Kasım
sayımız çıktı

Tarihin en büyük katili kim? Hür teşebbüsçü Thomas Midglay

Amerikalı makine-kimya mühendisi Thomas Midglay Jr., yakın zamana (2004) kadar kullandığımız “süper benzin”in mucidi. Bu “kurşunlu” benzinin dünya çapında 100 milyonun üzerinde insanı öldürdüğü tahmin ediliyor. Zeka geriliğine ve antisosyal davranış bozukluklarına bağlı şiddet suçlarına yolaçması ve bunların sonucunda hayatını kaybedenler de ayrı. Ne kadar şahane, ne kadar hür müteşebbis, ne kadar serbest piyasacı, ne kadar da başarı timsali bir kardeşimiz değil mi?

Tarih, bir bakıma Lawren­ce Block’un eşsiz roma­nından (A Long Line of Dead Men-1994 / Bir Dizi Ölü Adam) ilhamla, gerçekten de bir dizi ölü adamın hikayesi. İnsan ömrü kısıtlı olduğu için bu do­ğal. Tabii ölenler güneşe gömül­düler ama, konu başlıklarımız­da dikkat ederseniz ölenlerden çok bu ölümlerin altında imzası olanların isimleri var.

Kaldı ki, en dandik siya­si tartışmalarımız bile dönüyor dolaşıyor Fenerbahçe-Galatasa­ray rekabeti tadında “Hitler şu kadar milyon insanın ölümü­ne neden oldu”, “Stalin şu kadar insanı açlıktan öldürdü”, “Pol Pot neler etti neler”, “Mussoli­ni az mı ya?” gibi argümanlara ve muhabbet bu sığlıkta ilerle­yince sayılara dökülüyor; “O, 45 milyon kişiyi öldürdü” “Şu, 30 milyonun hayatını sona erdir­di”, “Asıl o 50 milyon insanı yok etti” gibi karşılaştırmalar hava­larda uçuşuyor. Doğrusu ben bu karşılaştırmalardan ziyadesiyle sıkılıyorum ama düşünmeden de edemiyorum.

Zira eğer aklımda yanlış kalmadıysa, dünya üzerinde en fazla insanı kurşun yüzünden kaybettik. Kurşun derken, “Sa­na sevdanın yolları, bana kur­şunlar”daki kurşundan değil de, bulmacalarda simgesi “pb” olarak sorulan, nazara karşı döktürülen, 82 atom numaralı karbon grubu elementten bah­sediyorum. Gerçi Kayahan’ın bahsettiği mermi anlamındaki kurşunun hammaddesi de kur­şun o ayrı; ama kurşun, mermi formunda öldürdüğünden çok daha fazlasını diğer yollarla öl­dürdü.

Kurşun zehirli bir element ama bu bizi yine de kurşun kul­lanmaktan daha iyi bir çaremiz olmadığı durumlarda kurşun kulllanmaktan alıkoymuyor! Ba­b-ı Âli’deki abilerimiz eskiden matbaalarda, tüm çalışanların yoğurt istihkakı olduğunu anla­tırdı mesela. Mürettipler falan bütün gün kurşun harflerle dizgi yaptıkları için kurşun zehirlen­mesi riskine maruz kalırdı.

Evet, totaliter rejimlerin ka­tillerini hepimiz biliyoruz ama bir tek insan evladı var ki, dün­yadaki en fazla zamansız ölüm­den tek başına sorumlu. Hikaye­miz aklımda yanlış kalmadıysa 1920’lerde başlıyor. Otomotiv endüstrisi, fellik fellik daha ucu­za mâlolacak ve içten yanmalı motorların gürültüsünü azal­tacak bir çözüm arıyor. Çözüm Thomas Midgley Jr. isminde bir beyzadeden geliyor. Cornell mezunu, zaten mucit bir ailenin çocuğu Thomas, gece gündüz, daha ucuz, daha etkili ve motor­da daha az gürültüye yolaçacak bir yakıt için formüller arıyor.

