Kasım
sayımız çıktı

Bilgisayarlar, çipler ve satrançta yaygınlaşan hile

Hile, sahtekarlık, şike ve haksızlık öteden beri var. Satrançta da var. Ancak bilgisayar kullanımı ve sonrasındaki sofistike yöntemler, artık en üst düzey profesyonel turnuvalarda ciddi bir sorun. Sufle vermekten derinin altına yerleştirilen transistörlere; istihbarat yöntemlerinden piyasanın devlerine; sportif faaliyetlerden iktidar ilişkilerine satrancın üzerindeki kara bulutlar.

Eylül ayında oynanan Sinquefeld Kupası’nda, Dünya Satranç Şampi­yonu Magnus Carlsen’in genç Amerikalı Hans Moke Nie­mann’a kaybettikten sonra turnuvayı bırakması kamu­oyunda büyük ilgi oluşturdu. Carlsen’in, Niemann’ın oyun­da bilgisayar kullanarak hile yaptığını ima etmesi sonra­sı, “chess.com” isimli popüler oyun platformu da Niemann’ın sitelerinde hile yaptığı için iki defa yasaklandığını açıkladı. Hemen akabinde Carlsen, bu defa internet üstünde oyna­nan Julius Baer Nesiller Rapid Turnuvası’nın eleme turla­rında önce Niemann’a kar­şı 2. hamle terketti; ardından turnuvayı kazandıktan sonra, Niemann’ın masa başında hile yaptığına inandığını açık ola­rak belirtti.

Carlsen-Niemann skanda­lı kamuoyunda patlarken, sat­ranç hiç beklenmedik bir anda büyük ilgi gördü; ülkemizde bile satrancın bir spor oldu­ğundan dahi habersiz bir ke­sim ve amatörler konuyla ilgili akıllarına ne gelirse söylemeye başladı.

Öncelikle satranç tarihin­de hilenin hep varolduğunu söyleyelim; ancak bunu ikiye ayırmamız gerek: Öncesi dev­rin sufle ve şikeye dayalı aran­je edilmiş turnuvaları ve di­ğer trükler; modernite sonrası devrin illeti bilgisayar, satranç motorları ve hatta yapay zeka kullanmak vasıtasıyla yapılan hileler.

Bilgisayarın insana üstün­lük sağladığı andan, başka bir deyişle Deep Blue’nun Kaspa­rov’u 3.5-2.5 yendiği 1997’den itibaren, ibre hep bilgisayar­dan yana oldu. Cep telefonları, küçük ve çok kuvvetli bilgisa­yarlara dönüştü. Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki açık turnu­vada, tuvalete cep telefonu­nu yerleştirip naklen yayından faydalanarak hamleyi bilgisa­yardan alan Gürcü Nigalidze; tuvalette çorap altına sakladığı cep telefonuna bakan aslen Kı­rım Tatarı Çek Rausis’in yaka­lanmasına kadar, sistem iyi-kö­tü anlaşılabiliyordu. Hatta bu­nun ötesinde, oldukça yaratıcı hilelerle dahi karşılaştık: Tur­nuva salonunu satranç tahtası gibi Cartesien tablosu şeklin­de karelere bölünmesi; takım kaptanının dışarıda telefondan aldığı hamleyi salonda koor­dine edilmiş sektöre deplase olmak vasıtasıyla aktarması… (Fransız millî takım oyuncusu Feller’e verilen bu sistem, itiraf neticesinde yakalanmıştı).

Amatörleri sürekli olarak meşgul eden soru hilenin na­sıl yapıldığıyken profesyonel göz, doğal hamleyle bilgisayar hamlesini ayırt edebilmekte ol­duğundan, yöntemi pek önem­sememekte. Bugün geldiğimiz noktayı izah etmekte iki nokta önemli:

