Kasım
sayımız çıktı

Yanlış çıkan tahminler gerçeğe dönüşen kehanetler

ROBOTLAR, BOMBALAR VE GELECEK HAKKINDA KONUŞMAK

Yıllardır “bilgisayarların 640kb’tan fazla hafızaya ihtiyaç duymayacağını”, “otomobillerin asla atların yerini alamayacağını” ileri sürenlerle dalga geçilir. Ancak bazı tahminler yanlış çıksa bile doğru olmaya devam ediyor! Birileri sandığa gitmemeyi, başka birileri bile bile bir yalana inanmayı, birileri de her şey yolundaymış gibi davranmayı tercih edebiliyor.

Nobel ödüllü fizikçi Glenn Seaborg 1966’da şöyle demiş: “2000 yılına kadar, hani şöyle kutu düşün, onun da bir sürü kolu olacak, böyle bir robot piyasa­ya çıkacak; temizlik, ortalık toplama, çamaşır, bulaşık, ütü hepsini bu robot yapacak. Siz yan gelip yatacaksınız, hadi iyisiniz” deyince alkış-kıya­met büyük tezahürat topla­mış. Utangaç bulmacacıların gözdesi Amerikyum; periyodik cetvelin en tikisi gibi duran Berkelyum; her nedense ikide bir polis operasyonlarında kilo kilo ele geçirilen Kaliforni­yum ve aynı albümle aynı adı taşıyan element Seaborgiyum ve Plutonyum gibi elementlerin kaşifi/mucidi kendisi.

Boru değil, adam dünyanın en büyük fizikçilerinden biri; ona inanmayacaklar da bana mı inanacaklar? Ayrıca söyledikle­ri de çok hoş, çok rana şeyler ve eğer aklımda yanlış kalmadıysa bunları söylediği yer de bir ka­dın derneğinin yıllık toplantısı. Öte yandan Seaborg denen abi, atom bombasını yapan ekipte görevli. Biz bugün bizden biraz daha kaslı adamlara bile sıkıntı çıkmasın diye en aptalca şeyleri söylediklerinde bile “Tabii abi, aynen abi, tam da dediğin gibi” diye onaylıyoruz; burada “atom bombası nedir, nasıl yapılır”ı  bilen bir adam var; herkesin adamın suyuna gitmesi bence hiç de şaşırtıcı değil.

Yanlış çıkan tahminler
Fizikçi Glenn Seaborg, laboratuvarında periyodik tablonun önünde. 1946.

Tabii bugün Seaborg’ün tah­mininin doğru çıkmadığını; her ne kadar mutfakta ve ev işlerin­de büyük kolaylıklar yaşansa da bulaşık makinesini kendimiz doldurup boşaltmak gerektiğini biliyoruz. O pahalı ve tezga­hın yarısını kaplayan mutfak robotunun işimizi kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı bile belli de­ğil; kullanırken bazı işlemlerin süresini kısaltıyor ama sonra o kazandığımız zamanı makineyi temizlemek için harcıyoruz.

Tabii şimdi burada Se­aborg’le dalga geçme­den önce şuna cevap vermemiz gerekiyor: Neticede itilip kakı­lan, parendeler atan, kasalardan hoplayıp zıplayan robotla­rın videolarını internette bile görebiliyorsak, aslında abinin tahmini o kadar da yanlış değil. Bana kalırsa belki en fazla birkaç yıl gecikmeyle tek­noloji seviyemiz Seaborg’ün haya­lini kurduğu/kur­durduğu seviyeye ulaşmıştır da.

Ancak işte, işin içinde başka faktörler de oluyor. Bütün bu işleri evdeki kadına bedava yaptırmak varken, kaynakları bu alana aktarmayacak­larını, onun yerine okul bahçesinde zorbalık gören çocuk robotu yapmayı tercih ettiklerini düşünüyorum.

Yani aslında -daha önce de değinmiştim- ge­lecek hakkında konuşmak bir açıdan geçmiş hakkında konuşmaktan daha kolay. Tah­min etmenin de büyüleyici bir şey olduğunu, Veliefendi’ye yolu düşen herkes gayet iyi biliyor.

Başka bir açıdan da gelecek hakkında beyanatta bulunmak, o gelecek yaklaştıkça çok büyük risk taşımaya başlıyor. Biliyor­sunuz, yıllardır sürekli olarak “bilgisayarların 640kb’tan fazla hafızaya ihtiyaç duymayacağı­nı” “otomobillerin asla atların yerini alamayacağını” ileri süren adamlarla dalga geçip duruyoruz.

66-67 BARIS UYGUR - HAFIZA_dk

Ancak Seaborg örneğinde olduğu gibi bazı gelecek tahminleri yanlış çıksa bile doğru olmaya devam ediyor! Bir tür Schrödinger’in bahis kuponu gibi, gelecek gerçekleşmeden önce tahmin hem yanlış hem doğru. Sea­borg mesela, işin esası, söyle­diklerinde yerden göğe kadar haklı. Bugün artık geride bıraktığımız bin­lerce yıllık teknolojik gelişim sonrası, ev işi yapmıyor, ütüyle boğuşmuyor, halıları ovalamı­yor olmalıydık.

Tabii bir şekilde işin içinde başka parametreler de var. Yani demek istediğim, orta­da bu hayalin gerçek olması için olanaklar mevcut; ancak birileri bunu uygulamaya değer bulmuyor. Birileri sandığa gitmemeyi, başka birileri bile bile bir yalana inanmayı, başka birileri de hâlâ her şey yolun­daymış gibi davranmayı tercih edebiliyor. İşte bu tip tahminler yanlış çıksa bile doğru olmaya devam ediyor ve önünde sonun­da kendini gerçekleştiren bir kehanet misali gerçekleşiyor. Yani evet, bütün despotluklar devriliyor, ama iki hafta erken ama iki hafta geç.

Hem bakın; robot süpür­geler en azından evi yalapşap temizleyenlere karşın daha iyi iş çıkarmaya başladı bile.