Dünün ve bugünün gündemi e-postanıza gelsin.
0,00 ₺

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Olmak ile olmamak arasında bir hayat

Bu yıl 400. ölüm yıldönümünde anılan İngiliz şair ve tiyatro yazarı William Shakespeare hakkında bildiklerimiz çok az ve sıkıcı. Hamlet’i, Macbeth’i, Romeo ve Juliet’i bu taşralı küçük burjuvanın yazdığına inanamayanlar, hayalkırıklığının üstesinden gelmek için 200 yıldır kavga ediyor.

Eski “kahramanların” yaptıklarını incele­mekle yetinmeyiz; ne­ye benzediklerini, kişilikle­rini, hayatlarındaki ayrın­tıları ölesiye merak ederiz. Gelgelelim geride bıraktık­ları izler soluktur. Birkaç resmî belge, eğer şanslıysak bir günlük parçası, bir-iki mektup, dönemin bir ressa­mının portresi… Ama bunlar koskoca bir hayata yetme­diğinden, boşlukları doldur­maya başlarız. O çağa ilişkin diğer bilgilerimiz, teoriler, hipotezler, giderek hayal­gücümüz devreye girer. Son olarak önyargı ve niyetleri­miz de içeri sızar.

Oyunları ve şiirleri dı­şında Shakespeare’den ka­lan maddi izler, onu merak edenleri çıldırtacak kadar azdır. Elimizde birkaç imza dışında kendi eliyle yazılmış bir kağıt yoktur. Anekdot­lar bir iki paragrafı geçmez. Geriye vaftiz, evlilik, ölüm kayıtları, birkaç ticari bel­ge, bir-iki mahkeme kaydı, oyunları için yapılmış izin başvuruları ve sıkıcı bir va­siyetname kalır.

İlk folyo 1623’te basılan ilk folyonun kapağında, Mantin Droeshout’un yaptığı gravür vardı.

Shakespeare sanki ikiye bölünmüştür. Bir yanda Strat­ford-upon-Avon adlı bir kent­te, esnaf sınıfından girişim­ci bir babanın iş bilir oğludur; tahıl ticareti, hatta tefecilik yapar, mal-mülk alır. Bir yanda Londra’da tiyatro toplulukla­rında ortak, oyuncu ve yazar­dır. Stratford’daki aile haya­tında birkaç sıradan skandal sezilir. İlk çocuğu evlendikten altı ay sonra doğar, ikinci kı­zı evlendikten iki hafta sonra damadı başka bir kadınla ilişki kurduğu için cezaya çarptırılır. Tek oğlu 11 yaşında ölür.

Londra’da nasıl bir özel hayatı olduğunu bilmeyiz. Sonelerinin bazılarını “fair youth” (güzel delikanlı) dedi­ği bir kişiye yazmıştır; acaba eşcinseldir midir? Öte yan­dan dönemden kalma bir gün­lükte, ilginç bir anı yer alır: III. Richard oyununa hayran kalan bir hanım, başrolü can­landıran aktör Richard Bur­bage’den III. Richard kıya­fetiyle evine gelmesini rica eder. Bunu duyan Shakespe­are, arkadaşından önce davra­nır, kıyafeti giyip hanımı zi­yaret eder ve “eğlenirler”.

“Shakespeare ve Arkadaşları Denizkızı Meyhanesinde” adlı tabloda, yazarın yanısıra Francis Bacon, Ben Jonson, Southampton Kontu ve Sir Water Raleigh da tasvir edilmiş.

Kişiliğine ait bilgilerimiz de pek azdır. 1592’de Robert Greene adlı bir yazarın Sha­kespeare’e saldırdığı ünlü pasaj, onunla ilgili ender ka­yıtlardan biridir. Greene, bü­yük şairin sonradan görme, entrikacı, nankör, daha iyi yazarların başarısından ne­malanan, her türlü iş peşin­de koşan bir serseri olduğunu belirtir. Sonradan görmeliği, “centilmen” unvanına verdi­ği önemle de kanıtlanabilir. Babası 1596’da resmî başvuru yapıp bir arma almıştır, oğlu da tiyatro belgelerinde adını çoğu zaman “William Shakes­peare, gent. (centilmen)” diye geçirir. 1602’de açılan bir da­vada, arma dağıtımıyla görevli memur Sir William Dethick, aşağı sınıftan insanlara unvan dağıtmakla suçlanır, araların­da Shakespeare de vardır.

