Haberleriyle tarihe önemli notlar, belgeler bırakan gazeteci Celal Başlangıç, Türk aydınının “makus talihi”ne uyarak sürgünde öldü. Almanya’da toprağa verilen Başlangıç, özellikle insan hakları ihlalleri haberleriyle tanınıyordu. Ödüller ve hapis cezalarıyla dolu şerefli bir meslek hayatı sürdü. Unutulmayacak.
Türk basının en üretken ve etkili gazetecilerinden Celal Başlangıç, 68 yaşında Almanya’da yaşamını yitirdi. 1956’da İstanbul’da doğan Başlangıç, 1978’de Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu’ndan mezun oldu. Gazeteciliğe de okul yıllarında İzmir’de başladı. 1975’te Ege Ekpres’te başladığı gazetecilik mesleğini ölene kadar ara vermeden sürdürdü. Demokrat İzmir (1977), Politika’da (1979) çalıştıktan sonra Cumhuriyet gazetesine geçti; Adana bölge temsilciliği, iç politika servis şefliği ve yazı işleri müdürlüğü görevlerinde bulundu.
Cumhuriyet gazetesinde çalışırken yaptığı Cizre’ye bağlı Yeşilyurt köylülerine dışkı yedirildiği haberi, Türkiye’nin basın ve utanç tarihine geçti ve bir dönemin simgesi oldu. Türkiye bu nedenle AİHM’de tazminata mahkum oldu, devlet yetkilileri olayın doğruluğunu kabul etmek zorunda kaldı.
Başlangıç, Cumhuriyet’in ardından Evrensel gazetesinin kurucu genel yayın yönetmeni oldu, ardından Radikal gazetesinde yazmaya devam etti. O dönem Cumhuriyet’in genel yayın yönetmeni olan Hasan Cemal, Başlangıç’ın cenaze töreninde yaptığı konuşmada “Celal çok iyi bir gazeteciydi, çok iyi bir insandı. Huzur içinde uyu kardeşim, seni hep iyi hatırlayacağız” dedi. Yazı ve haberleri T24, Gazete Duvar, bianet.org ve Haberdar’da yayınlanan Celal Başlangıç Artı TV ile Artı Gerçek internet sitelerinin de kuruculuğunu yaptı.
Kendisine 1 yıl 6 ay hapis cezası verilen Celal Başlangıç hakkında, yazı ve haberleri nedeniyle çok sayıda soruşturma da bulunuyordu. Almanya’da yaşamak zorunda kalan gazetecinin pasaportu da iptal edilmişti. Başlangıç’ın cenazesi Almanya’nın Köln kentinde, eşi Ayşe Yıldırım, Hasan Cemal, Can Dündar, Banu Güven, Kemal Göktaş, Erk Acarer, Ragıp Duran gibi çok sayıda gazetecinin katıldığı törenin ardından toprağa verildi. Başlangıç için Türkiye’de de Basın Müzesi’nde gazetecilerin ve dostlarının katıldığı bir anma töreni düzenlendi. Celal Başlangıç, Kanlı Bilmece, Hayatın Rengi Gökkuşağı, Hayata Söylenmiş Şarkılar, Ölüm Kuşun Kanadında, Korku Tapınağı, Trilye’den Yusufeli’ne Adatepe’den Derik’e Hayat Ağacıyla Yaşayanlar adlı kitapların da yazarıydı.
AYTEN GÖKÇER (1940-2024)
Ödüllerle dolu bir sahne kariyeri
Tiyatro ve sinema oyuncusu Ayten Gökçer (Ayten Kaçmaz), İstanbul’da 84 yaşında yaşamını yitirdi. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda eğitim gören sanatçı, 1957’de Muhsin Ertuğrul’un tavsiyesiyle girdiği Ankara Devlet Tiyatroları Çocuk Tiyatrosu bölümünde profesyonel olarak oyunculuğa başladı; 1958’de Devlet Tiyatroları’na girdi. 1964’te Türk tiyatro ve sinemasının ünlü isimlerinden Cüneyt Gökçer’le evlendi. 1965’ten itibaren sinema filmlerinde de rol alan sanatçının ilk filmi “Taçsız Kral” oldu. “Yedi Kocalı Hürmüz” müzikali ile geniş kitleler tarafından tanındı. Devlet Tiyatroları’nda “Bu Gece Başka Gece”, “Su Kızı”, “Hafta Başı”, “Aşk Acısı”, “Klinik Bir Vaka”, “Hortlaklar”, “Bernarda Alba’nın Evi”, “Woyzeck”, “Don Juan”, “Öp Beni Kate”, “Andora”, “On İkinci Gece”, “Vanya Dayı”, “Kaktüs Çiçeği”, “IV. Henry”, “Cadı Kazanı” ve “Lysistrata”nın gibi 30’dan fazla oyunda yer aldı.
Sanat yaşamı boyunca birçok ödüle layık görüldü. Aktif sanat yaşamının son yıllarında televizyon dizilerinde de rol aldı. Son olarak Ferzan Özpetek’in 2016 yapımı “İstanbul Kırmızısı” filminde, Tuba Büyüküstün, Halit Ergenç ve Mehmet Günsür ile birlikte kamera karşısındaydı.
Devlet Sanatçısı unvanına sahip Ayten Gökçer, 14 Mayıs 2024’te İstanbul’da geçirdiği rahatsızlık sonucu yaşamını yitirdi ve Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cenaze törenine Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, İstanbul Valisi Davut Gül, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı, oyuncu Zerrin Tekindor, Gülenay Kalkan ve Ahmet Uğurlu’nun yanısıra ailesi ve sevenleri katıldı.
