Dünya şairi Nâzım Hikmet’in eserleri şimdiye kadar birçok dile çevrildi. Ancak onun sağlığında yayımlanan Arapça ve Farsça kitapları neredeyse hiç bilinmiyor. 1956’da Beyrut’ta basılan Risâletun ilâ Nâzım Hikmet ve Kasâidu Uhrâ (Nâzım Hikmet’e Mektup ve Diğer Şiirler) adlı kitap, çağdaş Arap edebiyatının önemli isimlerinden Iraklı Abdülvehhab Beyyâtî tarafından hazırlanmıştı.
Nâzım Hikmet hakkında araştırmalar, yayınlar son yıllarda artan bir hızla çoğalmış, şairin hayatı ve eserleri detaylı şekilde incelenmeye başlanmıştır. Onun gerek hapis gerekse özgür yaşamında hâlâ pek çok bilinmeyen, keşfedilecek noktalar bulunduğu yeni yeni yapılan incelemelerle ortaya çıkmaktadır.
Prof. Dr. Halûk Oral, Melih Güneş, Güney Özkılınç, Yeşim Bilge, Handan Durgut gibi araştırmacılar son yıllarda Nâzım Hikmet’e ait özel malzemeleri belgeleyip, görünür kılarak onun bilinmeyen pek çok yönünü ortaya çıkardılar. Kıyıda köşede kalmış Nâzım’a ait özel belgelerden hareketle yapılan bu araştırmalar halen son hızla devam ediyor. Sevgili dostlarım Halûk Oral ve Melih Güneş, Nâzım’la ilgili olağanüstü projelere ve bunları okuyucuyla buluşturmaya devam ediyorlar.
Bu faaliyetler sürerken, küçük çapta bir Nâzım Hikmet koleksiyoneri olan bendeniz de, Melih Güneş’in “Kütüphanenizde Nâzım hayattayken yurtdışında basılmış hangi eserleri var?” diye sormasıyla bir tarama yaptım. İtiraf edeyim ki 1963 öncesinde basılı Nâzım Hikmet çevirileri bende çok fazla değildi. Ölümünden sonra basılan pek çok kitap bulmuş olmama karşın, kütüphanemde onun sağlığında basılı kitap adedi bir elin parmaklarını geçmiyordu.
İşte bunlardan biri dikkatimi çekti. 1956’da Beyrut’ta basılmış Arapça bir kitaptı. Kütüphanemde Nâzım’ın yabancı dillere çevrilmiş eserleri arasında Arapça, Farsça ve Urduca olmak üzere üç kitabı vardı. Arapça kitap sağlığında basılmıştı ve kapağında kendisinin bir portresi yer alıyordu.
Çağdaş Arap edebiyatının önemli isimlerinden Iraklı Abdülvehhab Beyyâtî (1926-1999) tarafından hazırlanıp Arapçaya çevrilen metinlerden oluşan kitap, Risâletun ilâ Nâzım Hikmet ve Kasâidu Uhrâ (Nâzım Hikmet’e Mektup ve Diğer Şiirler) adını taşımaktaydı. Elimdeki nüsha Beyrut’ta, Menşurâtu Mektebeti’l-Maârif fî Beyrut (Maârif Kitaplığı Yayınları) tarafından bastırılmıştı. Kitabın önsözü Doktor Ali Sa’d tarafından “Şiirsel Mektuplaşmalardan Yeni Bir Renk” başlığıyla yazılmıştı.
Kitabın içeriği şöyledir:
İlk şiir: Nâzım Hikmet’e mektup. Nâzım Hikmet İstanbul’da hapiste iken Makronissos adasından Menelaos Loudemis’in yazdığı şiirsel bir mektubun Arapça çevirisi (Bu mektup gibi kaleme alınan şiir, Nâzım Hikmet dergisinin 20 Haziran 1950 tarihli 8 sayısında üçüncü sayfada “Hasta Şaire” başlığıyla Türkçe olarak yayımlanmıştır).