Shakespeare’in 3’ü kayıp 40 oyun yazdığı varsayılır. Bu bilgiler iki arşive dayanır. O dönemde kitapçı, kağıtçı ve maatbacılar loncası Statio­ners’ Company’ye başvuran yayıncılar basacakları kita­bı kaydettirmektedir. Bu ka­yıt defterlerindeki oyunla­rın çoğunda yazarın adı bile geçmez. Bir başka arşiv de, saray eğlencelerinden sorum­lu, “Master of the Revels” adı verilen memurun kayıtlarıdır. O dönemde görevi üstlenen Sir Edward Tilney, otoritesini saray balolarından Londra’da­ki tiyatrolara kadar yaymıştır. Shakespeare’in 30 oyununun sahnelenme iznini o vermiştir.

Oyunların ilk baskıları ha­talarla dolu ve eksiktir; belki de yazarın elyazmasına değil, oyuncuların aklında kalanla­ra dayanmaktadır. Oyunların ilk toplu baskısı, ölümünden sonra 1623’te yayınlanır. “İlk Folyo” denilen ve 36 oyundan oluşan bu kitap, Shakespea­re’in aktör arkadaşları Hemin­ges ve Condell tarafından ya­yına hazırlanmıştır. İkincil bir kaynak da, o dönemde oyun­ları seyredenlerin anıları­dır. Örneğin Londra’yı ziyaret eden İsviçreli hekim Thomas Platter, 21 Eylül 1600’de gün­lüğüne “Saz damlı bir tiyatro­da Julius Caesar ile ilgili bir trajedi gördüm, 15 kişi çok iyi oynuyordu” diye yazar. Oyun­ların ne zaman yazıldığına da­ir ilk kronoloji araştırması da 1778’de Edmund Malone tara­fından yapılmıştır.

Oyuncu David Garrick’in öncülüğünde 1769’da Strat­ford’da yapılan ilk Shakespe­are Jübilesi, şairin artık İn­giltere’nin ulusal şairi olarak kabul edildiğini gösterir. An­cak asıl 19. yüzyıl başında ro­mantizmin etkisiyle bir Sha­kespeare patlaması yaşanır. Romantikler açısından Sha­kespeare külliyatı öyle mü­kemmeldir ki, bunu sıradan bir insanoğlunun eseri olarak düşünmek neredeyse imkan­sızdır. Öte yandan, Victoria çağı İngiliz milliyetçiliğinin bazı ideolojik unsurları da şekillenmiştir. Artık kısaca “Bard” yani “Ozan” diye anı­lan Shakespeare, İngiliz top­rağının bozulmamış bir çocu­ğu, İngiliz usulü bir “saf Ana­dolu delikanlısı”dır. Küçük taşra kentinde doğup eğitim görmemesine rağmen büyük bir ozan olmayı başarmıştır.

“Anonymous” filminde meşhur Globe Tiyatrosu ve eller üzerinde Shakespeare.

Bu iki görüş arasındaki çelişki, Amerikalı bir kadın yazarı derin derin düşün­dürür. Delia Bacon, The Phi­losophy of the Plays of Shakes­peare Unfolded adlı kitabında (1857), oyunların Shakespe­are’in adını kullanan bir dizi eğitimli yazara ait ortak bir eser olabileceğini iddia eder. Aynı dönemde “tarihsel eleşti­ri” denen bir tür filizlenmek­tedir. Buna göre bir metnin anlaşılabilmesi, o çağın ve ya­zarın hayatının incelenmesi­ne bağlıdır. Delia Bacon’a gö­re, Shakespeare oyunlarının arkasında, dönemin despot hükümdarları I. Elizabeth ve I. James’e karşı gizliden gizli­ye muhalefet eden Sir Fran­cis Bacon, Sir Walter Raleigh, Edmund Spencer gibi yazarlar bulunmaktadır.

Ortak yazarlık fikri, az sonra yerini tek bir adaya bırakır: Sir Francis Bacon (1561-1626), I. Elizabeth dev­rinin devlet adamlarındandır, başsavcı (adalet bakanı) olmuştur. Ayrıca de­neyselciliğin babası sayılan bir düşünürdür. Şifrelere olan merakı iyi bilinir. Bacon’ın Stratford’lu Shakespeare’in adını kullanarak oyunları yaz­dığı iddiası yayılır.

