1946’da sadece 6 sayı çıkabilen Yığın dergisi, hem olağanüstü yazarları hem de farklı fikirleri biraraya getiren çizgisiyle dikkati çeker. Mustafa Kemal’in güçlü cumhuriyet fikri; Nâzım Hikmet’in takma isimle ilk defa yayımlanan şiirleri; Abidin Dino, Behice Boran, Abdülbaki Gölpınarlı ve Halide Edip’in satırları ve güçlü çizimler biraradadır.
Tabloid boy dergiciliğin, kapak grafiği ve içerik yetkinliği olarak bizdeki en iyi örneklerinden biri 1946’da 15 günlük olarak yayımlanan Yığın’dır. Sadece 6 sayı çıkabilmiştir. Derginin Cumhuriyet Bayramı ve 10 Kasım Atatürk’ü anma sayısı kapakları unutulmazdır.
Nâzım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı ve Memleketimden İnsan Manzaraları Destanı’ndan ilk parçalar da takma isimle ilk defa Yığın’da yayımlanmıştır. Kadınlara özel sayı hazırlayan; işçinin sağlık sorunlarına kafa yoran; Abidin Dino, Behice Boran, Abdülbaki Gölpınarlı ve Halide Edip gibi yazarlarla çok fikirli, ilerici ve öncü bir dergi.
1 EKİM 1946
İlk sayı: Daima ileriye!
Derginin ilk sayısı 1 Ekim 1946’da yayımlandı. Başlığın tasarımı, “insan yığını”- kitlelerin silik resmi üzerine yazılama şeklinde Yığın yazısıyla yapıldı (Bu yazılama-grafik tekniği, dönemin Beşer, Ses gibi kimi Sol dergilerinde de görülür). Yazar kadrosunda Nâzım Hikmet, Orhan Kemal, Abidin Dino, Abdülbaki Gölpınarlı, Behice Boran, Sabire Dosdogru, Hulûsi Dosdogru, Burhan Arpad, Nevzat Hatko, Halide Edip Adıvar, Cahit Irgat, Suat Taşer, Hüsamettin Bozok, Kemal Bilbaşar, Ali Karasu (A. Kadir) gibi önde gelen isimler vardır.
İçinde özel bir not bulunmasa da Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi’nin (TSEKP) yayın organı olduğu bilinen Yığın, “Her ayın 1’inde ve 15’inde çıkar; fikir ve sanat mecmuasıdır”. Derginin her sayısında kapakta tematik ve toplumsal bir konu işlenmiştir. İlk sayının kapak çizimi ise, Belçikalı ressam Frans Masereel’den, yığınları ileriye-yeniye doğru yüreklendiren, sağ eliyle ileriyi gösteren toplumcu-figüratif bir çalışmadır. Kapak konusu ise Abdülbaki Gölpınarlı kaleminden Tevfik Fikret ve Yunus Emre’dir.
1 EKİM 1946
Nâzım Hikmet’in şiiri takma ismiyle yayımlandı
Ekim başında çıkan ilk sayının arka kapağında “Nigâr ile Mustafa” başlıklı bir şiir vardır. Kemal Sönmezler’in nefis karakalem çizimleriyle bezeli şiir “İbrahim Sabri” imzalıdır. Bu şairin kim olduğunu anlamak için, Nâzım Hikmet’in 20 Temmuz 1940 tarihinde Bursa Cezaevi’nden eşi Piraye Hanım’a yazdığa mektuba göz gezdirmek gerekecektir: “Diğer taraftan ‘Yunus ile Ceviz Ağacı’ serisine, yani şiirde hikaye tarzına devam ediyorum. ‘Nigâr ile Mustafa’ adıyla bir tane daha yazdım. Tashih edince sana yollayacağım. Belki de tashih edilmek üzereyken sen buraya gelirsin. Malum ya, vaadin var. Eylül’de buradasın.”