1. Bilinmeyen bir teknolo­ji. Genelde bu tarz buluşların askerî kökenli olduğunu ha­tırlayalım. Örneğin “internet” 1950’lerde keşfedilmişken, an­cak 1990’ların ikinci yarısın­da kullanıma sunulmuştu. Sat­ranç, bilgisayar teknolojisi için her zaman önem teşkil etmek­teydi. Önce makinaların hatayı öğrenip öğrenmediği satranç oynamaları üzerinden ölçülür­ken; 2008’den itibaren Alp­ha0’nun “Stockfish” isimli bil­gisayar programı satrancı ken­di kendine öğrettikten sonra yapay zekaya ulaşıldığını ıspat etti. Sembiyotik olarak çalışan bir alet sadece metal detektör­lerinden geçmekle kalmaz aynı zamanda içerden çalıştığı için naklen yayının geciktirilmesi gibi önlemleri de safdışı bıra­kabilir. Bu ihtimal Niemann’ın bir proje olduğunu, belki de de­neyin neticelerinin satrançtan ziyade askerî alanda da kulla­nabileceği gerçeğini beraberin­de getiriyor.

Geçen Eylül ayında oynanan uluslararası turnuvalarda Dünya Satranç Şampiyonu Magnus Carlsen (solda), Hans Moke Niemann’ın hile yaptığını söylemiş ve ortalık birbirine girmişti.

2. Tüm dünyanın gözünü satranca çevirdiği anda, Elon Musk, Twitter üzerinden Nie­mann’ın parti sırasında hile yaptığını söyleyen bir videoyu paylaşmış ve akabinde silmiş­ti. Satranç konusunda başka paylaşımlar da yapan Musk’ın resmî hesabından “Talent hits a target no one else can hit, ge­nius hits a target no one can see -cause it’s in ur butt” (Ye­tenek kimsenin vuramayacağı bir hedefi vurur, deha ise kim­senin göremeyeceği bir hedefi vurur -çünkü o hedef k.çınız­dadır) diye yazılmıştı.

Uzun menzilli seks oyun­cakları bir süredir gündemde. Oyuncağın işleyiş tarzı vib­rasyon, yani titreşim üzerine olduğundan titreşim notasyo­na dönüşebiliyor. Örneğin sat­rançtaki c4 karesi “a, b, c =3 tit­reşim, stop, 4 titreşim” olarak koordine edildiğinde, program üzerinde benzer aleti bulun­duran oyuncuya her konumda en iyi hamleyi vibrasyonla yol­layabiliyor. Musk’ın beyanatı ciddiye alınmalı; zira hile aleti illa çok “kritik” bir yere saklan­mak zorunda değil, herhangi bir deri altı aparatı transistör görevi üstlenebiliyor.

Hile tarih boyunca özen­dirilmiş. Bir tür “akıllılık” ola­rak görülmüş. Satrançta da hâl böyle olunca, dürüst müca­dele edenler mücadele ede­mez oluyor. Hilenin en kolay şekilde yapıldığı internette­ki satranç partilerinde tespit edilenler yasaklılar listesine giriyor, hesapları kapatılıyor. Ancak hem FIDE (Uluslararası Satranç Federasyonu) hem de lokal federasyonlar yetersizlik­ler yüzünden konunun üzerine gidemiyor. Niemann’ın “chess.com”da hile yapıp yakalandı­ğını yukarda belirtmiştik. Son yıllarda bilgisayar hamlesiyle insan hamlesi arasındaki iliş­ki, Buffalo Üniversitesi’nden istatistik uzmanı IM Kenneth Regan tarafından olabilecek en iyi şekilde irdelendi. Ancak satrancın bir istatistik sporu olmadığını unutmayalım. Tam 40 hamle üstüste en iyi hamle­yi oynadıktan sonra 1 hamlede mat olursanız, bu parti kayıt­lara istatistiki olarak “0” diye geçer. Ayrıca hile yaparken bil­gisayarın ilk tercihini değil de zaman zaman ikinci tercihi­ni kullanan ve az sayıda hile­li hamleye başvuranlara karşı Regan ve sistemi aciz.

Tüm bunlara karşı, satranç turnuvaları sırasında tek bir çı­kar yol var: “Jammer” adı veri­len sinyal boğucular. Ancak bu­rada ciddi bir problem var. Zira naklen yayın, bilhassa pandemi sonrası satranç turnuvalarının vazgeçilmezi hâline gelmiş du­rumda. Bu jammer’lar da tur­nuva sırasında naklen yayına izin vermiyor.

