Kasım
sayımız çıktı

Muhteşem Sinan’ın mütevazı mescidi…

MİMAR SİNAN’IN ADINI TAŞIYAN TARİHî YAPI

Mimar Sinan Mescidi, Fatih-Yenibahçe semtinde bugün Va­tan Caddesi’ne inen bir yamaç üzerinde küçük bir park için­de bulunur. Mimar Sinan’ın kendi hayrı için 1566’dan önce inşa ettirdiği yapının yanında bir sıbyan mektebi, bir çeşme de bulunuyordu. 1918’deki Fatih yangınında sa­dece minaresi ve dört duvarı ayakta kalan cami terkedilmiş, içerisine ve çevresine gece­kondular yapılmıştı. 1976’da Vakıflar tarafından eski plan, fotoğraflar ve arkeolojik ka­zılardan elde edilen verilere dayanarak yeniden inşa edi­len mescit hâlen cami olarak kullanılıyor; ancak sıbyan mektebi artık yok.

Sinan’ın bazı mescitlerin­de olduğu gibi, minare ana yapıdan ayrı, avlu kapısının yanındadır. Şerefesi olmayan minarenin şerefe kısmını kü­çük bir kubbe örter. Yapı, “yaz­lık” olarak tanımlanabilecek geniş bir açık bölüme sahiptir. İstanbul’da muhteşem anıtlar inşa eden Mimar Sinan’ın kendi hatırasını yaşatmak için hazırladığı bu küçük külli­ye, kent tarihi açısından çok önemlidir. Bununla birlikte, maalesef büyük mimarın adına yakışır bir yapı-çevre düzenlemesine sahip değildir.

Yapıyla ilgili İslâm Ansik­lopedisi’nin ilgili maddesinde şu ibare vardır: “Mimar Sinan, kendi imkanları ile inşaını gerçekleştirdiği bu mescid için bir de vakıf tesis ederek içinde sundurma, köşk, ha­vuzlar ve akarsuyun bulundu­ğu bitişik bir bostanı vakfet­miş; çok sayıda ev, dükkan ve 300.000 gümüş akçe geliriyle buranın ‘kıyamete kadar’ yaşatılmasını ve kendisinden sonra başmimar olacakların evkafına nezaret etmesini şart koşmuştur”. Onun hatıra­sını yaşatmamız lazım.

Zaman_Kaymasi
Mimar Sinan Mescidi’nin erken cumhuriyet dönemindeki görüntüsü, 1918’de büyük oranda yanan yapının sadece minaresinin kaldığını gösteriyor. Hâlen cami olarak işlev gören mescit ve alanı, bugün tarihî kimliğinden çok uzak.