Nâzım Hikmet o sırada Bursa Cezaevi’ndedir ve sadece bedenen değil, fikirleri ve özellikle şiirleriyle de yasaklıdır. Kitapları basılamamakta, ismi anılamamaktadır. “Nigâr ile Mustafa” şiirini Piraye Hanım’a yazdığı mektuptan tam 6 yıl sonra ilk defa Yığın’da “İbrahim Sabri” takma ismiyle okuyucuyla buluşturacaktır. Şiirin kendi memleketinde kendi ismiyle yayımlanması için ise 20 sene daha geçmesi gerekecekti: Şiir Türkiye’de ilk defa 1966’da De Yayınları tarafından yayınlanan Memleketimden İnsan Manzaraları kitabında yayımlanabilmiştir!
Yığın’ın ilk 4 sayısının da, arka kapakta “İbrahim Sabri” imzasıyla Nâzım Hikmet’in daha önce yayımlanmamış şiirleri yer alacaktır.
15 EKİM 1946
‘Veremle mücadele bir devlet davasıdır’
Derginin 2. sayısının kapak konusu, o yılların en büyük belası verem hastalığı üzerinedir. 1946, veremle mücadelenin sürdüğü bir yıldır. Yığın’ın kapak yazısını da eşi Hulusi Özdoğru gibi hekim olan ve ömrünü işçi sağlığına adamış olan Sabire Özdoğru yazmıştır. Özdoğru’nun yazısı şu satırlarla sonlanır: “Verem mücadelesi bir hayır cemiyeti davası ve bayramlarda toplanan ianelerle üç-beş zenginin gönlünden kopacak sadakaların halledebileceği bir mesele değil, memleketin yarını bakımından üzerinde ısrarla durulması gereken bir devlet davasıdır.” 2. sayıda ayrıca Arslan Kaynardağ’ın Charlie Chaplin için yazdığı “Şarlo’nun yeri demokrasi cephesinin ön safındadır” yazısı ilgi çekicidir.
1 KASIM/15 ARALIK 1946
Cumhuriyet ve demokrasi: ‘Biri diğerinden ayrılamaz’
Cumhuriyetin 13. yılının kutlandığı 3. sayı, Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 8. yılında yayımlanan 4. sayı ve Beethoven’in konu edildiği 6. sayının kapakları çok çarpıcıdır. Üç kapak da, unutulmuş bir çizer olan ve genç yaşta vefat eden “Faris” yani Faris Erkman (1915-1950) imzalıdır. 29 Ekim konulu 3. sayının kapağında bir aslan görünümündeki emperyalizmle mücadele eden güçlü bir insan, güçlü bir cumhuriyet tasvir edilmiş ve kapağın altına büyük puntolarla “Cumhuriyet ve gerçek demokrasi hiçbir zaman biri diğerinden ayrılamaz” notu düşülmüştür.
Yığın’ın 15 Aralık 1946 tarihli 6. sayısında ise kapak konusu Beethoven’dır. Faris Erkman kendine özgü portre geleneğini bu kapakta daha pastoral bir anlatımla adeta zirveye taşımıştır.
Aziz Nesin, geriye doğru dürüst bir fotoğrafı bile kalmamış, 35 yaşında ölen yaşıtı Faris Erkman’ı, yani cezaevi arkadaşını, Böyle Gelmiş Böyle Gitmez-1 kitabında şöyle anlatır: “Faris Erkman 5 yıl hapis yattı. Faris’le Harbiye Askerî Cezaevi’nde, sonra da Sultanahmet Cezaevi’nde bir koğuşta yattım. Cezaevinde de Darüşşafaka’daki o sapsarı saçlı çekingen çocuk gibiydi; sessizdi, uysaldı, yumuşaktı. Ranzasına uzanır saatlerce ve saatlerce büyük resim ustalarının röprodüksiyon albümlerine bakardı. Bu tabloyu önüne koyup, bütün bir yarım gün baktığı olurdu. Hep resimden konuşurdu. Birkaç arkadaşına cezaevinde resmin ne olduğunu anlattı, öğretti durdu. Cezaevinde ülseri çok azmıştı. Sürekli perhiz yapıyor, ilaçlarla yaşıyordu. Bahtsızlığına, ikinci evliliğini de eklemek gerekir. 5 yıl yattıktan sonra cezaevinden çok hasta, çok zayıf olarak çıktı. Hastalığına, bir de iş bulmak, çalışmak, geçim zorluğu eklendi. Ameliyat olması gerekiyordu; ama çok zayıf olduğundan birazcık toplamalıydı. Vakit kalmadı, kan geldi. Cezaevinden çıkışından, sanırım 6 ay sonra, daha çok kan geldi ve öldü.”
