Kasım
sayımız çıktı

Tek tip ‘Türk sanatı’ndan çoksesli bir tarih anlatısına

Ceren Özpınar’ın kitabında, 1970 öncesinde eşzamanlı olarak millî ve Batılı, geleneksel ve modern olma ülküsü taşıyan, yerellik ve millîlik kavramlarından beslenen “ulusal” sanat tarihi yazımı ve sonraki 40 yılın dönüşen, çoğulculaşan bakışaçıları ele alınıyor. 

DEFNE KIRMIZI 

Türkiye'de Sanat Tarihi Yazımı 1970-2010; Sanat Tarihi Antatıları Üzerine  Eleştirel Bir İnceleme - Ceren Özpınar - 9789753333375 - Kitap | imge.com.tr
TÜRKIYE’DE SANAT TARIHI YAZIMI (1970-2010) SANAT TARIHI ANLATILARI ÜZERINE ELEŞTIREL BIR INCELEME

Tarih üretici ve anlatıcıları, olayların halihazırda açığa vurmadığı bağlantılar oluşturarak yeni bir olay örgüsü, bir geçmiş kurarlar. Hayden White’ın tarihlerin çokluğu, çoğulluğu ve öznelliğine yaptığı bu vurgu, Ceren Özpınar’in Tarih Vakfı tarafından yayımlanan Türkiye’de Sanat Tarihi Yazımı (1970-2010) Sanat Tarihi Anlatıları Üzerine Eleştirel Bir İnceleme kitabında görünür hâle geliyor. 

1970-2010 arası yayınlanmış sanat metinleri üzerinden Türkiye’nin sanat tarihyazım pratiklerini inceleyen çalışma, farklı tarihlerin oluşma ve tekil anlatıların egemenliğinin kırılma biçimlerine odaklanıyor. Yeni bir tarihsel çözümleme yapmak ya da doğrusal bir anlatı kurgulamak yerine, Türkiye’de 1970 sonrası yazılmış farklı sanat tarihlerinin anlam yaratma mekanizmalarını konuşturarak kendi dönemleri içinde ve sonrasında belirleyici olan kırılmaların haritasını çıkarıyor. 

Retrospektif bir bakış sunan bu çok katmanlı araştırma, Türkiye’nin yakın dönem sanat tarihyazım değişimlerini, ülkenin ekonomik, siyasi ve toplumsal başkalaşım, küresel çağdaş sanat tarihyazım ve düşünce tarihindeki dönüşümlere paralel değerlendiriyor. “Tarih Yazımı Modeli ve Gelişme Düşüncesi”, “Anlatı Düzeni: Dönemselleştirmeler”, “Kanon ve İlkler, Öncüler, Temsilciler” ve “Farklılıkların İnşası” gibi alt başlıklar ile tarihlerin çoklu ve farklı başlangıç anlarına, çakışıp, çatışabilen sanat tarihlerinin ve çoğulcu anlatıların biraradalığına kapı aralıyor. 

“Öncü” ya da “avangart” terimlerinin tartışılmaya başlandığı dönemde açılmış “Öncü Türk Sanatı’ndan Bir Kesit” isimli sergi, 1987. 

Kitabın ana hatlarını son 40 yılın sanat anlatıları oluştururken, erken cumhuriyet dönemi sanat tarihi yazımının da ulusal ortak bir tarih yaratma arzusu ve Batılılaşma odaklı kültür politikaları ve resmî ideolojiler ile nasıl araçsallaştırdığını görüyoruz. 

1970 öncesinde eşzamanlı olarak millî ve Batılı, geleneksel ve modern olma ülküsü taşıyan, yerellik ve millîlik kavramlarından beslenerek dönemselleşen “ulusal” sanat tarihi yazımı, belirli ve tek tip bir “Türk sanatı” yaratmaya odaklanmıştı. Kitabın işlediği sürece baktığımızda, bu yönelimin Türkiye’deki sanat tarihi yazımına kendine özgü bir tarihselleştirme getirse de, homojen bir Türk üst kimliği ve ulusal Türk sanatına yaptığı vurgu ile öznellikleri ve farklılıkları kendi dışında bırakan bir anlatı yarattığına tanık oluyoruz. 

1970’lerden sonra 

Cumhuriyet sonrası dönemde, modern ulus-devlet projesinin önerdiği geçmiş ve gelecek algısının 1970’lere gelindiğinde dönüşmeye başladığını; 1970 sonrasının sanat pratiğine odaklanan anlatılarda ise, giderek çeşitlenen ve farklı dönemselleştirme kriterlerine yer veren bir yaklaşımın oluştuğunu görüyoruz. Bu dönemde, sanat tarihyazım ve eleştirisi, postmodern dönüşümün etkisinde disiplinlerarası bir yaklaşım ile yeni bir zamansallık ve çoğulcu bir bakış çerçevesinde yeniden kavramsallaşıyor. 

Dolaysız ve mutlak bir tarihsel gerçeklik yaratma arzusu yerine, çok sesli, değişken, kendi içinde zamansal ve mekansal olarak çeşitli ve öznel başlangıç noktalarına sahip ve kurgusal bir geçmiş fikrinden besleniyor Özpinar’ın tarihsel söylem analizi.