Kasım
sayımız çıktı

Dünyayı ele geçiren atıklar: Çöpler artık ‘geri dönüşsüz’

Çöpün tarihi belki insanlık tarihi kadar eski, ama Sanayi Devrimi’nden bu yana ürettiğimiz atıkların hem miktarı hem de niteliği çok değişti. 2. Dünya Savaşı sırasında “geri dönüşüm” bir yurtseverlik göstergesi olarak yaygınlaştı. Bugün ise “sıfır atık” gibi projeler, çöpün yalnız geri dönüştürülmesini değil tamamen ortadan kaldırılmasını da hedefliyor ve dünyanın geleceğinin buna bağlı olduğunu savunuyor. 

Bir çikolata ambalajı, boş bir gazoz kutusu veya geçen Pazar okuduğunuz gazete… Ortak noktaları, ister günlük şeker dozunuz ister dünya haberleri olsun, tüketmek istediğiniz asıl şeyleri size ulaştırdıktan sonra çöp kutusunu boylayan; “atık” haline gelen “araç”lar olmaları… Artan nüfusumuz ve tüketim hızımızla birlikte yerin altına gömüp unutmamızın giderek imkansız hale geldiği “atık” mevzuu. 

Aslında ilk çöp depolama sahalarının geçmişi, modern tarih anlatısının başlangıcından çok daha eskiye gidiyor. Yapılan arkeolojik kazılarda, avcı-toplayıcı grupların bile alet yapmak için yonttukları taş parçaları, hayvan kemikleri ve körelince attıkları aletlerden oluşan atıklarını biriktirdikleri anlaşılıyor. Örneğin Fransa’nın Yontma Taş Devri’nden kalma Gare de Couze bölgesinde, 275×55 metrelik bir alanda 2 milyona yakın taş alet kalıntısı bulundu. Yine de nüfusun ve eşyanın pek az olduğu bu dönemde atıkların miktarı da bugüne kıyasla yok denecek düzeyde kalmıştı. Tarihteki ilk çöp toplama ve çöplük oluşturma uygulaması ise, MÖ 3000’li yıllarda Girit Adası’ndaki Minos Medeniyeti’nin başkenti Knossos’da katı atıkları toplamak için derin çukurlar açılıp, üzerinin toprakla örtülmesiydi. Yine de antik dünyanın kentleri temizlik bakımından acınası haldeydi; bu durum da veba gibi pek çok hastalık ve salgına davetiye çıkartıyordu. İnsan dışkısı dahil tüm atıkların evlerin pencerelerinden sokağa fırlatıldığı, ortalıkta başıboş dolaşan kedi, köpek, koyun, inek gibi hayvanların bunları yiyeceğinin düşünüldüğü Ortaçağ Avrupası da pek farklı değildi. Kara veba, kolera, tifo, tifus gibi pek çok hastalık bu atıklarla beslenen hayvanlardan yayılmıştı. 

Atıksız evler mümkün  5 temel prensiple kendi hayatınızda “sıfır atık” felsefesini uygulamaya geçirebilirsiniz: Kullanmadığını reddet, kullandığını azalt, tükettiğini yeniden kullan/ tamir et, komposta dönüştür, geri dönüştür! 

Atıkların toplanmasına ve ortadan kaldırılmasına yönelik ilk yasal düzenleme, İngiltere’de 1297’de herkesin evinin önünü temiz tutmasını zorunlu hale getiren bir kanunla yapıldı. 1354’te ilk kez haftada bir çöp toplama uygulamasına başlanmıştı. Fakat bu uygulama pek titizlikle hayata geçirilmemiş olmalı ki 1628’te Kral bile sokaklardaki çöp kokusundan yakınmaya devam etmiştir. 

Osmanlı dönemi İstanbul’unda ise ilk çöp toplama sistemini Fatih Sultan Mehmet kurmuştu. Sonraları atıklar, çöp subaşılarının sorumluluğuna verildi. Acemi oğlanlar veya “çöp çıkaranlar” çöpleri subaşı gözetiminde arabalara ya da sırtlarında taşıdıkları küfelere doldurur; toplanan çöpler eşelenip, işe yarayanlar paylaştırıldıktan sonra gerisi denize dökülürdü. O dönemlerde atıklar daha çok organik olduğu için bunlar doğaya karışabiliyor, önemli bir çevre felaketi yaşanmıyordu. Bu iş için Kumkapı, Yenikapı ve Samatya gibi özel noktalar seçilse de, rastgele çöp boşaltımının önüne geçilemediği dönemler de vardı. Örneğin 1764’te kayıkçılar kethüdası, denizdeki çöpler nedeniyle kayıkların pislik içinde yüzdüğünü, yolcu indirip bindiremediklerini kadıya şikayet etmişti. Çöplerin denize dökülmesine ancak 1953’te son verilmiş ve Ümraniye, Habipler, Kemerburgaz’da oluşturulmaya başlanan çöp alanları kullanılmaya başlanmıştır. 

Günümüzde ise teknolojinin ilerlemesi, şehirleşme ve nüfusun artması, atıkların niteliğini de, oluşturdukları tehdidi de önemli ölçüde değiştirdi. Özellikle plastik madde kullanımının artmasıyla beraber büyüyen atık sorunu, tüm dünyayı ilgilendiren büyük bir problem haline geldi. Artık doğa, ürettiğimiz atık miktarı ve çeşitliliğiyle başa çıkamaz halde… 2000’lerin başından beri giderek yayılan “Sıfır Atık” projeleri, bu probleme bir çözüm önermek için geliştirildi. Peki “Sıfır Atık” nedir? 

Bir zamanlar denize… Çöpleri denize dökmek, doğada çözünebilen organik atıkların çoğunlukta olduğu dönemlerde kabul edilebilir bir yöntemdi. Bugün ise ürettiğimiz çöpün miktarı ve niteliği atıklarımızla ilgili ciddi şekilde düşünmemizi zorunlu kılıyor. 

“Sıfır Atık”; israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek bunun engellenmesi veya en aza indirgenmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanımının sağlanmasını kapsayan bir atık yönetim felsefesidir. 

2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan kaynak sıkıntısına çözüm olarak ortaya çıkan “geri dönüşüm” kampanyalarıyla, vatandaşlar özellikle metal ve fiber maddeleri toplamaya teşvik edilmiş; geri dönüşüm yurtseverliğin önemli bir unsuru haline gelmişti. 2000’lerde ilk defa ABD’de yerel yönetimler tarafından benimsenen, ardından yaklaşık 10 yıl önce bireyler arasında bir “yaşam tarzı” olarak da yaygınlaşan “sıfır atık hedefi” ise geri dönüşümden daha fazlası… Türkiye’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2023’e kadar sıfır atık yönetim sisteminin tüm ülkede uygulamaya konulmasını sağlayarak yıllık 20 milyar liralık ekonomik kazancın yanısıra 100 bin kişiye istihdam ve yüzde 35 oranında geri kazanım bekliyor.