Aralık
sayımız çıktı

Ne heykel kaldı ne mescid ne evler 1572 yıllık anıt tarihe tanıklık eder…

KIZTAŞI VE MESCİDİ

İstanbul’un en eski anıtlarından biri, bugün Kıztaşı adını taşıyor. Bizans İmparatoru Markianos’un yaptırdığı küçük bir meydanın ortasındaki bu anıt, vaktiyle imparatorun heykelini taşıyormuş; muhtemelen 450-452 yılları civarında şehrin valisi Tatianus tarafından imparatorun onuruna inşa edilmiş. Bugün 17 metre yüksekliğinde. Üzerinde normal ebatlarda bir erkek heykeli de olduğu düşünülebilir. Bizans devrinde imparatorun adıyla anılan anıt, 1453’ten sonra evler-bah­çeler arasında kalmış ve unutulmuş. Türkler, kaidesindeki bir kalkanı uçuran iki Nike heykelini (Zafer/Talih Tanrıçaları) genç kızlar olarak görmüş ve anıtı “Kıztaşı” adıyla kabul etmiş (Türkçe konuşulan bölgelerde, neredeyse Asya’nın doğusun­dan Balkanlar’a “Kız” adı verilen birçok anıt, mevki, yapı vardır. Bu yeni isimle birlikte bazı efsaneler ve masallar bu anıt için anlatılır olmuş, hatta bazı hikayeler transfer edilmiştir. Şehirde aynı isimli bir başka sütunun da Vefa civarında olduğu bilinir. Hakkında anlatılan hikayelerin en meşhuru, yanından geçen kadınların iffetlerini koruyup koruyamadıklarını bir şekilde işaret ettiğidir).

1908’de çıkan bir yangında çevresindeki evler yanmış ve anıt ortaya çıkmıştır. Kısa süre sonra bir çevre düzenlemesi ile yeni caddeler açılmış ve doku büyük ölçüde değişmiştir. Bu­gün anıt; Kıztaşı, Kızanlık ve Dolap caddelerinin kesiştiği küçük bir meydanın ortasında kalır. Arkada görülen minare ve ahşap evler bugün yoktur. Minare Mustafa Bey Mescidi’ne ait olabilir (Fatih devrine tarihlenen bu ibadethane, Hadikatül Cevami’ye göre Reüsül Bevvabin Mustafa Bey tarafından inşa ettiril­miştir. Muhtemelen 1908 yangınından hemen sonra çevre düzenleme çalışmaları sırasında ortadan kalkmıştır). Yerinde modern apartmanlar inşa edilen caminin parçası olan Mus­tafa Çelebi çeşmesi ise günümüze ulaşmayı başarmıştır.

Hayri Fehmi Yılmaz

zk117