0,00 ₺

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Yeşil sahada ayva mevsimi

Bundan tam 80 yıl önce, 1 Aralık 1935’te Galatasaray ve Güneşspor arasında oynanan maç Türk futbol tarihinde sahaya yabancı cisimlerin atıldığının kayıtlara geçtiği ilk futbol maçıdır. Galatasaray taraftarları maç boyunca sahaya ayva yağdırmıştır.

Taksim Stadı’nda oynanan ve Zaman gazetesinin ifadesiyle, “asabi bir hava içinde cereyan eden” maçı sekiz kişi tamamlayan Galatasaray 6-2 kazanır. 7 bin kişinin izlediği maçın gerilimli olmasının sebebi Güneşspor’u 1933’te Galatasaray’dan ayrılanların kurmuş olmasıdır.

Güneşspor 1938’de kapanıp tarihe karışır ama sahaya ayva ve başka sert meyvelerin atılması bir gelenek halini alır. 1960’ların ikinci yarısında kısa süreliğine yerini cam şişe atmaya bırakan ayva ve benzer meyvelerin stada sokulması 1981’de resmen yasaklanır. 1990’lara gelindiğinde sahaya sert meyveler yerine pet şişe, madeni para, çakmak ve meşale atmak yaygınlaşacaktır.

Ve kadın iş hayatına
10 parmakla atıldı…

II. Abdülhamit’in sadece devlet dairelerinde kullanılmasına izin verdiği daktilo, Latin harflerinin kabulünden sonra yaygınlaştı ve daktilograflık özellikle kadınlar için gözde bir meslek oldu.

Daktilo kursu, 1929 Daktilograf kadınlar, 1930

Daktilonun ya da daktilo mantığının ortaya çıkışı daha eski olsa da ilk klavyeli makine 1874’te ortaya çıkmıştı. Ancak o dönem için büyük bir devrim sayılan bu daktiloları kullanan kişi yazdığı yazıyı göremiyor, yazdıklarını görebilmesi için şaryoyu bir ayak pedalı kullanarak kaldırması gerekiyordu. Yazının görülebildiği modeller 1914’te piyasaya çıktı.

Kudret Emiroğlu, Gündelik Hayatımızın Tarihi adlı kitabında, 1900’lerin başlarında makine Türkiye’ye girdiğinde karşılaşılan en büyük zorluğun II. Abdülhamit sansürü olduğunu yazar. Sultan, daktilo kullanımına önce yalnızca bazı devlet dairelerinde izin vermiştir. Daktilonun sivil yaşamda yaygınlaşması için II. Abdülhamit’in tahttan inmesini beklemek gerekecektir.

Türkiye’ye özel üretildiği için epeyce pahalı olan Osmanlıca harfli makinelerin teknik bir zorluğu da vardır: Osmanlı alfabesinde harflerin bitişikliği ve yerlerine göre biçimlerinin değişmesi.

29 Ekim 1933’te Ordu Ortamektebi’nde açılan sergide yeni Türk kadını doktor, avukat ve daktilograf olarak canlandırılmış.

Daktilonun yaygınlaşması ve ucuzlaması Latin harflerinin kabulünden sonra oldu. Gazeteleri daktilo reklamlarının doldurduğu bu dönemde, meslek sahibi olmak isteyen genç kadınlar arka arkaya açılan daktilo kurslarına büyük rağbet gösteriyordu.

Ancak daktilolarda 1950’li yıllara kadar Amerikalıların Q klavyesi ve Fransızların A klavyesi kullanıldığı için sadece iki parmakla yazılabiliyordu. 1955’te milli klavye olarak bilinen F klavye geliştirince Türk daktilograflar çok daha hızlı yazmaya başladı. Uluslararası daktilografi yarışmasına ilk kez 1955’te katılan Türk takımı 1965’te Ece Özbayrak’la birinciliği kazandı.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamını Oku

Son Haberler