Yönetmen, senaryo yazarı ve aktör Vedat Örfi Bengü’nün 1922’de üç cilt hâlinde Binbir Gece Hikâyeleri’nden naklettiği “Gülnihâl Sultan” serisi, şimdiye dek sinema literatürüne girmemiş, ancak Türkçe yayımlanmış ilk sinema kitabı. Aynı zamanda Türk sinemasının da basılı ilk senaryosu. Kapakları, fotoğrafları ve metinleriyle ilk defa günışığına çıkıyor.
Vedat Örfi’nin henüz 22 yaşında kaleme aldığı ve bir sinema fotoromanı olarak kurguladığı üç ciltlik “Binbir Gece Hikâyeleri Gülnihâl Sultan” serisi, edebiyat-sinema tarihimizde bir ilk. Vedat Örfi Bengü, 1900 doğumlu. Sadrazam Halil Rıfat Paşa’nın torunu, Mehmet Ali Paşa’nın oğlu, Nâzım Hikmet ile evlenen Piraye Hanım’ın ilk kocası ve yazar Memet Fuat’ın babası. 52 yıllık kısa ömrü, sinemaya ve
Vedat Örfi’nin 1937’de Resimli Ay dergisine gönderdiği imzalı fotoğrafı
tiyatroya adanmış. İlk gençlik yıllarında, Saint-Joseph Lisesi’nde okuduktan sonra tiyatro oyunları yazarak başladığı serüveni, 1924’te yazdığı “Vefaen Ferağ” adlı oyunun Darülbedayi’de sahnelenmesiyle taçlanmış. 1925’te Mısır’a gitmiş ve “Isis Film Corporation” adında bir film şirketi kurarak Mısır sinemasının kurucuları arasında yer almış. Mısır’da 14, Fransa’da 8 film çekip “Şarkın Valentinosu” diye anılmış sıradışı bir sima. Oyunculuğu, senaristliği, romancılığı da cabası.
Vedat Örfi Bengü’nün 1922’de üç cilt halinde eski harfli Türkçe olarak naklettiği “Binbir Gece Hikâyeleri Gülnihâl Sultan” serisi Türk sinemasının ilklerinden.
Cihan ve Cemiyet Kütüphanesi 1922’de “Sinema Külliyatı” başlığı ile seri sinema kitapları yayımlamaya başlar. Okurlar, hikayelerin fotoğraflarla desteklendiği sinema kitaplarıyla buluşur.
Dans kıyafetiyle Gülnihal
Sultan: “Gülnihal Sultan’ın
her hareketinden ayrı bir
cazibe taşıyordu”.
İlk kitap “Binbir Gece Hikâyeleri Gülnihal Sultan”dan üç kısımlık bir seridir. Üç kitap, birbirinin devamı üç cilt halinde çıkar. Birinci kitap Gülnihâl Sultan. Şehrazad’ın Şehriyar Şaha Anlattığı Muazzam Masal ismiyle, ikinci kitap Gülnihâl Sultan. Dehşetler Diyarında ve üçüncü kitap Gülnihâl Sultan. Canlı Mezarlar ismiyle yayımlanır. Toplam 422 sayfalık bu üç ciltlik serinin künyesinde, başlığın yanında Vedat Örfi’nin ismini görürüz. Üç kitabı da yazan-nakleden kendisidir. Üç ciltlik serinin sonuna “Erenköy – 8 Terşinisani 1338 (8 Kasım 1922) Vedad Urfi” notu düşülmüştür.
• Vedat Örfi’nin metinleri kendine hastır ve sinema diliyle yoğrulmuştur. Hande Birkalan Gedik, Binbir Gece Hikayeleri’ni irdelediği makalesinde (Binbir Geceye Bakışlar; hazırlayan: Mehmet Kalpaklı/ Neslihan Demirkol Sönmez, Turkuaz Yayınları, 2010) Vedat Örfi’nin naklettiği metinlerin geleneksel hikaye metinlerine uymadığını, onun bunları kendi sinema dünyasına göre şekillendirdiğini yazar: “Vedat Örfi Bengü’nün Binbir Gece Hikâyeleri çevirisi ise Türk folklor malzemelerinin değerlendirilmesini savunan görüşe tezat oluşturmaktadır. 1943 edisyonunda Rus yönetmen Ivan Mujukin’in ona ‘Sen doğulusun, doğu kültürünü iyi biliyorsun, neden bir Binbir Gece senaryosu yazmıyorsun?’ dediğini belirtiyor. Bengü, Binbir Gece’nin yabancı dillerden Türkçe’ye yapılan çevirilerine güvenmediği için de ‘aksiyonu ve tasvirleri bol’ bir senaryo yazıyor. Bengü’nün bir başka isteği de vatandaşlarını korumak için kendini feda eden ‘saf ve temiz’ Şahrazad’ın rolünü vurgulamak. Bu arada şunu söylemekte fayda var: Bengü’nün yazdığı hiçbir metin Binbir Gece metnine uymamaktadır. En iyi yaklaşımla bu metnin Binbir Gece’nin yaratıcı bir adaptasyonu olduğu söylenebilir”.
Cihan ve Cemiyet Kütüphanesi Sinema Külliyatı başlığı altında iki resimli sinema kitabı daha yayımlar. Kumarbaz Doktor Mabuz kitabı 1923’te İhsan Sıdkı çevirisiyle, Şeyh kitabı da Kemaleddin çevirisiyle yayımlanır ve külliyat beş kitapla son bulur.
Vedat Örfi’nin yazdığı üç kitap da renkli kapaklarla, hikayeyi destekleyen fotoğraflarla özenle ve dönemine göre lüks bir baskıyla basılmıştır.
‘GÜLNİHAL SULTAN CANLI MEZARLAR’DAN BİR BÖLÜM
Kocanın bardağına sevgi tozu
Üç kitaplık serinin son cildinden:
“- Ortada büyü değil, aşk var. Aşk; sihirlerin en kudretlisidir. En çok güçlükle mağlûp olanıdır. Galebe çalmak için metanet, sabır, ihtimam lâzımdır.
– Ne gibi?
– Dinle! Esasen her sihirbaz aşkla başa çıkamaz. Perilerin benim gibi çok müstebit bir âmiri olmak lâzımdır. Aşkla ben başa çıkarım. Yine en az.. En az dört-beş hafta uğraşmak şartıyla!
– Dört-beş hafta mı?
– En az dört-beş hafta! Bak, Zübeyde ortada iki çare var. Birincisi şudur: Sana bir toz vereceğim. Bu toz cinler hükümdarı tarafından Bağdat topraklarına üç yüz senede iki kere serpilir. Tesiri şiddetlidir. Kimsede bulunmaz. Semender Şah ile barışırsın. Bu şarttır. 10 gün ara ile, hiç belli etmeksizin bu tozu yemek esnasında kocanın bardağına dökersin. Tozu öyle bir dökmelisin ki o gece en küçük bir mehtap ışığı bile yeryüzüne aksetmemeli… Hemen tesiri görülür. Sevilirsin! Görüyorsun ya, üç kere on 30 eder. 30 gün sabır lâzımdır”