Yakın tarihte Niemann öncesi hile konusundaki en önemli hadise Bulgar Borislav İvanov ile yaşanmıştı. Kendi­si bundan yaklaşık 10 yıl evvel 2.200 ratinglik bir amatörken çok kısa bir süre içinde İspan­ya’da Benidorm, Hırvatistan’da Zadar ve yaşadığı şehir olan Blagoevgrad’daki açık turnu­valarda üstün başarılar elde etmiş; tanınmış büyükustaları bir çırpıda yenerek büyük şüp­he uyandırmıştı. Birkaç ayda 150 rating kazanan sporcunun oyun esnasında odasına giren hakemlerin yaşadığı şaşkınlık büyük oldu; zira odada ne bil­gisayar ne satranç takımı ne de satranç kitap ve defterleri var­dı! Ancak Rus asıllı Amerikalı GM Maxim Dlugy, Bulgar İva­nov’un diskalifiye olmasına ve­sile oldu. Kendisi de daha önce çeşitli şike, hile ve şaibeye bu­laşmış olan eski ABD Satranç Federasyonu Başkanı Dlugy, Blagoevgrad Open’ın 7. turun­da Ivanov’la eşleşince, Sof­ya’da güvenlik sistemlerinde çalışan eski KGB görevlisi Rus arkadaşını çağırdı. Tur öncesi hakemlerden hem kendisinin hem de Ivanov’un tam donanı­ma sahip bir uzman tarafından eşzamanlı olarak üst araması­na tabi tutulmasını talep etti. İlginç bir şekilde buna itiraz etmeyen İvanov, iş ayakkabı­lara gelince reddetti. Kısa bir süre sonra Bulgaristan Satranç Federasyonu tarafından çağrıl­dığı yalan makinesi testine de gelmeyince diskalifiye edildi ve satranç hayatı bitti.

Olayın ehemmiyeti bugün­lerde biraz daha anlaşılır hâle geldi: Carlsen, Niemann ile il­gili demeçlerinde genç Ameri­kalının mentoru Dlugy’den iyi eğitim aldığını da belirttiğin­de, birdenbire ikili arasında­ki ilişki de ortaya çıkmış oldu. Bununla da kalmadı; Dlugy’nin de “chess.com” platformunda hile yaptığı kurumun yetkili­si IM Daniel Rensch tarafın­dan açıklandı. Tabii ilginç olan, 2013’te GM Maxim Dlugy’nin küçük çaplı Blagoevgrad Tur­nuvası’na niye katıldığı. Acaba ne olursa olsun devrin büyük hilekarı Borislav İvanov ile ta­nışmayı ve sistemi öğrenmeyi mi amaçlıyordu?

Satrançta bilinen ilk elekt­ronik hile vakası 1993’te Phi­ladelphia’da oynanan gelenek­sel World Open’da yaşandı. Turnuvaya katılanlardan biri de 1957’de ölmüş Macar asıl­lı Amerikalı biliminsanı John Von Neumann’ın adını kulla­nan siyahi bir gençti. O yıllarda ABD turnuvalarında walkman dinlemek serbestti ve gencin örgülü uzun saçları resmi ta­mamlamaktaydı. Birçok oyun­cuyu yenen, İzlandalı GM Hel­gi Olafsson’la berabere kalan genç, FM Daniel Shapiro’yla oynarken herhalde sistemin iş­levsizliğinden hamle gelmeyince 9. hamlede zamandan kay­betti. Kategori ödülünü almaya gittiğinde organizatör Bill Goi­chberg ona bir sürpriz hazırla­mıştı. “1 hamlede mat soru­sunu çöz, ödülünü al” diyen Goichberg’e “bugün çok form­suzum” diye cevap veren siyahi genç hemen sırra kadem bastı.

Şampiyonluğun üstündeki gölge Satrançta hile, yıllardır en üst düzeydeki turnuvalarda ve dünya şampiyonalarında iddia edilen, kimi zaman gerçekten yaşanan bir olgu. Yakın tarihteki Fischer- Spaski, Karpov-Kasparov ve sonrasındaki birçok dünya şampiyonluğu unvan maçında hile yapıldığı iddia edilmişti.

