Ekim 2024 Sayımız Çıktı

Sosyalist Fecri gazetesi: Ezilen Müslümanlar’ın sesi

Yugoslavya Komünist Partisi’nin 1920’de Türkçe yayımladığı Sosyalist Fecri gazetesi bölgede yaşayan Müslüman işçi ve köylülerin sesi olmuş; Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı’nın açık şekilde eleştirildiği bir platforma dönüşmüştü. Boynik ve Rada’nın kitabı, gazetenin tüm sayılarını ilk defa toplu olarak okuyucuya sunuyor.

Osmanlı İmparatorlu­ğu’nun Balkanlar’da varlığını sürdürdüğü son dönemde, Bulgaristan, Yugos­lavya ve Makedonya’da yalnızca ulusal hareketler değil Sosyalist Enternasyonal nezdinde kabul görmüş sosyal demokrat partiler de vardı. Bu dönemde, halkların içiçe geçtiği bu bölgede, milli­yetlerarası savaşı önleyecek bir Balkan Federasyonu kurulma tartışması da yürütülmüştür.

Ocak 1909’da kurulan Üsküp Sosyal Demokrat Örgütü, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin Erfurt programına sadık kalan ilk Makedonyalı örgüttü. Kendi­lerini Osmanlı Sosyal Demokrat Partisi’nin yerel örgütü olarak tanıtmışlardı. Baştan beri en­ternasyonalist bir çizgiyi takip eden bu örgüt, 1909’da Selanik’te Osmanlı Sosyalist İşçi Federas­yonu’na katıldı ve çok milliyetli bir oluşumu model aldı. Örgütün yayımladığı Socijalistica Zora (Sosyalist Şafak), Selanik’te çıkan Ergatis ve El Labrador, İstanbul merkezli İştirak ve Sofya’da yayımlanan Rabotniceska Iskra ile birlikte dönemin Osmanlı sosyalist neşriyatı arasındadır. Bu gazete 10 yıl sonra Yugoslavya Komünist Partisi’nin yayın orga­nı olarak daha güçlü bir şekilde çıkacak ve 1920’de birkaç aylığına da olsa kardeş yayın organı Sos­yalist Fecri ile Müslüman ahaliye seslenecektir.

Sezgin Boynik ve Tevfik Rada, işte bu gazetenin öyküsünü anlatıyor. “Sosyalist Fecri” Gaze­tesi (1920) adlı kitapta, gazetenin tüm sayıları da ilk defa okurlara sunulmuş. Bunlarda özellikle Sovyet Devrimi ve Anadolu’daki Millî Mücadele ile ilgili çok sayıda haber dikkati çekiyor.

10 Eylül-19 Kasım 1920 ara­sında 12 sayı çıkan gazetenin yazıişleri sorumlusu ise Üsküp­lü öğretmen Ferit Bayram. Kitapta, Kemal Seyfullah’ın 1978’te yazdığı Ferit Bayram biyografisi de yer alıyor.

Ferit Bay­ram’ın ilginç bir yaşamöy­küsü var. Gazetenin yayın hayatına son verme­sinden hemen sonra 28 Kasım 1920’de yapılan seçimlerde Yugoslavya Komünist Partisi’nden (YKP) milletvekili seçilmiş. 1921’de, YKP’nin diğer Sol örgüt ve sendikalarla birlik­te yasaklanmasının ardından tutuklanan Bayram 2 yıl cezae­vinde yattıktan sonra ev hapsi­ne alınmış. 1930’da ilahiyat ve fen-edebiyat eğitimi verilen Üs­küp Büyük Medresesi’nde dersler vermeye başlamış. Medrese, şeriat fikirlerine karşı ılımlı bir İslâm anlayışını yaygınlaştırma­yı amaçlamışsa da, beklenmedik bir şekilde Müslüman gençlerin devrimci ve sosyalist de olduğu bir yer haline dönüşmüş. 1925- 1941 arasında 680 öğrencinin yaklaşık yüzde 10’u YKP üyesi olmuş. 2. Dünya Savaşı’nda sür­dürülen partizan savaşında da 37 medrese öğrencisi şehit düşmüş.

Masis Kürkçügil

TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR ATLASI

Uzun yıllardır televizyon ekran­larından tanıdığımız, Ortaasya Türk devletleriyle ilgili çok sayıda belgesel hazırlayan gazeteci Ah­met Yeşiltepe’nin çocuklar için kaleme aldığı ve Berk Öztürk’ün çizimleriyle katkı sağladığı Türk Dünyası Kültür Atlası yayımlandı. Yeşiltepe, sunuş yazısında kita­bını şöyle anlatıyor: “Derin bir merak duygusuyla ‘Bu insanlarla nasıl bir akrabalık bağım var?’ sorusunu heybeme koyup çıktım yola. Bizi ‘biz’ yapan kültürel bi­rikimin köklerini aramak üzere Asya’nın içlerine doğru 10 binler­ce kilometre yol gittim. Sonsuz­luk hissi uyandıran bozkırlardan doruğu bulutlarla kaplı mavi dağlara, kızıl-siyah renklerle yoğrulmuş İpek Yolu çöllerin­den en soğuk tundralara sayısız yolculuk… Elinizdeki Atlas, bu yolculukların özetidir”.

