Kasım
sayımız çıktı

Ampute futbol: Gazilerin iradesi şampiyonluğu getirdi

Türkiye Ampute Futbol Milli Takımı’nın Avrupa Şampiyonu olması gözleri bu spor alanına çevirdi. Ampute futbolda ve diğer birçok spor branşında gazi sporcular başrol oynadı ve oynamaya devam ediyor. #tarih, gazi sporcularla konuştu.

Türkiye Ampute Fut­bol Milli Takımı 10 Ekim’de Avrupa Şam­piyonu oldu. Gelinen nokta­da ampute futbolun ve diğer birçok branşın kısa geçmişin­de özellikle Güneydoğu gazi­lerinin büyük payı var. #tarih ampute futbolun ve ok­çuluğun ilk millî sporcuları ile buluştu.

EROL AYHAN:

Karagücü, ampute futbolunun ilk takımı­dır, askerî kökenlidir. O takı­mın şu anda adı TSK. Ampute futbol Karagücü’nün bünyesi­ne başladı. Herkes gaziydi.

2004’te düzenlenen Gazi Turnuvası’nda rakipler çok za­yıftı, biz, Karagücü daha iyiy­dik. İlk resmi turnuvaydı, bu şekilde başlamış oldu. Türkiye Futbol Federasyonu’nun bunu desteklemesinden sonra Fahir Genç geldi. Ampute futboluna çok emeği olmuştur.

Karagücü çok iyi gitti ve milli takımın da iskeletini oluşturmaya başladı. Ora­da Türkiye’nin her yerinden yatan gazi arkadaşlar vardı. 2006’da biz dedik ki hepimiz dağılalım memleketimize her­kes orada takımını kursun.

Ben profesyonel olarak bı­raktım ama sağlık amaçlı hâlâ oynuyorum; çünkü ampute futbol olmasaydı ben bu kadar güzel düzelemezdim, iyileşe­mezdim. Ampute futbol oyna­maya başladıktan sonra benim hastaneyle işim bitti.

‘Gazi’ takım 2016 Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Milli Takımı Kaptanı Osman Çakmak (sağdan beşinci) Şırnak’ta sol ayağını kaybetmiş bir güneydoğu gazisi. Takımdaki diğer oyuncular sivil kökenli, teknik kadroda ise hâlâ kurucu isimler yer alıyor.

AHMET ALİ ÖZDUMAN:

2003’ün başı olması lazım; Orhan Azboy var bir bedene­ğitimi öğretmenidir. O zaman rehabilitasyon merkezinde asteğmen. Kamil Özyağcı­lar var, onun amiridir. Orhan Asteğmen’e talimat vermiş, o bana dedi, gel bu takımı kura­lım. Ben dedim ki bir bacağım kalmış neden onu da futbo­la vereyim? Ben iki bacağım varken futbol oynamamışım şimdi mi oynayayım? Pro­tezim takılmamış tekerlekli sandalyedeyim… Ama başla­dık, Ali Budak, Nurettin Bal­kaya…

2005’te Ukrayna’ya gittik. Karşımızda oynayanların hep­si sivil. Bizse hep asker yaralı­sıyız. Yenildik. Dedik daha faz­lası lazım. İdmanlara başladık. Brezilya’ya Dünya Şampiyona­sı’na gittik. Biz kendimizi çok iyi zannediyoruz ama o zaman nasıl olduğunu gördük. Fazla bir başarı elde edemedik.

Fahir Genç gelince biz on­dan teknik-taktik aldık. Yap­madığımız varyasyonlar öğ­rendik. Bizim ufkumuzu açtı. Başarı açlığı öyle başladı. Bu bizim rehabilite olduğumuz anlamına geliyordu. 2007’de Millî Takım’la Antalya’da Dünya Kupası’nda, Brezilya’y­la yaptığımız finalde Nuret­tin’in kafa golüyle yendik ve üçüncü olduk. O zaman da çok büyük sükse yaptık.

Ama sonra gençlerin önü­nü açtık, açıldı. Hak ettikleri yere geldiler. Onlara şampi­yonluk çok güzel yakıştı. Biz de gurur duyduk. Onlar tır­naklarıyla kazıyarak burala­ra geldiler. Gazilerin arasın­dan sıyrıldılar. Çünkü bizim 2006’da dediğimiz bu işin ga­zilerin işi olmadığıydı. Engelli gençleri de buna kazandıra­lım dedik. Sonra işte dediği gi­bi, dağıldık şehirlere, ilçelere, takımları kurduk. Bu ampute futbolun içinde acılar oldu­ğu gibi çok güzel şeyler de var. Bizi desteklediler, çabalarımız görüldü, önümüz açıldı. Ye­nildiğimizde hüngür hüngür ağladık ama çok şeyler de ba­şardık.

İlk oyuncular Ampute Futbol Milli Takım’ın ilk kadrolarında yer alan gazi sporcular, Ahmet Ali Özdoğan ve Erol Ayhan, Unutmayın kitabı yazarı Koray Gürbüz ile birlikte.
Ampute okçulukta ilk millî sporcu Hüseyin Sevik.

OKÇU HÜSEYİN SEVİK:

Gazilikten sonra spora yüzmeyle başladım, İskenderun’da. Ama sağlık sorunları nedeniyle o kaldı. Daha sonrasında okçuluk takımı başladı. Henüz düzensizdi. Turnuva yapılırdı ama baştan savma. Zaten bize de derlerdi, ‘biz sizden bir şey beklemiyoruz’ hani ‘maksat spor yaptıralım’. Beklemediler ama biz onlara bir şey verdik!

ODTÜ’den bir hocayla baş­ladık. İlerledik. 2002’den bah­sediyoruz. Ama bize maddi imkansızlıklardan bahsedil­meye başlandı. Sonra 2003’te Çek Cumhuriyeti’ne gittik, Avrupa Şampiyonası’na. Ben beşinci oldum. Benden sonra 2009’da yine okçulukta Dünya Şampiyonu olan Mustafa Ak yine bir gaziydi.