Dünya satranç şampiyo­naları esnasında en büyük hi­le iddiası ise, Rusya’nın oto­nom cumhuriyetlerinden Kal­mukya’nın başkenti Elista’da 2006’da yapılan Kramnik-To­palov unvan maçında orta­ya atıldı. 12 partilik maçın ilk oyunlarında genelde kötü ko­numlarda olmasına rağmen 3-1 önde giden Kramnik, parti ba­şına 20-25 kez tuvalete gidip geliyordu. Watergate’e nazi­re olacak şekilde “Toiletgate” olarak adlandırılan hadisede, Topalov cephesi Rus oyuncu­nun tuvalet görüntülerini is­tedi. Gergin ortamda Kramnik maçın 5. oyununa çıkmayıp hükmen kaybetti. Görüntüleri sızdırdığı ilan edilen İtiraz Ku­rulu toptan değişti ve Topalov 2 oyun daha alıp maçı lehine çevirmesine rağmen 10. oyunu kaybedince maçın ilk bölümü 6-6 beraberlikle sonuçlandı. Uzatmada hızlı partilerde her­hangi bir şaibe olmadan Kram­nik kazanınca olay kapandı. Hile sadece teknoloji vasıta­sıyla gelmez. Çağlar ilerledikçe kuralların ihlal şekli de değişti. Benim tarihte dikkatimi çeken ilk hile 1906’daki Rusya Birinci­liği’ndendir. Salwe’nin arkasın­dan ikincilik için çekişenlerden Blumenfeld, ajurne sırasın­da hasmı Rubinstein’ın rakibi Malyutin’e yardım etmekle kal­maz, oturum esnasında sessiz­liği de bozar. Malyutin kazanır ama centilmenlik dışı hareket itirazı üzerine Rubinstein’ga­lip ilan edilir (O da bu biçim­de kazanmak istemediğinden beraberlik teklif eder ve yılan hikayesine dönen parti böylece biter). Hilenin şekli her zaman teknik olmaz. Yine 1900’lerin başında Gürcü Prensi Dadiyani oyunlar-turnuvalar düzenleyip kendini satranççı ilan edince ilk itiraz devrin en büyüklerinden Çigorin’den gelir. Ancak bir çok turnuvanın sponsoru da olan Dadiyani, Çigorin’i 1903 Monte Carlo Turnuvası’nın katılımcı listesinden çıkarır. Yakın tarih­te ise hilekarın korunmasının en iyi örneği, kağıt üzerinde in­şa edilen Strumica 1995 turnu­vasıyla 50 elo(!) kazanan Gürcü Azmayparaşvili’nin Avrupa Sat­ranç Birliği Başkanlığı’na geti­rilişidir!

Fischer 1962 Curaçao Adaylar Turnuvası’nda Sovyet oyunculardan Petrosyan, Gel­ler ve Keres’in “takım hâlin­de oynadığını” söylediğinde; iddiasının kaynağı uzun tur­nuvada bu oyuncuların kendi aralarında kısa beraberlikler­le enerjilerini saklamasıydı. FIDE şikayetleri dikkate aldı; Adaylar Turnuvası Aday Maç­ları’na dönüştürüldü. Aslında o yılların modası, düşüncele­rin etki altına alınması, başka bir deyişle hipnozdu. Bled’de yapılan 1959 Adaylar Turnu­vası’nın 14. turuna Tal’in ra­kiplerini bakışlarıyla etkiledi­ğini iddia eden Benkö güneş gözlüğü takarak geldi! Lakin sonuç değişmedi.

Karpov-Korçnoy çekişme­si de bu anlamda her seferin­de olaylı geçmiştir. Korçnoy ilk maçta (1974) casusluk şüphe­siyle sekundantı Osnos’u eve yollamıştır; 1978’de ise Dr. Zu­kar’ın düşüncelerini etkiledi­ğini iddia etmiştir. Daha sonra Batı’ya iltica eden Korçnoy’la, SSCB’nin simgesi Karpov ara­sında 6-5 Karpov’un lehine biten unvan maçı yine de akıl­larda iyi oynanmış partileriy­le kaldı.

Bilgisayar dehaya karşı 1985-93 arasında satrançta dünya şampiyonu unvanına sahip olan Gari Kasparov’un 1997’de Deep Blue’ya 3.5-2.5 yenilmesi bir dönüm noktası oldu.

Daha sonraki Karpov-Kas­parov çekişmesi de farklı de­ğildi. Yine casusluk iddiaları, Kasparov’un kendi kampından Vladimirov’u kovmasıyla neti­celendi.

