Kasım
sayımız çıktı

Bestseller’ların unutulmaz yayıncısı

Aslen Ermeni olan Semih Lütfi Erciyaş, yarım asırlık yayıncılık hayatında aralarında Nâzım Hikmet, Refik Halid Karay, Peyami Safa, Reşad Nuri Güntekin gibi ünlü yazarlarınkiler de olmak üzere birçok eseri okurla buluşturmuştu. Ona göre “memleket okumuyor” demek yanlıştı, halkın sevdiği kitaplar hep satardı.

Sühulet Kütüphanesi, Se­mih Lütfi Erciyaş tara­fından 1906’da Babıâli’de Ankara Caddesi’nde kurulmuş­tur. Kurulduktan 1982’ye kadar Babıâli’de yayıncılık yapan bu kitapevi, Türk edebiyatına pek çok eser ve yazar kazandırmış­tır. Refik Halid Karay, Peya­mi Safa, Reşad Nuri Güntekin, Aka Gündüz, Reşat Enis, Güzi­de Sabri, Esad Mahmud, Bur­han Cahit, Safiye Erol, Kerime Nadir, Osman Cemal Kaygılı gi­bi pek çok edebiyatçının eserle­rini Semih Lütfi basmıştır.

Yayınlamış olduğu katalog­larda “Semih Lütfi Kitabevi” olarak gözüken ismi, eserle­rin iç kapaklarında “Sühulet Kütüphanesi” ya da “Sühulet Kitaphanesi” olarak geçer. Se­mih Lütfi Kitabevi’nin, şimdi­lik, yayımlanmış yanlızca iki küçük kitap katalogunu tesbit edebildim:

“1- Semih Lütfi Kitab ve Basım Evi. Kitap Kataloğu 1936. İs­tanbul, 1936. [16] s. İstanbul, Ankara Caddesi No: 87 – 89 / Telefon: 21520.

2- Semih Lütfi Kitabevi Kitap Kataloğu 1941. İstanbul, Güven Bası­mevi, 1941. 23,[1] s. “Türkiyenin en çok kitap basan, en büyük kitap müessesesi. Telefon: 21520. Si­cilli Ticaret No: 9790 / Kuruluş Tarihi: 1906”

Semih Lütfi’nin hazırladığı kitap katalogları.

Babıâli’de çıkardığı “Semih Lûtfinin Ucuz Romanlar Serisi” ile de tanınan Semih Lütfi Erci­yaş, soyadından da anlaşılacağı gibi, Kayserilidir. Aslen Ermeni olan Semih Lütfi, İ. Hakkı Bal­tacıoğlu’nun ifadesine göre, 14 yaşında Müslüman olmuştur. Yeni Adam’da Semih Lütfi’nin ölümünden sonra anısına bir yazı yazan İ. Hakkı Baltacıoğ­lu, ünlü yayıncı için “Türklü­ğün Müslümanlık, Hırıstiyan­lıkla parçalanamıyacağını daha ondört yaşında iken Müslüman olarak gösterdi. Millî Hareket tarihini yakından inceleyecek olanlar en sıkışık, en karan­lık günlerde ölümü göze alan Semih Lûtfi’nin İstanbul’daki matbaasında millî kuvvetlere ait gizli evrak basarak millî da­vayı ne kadar candan benimse­diğini öğrenecekler, Semih Lutfî Erciyaş’ın temiz ruhuna rahmet vesilesi hazırlamış olacaklar­dır” (Yeni Adam, sayı: 577, 17 Ocak 1946, sayfa: 9)

Semih Lütfi, kendisiyle ya­pılan bir mülakâtta, “Milletin okumaması meselesi mevzuu bahs olurken, kültür hayatı­mızda kitapçının vazifesini yaptığına kani misiniz?” soru­suna, “Evvelâ muharririn vazi­fesini yapması lazım ki, sıra ta­bie gelebilsin. Elde, vesait, eser olmayınca tabi ne yapabilir? Memleket okumuyor, tabi vazi­fesini yapmıyor demek gülünç ve insafsız bir iddia olur. Reşat Nurinin, Güzide Sabrinin eser­lerinin kaç defa basıldığını bi­liyoruz. Demek halkın istediği eser olunca satılıyor. Ben mu­harrir iyi eser mi veriyor, fena eser mi veriyor, bunu bilmem, halkın sevdiği, seveceği eser midir, değil midir, bunu düşü­nürüm. En kuvvetli mihenk halktır” cevabını verir (Server İskit, Türkiyede Neşriyat Ha­reketleri Tarihine Bir Bakış, İs­tanbul, 1939).

Kapak tasarımını Ali Suavi’nin yaptığı, Semih
Lütfi’nin bastığı Nâzım Hikmet kitaplarının ilk baskıları.

Nâzım Hikmet’in Bener­ci Kendini Niçin Öldürdü? ve Kafatası isimli kitaplarını ya­yımlayan Semih Lütfi, ölümüne dek (1945) yayıncılık yapar. Se­mih Lütfi Kitabevi sadece eski bastığı kitapları satmaya devam eder. Semih Bey’in eşi Aznif Erciyaş’ın 26 Mayıs 1981’deki ölümünden bir süre önce kapa­nan kitabevi, resmî olarak 1982 içinde faaliyetine son verir.

Semih Lütfi-Aznif Erciyaş çiftinin mirasçısı olarak ortaya çıkan kimseler, kitabevinin de­posunu ve dükkandaki kitap­ları üniversite ve askeriye gibi kurumlara hibe ettikleri gibi, 1982’nin Aralık ayında Semih Lûtfi Kitabevi’nin kapılarını sonuna kadar açarak isteyenin istediği kadar kitabı bedava al­masını sağlamışlardır!