Bu yıl 400. ölüm yıldönümünde anılan İngiliz şair ve tiyatro yazarı William Shakespeare hakkında bildiklerimiz çok az ve sıkıcı. Hamlet’i, Macbeth’i, Romeo ve Juliet’i bu taşralı küçük burjuvanın yazdığına inanamayanlar, hayalkırıklığının üstesinden gelmek için 200 yıldır kavga ediyor.
Eski “kahramanların” yaptıklarını incelemekle yetinmeyiz; neye benzediklerini, kişiliklerini, hayatlarındaki ayrıntıları ölesiye merak ederiz. Gelgelelim geride bıraktıkları izler soluktur. Birkaç resmî belge, eğer şanslıysak bir günlük parçası, bir-iki mektup, dönemin bir ressamının portresi… Ama bunlar koskoca bir hayata yetmediğinden, boşlukları doldurmaya başlarız. O çağa ilişkin diğer bilgilerimiz, teoriler, hipotezler, giderek hayalgücümüz devreye girer. Son olarak önyargı ve niyetlerimiz de içeri sızar.
Oyunları ve şiirleri dışında Shakespeare’den kalan maddi izler, onu merak edenleri çıldırtacak kadar azdır. Elimizde birkaç imza dışında kendi eliyle yazılmış bir kağıt yoktur. Anekdotlar bir iki paragrafı geçmez. Geriye vaftiz, evlilik, ölüm kayıtları, birkaç ticari belge, bir-iki mahkeme kaydı, oyunları için yapılmış izin başvuruları ve sıkıcı bir vasiyetname kalır.
Shakespeare sanki ikiye bölünmüştür. Bir yanda Stratford-upon-Avon adlı bir kentte, esnaf sınıfından girişimci bir babanın iş bilir oğludur; tahıl ticareti, hatta tefecilik yapar, mal-mülk alır. Bir yanda Londra’da tiyatro topluluklarında ortak, oyuncu ve yazardır. Stratford’daki aile hayatında birkaç sıradan skandal sezilir. İlk çocuğu evlendikten altı ay sonra doğar, ikinci kızı evlendikten iki hafta sonra damadı başka bir kadınla ilişki kurduğu için cezaya çarptırılır. Tek oğlu 11 yaşında ölür.
Londra’da nasıl bir özel hayatı olduğunu bilmeyiz. Sonelerinin bazılarını “fair youth” (güzel delikanlı) dediği bir kişiye yazmıştır; acaba eşcinseldir midir? Öte yandan dönemden kalma bir günlükte, ilginç bir anı yer alır: III. Richard oyununa hayran kalan bir hanım, başrolü canlandıran aktör Richard Burbage’den III. Richard kıyafetiyle evine gelmesini rica eder. Bunu duyan Shakespeare, arkadaşından önce davranır, kıyafeti giyip hanımı ziyaret eder ve “eğlenirler”.
Kişiliğine ait bilgilerimiz de pek azdır. 1592’de Robert Greene adlı bir yazarın Shakespeare’e saldırdığı ünlü pasaj, onunla ilgili ender kayıtlardan biridir. Greene, büyük şairin sonradan görme, entrikacı, nankör, daha iyi yazarların başarısından nemalanan, her türlü iş peşinde koşan bir serseri olduğunu belirtir. Sonradan görmeliği, “centilmen” unvanına verdiği önemle de kanıtlanabilir. Babası 1596’da resmî başvuru yapıp bir arma almıştır, oğlu da tiyatro belgelerinde adını çoğu zaman “William Shakespeare, gent. (centilmen)” diye geçirir. 1602’de açılan bir davada, arma dağıtımıyla görevli memur Sir William Dethick, aşağı sınıftan insanlara unvan dağıtmakla suçlanır, aralarında Shakespeare de vardır.