Delia Bacon’ın (Francis ile akrabalığı yoktur) kitabı­nın dönemin entelektüelleri üzerindeki etkisini ne kadar abartsak azdır. Oh, nihayet rahatlarlar. Gittiği okullarla ilgili hiç kayıt bulunmayan, karısı ve kızları okuma-yaz­ma bilmeyen (resmî belgeler­de üç kadının imzası yerine haç işareti vardır) bu taşralı­nın onların bildiği Shakespe­are ile ilgisi yoktur. Onların Shakespeare’i, oyunlarından da anlaşıldığı gibi, Antik Çağ kültürünü, mitolojiyi, İtalyan Rönesansını, tarihi, askerliği, siyaseti, hukuku, saray yön­temlerini bilen bir entelek­tüel olmalıdır. Burada belki İngiliz züppeliği de devreye girer. Oxford veya Cambridge üniversitelerine gitmemiş bi­ri nasıl büyük bir yazar olabi­lir? Sonraki yıllarda fanatik­ler, Francis Bacon’ın Shakes­peare oyunlarında kullandığı varsayılan şifrenin anahtarı­nı bulmak için İngiltere’nin altını üstüne getirmiş, hatta makineler geliştirmiştir.

Shakespeare meydan okuyor George Cruikshanck’in (1792- 1878) karikatürü: Shakespeare, çevresini sarmış Kıskançlık, İkiyüzlülük, Kurnazlık, İftira gibi düşmanlara karşı “Shakspeare’in Gücüyle Hepinize Meydan Okuyorum!” diye bağırıyor

1920’de yeni bir aday or­taya atılır. J. Thomas Looley (1870-1944) adlı bir İngilizce öğretmeni Shakespeare Iden­tified adlı eserini yayınlaya­rak, Shakespeare’in adının dönemin şairlerinden Oxford Kontu tarafından kullanıl­dığı iddiasını ortaya atar. Bu yeni tezde ilginç olan nokta, Looley’nin sunduğu kanıtlar­dır. “Şifre makineleri labi­rentini” terketmek istediğini söyleyen Looley, Shakespeare şiirleriyle, Oxford Kontunun bilinen şiirlerini inceleyerek ortak özellikleri karşılaştırır, iki şair arasında “zihinsel” bir paralellik kurar. O günden beri, Shakespeare külliyatı­nı aslında Oxford Kontunun yazdığı iddiasını destekle­yenlere “Oxfordcular”, Strat­ford’lu Shakespeare’in yazdı­ğına inananlara “Stratfordcu­lar” adı verilir.

Looley’nin kitabı edebiyat dünyasını sallamıştır. İddia­sına inananlar arasında Sig­mund Freud, Orson Welles, Charlie Chaplin gibi isimler vardır. Oxfordcu tez dallanıp budaklanır, yeni fanteziler doğar. Asıl yazar olarak başka isimler öne sürülür. 1950’ler­de Amerikalı Ogburn ailesi Oxfordcu davanın önderliği­ni üstlenir. Charlton Ogburn ve eşi Dorothy’nin dev kitabı This Star of England, 1952’de yayınlanır. Bayrağı devralan oğulları Charlton Ogburn Jr., 1984’te The Mysterious Wil­liam Shakespeare: The Myth and the Reality’yi yayınlar.

Shakespeare’in Stratford-upon-Avon’daki anıt mezarı ve imzasının bulunduğu vasiyetnamesinin son sayfası.

Oxfordcular saflarına yeni üyeler katmak için çalışırken, Stratfordcu “resmî cephe”, yani akademisyenler de boş durmaz. Ancak her iki tara­fın aynı tuzağa düştüğünü gö­rürüz. Kullandıkları yöntem, Shakespeare’in satırlarında “asıl yazarın” izini aramak­tır. Örneğin bazı Stratford yanlıları, Shakespeare’in oğlu Hamnet’in ölümünün babası­nı ne kadar etkilediğini gös­termek için külliyatı incele­miş, Danimarka Prensi Ham­let ile Hamnet arasında bir ilişki olabileceğini iddia et­miştir (Hamnet’in adı vaftiz babası fırıncı Hamnet Sad­ler’den gelir). Oxford yanlıları ise, Hamlet’in bazı macerala­rı (korsanların eline düşmesi, onun kızı Ophelia ile arasının açılması) ile Oxford Kontu­nun hayatı (o da korsanların eline düşmüş, I. Elizabeth’in bakanı Lord Burghley ile ça­tışmış, onun kızı Anne ile ev­lenmiş ve sonradan karısıy­la arası açılmıştır) arasında paralellikler kurarak tezlerini güçlendirmeye çalışmıştır.

