Kasım
sayımız çıktı

Arkeoloji bilimi ve zorlama bir Med-Kürt bağlantısı…

“HAYALET KÜLTÜR”LER-HAYALÎ İLİŞKİLER

Med halkı, MÖ 1000’lerin başlarında Hazar’ın doğusundan güneye inen büyük göç kolunun kalabalık bir kümesiydi. Oluz Höyük kazılarında MÖ 600-550 arasına tarihlenen buluntular, “kimliklendirilmiş” arkeolojik bulgular değildir. Dolayısıyla bundan hareketle İslâmiyet öncesi Kürtler’le ilişkilendirilen yaklaşımlar bilimsel sayılamaz.

Oluz Höyük kazılarının 2022 ve 2023 dönem­lerinde 4B Mimari Tabakası’nda (MÖ 600-550) Med Krallığı dönemine ait mimari kalıntıların açığa çıkarılması; çanak-çömlek ve bazı küçük buluntuların saptanması Türki­ye kamuoyunda ve uluslararası arkeoloji çevrelerinde oldukça dikkati çekti.

Medler ve Med Krallığı’nın kendilerine ait yazılı kayıtların bugüne değin ortaya çıkarı­lamamış olması, arkeolojik bulguların kimliklendiril­mesini de zorlaştırıyordu. Bu süreçte, “ateş kültü” ile ilgili erken dönem bulguları, Oluz Höyük’ün MÖ 500’lerde bu krallığın batı sınırında kutsal bir yerleşme olduğunu kanıt­ladı. Med halkı, MÖ 1000’lerin başlarında Hazar Denizi’nin doğusundan güneye doğru inen büyük göç kolunun kalabalık bir kümesini oluşturmuştu. Büyük kafileden ayrılan Med küme­leri, Urmiya Gölü havzasına yerleşmişti. MÖ 8000’lerden (öntarih-protohistorya döne­mi) itibaren Medler’in yaşadığı bölgeyi Assurlular “Mada”, eski Yunanlar ise “Medya” olarak adlandırmışlardır.

Medler uzun yıllar süren mücadeleler sonucunda MÖ 625 civarında Sakalar’ı (Doğu İskitler) İran topraklarından çıkar­mışlardır. Ülkesindeki Turanî göçebelerden kurtulan Med Kralı Kyaksares (MÖ 625-585) İran coğrafyasında genişleme arzusundaydı. Bu siyaset doğ­rultusunda Medler, dönemin Pers ülkesi Parsua’ya ilerleye­rek Kral Ariaramna’yı egemen­lik altına aldılar ve ülkeyi talan ettiler. Kyaksares, Parsua ile beraber 1. Kyros’un (MÖ 640- 600) ülkesi Parşumaş’ı da ele geçirerek tahta 1. Kambys’i (MÖ 600-559) çıkardı. Böyle­likle Parsualar, Med Krallığı’na bağlı vasal bir beylik konumuna düştüler. Kyaksares’ten sonra Med Krallığı tahtına Astyages (MÖ 585-550) çıktı. Akhaime­nid soyundan gelen 1. Kambys, Kral Astyages’in kızı Mandana ile evlendi. Bu evlilikten, MÖ 559’da İran’da Önasya’nın en büyük imparatorluklarından birini kuracak olan Büyük Ky­ros doğdu (MÖ 590).

Arkeo_Tarih_1
Batı İran, Kuzey Mezopotamya ve Doğu Anadolu’da etkin güç durumuna gelen Medler batıdaki sınırlarını Kappadokia’ya kadar ilerletmişlerdi (MÖ 585).

İran’daki siyasal ve askerî yapılanmasını tamamlayan Medler, önce Urartu Krallığı, sonrasında ise Assur İmpara­torluğu’nun tarihten silinme­siyle Batı İran, Kuzey Mezo­potamya ve Doğu Anadolu’da etkin güç durumuna geldiler; Kral Kyarksares önderliğinde Fırat’ın batısındaki Anadolu topraklarını tehdit etmeye baş­ladılar. Medler’in batıya doğru hareketlenmeleri; Kızılırmak kavsi içi ve yakın çevresinde Antik Batı’nın Kappadokia dediği, Assurlular’ın ise Tabal, Kaşku ve Tukhana (Tuvana) olarak andığı topraklarda yaşayan Frigleşmiş Kızılırmak Havzası topluluklarının yakın geleceklerini belirleyen politik ve askerî olayların başında gelmektedir. Medler’in Ana­dolu’nun doğu yarısını işgal etmeleri (MÖ 590) ile Batı İran, Mezopotamya ve Anadolu top­raklarında kültürel anlamda bir birlik oluşmaya başladı. Bunun sonucunda Kızılırmak Havzası topluluklarının Medler’e karşı kültürel ve dinsel temelleri olan bir yakınlık hissetmeye başla­dıkları anlaşılmaktadır. Kül­türel birliğin sağlanmasında, Medler’in Anadolu’ya taşıdıkla­rı Erken Zerdüşt Dini’nin etkisi önemli olmuştur.

Arkeo_Tarih_2
Bugün İran’ın Şiraz şehrinin 50 km kuzeydoğusunda bulunan Persepolis’teki Apadana Sarayı duvar kabartmalarında Med ve Pers askerleri.