Shakespeare’in 3’ü kayıp 40 oyun yazdığı varsayılır. Bu bilgiler iki arşive dayanır. O dönemde kitapçı, kağıtçı ve maatbacılar loncası Stationers’ Company’ye başvuran yayıncılar basacakları kitabı kaydettirmektedir. Bu kayıt defterlerindeki oyunların çoğunda yazarın adı bile geçmez. Bir başka arşiv de, saray eğlencelerinden sorumlu, “Master of the Revels” adı verilen memurun kayıtlarıdır. O dönemde görevi üstlenen Sir Edward Tilney, otoritesini saray balolarından Londra’daki tiyatrolara kadar yaymıştır. Shakespeare’in 30 oyununun sahnelenme iznini o vermiştir.
Oyunların ilk baskıları hatalarla dolu ve eksiktir; belki de yazarın elyazmasına değil, oyuncuların aklında kalanlara dayanmaktadır. Oyunların ilk toplu baskısı, ölümünden sonra 1623’te yayınlanır. “İlk Folyo” denilen ve 36 oyundan oluşan bu kitap, Shakespeare’in aktör arkadaşları Heminges ve Condell tarafından yayına hazırlanmıştır. İkincil bir kaynak da, o dönemde oyunları seyredenlerin anılarıdır. Örneğin Londra’yı ziyaret eden İsviçreli hekim Thomas Platter, 21 Eylül 1600’de günlüğüne “Saz damlı bir tiyatroda Julius Caesar ile ilgili bir trajedi gördüm, 15 kişi çok iyi oynuyordu” diye yazar. Oyunların ne zaman yazıldığına dair ilk kronoloji araştırması da 1778’de Edmund Malone tarafından yapılmıştır.
Oyuncu David Garrick’in öncülüğünde 1769’da Stratford’da yapılan ilk Shakespeare Jübilesi, şairin artık İngiltere’nin ulusal şairi olarak kabul edildiğini gösterir. Ancak asıl 19. yüzyıl başında romantizmin etkisiyle bir Shakespeare patlaması yaşanır. Romantikler açısından Shakespeare külliyatı öyle mükemmeldir ki, bunu sıradan bir insanoğlunun eseri olarak düşünmek neredeyse imkansızdır. Öte yandan, Victoria çağı İngiliz milliyetçiliğinin bazı ideolojik unsurları da şekillenmiştir. Artık kısaca “Bard” yani “Ozan” diye anılan Shakespeare, İngiliz toprağının bozulmamış bir çocuğu, İngiliz usulü bir “saf Anadolu delikanlısı”dır. Küçük taşra kentinde doğup eğitim görmemesine rağmen büyük bir ozan olmayı başarmıştır.
Bu iki görüş arasındaki çelişki, Amerikalı bir kadın yazarı derin derin düşündürür. Delia Bacon, The Philosophy of the Plays of Shakespeare Unfolded adlı kitabında (1857), oyunların Shakespeare’in adını kullanan bir dizi eğitimli yazara ait ortak bir eser olabileceğini iddia eder. Aynı dönemde “tarihsel eleştiri” denen bir tür filizlenmektedir. Buna göre bir metnin anlaşılabilmesi, o çağın ve yazarın hayatının incelenmesine bağlıdır. Delia Bacon’a göre, Shakespeare oyunlarının arkasında, dönemin despot hükümdarları I. Elizabeth ve I. James’e karşı gizliden gizliye muhalefet eden Sir Francis Bacon, Sir Walter Raleigh, Edmund Spencer gibi yazarlar bulunmaktadır.
Ortak yazarlık fikri, az sonra yerini tek bir adaya bırakır: Sir Francis Bacon (1561-1626), I. Elizabeth devrinin devlet adamlarındandır, başsavcı (adalet bakanı) olmuştur. Ayrıca deneyselciliğin babası sayılan bir düşünürdür. Şifrelere olan merakı iyi bilinir. Bacon’ın Stratford’lu Shakespeare’in adını kullanarak oyunları yazdığı iddiası yayılır.
