1917’de milyoner Everett tarafından mimar Totten’a yaptırılan bina, Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün onayıyla önce kiralandı, sonra satın alınarak elçilik binası yapıldı. Meşhur diplomat Mehmet Münir Ertegün ve oğlu Ahmet Ertegün, cazın devlerini bu binada ağırladılar ve dünyaya tanıttılar.
Gazoz kapağı milyoneri olarak adlandırılan Edward Hamlin Everett (1852-1929), metal şişe kapaklarının patentini alarak büyük bir servet yapmıştı. Başkent Washington DC’deki çok prestijli bir semtte bulunan ve ailenin malikanesi olarak kullanılacak binasının tasarım işini George Oakley Totten, Jr. (1866-1939) isimli mimara verdi. Tasarımında İtalyan, Romanesk ve Art Deco stillerini kaynaştıran bu etkileyici evin inşaatı 1917’de bitti.
Tesadüf, mimar Totten, bu evi tasarlamadan önce bir süre İstanbul’da yaşamış, İstanbul’daki Amerikan Konsolosluğu’nun ek kançılarya binasını (şimdi SOHO House oteli içerisinde) ve Sadrazam İzzet Paşa Konağı’nı yapmıştı. Hatta kendisine Sultan II. Abdülhamit’in “hassa mimarı” olma teklifi bile yapılmıştı. Bu evin detay tasarımlarında bazı Osmanlı mimari ögelerini kullanırken, yapının ileride Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği binası olarak kullanılacağını bilmiyordu.
Everett’in ölümünden sonra dul eşi, evlerini Türkiye Cumhuriyeti’ne kiraladı ve büyükelçilik 1932 senesinde buraya taşındı. 1936’da Atatürk’ün onayıyla, bu bina içindeki bütün eşyası ve çok değerli sanat eserleriyle birlikte Türkiye tarafından satın alındı. 1999’a kadar sefaret binası olarak kullanılan ev, kançılaryanın yeni yapılan bir binaya taşınması ile birlikte büyükelçi rezidansı olarak kullanılmaya başlandı. 2004’deki büyük restorasyon sonrası rezidans hizmetine devam eden bu muhteşem yapı, halen Washington diplomatik çevrelerinde en gıpta edilen mekanlardan birisi olmaya devam ediyor.
1934’de Türkiye’nin Washington Büyükelçisi olarak göreve başlayan Mehmet Münir Ertegün, Lozan görüşmelerine de katılmış tecrübeli bir diplomattı. Genç Cumhuriyet’i Washington’da ciddiyetle temsil etti. 2. Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin tarafsızlığını koruma mücadelesinde ona da çok ağır bir yük düşüyordu. 10 sene boyunca ayrı kaldığı memleketini bir daha göremedi ve bir Cumhuriyet Bayramı günü, 29 Ekim 1944’de aniden vefat etti. Geçici olarak Washington’da defnedilen naaşı, 1946’da USS Missouri zırhlısı tarafından İstanbul’a nakledildi ve Üsküdar Sultantepe’deki Özbekler Tekkesi’ne getirildi.
Büyükelçinin genç oğulları, Ahmet ve Nesuhi, bu evde caz müziğine gönül verdiler ve çoğu Afrika kökenli Amerikalı caz müzisyenlerini, elçiliğin önceki sahibi tarafından özel yaptırılmış konser salonunda ağırladılar. Daha sonra, Ray Charles, Aretha Franklin gibi isimleri dünyaya tanıtarak modern müzik tarihine geçecek Atlantic Records şirketini kurdular. Bugün de zaman zaman bu binanın küçük ama etkileyici konser salonunda onlar adına caz konserleri düzenleniyor.
Irk ayrımının hüküm sürdüğü 1930’lar-40’lar Amerika’sında, siyahi müzisyenlerin bu elçilikte popüler caz konserleri vermesi ırkçı kesimlerde tepki toplamıştı. Ülkesinin kuruluş senedine imza koymuş büyükelçi Ertegün, kendisine bir mektupla neden siyahi insanları sefarete ön kapıdan aldığını sorma cüretini gösteren bir ABD senatörüne gerekli cevabı hemen vermişti: “Benim ülkemde biz dostlarımızı ön kapıdan evimize buyur ederiz, ama eğer siz bizi ziyaret etmek isterseniz arka kapıyı kullanmakta serbestsiniz”.