Şalgam, havuç, yumurta, domates, kremalı pasta… Hepsinin ilk akla gelen ortak özelliği, sofralarımıza yiyecek olarak gelmeleri. Bu gıda maddelerinin birkaç ortak özelliği daha var: Temas ettikleri yerde leke bırakmaları, bozulduklarında berbat kokmaları ve kolay fırlatılmaları. Bu özellikler, onları protestocular için ideal “silahlar” haline getiriyor. “Protest yiyecekler”in hikayesi…
İnsanları hayvanlardan ayıran önemli bir özellik de hedefe yönelik atış yapıp isabet ettirebilme yeteneğiymiş. Bu meziyet atalarımızın yiyecek bulma şansını arttırmış olmalı. Kollarımız ve leğen kemiğimiz dairesel bir şekilde hareket edecek biçimde; parmaklarımız, bileğimiz de bir şeyleri hedefe isabet ettirecek şekilde evrilmiş. İyi de olmuş.
Yemek, tarih boyunca sosyal direnişin, sivil başkaldırının bir parçası olarak nasıl kullanılmış diye düşünürken geldim bu noktaya. Bazen bir politikacının kafasında kırılan yumurta ya da şık ceketinin sırtında patlayan domates, havaya atılan bin tane slogandan daha etkili sonuç veriyor. Muhataba genellikle pek zarar vermediği için de görece barışçıl protesto yöntemlerinden sayılıyor yiyecek atmak.
Önce Roma’nın Afrika valisi sonra imparator olan Vespasianus tarihte kafasına şalgam yiyen ilk yönetici. Sene M.Ö. 63, yer Tunus’ta Hadrumetum kenti. Şehirliler yüksek vergiler, acımasız cezalar ve yiyecek sıkıntısından dolayı çok öfkelenmişler.
Kafasına şalgam yiyen başka birine kayıtlarda rastlamadım ama daha az can acıtıcı yumurta, domates, havuç, kokmuş lahana, yoğurt, un bombası, kremalı turta ve spagetti protestolarda kullanılan başlıca yiyecek malzemeleri olmuş. Kafe kültürünün yükselişi ile son yıllarda milkshake de yurtdışında protesto malzemesi olarak kullanılmaya başlamış.
Yiyecekle protesto konusunda milletler arasında da malzeme temelli bir ayrışma var gibi. Örneğin İngilizler ve Avustralyalılar yumurta atma konusunda ihtisas sahibi. “Yumurtalama” diye dilimize çevirebileceğimiz “egging” diye sözcük bile türetmişler. Yumurta kolay bulunan, kolay taşınan ve de yapışkan etkisi ile sevilen bir protesto yiyeceği. Ortaçağ’da boyunduruğa vurulan hükümlüleri halk yumurta atarak cezalandırırmış. Performansı beğenilmeyen sanatçılara da sahnede en çok atılan yiyecek yine yumurta. Birçok ünlü politikacı, yumurta ile hizaya getirilmek istenmiş: Helmut Kohl, Richard Nixon, Bill Clinton, Madeleine Albright, Emmanuel Macron, Arnold Schwarzenegger tanıdığımız isimlerden birkaçı. Hatırlayın; Yeni Zelanda’da bir camide katledilenler için göçmenleri suçlayan Avustralyalı politikacının kafasında yumurta kıran gence medya ve halk “egg boy” (Yumurta Çocuk) diyerek destek çıktı.
Yumurta yaralayabilir mi peki? Sarsılmaz sanılan egolara verdiği zarar dışında pek mümkün değil. Örneğin 2004’te Ukrayna başkanlık seçimi kampanyası sırasında vurulduğu sanılarak telaşla hastaneye koşturulan aday Viktor Yanukovych’e isabet edenin sadece bir yumurta olduğu anlaşınca politikacı milletin alay konusu olmuştu.
Komşumuz Yunanistan’da ise eskiden beri protesto için en fazla kullanılan yiyecek maddesi yoğurt. Süzme koyun yoğurdu yapışkanlığı nedeniyle daha çok tercih ediliyormuş. “Yoğurtlama” ya da onların diliyle “yaourtoma” 2012’den bu yana yaşanan ekonomik çöküşle birlikte politikacıları protesto yolu olmuş. 1960’lardan bu yana plastik kaplara giren yoğurtları hem taşıması, hem uzağa fırlatması kolay geliyormuş. Ayrıca feta, ouzo, zeytinyağı gibi Yunan ulusal kimliği ile bağlantılı ürünler olarak da algılanıyormuş.
“Politik meyve-sebzeler” arasına domatesi de ekleyelim. Özellikle hayvan hakları koruyucusu PETA, 2013 Kasım’ında kürk giyenlere karşı sürekli domatesli saldırılar düzenlemişti. Çürük domates de yumurta gibi atıldığı yerde neredeyse teatral bir etki ile patladığı ve kötü koktuğu için protestolarda pek seviliyor. İspanya’nın Buñol kasabasında öfkeli vatandaşlar meclis üyelerini domates yağmuruna tuttuklarında çok eğlenmiş olmalılar ki o zamandan bu yana her yıl La Tomatina festivalinde birbirlerine yüzlerce ton domates atarak o günü yadediyorlar.
İsraf etme protesto et İspanya’nın Buñol kasabasında meclis üyelerini protesto etmek için başlayan çürük domates atma geleneği, La Tomatina festivalinin ilham kaynağı olmuş. Halk her yıl, çöpe gidecek çürük domatesleri eğlenceli bir şekilde değerlendiriyor.
Protest yiyecek listesine unutmadan kremalı pastaları da ekleyelim. Avrupa’da ve bizde pek rastlanmayan surata kremalı pasta atma fikri “slapstick” denen abartılı komedilerin sevilerek seyredildiği yıllarda karşımıza çıkıyor. Pasta saldırısını ilk kez 1909’da aktör Ben Turpin’in oynadığı bir filmde izliyoruz. Seyirci bayılmış olmalı ki sonrasında Charlie Chaplin, Laurel- Hardy filmlerinde sürekli pastalı sahneler yer alıyor. Son yıllarda yüzüne pasta yiyen ünlüler arasında Bill Gates, Rupert Murdoch ve Ralph Nader’i sayalım.
Surata pasta “Nixon’a oy verdim” yazılı bir pankart tutan kadın, suratına pastayı yemiş. 1960’lar Amerikası’nda insanları çok eğlendiren “pastalama” eylemleri, sinemada da komedi unsuru olarak kullanılmıştı.
Ukrayna’da Rus konsolosluğunun kapısına asılan spagettiler; cips paketlerinin içine çok hava basılmasını protesto için paketlerden sal yapıp üstündeki adamla birlikte yüzdüren Koreli öğrenciler; geçimini akçaağaç şurubu üretimiyle sağlayan köylülerin işini yok edecek bir boru hattına karşı direnmek için “Boru hattı değil, gözleme!” kampanyası yaparak herkese gözleme ikram eden ABD’li çiftçilere kadar bu liste uzar gider.
Protestolarda yaratıcılık da önemli tabii ama, yaratıcılık yoksa bile hiç değilse ses çıkarıp, leke bıraksın, daha da iyisi kötü koksun, karizmayı çizsin, kendine getirsin! Yiyeceklerle yapılan protestoların en azından bu etkiyi gözettikleri ortada.