15 Kasım 1946
Atatürk: Türkiye’yi Sağ’a değil Sol’a götürmek isteyen bir mücahit
15 Kasım 1946 tarihli 4. sayıda, Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 8. yılında anıldığı kapak dosyasının giriş yazısı şöyle başlar: “Tarih karşısında Atatürk. Atatürk Türkiye’yi ileri bir merhaleyle Sağ’a değil Sol’a götürmek isteyen bir mücahitti.” Dergide “Atatürk ve Türk Kadınları” başlıklı yazıyı kaleme alan Sabire Özdoğru ise şöyle yazacaktır: “İstiklal Savaşı’nda kahramanlık destanlarına adlarını şerefle yazdıran mütevazı Türk kadınları, yarının da sanayi, kültür-bilim ve sanat kahramanları olacaktır… Türk kadınının temiz, çalışkan ve faziletli adı, fabrikalardan üniversitelere, köylerden şehirlere kadar her tarafı dolaşacak ve barışsever mevcudiyeti ile dünya kadınlığının yanında şerefli mevkiini alacaktır. Türk kadınları varlığını borçlu olduğu büyük Atatürk’e minnettardır.”
Kebikeç dergisinin 2014’te çıkan 38. sayısında, “Eski Sol Üzerine Yeni Notlar…” yazısında Yığın’ı konu eden araştırmacı M. Bülent Varlık, derginin Atatürk devrimlerine bağlılığı ve desteğini şöyle aktarır: “Yığın’da açık bir sosyalizm propagandası yapılmamış, sözgelimi yazılarda Sovyetler Birliği’nin adı bile pek geçmemiştir. Buna karşılık Atatürk devrimleri sonuna kadar savunulmuştur…”
1 ARALIK 1946
Kadın da çalışacak insan gibi yaşayacak
5. sayının kapak konusu “kadın meselesi”dir. İmzasız kapak portresinde, çaresiz bir kadın tasviri yer alır. Yazılar, toplumun bütün kesimlerindeki kadınların çalışması gerektiği üzerinedir. “Kadın Çalışıyor” başlıklı başyazı şu satırlarla sonlanır: “Bugün bizde hâla kadının çalışması birkaç münevverin vereceği karara bağlı imiş gibi, bunun münazara ve münakaşa mevzuu olması sadece gülünçtür. Bugün ızdırap içinde yaşayan, istismar edilen kadının, başındaki efendilerden sadece bir isteği vardır: İnsan gibi yaşamak. Üniversiteli gençler bunun ne şekilde başarılabileceğini münakaşa ederlerse, geri kafaları aydınlatmak için çok daha ileri bir iş görmüş olurlar.” Bu sayıda Halide Edip Adıvar’ın “Kadın Çalışacaktır”, Abdülbaki Gölpınarlı’nın “Kadının Ezeli Hakkı” yazıları ve yine isimsiz olarak Nâzım Hikmet’in “Kadınlar” şiiri yer alır.
15 ARALIK 1946
‘Komünizm kışkırtıcılığı yaptı’, diye yasaklandı; günlük basın sıkıyönetimi alkışladı!
Yığın’ın 15 Aralık 1946 tarihli 6. ve son sayısı oldukça nadirdir. Bu sayı, çıktıktan hemen 1 gün sonra, sıkıyönetim komutanlığı tebliği ile “komünist tahrikatı (kışkırtıcılığı)” yaptığı gerekçesiyle toplatılmıştır. Yığın’ın da aralarında bulunduğu Sendika, Ses, Nor Or, Gün, Dost adlı gazete ve dergiler süresiz; Büyük Doğu ve Yarın dergileri ise 4 ay süreyle kapatılır; matbaalara kilit vurulur, çıkan nüshalar toplatılır. 17 Aralık 1946 tarihli günlük gazeteler bu haberi manşetlerinden yayımlar ve onlar da bu dergileri “komünist kışkırtıcılığı” yapmakla suçlar!