Delia Bacon’ın (Francis ile akrabalığı yoktur) kitabının dönemin entelektüelleri üzerindeki etkisini ne kadar abartsak azdır. Oh, nihayet rahatlarlar. Gittiği okullarla ilgili hiç kayıt bulunmayan, karısı ve kızları okuma-yazma bilmeyen (resmî belgelerde üç kadının imzası yerine haç işareti vardır) bu taşralının onların bildiği Shakespeare ile ilgisi yoktur. Onların Shakespeare’i, oyunlarından da anlaşıldığı gibi, Antik Çağ kültürünü, mitolojiyi, İtalyan Rönesansını, tarihi, askerliği, siyaseti, hukuku, saray yöntemlerini bilen bir entelektüel olmalıdır. Burada belki İngiliz züppeliği de devreye girer. Oxford veya Cambridge üniversitelerine gitmemiş biri nasıl büyük bir yazar olabilir? Sonraki yıllarda fanatikler, Francis Bacon’ın Shakespeare oyunlarında kullandığı varsayılan şifrenin anahtarını bulmak için İngiltere’nin altını üstüne getirmiş, hatta makineler geliştirmiştir.
1920’de yeni bir aday ortaya atılır. J. Thomas Looley (1870-1944) adlı bir İngilizce öğretmeni Shakespeare Identified adlı eserini yayınlayarak, Shakespeare’in adının dönemin şairlerinden Oxford Kontu tarafından kullanıldığı iddiasını ortaya atar. Bu yeni tezde ilginç olan nokta, Looley’nin sunduğu kanıtlardır. “Şifre makineleri labirentini” terketmek istediğini söyleyen Looley, Shakespeare şiirleriyle, Oxford Kontunun bilinen şiirlerini inceleyerek ortak özellikleri karşılaştırır, iki şair arasında “zihinsel” bir paralellik kurar. O günden beri, Shakespeare külliyatını aslında Oxford Kontunun yazdığı iddiasını destekleyenlere “Oxfordcular”, Stratford’lu Shakespeare’in yazdığına inananlara “Stratfordcular” adı verilir.
Looley’nin kitabı edebiyat dünyasını sallamıştır. İddiasına inananlar arasında Sigmund Freud, Orson Welles, Charlie Chaplin gibi isimler vardır. Oxfordcu tez dallanıp budaklanır, yeni fanteziler doğar. Asıl yazar olarak başka isimler öne sürülür. 1950’lerde Amerikalı Ogburn ailesi Oxfordcu davanın önderliğini üstlenir. Charlton Ogburn ve eşi Dorothy’nin dev kitabı This Star of England, 1952’de yayınlanır. Bayrağı devralan oğulları Charlton Ogburn Jr., 1984’te The Mysterious William Shakespeare: The Myth and the Reality’yi yayınlar.
Oxfordcular saflarına yeni üyeler katmak için çalışırken, Stratfordcu “resmî cephe”, yani akademisyenler de boş durmaz. Ancak her iki tarafın aynı tuzağa düştüğünü görürüz. Kullandıkları yöntem, Shakespeare’in satırlarında “asıl yazarın” izini aramaktır. Örneğin bazı Stratford yanlıları, Shakespeare’in oğlu Hamnet’in ölümünün babasını ne kadar etkilediğini göstermek için külliyatı incelemiş, Danimarka Prensi Hamlet ile Hamnet arasında bir ilişki olabileceğini iddia etmiştir (Hamnet’in adı vaftiz babası fırıncı Hamnet Sadler’den gelir). Oxford yanlıları ise, Hamlet’in bazı maceraları (korsanların eline düşmesi, onun kızı Ophelia ile arasının açılması) ile Oxford Kontunun hayatı (o da korsanların eline düşmüş, I. Elizabeth’in bakanı Lord Burghley ile çatışmış, onun kızı Anne ile evlenmiş ve sonradan karısıyla arası açılmıştır) arasında paralellikler kurarak tezlerini güçlendirmeye çalışmıştır.
