1918 / SUALLER VARAKASI (SORGU TUTANAĞI)
Esaretten vatana dönen yine sorguya giderdi…
1.Dünya Savaşı’nda esir düşen ve savaş sonrası iade edilen Türk subayları, döner dönmez bu defa da ağır bir bürokratik sürece maruz kalıyordu. İlk defa yayımlanan belge, askerlerin cevaplaması gereken ayrıntılı soruları içeriyordu. Bunların çoğu emekli ediliyor, öncesinde de sadece masa başında çalışmış askerî personel tarafından kötü muamele görüyordu. Aralarındaki kahramanlar bile…
DİLDE VE YAZIDA BÜYÜK SARSINTI
Nefret söylemi ve medya: Estetize edilmiş fenalıklar
1980’lerin ortalarından itibaren tanımlanan “nefret dili”, son yaşadığımız deprem felaketinden sonra medyada ve sosyal medyada etkili oldu, oluyor. Bir tarafta geleneksel medyanın analitik, sorgulayıcı ve özeleştiri yapmaktan uzak dili. Diğer tarafta sosyal medyada anonimliğe izin veren iletişim sürecinin ayrımcı, saldırgan veya nefret söylemini yayan örnekleri barındırması.
DONANMA / DENİZ ANA ÜSSÜNDEN DAKİKA DAKİKA
Gölcük ve civarından 24 senelik tarih notları
1999 Marmara depremi sırasında Gölcük Deniz Ana Üssü’nde görev yapan Deniz Kurmay Albay Celalettin Güllapoğlu; felaketin hemen ardından Donanma Tabii Afet Koordinatörü olarak hizmet verdi. Güllapoğlu Hoca’nın hadisenin hemen ardından almaya başladığı notlar, günümüze de ışık tutuyor.
ARŞİV KAYITLARINDA BÜYÜK İSTANBUL DEPREMLERİ
Osmanlı başkenti sarsıldı ahali çadırlarda yaşadı
İstanbul tarihinde bilinen büyük depremler arasında, Osmanlı döneminde yaşanan üçü öne çıkar. 1509, 1766 ve 1894 depremleri, 1999’da İstanbul’u da etkileyen Marmara depremine kadar halkın ve devletin hafızasına kazınmış; arşiv belgelerindeki kayıtlar felaketleri tarif ve izaha çalışmıştı. Gerçekler ve senaryolar…
EVLİYA ÇELEBİ’DEN İBRETLİK BİR ADALET KURGUSU
Mimar Ayasofya’yı aşamadı Fatih’in şerrinden kaçamadı
Fatih mahkemede! Evliya Çelebi Seyahatnâme’de çok çarpıcı bir “öykü”ye yer verir. Fatih Sultan Mehmed, kendi adını taşıyan caminin mimarı Atik Sinan’dan, yapının Ayasofya’dan daha kısa yapılmasının hesabını sorar. Mimar, “çok zelzele olduğu için” deyince iki eli de kesilir. Mahkemeye giden mimar padişahtan davacı olur ve Fatih duruşmaya davet edilir!
Ve acı gerçek Padişahın yargılanması bir yana, şahit olarak mahkemeye çıkarılmasının bile mümkün olmadığı bir sistemde Evliya Çelebi’nin akıl ve adalet arayışını temsil eden bu kurmaca, mahkeme sahnesi tatlıya bağlanarak biter. Ancak gerçek bambaşkadır: Atik Sinan 1471’de bir Eylül gecesi, deniz kıyısındaki izbe bir zindanda dövülerek öldürülmüştür.
TARİHE DÜŞÜLEN NOTLAR
BİLİMİNSANLARI ‘FELAKET GELİYOR’ DEDİLER KİMSEYE DİNLETEMEDİLER Yerbilimciler başta olmak üzere biliminsanları, afet öncesinde de bizi uyarmaktan asla vazgeçmemişti. Özellikle 2020’de…
DEPREM GÜNLÜĞÜ
Felaketle başlayan ve yaşarken yazılan…
Türkiye, 6 Şubat Pazartesi günü saat 04.17’de meydana gelen depremle sarsıldı. Merkezüssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7.7 büyüklüğündeki deprem Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Elazığ ve Hatay’ı vurdu. (26 Şubat itibarıyla) kimliği belirlenen 44 bin 374 insanımız depremlerde hayatını kaybederken 184 kişi hakkında da tutuklama kararı verildi. Kahramanmaraş depremleri yarattığı yıkım, yardımların ulaştırılmasındaki gecikmeler ve siyasi tartışmalarla olduğu kadar siyasetin çok üstüne çıkan, genç-yaşlı herkesi ortak bir acıda birleştiren sivil dayanışmayla da tarihe yazıldı.
DEPREM GERÇEĞİ VE İMAR BARIŞI
Önlenebilir felaket, felakete yolaçan siyaset
Yıllardır “geliyorum” diyen deprem, bütün iddiasına rağmen devletin hazırlıksızlığının yadsınamaz bir kanıtı oldu. Önlenebilir bir felaketin yerli ve millî bir varyantıyla karşı karşıya bulunduğumuz gerçeğinden hareket etmedikçe, önümüzdeki İstanbul depreminde de milletçe hükmen mağlup olmayı baştan kabullenmiş olmuyor muyuz?
27 ARALIK 1939 - ERZİNCAN DEPREMİ
Kaçmadılar… 1.000 kişiyi kurtardılar
Aralık 1939’da 7.9 şiddetinde bir depremle sarsılan Erzincan, Türkiye tarihinin en ağır yıkımlarından birine sahne oldu. O depremde, 33 bine…...
YILLARDIR BİTMEYEN BİR DİL SORUNU: “^”
Bir giydirilip bir çıkarıldı ‘şapka’ kafaları karıştırdı
Arap harflerinden Latin harflerine geçmek gibi güç sayılabilecek bir işi görece başarılı ve hızlı bir şekilde hayata geçiren Harf Devrimi, hem yazı hem de konuşma dilinde günümüzde etkileri hâla devam eden bazı tartışmaları beraberinde getirdi. Bunlardan biri de kamuoyunda “şapka” olarak bilinen işaretin kullanılıp kullanılmayacağı üzerine.