Kitaptaki ikinci ve üçüncü şiir: “Nâzım Hikmet, Türkiye” bölüm başlığıyla “Beşinci Gün” (bu şiir Nâzım Hikmet’in İstanbul hapishanesinde açlık grevinde olduğu günlerde yazdığı şiirdir) ve “Don Kişot” isimli şiirlerinin Arapçaya çevirisidir.
Bu bölümden sonra, Nâzım Hikmet’le aynı dönemde yaşayan kimi şair ve edebiyat insanlarının eserleri vardır. Pablo Neruda’nın Howard Fast ve yine Franko tarafından hapishanede öldürülen Miguel Hernandez üzerine yazdığı şiirler; Mayakovski’nin “150 Milyonun Destanı” isimli eserinden parçalar; Abdullah Goran’ın Nâzım Hikmet’in de bir şiirini ithaf ettiği Amerikalı şarkıcı Paul Robeson için yazdığı şiir; Paul Eluard’ın “İnsanın Adaletinden” isimli şiiri; Danimarka’lı şair Otto Gulsted’in “9 Nisan” isimli şiiri; Federico Garcia Lorca’nın Antonio El Camborio’nun Sevilla Yolunda Tutuklanması başlıklı eseri ve diğer şiirleri, İngiliz edebiyatçı Wystan Hugh Auden’e ait Cenaze Hüzünleri çalışması, Amerikalı Howard Fast’in, Nâzım Hikmet’e şiirinin Arapça çevirileri yer almaktadır. Son iki sayfa ise kitabın fihristini ve Abdülvehhab Beyyâtî’nin yayımladığı eserlerin isimleri içermektedir.
Nâzım Hikmet ile dostluk kurmuş, yakın çevresindeki veya onu etkilemiş insanların eserlerinin Arapçaya çevirerek yayımlayan Abdülvehhab Beyyâtî; bu çalışmasından önce yazdığı el-Melâike ve’ş-Şeytan ve Ebârik Muheşşeme isimli kitaplarında adalet, eşitlik, yenilik, hürriyet, fakirlik, ezilmişlik, başkaldırı, devrim gibi kavramlar üzerinde durarak hem edebiyat alanında hem de Arap halkları arasında büyük bir üne kavuşmuştur. Geniş bir okuyucu ve hayran kitlesine hitap eden Abdülvehhab Beyyâtî’nin 1954-1964 arasında Moskova’da bulunduğu yıllarda Nâzım Hikmet ile görüştüğü, onunla dostluk kurduğu da bilinmektedir. Her ikisinin de 1958’de Taşkent’te yapılan Asya-Afrika Halkları Konferansı’na katıldıkları kesindir.
Nâzım Hikmet’e ait Farsçaya çevrilmiş olan diğer kitap ise 2005’te basılmıştır. Târîk-i Subh (Sabah Karanlığı) adını taşıyan 488 sayfalık eserin bir sayfası Türkçe diğer sayfası Farsçadır. Zerrin Tâcpenâhî nîk (Pervîn Himmetî) tarafından tercüme edilen eseri Tahran’da Neşr-i Dünyâ-yı Nev Yayınevi basmıştır. Kitabın baş tarafında 1965’te Ekber Babayef tarafından kaleme alınmış “Nâzım Hikmet’in Şiiri” adlı bir önsöz bulunmaktadır. Ayrıca bu yayınevinden Birader zindegi zîbâst (Yaşamak Güzel Şey be Kardeşim) de Farsçaya çevrilerek basılmıştır.
2014 yılında Kalem Ajans öncülüğünde basılan Nâzım Hikmet çevirilerinden biri de İnsânî Manzarnâme (Memleketimden İnsan Manzaraları) kitabıdır. Munno Bhai tarafından Urducaya çevrilen bu kitabın yayıncısı Cumhuri Yayınevi / Faruk Süheyl Gundî’dir. 5 bölümden meydana gelen 367 sayfalık eser, Pakistan’da Lahor kentinde basılmıştır.
(Arapça-Farsça metinleri çözmede yardım eden Abdullah Uğur ve Mehmet Arıkan’a teşekkür ederim).