DAKİKALAR İÇİNDE OSMANLI PADİŞAHLARI

Tarihçi Önder Kaya’nın kitabında kimi askerî yönüyle, kimi politik dehasıyla, kimi özel hayatıy­la dikkatleri üzerine çeken 36 padişahın öyküleri fotoğraflar ve gravürler eşliğinde anlatı­lıyor. Peki bu padişahlar nasıl yetişmişti? Etraflarında nasıl bir devlet kadrosu vardı? Kişilikleri ve icraatları üzerine etki edenler kimlerdi? Neleri sever, nelerden hoşlanmazlardı? Aile hayatları nasıldı? Fırsat buldukça hangi meslek ya da sanat dalı ile uğ­raşırlardı? Kitapta bu soruların cevaplarının yanı sıra Hürrem Sultan, Pargalı İbrahim Paşa, Cem Sultan, Kösem Sultan, So­kollu Mehmet Paşa, Köse Mihal, Geyikli Baba, Emir Buhari, Şeyh Bedrettin, Şeytan İbrahim Paşa, Molla Kâbız, Aziz Mahmut Hüdai, Patrona Halil, Mimar Sinan, Kabakçı Mustafa gibi pek çok şahsiyetin hikâyesi; Kardeş Katli, Fetret Devri, Karlofça Anlaşması, Kadızadeler ile Sivasîlerin kav­gası, Lale Devri, Vaka-i Vakva­kiye, Vaka-i Hayriye gibi pek çok olay hakkında bilgiler de var.

İKİNCİ YÜZYILDA YENİDEN ATATÜRK

Emekli Tümgeneral Ahmet Ya­vuz’un anlatımıyla gazeteci Mert İnan tarafından kaleme alınan İkinci Yüzyılda Yeniden Atatürk, bilinmeyen ve merak edilen yön­leriyle Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce dünyasına ışık tutuyor. Kitapta Atatürk’ün Mareşal Fevzi Çakmak, Enver Paşa, Kazım Karabekir gibi isimlerle ilişkisi­ne de yer verilmiş. Ahmet Yavuz Atatürk’ün asker olarak örnek aldığı ve hayranlık duyduğu isimleri de şöyle sıralıyor: “Fatih Sultan Mehmet’i çok beğeniyor. Attila’yı, Timur’u, Napolyon’u çok iyi incelediğini biliyoruz. Napol­yon’u ‘sınırını bilmiyor’ sözleriyle eleştiriyor. Clausewitz’i, Jomini’yi inceliyor. Büyük Önder’in, Alman Mareşal Goltz Paşa’dan da etki­lendiğini görüyoruz. Goltz Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın akade­mide öğretmeniydi”.

İSTANBUL’UN BAYLAN’I: 100 YILLIK SERÜVEN

Yeme-içme kültüründeki de­ğişim ve dönüşümüne öncü­lük eden, cumhuriyetle yaşıt Baylan’ın asırlık yolculuğu bir kitaba dönüştü. Yazar Seve­cen Tunç kitabında Baylan’ın öyküsünü cumhuriyet tarihine koşut biçimde, tarihî dönemeç­lerin, değişimlerin, toplumsal ve ekonomik gelişmelerin izlerini sürerek anlatıyor. Baylan’ın mar­kalaşma sürecinin kahramanı ve Türkiye’nin ilk ‘okullu’ pastacısı olan Harry Lenas’ın öyküsünün de ayrıntılı biçimde ele alındığı kitaptan; Baylan’ın en meşhur lezzeti “Kup Griye”nin yaratıcı­sı olarak bilinen Lenas’ın aynı zamanda espresso kahve, cap­puccino, İtalyan dondurmaları, milkshake, tiramisu, İskandinav kanepeleri ve tam yağlı grav­yer peynirden yapılan “hakiki” tostları İstanbul’a ilk getiren kişi olduğunu da öğreniyoruz.

TÜRK HAVA HARP SANAYİİ TARİHİ

Osman Yalçın kitabında Türki­ye’nin pek çok ülkeden önce baş­ladığı ve hızlı geliştiği, fakat çabuk duraksadığı hava harp sanayisini geçmişten günümüze kadar ay­rıntılarıyla aktarıyor. İlk bölümde Mahmud Şevket Paşa’nın, savaş uçakları ufukta henüz belirmiş­ken harekete geçmesi ve havacılık çalışmalarının dünya devleriyle eşzamanlı olarak başlaması var. İlk hava harekatını Balkan Savaşları’nda gerçekleştiren Türk pilotlar, 1. Dünya Savaşı’nda ve Kurtuluş Savaşı’nda da kritik rol­ler oynuyorlar. Sonraki bölümde ise erken cumhuriyet dönemi ha­vacılık hamleleri, devletin ve özel girişimcilerin yatırımları, Türk uçaklarının dünyayla rekabet edecek seviyeye ulaşması, bu atı­lımın 2. Dünya Savaşı yıllarında duraklaması ve günümüze kadar olan dönem anlatılıyor.