Bahis siteleri ve hile konu­sundaki en önemli kayıtlardan biri ise 2010’da Naiditsch-Ma­medyarov ikilisinin çift turlu döner turnuvada kendi oyunla­rını düzerek Siyah’ın kazanma­sı üzerine müşterek para koya­rak oynamaları iddiasıydı. Aslına bakılacak olursa, satrançta da hilenin ve şekil­lerinin sonu yok! İnsanın kö­tü doğasıyla örtüşen hile, kimi zaman güce güçlüye, hiyerar­şiye başkaldırmanın simgesi de olmuş. Stefan Zweig’ın Die Schachnovelle (1943-Satranç) isimli popüler eserinde Dün­ya Şampiyonu Çentoviç’e karşı birlikte oynayan Mac Connor ve Dr. B’ye bir bakın!

ANALİZ

Hans Niemann’ın Carlsen’e karşı akıl almaz ve şüpheli performansı

GM Magnus Carlsen (2861) – Hans Niemann (2688), Saint-Louis 2022,Nimzo-Hint Savunması

1.d4 Af6 2.c4 e6 3.Ac3 Fb4 4.g3!? (Amatörler, basın konferansı niteliğindeki post mortem (oyun sonrası) analizde Niemann’ın oyundaki devamyoluna da hazırlıklı olduğu iddiasını çokca eleştirdi. Carlsen’in bu hamleyi hiç oynama­mış olduğunu iddia edenler bile çıktı. Halbuki Norveçli Dünya Şampi­yonu ağır partilerde Leko’ya karşı Moskova 2006 bu hamleyi oynarken amaçladığı 4…c5 5.Af3 sonrası gelen konumu bir düzineden fazla uygula­mıştı. Niçin 4.g3? Carlsen 4.Af3 0-0 (4…c5 5.g3!) 5.Fg5 (5.g3?! Fc3 6.bc3 b6!) c5 varyantının teorik eşitli­ğinden kaçmak için hamle sırasını değiştirdi) 0-0 5.Fg2 d5 6.a3!? (6.Af3 dc4 7.0-0 Ac6! (7…c5?! 8.dc5!) ana varyant olduğundan Carlsen’in hamle sırası Ac6’lı tabyalara yönelik) Fc3 7.bc3 dc4 8.Af3!? (8.Va4 Fd7 9.Vc4 Fc6 10.f3 Vd5! Eri geri alır ama avantaj elde edemez) c5! (İlk sürp­riz! Bence Carlsen’in hazırlığının en büyük bölümü hiç oynanmamış 8… Ac6 9.Kb1 Kb8?! 10.Fg5 h6 11.Fh4! g5 12.Ag5 hg5 13.Fg5 teması üzeri­neydi.9…a6 10.0-0,9…e5!? 10.0-0 da aysbergin su altındaki bölümü) 9.0-0 cd4 10.Vd4!?Yenilik (10.cd4 Fd7! bilinen ki fikir 11.Ae5 Ac6) Ac6 11.Vc4 e5! 12.Fg5 h6 13.Kfd1

13…Fe6! (13…Ve7 14.Ff6 Vf6 15.Ad2-e4 manevrası c5 karesini kullanacak Beyaza avantaj sağlardı)

14.Kd8 (14.Vb5 Va5! püf nokta­sı.) Fc4 15.Ka8 Ka8 16.Ff6 gf6 17.Şf1 Kd8 18.Şe1 Aa5 19.Kd1

