Kasım
sayımız çıktı

Derisine kurban!

GEÇMİŞTEN BUGÜNE 'POST KAVGALARI'

Türkiye’de yakın zamana kadar kurban bayramlarının en önemli gündem maddelerinden biri, kurban derilerini kimin toplayacağı tartışmasıydı. 1960’lardan itibaren zaman zaman epey sertleşen tartışmaların bir tarafında kurban derisi toplama yetkisini elinde bulunduran Türk Hava Kurumu, diğer tarafında İslamcı gruplar, tarikatler ve cemaatler vardı.

Kurban bayramlarında deri toplama yetkisini uzun yıllar elinde tutan Türk Hava Kurumu (THK), bu yetkiyi 1926’da aldı. 1925’te kurulan ve 1935’e kadar adı Türk Tayyare Cemiyeti olan THK’nin amaçlarından bazıları havacılık sanayiini kurmak ve geliştirmek, gençlere havacılığı sevdirmek ve personel yetiştirmekti. Kuruma gelir sağlamak için piyango düzenleme, civa ve maden ocağı işletme, makarna fabrikaları kurma, sinema filmi ithal etme gibi çeşitli imtiyazlar tanınmıştı. Kurban derisi toplama yetkisi de bunlardan biriydi.

THK, neredeyse 40 yıl boyunca deri toplamada rakipsizdi. Bu sayede deri piyasasının en önemli aktörü durumuna da gelmişti. Kurumun açtığı deri satış ilanları, deri fiyatlarını doğrudan etkiliyordu.

İslamcılar da 1950‘lerde deri toplamaya başlamışlardı ama bu faaliyet henüz organize değildi. THK ile İslamcılar arasındaki asıl büyük deri savaşı 1960‘larda başladı. Örgütlenmenin önündeki engellerin kısmen kaldırıldığı bu yıllarda, çok sayıda cami yaptırma ve Kuran kursu kurma derneği kurulmuştu. El altından kurban derisi toplayan bu dernekler, “Müslüman, kurban derini Müslümana ver” propagandası yapıyor, devleti THK eliyle vatandaşın ibadetine ipotek koymakla suçluyorlardı.

Derisine kurban!
İhap Hulusi Görey – ManAjans / JWT arşivi

1967‘de İlim Yayma Cemiyeti’nin THK’nin deri toplama yetkisine karşı açtığı dava reddedildi. Aynı yıl, Komünizmle Mücadele Derneği deri toplayacağını duyurdu. Ancak birçok yerde THK dışında deri toplayanlar hakkında işlem yapıldı ve el konulan deriler THK’ye teslim edildi.

1970‘lerin ikinci yarısında solcu ve ülkücü örgütler de kurban derisinden pay almaya başladı. 12 Eylül darbesinden sonra açılan çok sayıda davada “izinsiz kurban derisi toplayarak örgüte gelir sağlama” suçlaması da vardı. Yakalanan örgüt militanlarına, ele geçirilen kurban derileri önünde poz verdirmek de adettendi.

Derisine kurban!
Deri imtiyazı THK’nin kurban derisi toplama yetkisinin bir benzeri, Cumhuriyet’ten önce Donanma Cemiyeti’ne verilmişti. Dahiliye Nezareti’nin kurban derileriyle ilgili 7 Eylül 1914 tarihli genelgesinde “Kurban Bayramında kesilecek hayvanların derileri ve boynuzlarının önceki senelerde olduğu gibi bu sene de Donanma-i Osmanî’ye yardım olmak üzere toplanmasının kararlaştırıldığı” yazıyor (üstte). Çağdaş Türk grafik sanatının büyük ustası İhap Hulusi Görey’in çizdiği afiş ve ilanlar, birçok kurum gibi THK’nin kurumsal kimliğinin oluşmasına da büyük katkı sağladı (en üstte).

Deri meselesine önem veren darbeciler, 1983’te yeniden düzenlenen Yardım Toplama Yasası’nda deri toplama yetkisini yine THK’ye verip izinsiz deri toplama cezasını bir aydan altı aya çıkardılar.

Yasa öyle diyordu ama deri toplamak İslamcılar için vazgeçilemeyecek kadar önemliydi. Öncelikle, deri büyük bir gelir kaynağıydı. Üstelik kayıtsız, vergisiz bir gelirdi bu. İkincisi, kapı kapı dolaşıp deri toplamak, hem yeni insanlarla tanı- şıp cemaate üye kazandırmak hem de deri toplayan elemanların örgütlenme yeteneklerini arttırmak anlamına geliyordu. Bu tecrübenin faydasını ileride çok göreceklerdi.

Ancak polis ve jandarmanın işi sıkı tutması, büyük merkezlerde deri toplamalarına sekte vurdu. Birebir ilişkilerin daha etkili olduğu küçük yerlerde faaliyetler daha rahat sürdürülüyordu. Maaşlı THK görevlilerinin bayramın birinci günü sabahı hızlıca dolaştıktan sonra işi tavsattıklarını bildikleri için o saatlerde ortalıkta gözükmeyip sonradan çalışmaya başlıyorlardı.

Yine de 1986’ya kadar deri savaşının galibi THK oldu. 18 Temmuz 1986’da Anavatan Partisi iktidarı kurban derisi toplama yetkisini THK’den alıp, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na verdi. As- lında deri gelirinden en büyük payı yine THK alacaktı. Ama toplama yetkisi devlet tarafından kurulan ve ilçelerde kaymakamların, illerde valilerin sorumluluğunda olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na geçmişti. Bunun sonucunda muhafazakâr vali ve kaymakamların olduğu yerlerde islamcıların deri toplama faaliyetine göz yumuldu.