MÖ 559’da Persler’in başına geçen Büyük Kyros, Medler’in boyunduruğunda olmasına rağmen Elam Krallığı’nın eski başkenti Susa’yı ele geçirdi. Mezopotamya’nın güneyine açılan yol üzerinde bulunan Susa, stratejik konumu dola­yısıyla Persler için çok önemli bir merkez konumuna geldi. Uzun bir süre devam eden isyan sonucunda MÖ 550’de anne tarafından dedesi olan Med kralı Astyages’i yenen Kyros, iki krallığı birleştirerek kendisini ülkenin tek hakimi ilan etti.

Arkeo_Tarih_3
Persepolis’teki Apadana Sarayı kabartmalarından bir örnek.

Medler ve Med Krallığı hakkında, ikincil kaynaklar ile Persepolis Apadana Sarayı ka­bartmaları dışında kimliklendi­rilmiş arkeolojik bulgular yoktur. Arkeolojide “hayalet kültür” adı verilen bu durum, Medler’i daha güçlü oldukları dinî görünümleri ile tanımlamayı zorunlu kılar. Ahura Mazda, natürist külte bağlı olan Med tanrılarının en büyü­ğüdür. Ahura Mazda’nın dini olan Mazdeizm, İran ve yakın çevresi­ni ciddi biçimde etkilemiş ve eski İranlılar ateş, güneş, ay, toprak, su ve rüzgarı kutsal varlıklar olarak görmüşlerdir. Ay gece, güneş ise gündüz aydınlığını; ateş Ahura Mazda’nın varlığını; toprak ve su ise temizliği temsil ederler. Ateş, su ve toprağın kirletilmesi kesinlikle yasak­tır. Anne tarafından Med kanı taşıyan Büyük Kyros, dedesi Astyages’i mağlup edip Pers egemenliğini kurduğunda; Pers aristokrasisi Medler’in ruhban sınıfı olan Moglar (Muğ, Magi) tarafından temsil edilen ve ge­nellikle yoksullar tarafından be­nimsenmiş olan Zerdüşt Dini’ne sempati duymadılar. Moglar da Pers kralları ile soylularından hoşnut değillerdi; zaman zaman halkı krala karşı kışkırtma faali­yetlerine giriştiler. Med Krallığı döneminde saygın kişiler olarak hürmet gören Moglar, Persler tarafından ciddiye alınmadılar; ancak kurban ayini, fal ve rüya tabiri gibi ihtiyaçlar dahilinde talep gördüler.

Oluz Höyük’teki Med bulun­tularını analiz eden ve geçen ay yayımlanan (#tarih, s.109: “Medler, Oluz Höyük’e geldi; heykel-sunak gitti, ateş geldi”) yazımızdan sonra; özellikle kimi milliyetçi ile Kürt yerel tarihçilerin sosyal medyada “Med-Kürt eşitliği” temelinde bu arkeolojik keşfi siyasallaş­tırmaya çalıştıkları gözlendi. Bunun temel nedeni, Oluz Höyük’te “ateş kültü” ile Med Krallığı’nın birarada açığa çıkarılmış olmasıdır. Med-Kürt bağlantısı aslında uzun yıllar­dır gündemde olan bir şehir efsanesidir ve bilimsel açıdan kanıtlanmış bir yönü yoktur. Herodotos’un bildirdiğine göre, Medler İranî bir halktır ve Persler’le akrabalıkları vardır. Akhaimenid döneminde Persler Medler’i kendilerine örnek al­mış ve onlar gibi giyinmişlerdir. Büyük Kyros, Med, Elam, Babil, Lydia, Assur ve Fenike kıyafet­lerini görmüş, bunların içinde Medler’inkini benimsemiştir. Sözkonusu dönemde bir halkın başka bir halkın kıyafetinden giyinmesi pek görülmüş bir şey değildi ve bu durum bir utanç meselesiydi. Buna karşın, dil, ırk ve inançları bakımından birbirlerine çok yakın olan bu iki halk için böyle bir durum sözkonusu olmamıştır.

Med diline ait herhangi bir belge bulunmamakla birlikte, bunun Pers dili ile yakın olduğu düşünülmektedir. Teorik ve arkeolojik düzlemde Kürtler’in Medler’le tarihsel bağları oldu­ğunu söyleyebilecek durum­da değiliz. İslâmiyet öncesi tarihleri bir “karanlık çağ” olan Kürtler için, Medler ve Zerdüşt Dini üzerinden bir tarih oluş­turulmaya çalışılması bilimsel bir yaklaşım değildir. Bugüne değin Önasya coğrafyasında yapılan arkeolojik kazılarda İslâmiyet öncesi Kürtler’le iliş­kilendirilebilecek herhangi bir arkeolojik bulguyla karşılaşıl­madığı gibi, Kürtler’in Zerdüşt Dini mensubiyeti, ibadetleri ya da tarihsel ateşgedeleri ile ilgili hiçbir bilgi de yoktur. Ayrıca İslâmiyet öncesi Kürt tarihinde Zerdüşt Dini’ne mensup bir ta­rihsel şahsiyet de bilinmemek­tedir. Arkeoloji bilimi, aktüel siyasetin formatlarına göre düzenlenmez.

Arkeo_Tarih_4
Oluz Höyük 2023 kazıları esnasında arkeologlar Med Sunağı’nda çalışılırken.