1960’larda yapısalcılık edebiyat eleştirisine dam­gasını vurduğunda, Shakes­peare’in satırlarında yazarı arama tutkusuna da bir süre ara verilir. Bu akıma göre, bir metnin anahtarı yazarın ha­yatı, dönemin koşulları, vb. değil, metnin kendisidir. An­cak yapısalcılık etkisini kay­betmeye başlayınca, Oxford tezi yeniden canlanır. Bu ara­da artık internet çağı başla­mıştır. Bugün kavga dijital medyada büyük bir yer kapla­maktadır. Stratfordculara gö­re Oxfordcular UFO’culardan farksızdır. Oxfordculara göre Stratfordcular özgür düşün­ceden yoksun, muhafazakâr bir akademik camiadan iba­rettir. Neyse ki yazarın kim­liğiyle ilgili kavga, okurların ve seyircilerin bu oyun ve şi­irlerden aldığı zevki bozmayı başaramamıştır.

100’E YAKIN SHAKESPEARE ADAYI

Othello’yu Şeyh Zübeyir mi yazdı?

Shakespeare külliyatının gerçek yazarı olarak öne sürülen kişilerin listesi 100’e yaklaşır. Aralarında I. Elizabeth ve I. James de bulunur. En çok öne çıkan isimler, önem sırasıyla Oxford Kontu, Francis Bacon, dönemin diğer ünlü tiyatro yazarı Christopher Marlowe, Rutland ve Derby kontlarıdır. Osmanlı Arap yazar Ahmed Fâris eş-Şidyak (1804-1887), uzun yıllar Lon­dra’da yaşamış bir Shakespeare hayranıdır. Othello’yu çok inandırıcı bir Arap karakter olarak görür. Hatta “Shakespeare, aslın­da bir Arap olmalı” diye düşünür. Fâris’in bu fantezisi sonradan Arap literatüründe geliştirilerek bir efsaneye dönüşmüştür. Buna göre, Elizabeth dönemi İngil­tere’sinde kıyıya vurmuş bir gemi enkazından kurtulan Arap tüccar Zübeyir, kısa sürede İngilizce öğrenmiş ve o benzersiz oyunları yazmıştır…

OXFORD KONTU

Macera romanı kahramanı

İngiltere’nin en asil ailelerinden birine mensup olan 17. Oxford Kontu Edward de Vere’in (1550- 1604) hayatı bir dizi maceradan oluşur: Düellolar, Avrupa’ya kaçışlar, İtalya gezileri, Kraliçe I. Elizabeth’le yakınlaşmalar, aşklar, siyasi komplolar, deniz kazaları,vb. Lord Oxford çok iyi eğitim almış bir şair, komedi yazarı ve tiyatro tutkunudur. Oxford’s Men adıyla bir tiyatro topluluğu vardır. Shake­speare’in oynadığı Blackfriars Tiyatrosunun binası da ona aittir. Onun gerçek Shakespeare olduğu­na inananlardan bazıları, 19. yüzyıl sonunda “Prens Tudor teorisini” ortaya atar. Buna göre Oxford Kontu, sadece Shakespeare’in adını kullanarak bütün oyunları yazmak­la kalmamıştır; Kraliçe Elizabeth’le gizli bir aşk yaşamış, bu ilişkiden bir çocuk doğmuştur. Çocuk, Shakespeare’in şiirlerini ithaf ettiği Southampton Kontu Henry Wrio­thesley’den başkası değildir…

1916’DA BİR MAHKEME KARARI

‘Yazarın Francis Bacon olduğu anlaşılmıştır’