Uğursuz bir gece, Thomas aradığını buluyor ve dünyanın en zengin insanlarından biri olacağını anlıyor. İcadının adı­nı “Ethyl” koyuyor ve otomo­tiv devleriyle beraber bir kon­sorsiyum kuruyor. Bu yeni icat bütün dünyayı sarıyor. Ancak bir sorun var. Adı Ethyl olsa da, ürünün etken maddesi kurşun. Fabrikada çalışanlar ölmeye başlıyor; ürünün içinde kurşun olduğu ortaya çıkınca bilimin­sanları ayağa kalkıp “Ulan olur mu” diyorlar. Ama aklımda kal­dığı kadarıyla, yıllar sonra bizim Cahit Aral’ın kendisine örnek alacağı Thomas, “Bunun zararı yok, bakın ben de soluyorum” diye bir basın toplantısında 10 dakika boyunca Ethyl soluyor. Herifçioğlu sonra kurşun zehir­lenmesi tedavisi görmüş ama onu da gizliyorlar tabii. Bilimin­sanları uyarsa da otomotiv en­düstrisi zararı inkar ediyor. Hat­ta Standart Oil’in CEO’su “En­düstrimiz için çok büyük önem taşıyan bu üründen, sadece birkaç kişinin zararlı olabilece­ği iddiası yüzünden vazgeçecek değiliz” diyor.

Thomas’ın bulduğu, bilimin­sanlarının karşı çıktığı, endüst­rinin savunduğu şey, yakın za­mana kadar “süper benzin” diye kullandığımız, kurşunlu benzin. Kurşunlu benzin, ilk olarak tee 1986’da Japonya’da yasaklanı­yor, ama bu uzun bir süreç. Biz 2004’te tamamen kaldırdık; en son geçen yıl Cezayir süper ben­zini yasaklayan son ülke oldu. Daha sonra geliştirilen kurşun­suz benzinden 30 kat daha fazla kurşun içeren süper benzinin dünya çapında 100 milyondan fazla insanı öldürdüğü tahmin ediliyor. Üstelik bu 100 milyo­nun üzerindeki insan, kurşu­nun, daha doğrusu bizim yara­tık Thomas’ın kâr hırsının tek kurbanları değil. Zira kurşu­nun iki etkisi daha var. Birinci­si ciddi şekilde zeka geriliğine yol açıyor; ikincisi antisosyal davranış bozukluklarını ve buna bağlı şiddet suçlarının oranını artırıyor. Dolayısıyla ben bu 100 milyonu hiç çekinmeden ikiyle çarpardım.

Ha, doğada kendiliğinden mevcut olan kurşun miktarı, in­san faktörü yüzünden dönem dönem artıyor. Roma İmpata­torluğu’nun yükseliş devrinde, sanayi devriminde falan kurşun miktarının arttığı gözlemlene­biliyor. Bu arada bu gözlemler kutuplardaki buzullar üzerin­de yapılan araştırmalarla ortaya konuyor. Buzulların derinlikle­rinin yaşını tespit etmek kolay; sondajla, atıyorum 15. yüzyıl­daki bir buzulun üzerindeki ya­bancı madde miktarıyla 6. yüz­yıldaki bir buzulunkini karşı­laştırılabiliyor. Roma tarihinde uzun süren ekonomik durgun­lukları bile bu yolla ortaya koy­mak mümkün. Bu ölçümlerde en dehşet verici şeyse şu: Kur­şunlu benzin kullanmaya başla­dığımızdan itibaren insanoğlu­nun maruz kaldığı kurşun oranı arşa çıkıyor.

Peki bizim yaratık Tho­mas’ın tek suçu bu mu? Keşke. Bu herife daha sonra bir de buz­dolaplarının etkili çalışması için bir görev veriyorlar. Bizimki de durur mu? Yapıştırıyor icadı: Freon. Onun hediyesi de bildi­ğiniz ozon tabakasındaki delik. Ne kadar şahane, ne kadar hür müteşebbis, ne kadar serbest piyasacı, ne kadar da başarı tim­sali bir şahıs değil mi? Bir de şu istemezükçü kafa, yok efendim regülasyon, yok efendim dene­tim, yok efendim dış maliyetler diye hür teşebbüsün önüne taş koymaya çalışmıyor mu? Bunlar hep bir anda milyonlarca insanı ölüme gönderen totaliter rejim­lerin başının altından çıkıyor. Halbuki bakın hür teşebbüse; öyle birden değil, azar azar on katı fazla insan öldürüyor, üs­tüne bir de dünyayı yok ediyor. Yürü be hür teşebbüs.