ERKAN YOLAÇ (1935-2024)
Siyah-beyaz dönemin renkli ismiydi
Ünlü sunucu Erkan Yolaç, İstanbul’da 89 yaşında yaşamını yitirdi. 1935’te Babaeski’de doğan Yolaç, Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde başladığı ortaöğrenimini babasının memuriyeti nedeniyle gittiği Kastamonu Lisesi’nde tamamladı. Burada öğrenciyken, ses tonu ve Türkçesi ile tanındı ve belediye hoparlörlerinden anons yapmaya başladı. 1959’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun oldu.
Gazino programlarında sunuculuk yaparak ismini duyurdu. Orhan Boran, Huysuz Virjin, Leyla Sayar gibi ünlü isimlerle sahne aldı. 1962’de tüm yaşamına damgasını vuracak olan ‘Evet-Hayır’ yarışmasını Caddebostan Gazinosu’nda sahnelemeye başladı. Daha önce BBC’de yayınlanan yarışmayı kendi tarzına uygulamıştı ve katılımcılardan iki dakika boyunca sorularına “evet” ya da “hayır” cevabını vermemelerini istiyordu. 1976’da, 1970 Türkiye Güzeli Asuman Tuğberk ile evlendi. 1980’lerin başında ünlü yarışmasını TRT televizyonunda yayınlanan “Stüdyo Pazar” programında sunmaya başladı. Programın o zaman tek televizyon kanalı olan TRT’de yayınlanması Erkan Yolaç’ın tüm ülke tarafından tanınmasını sağladı. Daha sonra TGRT televizyonunda kendi adıyla bir şov programı da yapan Erkan Yolaç, İstanbul’da çoklu organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi. Cenazesi Zekeriyaköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.
PAUL AUSTER (1947-2024)
Çağdaş edebiyatın ‘süper star’ı
Modern edebiyatın en önemli temsilcilerinden Paul Auster, 77 yaşında yaşamını yitirdi. Kuşağının en önemli yazarlarından biri olan Auster, 1947’de Newark’ta Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Columbia Üniversitesi’nde İngiliz, Fransız ve İtalyan edebiyatı üzerine eğitim gördü. 1982’de yayımlanan Yalnızlığın Keşfi kitabıyla tanınmaya başladı. İlk romanı City of Glass (1985), basılmadan önce 17 yayınevi tarafından reddedildi. Kitap daha sonra en ünlü eseri olan New York Üçlemesi’nin girişi oldu. New York Üçlemesi, Yalnızlığın Keşfi, Yanılsamalar Kitabı, Kırmızı Defter, Leviathan, Kehanet Gecesi, Duman, Görünmeyen, Yükseklik Korkusu, Yazı Odasında Yolculuklar, Karanlıktaki Adam gibi eserleri Türkçeye de çevrildi ve geniş bir okuyucu kitlesiyle buluştu. Auster’in Türkçedeki kitapları Can Yayınları tarafından yayımlandı.
Sinema ile de yakından ilgilenen Paul Auster’in iki senaryosu film oldu. Ayrıca, Lulu Köprüde adlı eserini senaryolaştırarak kendisi filme çekti. Fiziği, giyimi, tarzı ile yazardan çok bir oyuncuya benzetilen Paul Auster’e, karizmatik duruşu nedeniyle “edebî süper star” nitelemesi de yapılıyordu. Solda yer alan politik tavrını da hiçbir zaman gizlemeyen ünlü yazar, Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi üzerine “hayatımda siyasette gördüğüm en korkunç şey” demişti.
Paul Auster, 2012’de Türkiye’ye yapacağı ziyareti, gazetecilerin hapiste olmasını gerekçe göstererek iptal etmiş; bu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisine neden olmuştu. Yazar uzun süredir kanser tedavisi görüyordu.
PROF. DR. ERCAN EYÜBOĞLU (1939-2024)
Akademiden aktivizme bir ömür
Rize-İkizdere’de doğan Ercan Eyüboğlu, 1960’ların sonunda Millî Eğitim Bakanlığı tarafından verilen burs ile Fransa’da doktora yaptı. Bu dönemde Fransa’daki Türk Öğrencileri Birliği’nin (FTÖB) başkanlığını yürüttü. Öğrencilerin, Fransız kamuoyunu 12 Mart 1971 askerî darbesi nedeniyle Türkiye’de yaşanan anti-demokratik uygulamalar konusunda haberdar etmek ve harekete geçirmek amacıyla çıkardığı Nouvelles de Turquie (Türkiye’den Haberler) isimli Fransızca süreli yayına en çok katkı verenlerden biriydi. Türkiye’ye döndükten sonra Hacettepe Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde göreve başladı. Yürüyüş, Yurt ve Dünya dergilerinde yazdı. 1980’lerde TÜMÖD (Tüm Öğretim Üyeleri Derneği) yönetim kurulu üyesi ve genel sekreteriydi. 1980’de 1 Mayıs Tertip Komitesi’ne katıldığı için hakkında idam cezası talebiyle dava açılan isimlerden biri oldu. Bu dönemde tekrar Fransa’ya yerleşti, Paris Nanterre Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1990’larda Türkiye’ye döndü, bir süre Galatasaray Üniversitesi’nde, daha sonra İstanbul Aydın Üniversitesi’nde hocalık yaptı. 17 Nisan’da vefat eden 85 yaşındaki Prof. Dr. Ercan Eyüboğlu’nun cenazesi Çekmeköy Mezarlığı’na defnedildi.