Bu düzenlemeden sonra ibre İslamcılara döndü. Artık iyice profesyonelleşmişlerdi.

Deriler önce mahallelerde belli evlerde toplanıyor, burada ön tuzlama yapıldıktan sonra ilçe ya da il merkezindeki depolara götürülüyor, burada asıl tuzlama ve diğer işlemler yapıldıktan sonra deri tüccarlarına satılıyordu.

1991 seçimlerinin ardından SHP-DYP koalisyon hükümeti işbaşına geldi. Biri sağcı diğeri solcu iki parti arasında kurban derisi tartışması kaçınılmazdı. SHP, Adalet Bakanlığı’nın kullanarak deri toplama yetkisini 1992‘de yeniden THK’ye verdi.

Derisine kurban!
Bir asayiş meselesi Kurban derisi meselesi uzun yıllar boyunca bir asayiş meselesi oldu. 12 Eylül darbesinden sonra açılan birçok siyasi davada, deri toplayıp örgüte gelir kazandırma suçlaması vardı. Kavganın kızıştığı 1990’lı yıllarda da karşılıklı suçlamalar ve polis operasyonları devam etti (üstte). 1995 Kurban Bayramı’ndan önce deri tartışmaları yine artmış, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Tansu Çiller THK’nin deri toplama tekeline karşı olduklarını ve isteyen herkesin deri toplayabilmesi gerektiğini söylemişti. Tartışmalara dahil olan Beşiktaş ise bayramdan hemen önceki Gaziantepspor maçına “Kurban derilerinizi Türk Hava Kurumu’na bağışlayın” pankartıyla çıktı (en üstte).

Refah Partisi’nin 1994 Yerel Seçimleri ve 1995 Genel Seçimleri’nde elde ettiği başarı deri toplamada İslamcıların gücüne güç kattı. Zaten 1995’in Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Demirel ve Başbakan Çiller, THK’nin deri toplama tekeline karşı olduk- larını açıklamış ve İslamcıların elini güçlendirmişlerdi. 1996’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi araçları İslamcılar adına deri topluyordu. 24 Aralık 1995’teki seçimlerden birinci parti olarak çıkan RP lideri Necmeddin Erbakan, 28 Haziran 1996’da DYP’yle kurdukları koalisyon hükümetinde başbakan oldu. Erbakan, 17 Kasım’da, bir sonraki Kurban Bayramı’na daha altı ay varken, vatandaşların kurban derilerini istediği yere verebileceğini açıkladı. Bu açıklama ve ardından başlayan deri tartışmaları, Erbakan’ı başbakanlıktan indiren 28 Şubat 1997’deki askeri muhtıranın gerekçelerinden biri olacaktı.

28 Şubat süreci, deri savaşındaki son muharebenin de başlangıcı oldu. Nisan ayındaki Kurban Bayramı’nda THK’nin topladığı deri, muhtıranın etkisiyle önceki yıla göre yüzde 30 arttı. Mayıs’ta toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun gündeminde de kurban derileri vardı. Toplantıda, risale bastırıp derilerin THK yerine Müftülük’e verilmesini isteyen Menemen Kaymakamı’nın durumu görüşüldü.

Derisine kurban!
Deriyi kime verelim? 1960’lara ait fotoğraf, İmam Hatip Öğrenci Yurdu için el altından toplanan deriler yurda getirildiğinde çekilmiş (en solda). Kuran Kursu Yaptırma DernekleriFederasyonu’nun, deri toplamayla ilgili 1971 tarihli 16 sayfalık bildirisinin kapağı (üstte sağda). 2000’li yıllarda basılan ilanda, İstanbul Merkez Vaizi derilerin yurt binası ve cami için bağışlanmasını istiyor (üstte solda). İhap Hulusi Görey’in 1930’ların ilk yarısında çizdiği bir THK afişi (en üstte).

1998‘de iktidardaki ANAP-DSP-DTP hükümeti, deri toplama yetkisini THK’den alıp Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na verdi. THK’ye yalnızca yüzde 1‘lik sembolik bir pay verilecekti. 28 Aralık 1999’da THK’nin açtığı dava sonuçlandı ve yetki tekrar kuruma verildi. Ama THK deri konusunda bir daha eski günlerine dönemedi. 2013’te yapılan yasa değişikliğiyle isteyen herkesin deri toplayabileceği kararı verilince deri savaşı resmen sona erdi.

Savaşın taraflarından THK, bir zamanlar devlet tarafından bahşedilen kıymetli mülklerin kira gelirleri ve bağışlarla yaşıyor artık. Yarım asırlık kavganın diğer tarafı İslamcılar ise deri toplamayı eskisi kadar önemsemiyor. Artık başka gelir kaynakları mevcut ve deri gelirine ihtiyaçları yok. Ama kurban derisi toplama faaliyetleri sırasında edindikleri saha tecrübesi kendilerine paradan çok daha fazlasını kazandırdı. 1994 Yerel Seçimleri’ni ve sonraki birçok seçimi kazanmalarını deri kavgası sırasında edindikleri örgütlenme tecrübesine borçlular. Tayyip Erdoğan’ın “Yeni Türkiye”sine giden yolun ilk taşları o kurban derileriyle döşendi desek herhalde abartmış olmayız. 

İhap Hulusi Görey afişleri için ManAjans’a teşekkür ederiz.