1960’larda yapısalcılık edebiyat eleştirisine damgasını vurduğunda, Shakespeare’in satırlarında yazarı arama tutkusuna da bir süre ara verilir. Bu akıma göre, bir metnin anahtarı yazarın hayatı, dönemin koşulları, vb. değil, metnin kendisidir. Ancak yapısalcılık etkisini kaybetmeye başlayınca, Oxford tezi yeniden canlanır. Bu arada artık internet çağı başlamıştır. Bugün kavga dijital medyada büyük bir yer kaplamaktadır. Stratfordculara göre Oxfordcular UFO’culardan farksızdır. Oxfordculara göre Stratfordcular özgür düşünceden yoksun, muhafazakâr bir akademik camiadan ibarettir. Neyse ki yazarın kimliğiyle ilgili kavga, okurların ve seyircilerin bu oyun ve şiirlerden aldığı zevki bozmayı başaramamıştır.
100’E YAKIN SHAKESPEARE ADAYI
Othello’yu Şeyh Zübeyir mi yazdı?
Shakespeare külliyatının gerçek yazarı olarak öne sürülen kişilerin listesi 100’e yaklaşır. Aralarında I. Elizabeth ve I. James de bulunur. En çok öne çıkan isimler, önem sırasıyla Oxford Kontu, Francis Bacon, dönemin diğer ünlü tiyatro yazarı Christopher Marlowe, Rutland ve Derby kontlarıdır. Osmanlı Arap yazar Ahmed Fâris eş-Şidyak (1804-1887), uzun yıllar Londra’da yaşamış bir Shakespeare hayranıdır. Othello’yu çok inandırıcı bir Arap karakter olarak görür. Hatta “Shakespeare, aslında bir Arap olmalı” diye düşünür. Fâris’in bu fantezisi sonradan Arap literatüründe geliştirilerek bir efsaneye dönüşmüştür. Buna göre, Elizabeth dönemi İngiltere’sinde kıyıya vurmuş bir gemi enkazından kurtulan Arap tüccar Zübeyir, kısa sürede İngilizce öğrenmiş ve o benzersiz oyunları yazmıştır…
OXFORD KONTU
Macera romanı kahramanı
İngiltere’nin en asil ailelerinden birine mensup olan 17. Oxford Kontu Edward de Vere’in (1550- 1604) hayatı bir dizi maceradan oluşur: Düellolar, Avrupa’ya kaçışlar, İtalya gezileri, Kraliçe I. Elizabeth’le yakınlaşmalar, aşklar, siyasi komplolar, deniz kazaları,vb. Lord Oxford çok iyi eğitim almış bir şair, komedi yazarı ve tiyatro tutkunudur. Oxford’s Men adıyla bir tiyatro topluluğu vardır. Shakespeare’in oynadığı Blackfriars Tiyatrosunun binası da ona aittir. Onun gerçek Shakespeare olduğuna inananlardan bazıları, 19. yüzyıl sonunda “Prens Tudor teorisini” ortaya atar. Buna göre Oxford Kontu, sadece Shakespeare’in adını kullanarak bütün oyunları yazmakla kalmamıştır; Kraliçe Elizabeth’le gizli bir aşk yaşamış, bu ilişkiden bir çocuk doğmuştur. Çocuk, Shakespeare’in şiirlerini ithaf ettiği Southampton Kontu Henry Wriothesley’den başkası değildir…
1916’DA BİR MAHKEME KARARI
‘Yazarın Francis Bacon olduğu anlaşılmıştır’
ABD’de Shakespeare’in kimliğini saptamak üzere kurulan yapay mahkemeler ünlüdür. Ama bunların en komiği, 1916’da Chicago’daki gerçek bir davadır. Film yapımcısı William Selig, Shakespeare oyunlarından film yapacağını, ama asıl yazarın Francis Bacon olduğunun öne sürüldüğünü, yazarın kimliğinin tespit edilmesi gerektiğini söyleyerek mahkemeye başvurur. Yargıç Richard Tuthill, asıl yazarın Francis Bacon olduğuna hükmeder. Ertesi gün Chicago Tribune gazetesi “Aha! Sherlock yaya kaldı!” başlığıyla dalgasını geçer: “Londra’da Globe Tiyatrosu çevresindeki dostları tarafından kısaca Bill diye anılan William Shakespeare, dün Yargıç Tuthill tarafından müflis ilan edildi”.