19…Kc8! (19…Kd1? 20.Şd1 Beyaz tarafından savunulabilir) 20.Ad2 Fe6 21.c4! (21.Kc1 Şf8 çok tek taraflı olduğu için Carlsen bir er fedasıyla karşı şans arıyor) Fc4 22.Ac4 Kc4 23.Kd8 (23.Kd7? Kc1 24.Şd2 Ab3 25.Şe3 Ac5) Şg7 24.Fd5 Kc7 25.Ka8 a6! (25…b5? 26.Kb8 Kc5 27.e4 ,25…b6 26.e4 Beyazlara ere karşı kompansasyon verir) 26.Kb8 (26.e4 Ac4!) f5 27.Ke8?! (27.e4! ve Siyah ancak hafif üstün) e4! 28.g4? (28.f3! ef3 29.ef3! tek şanstı) Kc5! (28…Kc1 29.Şd2 Kc5 başka bir doğru fikirken,28…fg4? 29.Ke4 f5 30.Kf4 veya 30…h5 31.Ke5 ile Beyaz eşitlerdi) 29.Fa2 Ac4? (29… fg4 30.Ke7 Ac4! 31.Ke4 Aa3 veya 31…Ae5!? Siyahların 19. hamleden itibaren gösterdiği iyi oyunsonu tekniğinin devamı olurdu.) 30.a4? (Bana göre Carlsen’in oyundaki tek gafı. 30.Fc4!! Kc4 31.gf5 Ka4 32.Kb8 b5 33.Kb6! Ka3 34.Şd2

Magnus Carlsen son zamanların en iyi oyunsonu oyuncusu, fakat sadece kendisi üstünken. Bağlı geçerler Kale finallerinde kolay sürü­lemez ilkesiyle Siyah şahın durumu birleşince Beyazın beraberliği ka­çırdığını görüyoruz: 34…Ka4 35.Şe3 b4 36.Şe4 a5 37.Şe5 Ka3 38.e4 b3 39.f4 a4 40.f6 Şg6 41.f5 Şg5 42.Kb7 potansiyel f geçeriyle Siyah için de tehlike arz ettiğinden 34…h5 36.h4 f6 statükoyu korur)

30…Ad6 31.Ke7 (31.Kd8 e3! 32.fe3 (32.Kd6 Kd1 33.Kd1 Kd1! 34.Şd1 ef2 Vezir çıkar) Ae4 oyuna benzer) fg4 32.Kd7 e3! 33.fe3 Ae4 34.Şf1 Kc1? (34…Kf5 sonrası 35… b5 sağlam kazanç yolu) 35.Şg2 Kc2 36.Ff7 (36.Kf7 Şg6) Ke2 37.Şg1 Ke1 38.Şg2 Ke2 39.Şg1 Şf6 40.Fd5?! (40. Kb7 Ag5 41.Fh5!! Af3 42.Şf1 Ka2 43.h4!!= insanın bulacağı cinsten bir savunma mekanizması değil!) Kd2! (41…Ag5? 42.Fg2!= Carlsen’in Atın f3 ve h3 ayaklarını kesme fikriydi) 41.Kf7 Şg6! (41…Şe5? 42.Fe4 Şe4 43.Kb7=) 42.Kd7? (Son direnç fırsatı 42.Kf4 Ag5 (42…Kd5 43.Ke4 Şg5 44.h3!!=) 43.Fg2 Şh5 44.Kb4 idi.

42…Ag5! (Son darbe!) 43.Ff7 Şf5 44.Kd2 Af3 45.Şg2 Ad2 (Kale finallerinin aksine hafif taş finali prensip olarak kayıp) 46.a5 (46. Fd5 b5) Şe5! (46…Ae4? 47.Fd5 Ac5 48.Şg3 Şg5 49.h4=) 47.Şg3 Af1! 48.Şf2 (48.Şg4 Ah2!(48…Ae3? 49.Şh5=) 49.Şg3 Af1 50.Şf2 Ad2 kazanır.) Ah2 49.e4 Şe4 50.Fe6 Şf4 51.Fc8 Af3 52.Fb7 Ae5 53.Fa6 Ac6 54.Fb7 Aa5 55.Fd5 h5 56.Ff7 h4 57.Fd5 ve Beyaz terkeder.

(Son konum Siyahlar için kolayca kazançtır, örneğin: 57… Şe5 58.Fa8 Ac4 59.Şg2 Şf4 60.Fc6 h3 61.Şh2 Ae5 62.Fd5 Af3 63.Şh1 g3) 0-1

OTOMAT

Meşhur ‘Türk’ ve içine saklanan satranç ustası

İlk defa 1770’de Viyana’da sergilenen Habsburglu mu­cit Von Kempelen’in otomatı “Türk”. İçerdeki mükemmel düzenek sayesinde göze görünen, makinenin kendinin oynadığıydı. Tabii içinde saklanan bir satranç oyuncusu vardı. Otomat 1855 Philadelphia yangınında kül oldu.