Cumhuriyet kurulduktan hemen 1 yıl sonra eğitimde reform için kollar sıvandı. Mustafa Kemal durumun aciliyetini kavrayarak, seçilen öğrencilerin Avrupa’ya gönderilmesini istedi. 1933’ten itibaren özellikle Nazi yönetimi sırasında Almanya’dan kaçan akademisyenler de üniversitede yeni kadroların oluşmasına katkıda bulundu.
Cumhuriyet’in kuruluşuyla ortaya çıkan en önemli zorluklardan biri, eğitim alanındaydı. Osmanlı döneminde Avrupalı tarzda eğitim vermeye çalışan kurumlar oluşturulduysa, yurtdışına öğrenci gönderildive yurtdışından uzmanlar getirildiyse de, eğitimin birlik içinde ve yaygın olmaması bu girişimleri sınırlamıştır. Son Osmanlı döneminde yüksek öğretim, askeriye ile kısıtlıydı.1870’te kurulan Darülfünun (üniversite) ise varlığını zorlukla sürdürebilmişti. Öğretim kadrosunun niteliği, Avrupa tipi bir yüksek öğrenim kurumu oluşturmak için yetersizdi. Mustafa Kemal 1924’te durumun aciliyetini kavrayarak, gerekli talimatname çıkmasını beklemeden (1925’te Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılacaktı), devlet kurumlarının tercih ettiği öğrencilerin Fransa, Belçika ve Almanya başta olmak üzere yurtdışına gönderilmesini istedi.
Atatürk, Darülfünun’daki yüksek eğitim eksikliğini tespit etmiş, ancak kurumun devrimlere uyum sağlayıp sağlayamayacağını bir süre gözlemlemişti. Buradaki eğitim kadrosunun bir kısmı, cumhuriyetin ilanından sonra geçen 8 yıla rağmen devrimlerikonu – sundaki çekimserlik ve suskunluk içindeydi.
1931’de Türkiye’ye davet edilen İsviçreli ünlü pedagog Albert Malche, 1933 yılına kadar Darülfünun için raporlar hazırlamış ve bunları Atatürk ile dönemin Eğitim Bakanlarına sunmuştu.1933’teki Üniversite Reformu’yla İstanbul Üniversitesi ve Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi (1935) kuruldu. Nazilerin Almanya’ da iktidara gelmesi (1933), Yahudilerin ve muhaliflerin üniversitedeki görevlerinden alınmasıyla sonuçlanmıştı. Bu gelişme, o dönemde Türkiye’ deki üniversiteler için gereken akademik kadroların oluşturulmasına olanak sağladı.
Ekim sayısı tüm Türkiye’de bayide ve web sitemizde!