BELGELERE GÖRE KISA BİYOGRAFİ
1564 İngiltere’de Stanford-upon- Avon kentindeki Holy Trinity Kilisesinde John Shakspere’in oğlu William vaftiz edilir. Doğum günü bilinmez ama 23 Nisan’da doğduğu düşünülür.
1582 William Shakespeare ile Anne Hathyaway evlenir.
1583 Kızları Susanna vaftiz edilir.
1585 İkizler Hamnet (erkek) ve Judith (kız) vaftiz edilir.
1592 Tiyatro sahibi Philip Henslowe’un kaydına göre VI Henry oyunu Strange’s Men adlı tiyatroda sahnelenir.
1593 Venus and Adonis adlı şiirin ilk kaydı.
1594 Titus Ardronicus piyesinin ilk baskısı.
1594 Rape of Lucrece şiirinin ilk kaydı.
Londra’daki Gray’s Inn’de Yanlışlıklar Komedisi’nin sahnelendiğine dair bir kayıt bulunur.
1596 Hamnet Shakespeare defnedilir.
1597 Richard III, Richard II ve Romeo ve Juliet oyunlarının ilk baskıları.
1597 Shakespeare, 60 sterline Stratford’da New Place adında büyük bir ev alır.
1598 Francis Meres’in kitabı Palladis Tamia’nın basımı için izin alınır. Kitapta Shakespeare ve 12 oyunundan söz edilir.
1599 Londra’da The Globe tiyatrosu yapılır. Shakespeare ortaklardan biridir.
1600 Thomas Platter’ın günlüğüne göre, Julius Caesar sahnelenir.
1600 Shakespeare’in tiyatro topluluğu Chamberlain’s Men, As You Like It’i kaydettirir.
1601 II Richard Globe tiyatrosunda Chamberlain’s Men tarafından sahnelenir.
1601 Shakespeare’in babası John defnedilir.
1602 Shakespeare, Stratford’da 320 sterline 400 hektarlık toprak, altı ay sonra da bir köy evi alır.
1603 Yeni Kral I. James, Chamberlain’s Men’i himayesine alır ve topluluğun adı King’s Men olarak değişir.
1604 Othello sarayda sahnelenir.
1606 Kral Lear sarayda sahnelenir.
1607 Shakespeare’in kızı Susanna doktor John Hall ile evlenir.
1608 Shakespeare’in annesi Mary defnedilir.
1608 Shakespeare’in topluluğu King’s Men, Blackfriars Tiyatrosuna ortak olur.
1609 Shakespeare’in soneleri toplu olarak basılır.
1611 Sarayda The Tempest (Fırtına) sahnelenir.
1611 Astrolog Simon Forman, günlüğünde The Winter’s Tale (Kış Masalı), Macbeth ve Cymbeline’in sahnelendiğinden söz eder.
1613 Globe Tiyatrosu’nda yangın çıkar.
1616 Shakespeare’in kızı Judith, Thomas Quiney ile evlenir.
1616 Shakespeare vasiyetnamesini imzalar. Her şeyini büyük kızı ve varislerine, onlar ölürse ikinci kızı ve varislerine bırakır. İki oyuncu arkadaşına yüzük almaları için bir miktar para ayırır.
1616 Shakespeare ölür. İki gün sonra, Stratford’da vafiz edildiği Holy Trinity Kilisesi’ne gömülür.