Francis Bacon

ABD’de Shakespeare’in kimliğini saptamak üzere kurulan yapay mahkemeler ünlüdür. Ama bunların en komiği, 1916’da Chicago’daki gerçek bir davadır. Film yapımcısı William Selig, Shakespeare oyunlarından film yapacağını, ama asıl yazarın Francis Bacon olduğunun öne sürüldüğünü, yazarın kimliğinin tespit edilmesi gerektiğini söyle­yerek mahkemeye başvurur. Yar­gıç Richard Tuthill, asıl yazarın Francis Bacon olduğuna hükme­der. Ertesi gün Chicago Tribune gazetesi “Aha! Sherlock yaya kaldı!” başlığıyla dalgasını geçer: “Londra’da Globe Tiyatrosu çevresindeki dostları tarafından kısaca Bill diye anılan William Shakespeare, dün Yargıç Tuthill tarafından müflis ilan edildi”.

Chicago Tribune gazetesinin 1916’da yaptığı ve mahkemenin kararıyla dalga geçen haberin kupürü

BELGELERE GÖRE KISA BİYOGRAFİ

1564 İngiltere’de Stanford-upon- Avon kentindeki Holy Trinity Kilisesinde John Shakspere’in oğlu William vaftiz edilir. Doğum günü bilinmez ama 23 Nisan’da doğduğu düşünülür.

1582 William Shakespeare ile Anne Hathyaway evlenir.

1583 Kızları Susanna vaftiz edilir.

1585 İkizler Hamnet (erkek) ve Judith (kız) vaftiz edilir.

1592 Tiyatro sahibi Philip Henslowe’un kaydına göre VI Henry oyunu Strange’s Men adlı tiyatroda sahnelenir.

1593 Venus and Adonis adlı şiirin ilk kaydı.

1594 Titus Ardronicus piyesinin ilk baskısı.

1594 Rape of Lucrece şiirinin ilk kaydı.

Londra’daki Gray’s Inn’de Yanlışlıklar Komedisi’nin sahnelendiğine dair bir kayıt bulunur.

1596 Hamnet Shakespeare defnedilir.

1597 Richard III, Richard II ve Romeo ve Juliet oyunlarının ilk baskıları.

1597 Shakespeare, 60 sterline Stratford’da New Place adında büyük bir ev alır.

1598 Francis Meres’in kitabı Palladis Tamia’nın basımı için izin alınır. Kitapta Shakespeare ve 12 oyunundan söz edilir.

1599 Londra’da The Globe tiyatrosu yapılır. Shakespeare ortaklardan biridir.

1600 Thomas Platter’ın günlüğüne göre, Julius Caesar sahnelenir.

1600 Shakespeare’in tiyatro topluluğu Chamberlain’s Men, As You Like It’i kaydettirir.

1601 II Richard Globe tiyatrosunda Chamberlain’s Men tarafından sahnelenir.

1601 Shakespeare’in babası John defnedilir.

1602 Shakespeare, Stratford’da 320 sterline 400 hektarlık toprak, altı ay sonra da bir köy evi alır.

1603 Yeni Kral I. James, Chamberlain’s Men’i himayesine alır ve topluluğun adı King’s Men olarak değişir.

1604 Othello sarayda sahnelenir.

1606 Kral Lear sarayda sahnelenir.

1607 Shakespeare’in kızı Susanna doktor John Hall ile evlenir.

1608 Shakespeare’in annesi Mary defnedilir.

1608 Shakespeare’in topluluğu King’s Men, Blackfriars Tiyatrosuna ortak olur.

1609 Shakespeare’in soneleri toplu olarak basılır.

1611 Sarayda The Tempest (Fırtına) sahnelenir.

1611 Astrolog Simon Forman, günlüğünde The Winter’s Tale (Kış Masalı), Macbeth ve Cymbeline’in sahnelendiğinden söz eder.

1613 Globe Tiyatrosu’nda yangın çıkar.

1616 Shakespeare’in kızı Judith, Thomas Quiney ile evlenir.

1616 Shakespeare vasiyetnamesini imzalar. Her şeyini büyük kızı ve varislerine, onlar ölürse ikinci kızı ve varislerine bırakır. İki oyuncu arkadaşına yüzük almaları için bir miktar para ayırır.

1616 Shakespeare ölür. İki gün sonra, Stratford’da vafiz edildiği Holy Trinity Kilisesi’ne gömülür.

Devamını Oku

Son Haberler