DENGE OYUNU

Nazi-Sovyet Saldırmazlık Antlaşması’nın imzalandığı, Fransa’nın birkaç hafta içinde çöktüğü, Mihver güçlerinin hızla ilerlediği bir dönemde Türkiye, 2. Dünya Savaşı’na girmemek için büyük bir gayret göstermişti. Selim Deringil bu kitabında, iktisadî ve askerî açıdan eli epey zayıf olan Türki­ye’nin bu dönemde izlediği dış politikayı anlatıyor. Dış politi­kayı yönetenlerin gerçekçiliği ön plana alarak, nasıl “aktif ta­rafsızlık” izlediklerini, Müttefik ve Mihver ülkelerin diplomatla­rıyla nasıl pazarlık yaptıklarını, hangi argümanları kullandık­larını, savaş sırasında yaşanan­lar ve savaş sonrasında olacak­lar konusunda hangi hususlara dikkat ettiklerini diplomatik kaynakları, anıları, belgeleri ve basını ayrıntılı bir şekilde inceleyerek yansıtıyor.

AVRUPA’DA VE OSMANLI’DA CADILIK

Özge Özal kitabında, kadınların bir başkaldırı olarak benimse­diği cadı kimliğini, bu kimliğin evrimini, cadıların temsil ettiği doğaüstü güçleri, cadı avının arka planını ve tarihteki bazı cadı avı vakalarını anlatırken Avrupa tarihine has bir olgu olarak kabul edilen cadılık kavramının bu coğrafyayla sınırlı olmadığının da altını çiziyor. Zaten kitabın bir amacı da Osmanlı coğrafya­sındaki cadılık anlayışına ışık tutmak. Cadılığın Osmanlı’daki karşılığının Avrupa’dakinden farklarını açıklayan yazar, kitabın sonraki bölümlerinde Osmanlı İmparatorluğu’nda cadı­lıkla suçlanıp cezalandırılmış ka­dınlardan, birtakım cadılık vaka­ları sebebiyle alınan önlemlerden örneklere yer vermiş. Görsellerle zenginleştirilen kitabın sonunda geniş bir kaynakça da var.

TRAKYA’DA BİR LİMAN KENTİ: SELYMBRİA

Tanzimat dönemiyle birlikte tutulmaya başlanan temettuat defterleri, vatandaşların bilgile­riyle hayvan, arazi ve diğer mal malvarlıklarının hane bazında kaydedildiği resmî defterlerdi. Dönemin sosyal ve ekonomik tarihinin araştırılmasında önemli kaynak rolü üstlenen bu defterler, öncelikle devletin vergi mükelleflerini ayrıntılı biçimde tespit etmesine ve daha düzenli vergi toplamasına yarıyordu. Ahmet Can Uysal bu kitabında, 1845’te Silivri’de (eski adı Selymbria) tutulan temet­tuat defterlerinden yola çıkarak o yıllarda İstanbul’un buğday ihtiyacının önemli bir bölü­münü karşılayan ve hareketli bir ticaret hayatının olduğu Silivri’nin demografik, ekono­mik ve idarî yapısını mahalleler ve etnik topluluklar ölçeğinde detaylı bir şekilde inceliyor.

XIX. YÜZYIL İSTANBUL’UNDA RUMLAR

Meropi Anastassiadou bu kita­bında Pera Rumlar’ı özelinde İstanbul’un toplumsal, ekono­mik, kültürel ve kentsel değişi­minin izlerini sürmüş. 19. yüzyıl başında henüz bir mahalle olan Pera’nın yarım yüzyıl içinde Os­manlı modernleşmesinin vitrini ve yüzünü Avrupa’ya çevirmiş bir başkentin kalbi haline geli­şini anlatıldığı kitapta kiliseleri, okulları, hastaneleri ve hayır kurumlarıyla İstanbul’daki Rum varlığı anlatılırken Rumlar’ın gündelik yaşamından kesitler de sunuluyor. Anlatılanların arka planında, milliyetçiliğin yük­seldiği bir çağda kozmopolit İs­tanbul’un dönüşümü, Tanzimat reformlarının Rum kurumları üzerindeki etkisi, siyasal çalkan­tılar, rakip ideolojiler, cemaat içi dinamikler, tartışmalar, gerilim­ler ve uzlaşmalar da anlatılmış.