Aralık
sayımız çıktı

¡No más guerra! Savaş yok ama zorluk çok

Kolombiya’da seçimleri kazanan eski gerilla Gustava Petro ve yardımcısı LGBTIQ+ savunucusu Francia Márquez, ülkede iktidarı kaybetmeyi kolay kolay kabul etmeyecek bir mafya ve aşırılık yanlısı sektörlerden şiddetli muhalefetle yüzleşmek zorunda. Güney Amerika’nın kuzeyinde iktidara gelen “baldırı çıplaklar” hükümeti…

Ülkesinde “Kolombiyalı Trump” olarak adlandı­rılan ve yolsuzluk nede­niyle soruşturma altında olma­sına rağmen seçik kampanyası­nı “yolsuzluğa” karşı mücadele olarak sürdürmeye çalışan işinsanı Rodolfo Hernández’in ardında bir parti yoktu. Karşı­sında ise 1980’lerdeki ulusal sol M-19 hareketinden eski bir ge­rilla vardı: Gustavo Petro.

Petro, aralarında ekolojist ve feminist girişimlerin, Hıris­tiyan muhafazkarlardan gelen siyasi şahsiyetlerin oluşturdu­ğu bir koalisyonu (Pacto Histó­rico) temsil ediyordu. Koalisyo­nun bu ideolojik çeşitliliği, bir iç gerilim kaynağıydı. Petro, da­ha merkezden birini yardımcı olarak göstermeye niyetli iken özellikle 2021 baharındaki halk hareketlerini gözönüne alarak Francia Márquez’i yardımcı olarak tercih etti.

Márquez, Afrika kökenli, feminist ve çevreciydi. Silah­lı çatışma, dışlanma ve yoksul­luktan en çok etkilenen bölge­lerden birinin toplumsal ha­reketlerinde öncülük etmişti. Birkaç yıl öncesine kadar, seç­kin ailelerin evlerinde ev işçisi olarak geçimini sağlıyordu. Bu­gün bir avukat, Goldman Ödü­lü sahibi, Başkan Yardımcısı ve Eşitlik Bakanı.

Kolombiya’da Petro ve Márquez’i tercih eden bölgeler, tarihsel olarak şiddet, sosyal dışlanma ve devletin ihmalinden en çok etkilenen bölgeler.

Özellikle gençlerin destek­lediği Petro, orta sınıfları ikna etmeye çalıştı ve geleneksel oligarşiye karşı ılımlı bir ikti­sadi program önerdi. Ülkedeki neoliberal ekonomik programı, petrol-gaz çıkarmaya bağımlı­lığı eleştirirken kadın ve LG­BTQ+ haklarını öne çıkarırken devlet ve gerillalar arasında da bir barış anlaşmasını destek­ledi. Kısacası Gustavo Petro ve Francia Márquez, milyonlarca Kolombiyalının savaş, otoriter­lik, sosyal dışlanma ve açlığın üstesinden gelme umudunu ve arzusunu somutlaştırabildi.

Pacto Histórico adayı Petro, 11.281.002 oy (%50.44) alarak Kolombiya tarihinde en çok oy alan başkan oldu. Sonuçların departmanlara göre haritası, Petro ve Márquez’i tercih eden bölgelerin, tarihsel olarak şid­det, sosyal dışlanma ve devle­tin ihmalinden en çok etkile­nen bölgeler olduğunu göste­riyor. Márquez’in şu sözleri de oluşturulan umudun çerçevesi­ni sunuyor: “Elleri nasırlıların hükümeti geldi. Sıradan insan­ların hükümeti. Kolombiya’nın “sans-culottes” (baldırı çıplak­lar) hükümeti. Gelin kardeş­lerim, bu milleti barıştıralım. Korkusuz, sevgiyle ve neşeyle. Haysiyet için, sosyal adalet için, ülkemizde ataerkilliği ortadan kaldırmak için… LGBTIQ+ top­luluğunun haklarını tüm çeşit­liliğiyle savunalım. Toprak ana­mızın, “büyük ev”in, biyolojik çeşitliliğe sahip çıkma hakları­nı savunalım. Yapısal ırkçılığı ortadan kaldırmak için birlikte mücadele edelim”.

Önceki dönemde Juan Ma­nuel Santos hükümeti ile FARC arasındaki barış görüşmeleri sırasında toplum kendi tarihi­ni tanıma konusunda önem­li adımlar atabilmişti. Örneğin Ulusal Tarihsel Hafıza Mer­kezi’nin çalışmaları sayesinde, şimdiye kadar susturulan kur­banların hikayeleri bilinmeye başlandı. Ardından Barış İçin Özel Yargı Alanına (JEP) kabul edilen milis ve askerlerin ifa­deleri, rejimin her şekilde sak­lamaya çalıştığı gerçekleri gün­yüzüne çıkardı. Buna ek olarak devam eden yolsuzluk skan­dalları, uyuşturucu kaçakçılı­ğı bağlantıları ve insan hakları ihlalleri, halkın güvenini sarstı. Nüfusun giderek artan bir bö­lümü Kolombiya trajedisinin büyüklüğünü ve boyutunu; te­rörün esas olarak rejimden kay­naklandığını anlamıştı.

20 yıldır aşırı sağ tarafın­dan yönetilen, son derece sınıf­çı, ırkçı ve ataerkil bir ülkede, bu ikilinin iktidara gelmesi, he­gemonik iktidarın çürümüş ya­pılarını temellerinden sarsıyor ve tarihte tartışmasız yeni bir dönemi başlatıyor. Öte yandan Pacto Histórico, 13 Mart’taki Kongre seçimlerinde en yük­sek oyu almış olmasına rağmen çoğunluğa sahip değil ve bu nedenle daha geniş bir cephe­ye ihtiyaç var. Hâlâ ihtiyatlı ve değişimden korkan 10 milyon Rodolfo Hernández seçmenine ulaşmak da önemli olacak.

Kolombiya’nın yeni yüzleri 20 yıldır aşırı sağ tarafından yönetilen Kolombiya’da işinsanı Rodolfo Hernández’in ardından ülke tarihinin en yüksek oy oranıyla seçimleri kazanan Gustavo Petro ve Afrika kökenli, feminist ve çevreci yardımcısı Francia Márquez.

Gustavo Petro, pandemiden bu yana keskin bir şekilde artan bir borç, büyük ölçüde devalüe edilmiş bir Peso ve hâlâ hassas vergi reformu ihtiyacı ile uğraş­mak zorunda. Bu arada kendi programını da uygulamaya çalı­şacak. Bu nedenle önümüzdeki birkaç yıl, muhalefetle zorunlu müzakereler ile değişim umu­dunu boşa çıkarmama zorunlu­luğu arasında zor bir dengele­me tecrübesi olacak.

Gustavo Petro ve ekibi, ül­kede iktidarı kaybetmeyi ko­lay kolay kabul etmeyecek bir mafya ve aşırılık yanlısı sek­törlerden şiddetli muhalefet­le yüzleşmek zorunda. Askerî güçlerin bir bölümünün dar­be örgütleyebileceğinden bile korkuluyor. Her durumda aktif vatandaşlık, popüler hükümeti savunmada temel bir rol oyna­yacak. Bunun için kurumlarla sokak arasındaki bağın güçlü kalması gerekiyor.