüyor, olası bir barış antlaşması için bunun silinmesini sık sık gündeme getiriyordu.

Bir diğer sorun da bayrağın yenilenmesiydi. Akdeniz’in sert güneşi bayrağı silikleştiriyor, birkaç yıllık aralarla tekrar boyanması gerekiyordu. 1987’den bugüne bayrağın yerinde dura­bilmesi için büyük bir insan gücü ve para harcandı. Tüm siyasi tartışmaların dışında, kimilerine göre tonlarca kimyasal boyanın toprağa dökülmesi her şeyden önce ekolojik bir felaketti (2021’de bayrağı yenileme faaliyetleri sırasında Rum tarafı gereken boyanın satın alındığı ulusla­rarası boya firmasına şikayette bulunsa da bir sonuç alınamadı. Söylenenlere göre firma, “Müş­terilerimizin nereyi boyadığıyla ilgilenmiyoruz, isterseniz size de boya satarız” cevabını vermişti).

KAPAK-DOSYASI-SERKAN-SEYMEN-9
Rum öğrenciler, 25 Mart 2020’de Lefkoşa’daki Yunanistan’ın bağımsızlık günü kutlamalarına Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan bayraklarıyla katılmışlardı.

2000’lere girilirken ilginç bir şekilde Kıbrıs’ın kuzeyinde de Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağını ha­tırlayanlar, sahiplenenler ortaya çıkmaya başladı. Çözümsüzlüğe karşı tepkilerini kalabalık gös­terilerle ifade etmeye başlayan Kıbrıslı Türkler arasında Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağını açanlara rastlanması büyük bir şaşkınlık ve milliyetçi çevrelerde kızgınlık­la karşılandı. O yıllarda KKTC’de Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı taşımak, açmak, asmak polis ta­rafından gözaltına alınma sebebi hâline geldi. Aynı dönemde 29 Ekim 2003’te, Beşparmak Dağla­rı’na çizili KKTC bayrağı geceleri de zaman zaman görülür oldu; çünkü o yıl kurulan Beşparmak Dağları KKTC Bayrağını Işıklan­dırma Derneği’nin girişimleriyle bayrak ışıklandırılmıştı. 3 yıl sonra 2006’da, tam da 1974 Hare­katı’nın yıldönümü Temmuz’da, bayrağın ışıklandırılması sürekli bir hâle geldi. Bu arada 2004’ün 1 Mayıs günü Ada üzerindeki bayraklara bir tane eklenmişti; Kıbrıs Cumhuriyeti AB’ye üye olmuş, tüm o bayrak kalabalığına bir de AB bayrağı eklenmişti.

Türkiye’de “Rum bayrağı” olarak tanımlansa da, bir Türk ressamın tasarladığı Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı bugün Kıbrıs adasını temsil eden tek resmî bayrak olarak varlığını sürdürüyor. Hatta Türkiye’den spor takımları ile eşleşen Rum takımlarının Türkiye’de yap­tıkları maçlarda resmî bayrak olarak göndere çekiliyor. KKTC bayrağıysa uzaydan bile görüle­biliyor olsa da, Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından resmî bir bayrak olarak kabul edilmiyor.

KAPAK-DOSYASI-SERKAN-SEYMEN-10
Temmuz 1974’teki harekat sırasında Lefkoşa’nın güneyindeki üslerinden çıkmış İngiliz askerleri saldırıya uğramamak için araçlarına Britanya bayrağı asmış. Arkadaki araç ise BM Barış Gücü askerlerine ait