1953’te İran’daki Musaddık iktidarı, arkasında Amerikalı ve İngilizlerin olduğu darbeyle son buldu. “Kedi ve darbe” isimli oyunda Ortadoğu tarihine yön veren bu politik hadiseyi pati darbeleriyle öğreniyorsunuz.
Muhammed Musaddık, İran’ın tamamen demokratik tek hükümetinin darbeyle devrilen eski Başbakanı, son zamanlarını evde geçirdiği mahkumiyetinin 13. yılında, 5 Mart 1967’de öldü. 1953’te CIA’in “Ajax Operasyonu” adını verdiği ve amacı Musaddık’ı devirmek olan planı, 28 Mordad (19 Ağustos) askerî darbesiyle başarıya ulaşmıştı. Theodore Roosevelt’in torunu CIA’in Yakındoğu şefi Kermit Roosevelt Jr.’ın yönettiği operasyonda, CIA tarihte –şimdilik bildiğimiz kadarıyla– ilk kez yabancı bir hükümeti deviriyordu. Torun Roosevelt, İran’ı 1979 İslâm Devrimi’ne dek zulüm ve şiddetle yönetecek Şah Muhammed Rıza’yla darbeden birkaç gün sonra sarayda yaptığı görüşmesini anılarında şöyle anlatıyor: “Şah oturmamı işaret etti. Ağzından dökülen ilk kelimeler ağırbaşlıydı: ‘Tahtımı Allah’a, halkıma, orduma –ve size borçluyum!’ Bardağını aldı ve şerefime içiyormuşçasına bana doğru kaldırdı.” Şah’ın “siz” dediği, ABD ve İngiltere hükümetleriydi. Bu iki dev gücün rahatını kaçıran ise, Musaddık’ın İran petrolünü devletleştirmesiydi. Anglo-Persian Oil Company (İngiliz-İran Petrol Şirketi) adlı İngiliz bir şirket (sonradan British Petroleum, yani BP), ülkenin doğal kaynaklarından elde edilen kârın çok küçük bir bölümünü İran devletine vermekte, bir İngiliz geleneği olan sömürgeciliği inatla muhafaza etmekteydi. Musaddık’ın şirketi devletleştirmesiyle beraber İngiltere ambargolara başladı, İran’ın hırsızlık yaptığını öne sürerek petrol taşıyan gemilerine el koydu. Önceleri İran’a müdahaleye karşı olan ABD hükümetinin ise Kore Savaşı için İngiltere’ye ihtiyacı vardı. Böylece Musaddık’ın, İran’ın ve belki de o zamandan bu yana Ortadoğu’nun da kaderi, bu ortaklıkla çizilmiş oldu.
Kedi ve Darbe, Musaddık’ın ölüm yatağında başlıyor. Yatağın kenarına kıvrılmış mırlayan bir kedi var, kedi sizsiniz. Antika saate bir pati atmanızla beraber sarkacı düşüp kapı açılıyor ve Musaddık’ın hayaleti beliriyor. Yorgun ve yaşlı hayalet, odadan çıkarak geçmişine doğru yürümeye başlıyor. Kedi olarak sizin göreviniz, kedilik yapmak. Ordan oraya koşup, eşyaları patileyerek yere atmak gibi kedigil süper güçlerinizle bulmacaları çözerken, Musaddık bastonuna yaslanarak, titrek adımlarla yürüyor. İran tarihinden minyatürlerin arasından, çini kaplı odalardan, hayatını belirleyen önemli anların arasından geçiyor. Siz kediyi oynayarak Musaddık’ı geçmişinde daha da geriye götürürken, aslında tarihsel bir şahsiyet olarak Musaddık’la bir ilişki kuruyorsunuz. İsmini bile belki ilk defa duyduğunuz bu insanın hayatı, şimdiye dair birçok gerçeği anlatan, açıklığa kavuşturan bir panorama gibi, oyunun eşsiz görselliğiyle gözler önüne seriliyor.
İnternet sayfası üzerinden ücretsiz indirebileceğiniz oyun, tam bir belgesel oyun olmasa da, henüz var olduğu bile söylenemeyecek bu türün ilk kayda değer denemesi. Ne yalnızca bir bulmaca oyunu, ne de kuru bir tarih dersi. Ne bir belgesel kadar bilgi aktarmaya odaklı, ne de bütün sanatsal yaratıcılığına rağmen gerçekdışı. Geçmişe dair, ama bugüne de dair söyledikleri çok daha çarpıcı.
OYUNUN BAŞ KAHRAMANI: DEVRİK BAŞBAKAN
Muhammed Musaddık, 16 Haziran 1882 tarihinde Tahran’da doğdu. Ekonomi Bakanı olan babasını 10 yaşında kaybetti. 15 gibi çok genç bir yaşta, babasının onuruna, Horasan bölgesi Maliye Müdürü olarak atandı. Avukatlık eğitimi için gittiği Paris’te, bugün Kronik Yorgunluk Sendromu olarak bildiğimiz hastalığa yakalandı. Yataktan çıkamayacak kadar güçten düşünce ülkesine döndü. Ardından yine Avrupa’ya gitti ve 1913’te bir Avrupa üniversitesinde hukuk alanında doktora tamamlayan ilk İranlı oldu.
Sürgünler, hapishanede geçen yıllar ve peşini bırakmayan hastalıklarla uğraştığı siyasi hayatı, 1953 darbesiyle sona erdi. Yargılandığı askerî mahkemede yaptığı konuşma, politik duruşunu özetliyor: “Evet, benim en büyük günahım İran’ın petrol endüstrisini devletleştirmem ve dünyanın en büyük imparatorluğunun siyasi ve ekonomik sömürü düzenini sonlandırmamdı. Bunu kendimi, ailemi feda ederek; ve hayatımı, onurumu ve malımı mülkümü kaybetme riski alarak yaptım. Allah’ın izniyle ve halkın iradesiyle bu acımasız ve korkunç uluslararası casusluk ve sömürgecilik sistemiyle savaştım. Biliyorum ki kaderim, Ortadoğu’nun her köşesinde sömürgecilerin çıkarları uğruna yapılan kölelik ve uşaklığın zincirlerini kırmaya örneklik edecektir.”