27 Mayıs 1960’taki askerî darbeden iki gün sonra yapılan fetih töreni, alışıldık törenlere pek benzemiyordu. Moloz kaplı bir şantiye alanında düzenlenen ve üst düzey subayların katıldığı töreni vatandaşların izlemesine de sokağa çıkma yasağına rağmen göz yumulmuştu. 20 yaşındaki Necdet Sakaoğlu basının izlemediği töreni görüntülemişti.
Ankara ve İstanbul’da üniversite ve yüksekokul öğrencilerinin 27-28 Nisan 1960’ta başlattıkları “hürriyet yürüyüşleri” ve mitingler Mayıs günlerinde de sürmüş; sıkıyönetim ilan edilmiş; yüksek öğretim kurumlarında öğretime ara verildiğinden İstanbul’dan ayrılarak ailelerimizin yanına dönmüştük.
Türkiye 27 Mayıs 1960 Cuma sabahı Silahlı Kuvvetler’in yönetime el koyduğunu radyodan duydu. O gün İstanbul’a, okula dönmek heyecanıyla İzmit istasyonuna koştum. Trenle Haydarpaşa’ya geldim. Sokağa çıkma yasağı nedeniyle gardaki İnzibat bürosunda bir subay tarafından sorgulandım. “Yatılı öğrenciyim, Çapa’daki okuluma gideceğim” diyerek şebekemi gösterdim. Mühürlü-imzalı “okuluna gidebilir” izin kağıdını aldım.
Vapurlar çalışmadığından karşıya geçmek için iskelede bekleyenlere katıldım. İşkampaviya denen askerî filika ile Galata Köprüsü’ne götürüldük. İnanılmaz bir manzara! İstanbul boşalmış, in-cin top oynuyor! Şebekemi, izin belgesini göstererek Unkapanı-Bulvar-Aksaray, Fındıkzade, Çapa arasında bomboş caddelerde yürüdüm de yürüdüm. Kaç kez durdurulduğumu değil; yoruluşumu, çok acıktığımı, okulun görkemli cümle kapısından sevinçle girişimi, öğle yemeği servisine yetiştiğimi hatırlıyorum.
Okulda pek az öğrenci vardı. Giriş holündeki radyoda sürekli marşlar çalarken arada haberler veriliyor: Cumhurbaşkanı Bayar’ın Çankaya’dan çıkarılıp götürülüşü, Başbakan Menderes’in Eskişehir’de tutuklanışı… O günü radyodan haber dinleyerek, ihtilal-siyaset tartışmaları yaparak geçirdik. Cumartesi de aynı şeyleri yaparken, ertesi gün Topkapı’da fetih töreni yapılacağını, komutanların da katılacağı törene bizim de gidebileceğimizi öğrenmiştik. Fetih Cemiyeti üyesi edebiyat öğretmenimiz Nihad Sami Banarlı da orada olacakmış.
İstanbul’un fethinin 507. yılı olan 29 Mayıs 1960 Pazar sabahı Çapa’dan Topkapı’ya yürüdük. Tören taş, toprak, moloz kaplı bir şantiye alanında yapılacaktı. Millî Birlik Komitesi’nin İstanbul’un güvenliği ve yönetimiyle görevlendirdiği generallerle Fetih Cemiyeti mensupları, tesviye bile edilmemiş o alanda Fetih töreni yapmaya gelmişlerdi. İstanbul’un yakın-uzak tarihinde bu “yalnızlıkta”, ayaküstü, basının izlemediği bir başka tören herhalde yaşanmamış olmalı. Kürsü, mikrofon, sunucu da yok; yani doğaçlama bir tören!
İki gün önce ihtilal olmuş ama tören için gelen generallerin yanlarında emir subayları yok, ortada askerî birlik, polis de yok! Ben de okuldan çıkarken yanıma aldığım eski Leica fotoğraf makinemi çıkarıp ilginç bulduğum bu manzaradan kareler çekmeye başlıyorum.