20. yüzyılın eşiğinde fütürizm savunucuları, geçmişin izlerini yokedip, modernitenin enerjisini yakalamak için sabırsızlık içerisindeydi. Sanattan modaya, danstan mimariye her alana laf yetiştiren fütüristler gastronomiye de el atmıştı. Makarnaya savaş açtılar; yemeği duyusal ve “bilimsel” bir şekilde ele aldılar; besleyiciliğe öncelik verdiler.
Atatürk'ün Selanik yıllarından beri sürdürdüğü "bir sofranın etrafında buluşma" geleneğinin merkezinde hiçbir zaman yemek-içmek olmadı. Sofrada ülke sorunları özgürce tartışılır; toplantılara sanatçılar, biliminsanları, şairler davet edilirdi. Çankaya sofraları yeni Türkiye'nin sosyal hayatı için de uygulamalı bir örnek teşkil edecekti.
Binlerce yıldır karakterini koruyan iran mutfağı, daha sağlıklı hâle gelen yeni tariflerle bir rönesans yaşıyor. iran’ın geniş topraklarındaki imparatorluk dönemlerinin ve Zerdüşt dininin, etkisi bugün de hissedilen özellikleri mutfağa da yansımış. En belirleyici tarafı ise baharat, çiçek ve otların zengin aromalarıyla tam bir füzyon mutfağı olması.