Kasım
sayımız çıktı

Hükümdarın güvencesi ‘sıradan’ halkın eğlencesi

TAHTA ÇIKMA / TAÇ GİYME TÖRENİ

Dünya tarihinde tahta çıkma törenleri, dinî olarak çok büyük anlam ifade ederdi; çünkü hükümdarların meşruiyetlerini esas olarak Tanrı’dan aldığına inanılır, bu nedenle kutsanırlardı. Günümüzde ise Büyük Britanya Kralı 3. Charles’ın taç giyme töreninde de görüldüğü gibi, merasimlerin gelenekten çok “seyirlik oyun”a benzer yönleri öne çıkıyor.

İngiltere’de Kral 3. Charles, 6 Mayıs’ta başkent Londra’da yapılan törenle tacını taktı. İngiliz Milletler Topluluğu’nun başkanı ve topluluğun 56 ba­ğımsız üyesinden 14’ünün devlet başkanı unvanına sahip olan Kral Charles’ın taç giyme töre­nini milyonlarca kişi takip etti. Kral Charles, 1066’dan bu yana Westminster Abbey’de yapılan törenlerde taç giyen 40. hüküm­dar oldu.

Taç giyme veya tahta çıkma töreni, iktidarın bir kişiden bir başka kişiye geçtiğini göster­mesine, yani dünyevi bir olay olmasına rağmen, bunun dinî yönü hep öne çıktı; çünkü hükümdarların her zaman Tanrı ile özel bir ilişkiye sahip olduğuna inanılmıştı. Meşruiyetlerinin en önemli kaynağı buydu. Bu nedenle kilise ve tapınaklar bu törenler için en çok tercih edilen yerler olmuştu. Yeni bir Müslü­man hüküm­dar iktidara geldiğinde de camilerde onun adına hutbe okun­muş; yeni bir Japon imparatoru tahta çıktığında bir Şinto tapınağına gidip dua etmiş; bir Hıristiyan kral tacını bir din adamının elinden almaya özen göstermişti.

18-20 GUNDEMIN TARIHI_dk
Büyük Britanya Kralı 3. Charles ve eşi Camilla, Westminster Abbey Kilisesi’nde düzenlenen törenle taç giydiler.

Osmanlı padişahlarının “cülus” denilen tahta çıkış töreni, sarayda devlet erkanı tarafından kendisine biat edilmesinin ar­dından, hem dinî yönü olan hem de halkın toplanarak seyrettiği bir “kılıç alayı”yla sona ererdi. Padişahlar, kılıç kuşanmak üzere Eyüp Sultan Türbesi’ne giderlerdi. Taç giymek yerine kılıç kuşan­mak, birçok ülkenin geleneğinde vardı. Örneğin Japon impara­torlarına da tahta çıktıklarında “kusanagi-no-tsurugi” (ot kesen kılıç) adlı, kimsenin görmediği, efsanevi bir kılıç sunulurdu ki bu gelenek günümüzde de devam ediyor.

Hıristiyan hükümdarlar içinse önemli olan “taç” giymekti. Bu geleneğin kökeni, Şarlman’ın 25 Aralık 800 tarihinde resmen im­parator ilan edildiği dinî törene dayanıyor. O günlerde impara­tor unvanı, sonraki yüzyıllarda olduğu gibi ayağa düşmemişti. Kelime Latinceden geliyordu. Dünyada tek bir “imperator” olabilirdi, o da İstanbul’da­ki Doğu Roma (Bizans) imparatoruydu. Frankların ve Sakson­ların kralı Şarlman’ın Papalıkla vardığı uz­laşma Batı’da yeni bir imparatorun ortaya çıkmasını sağladı. Bu yeni gücün siyasi ve dünyevi ayağını Şarlman, dinî ve semavi ayağını ise Papa oluşturacaktı.

Böylece Ro­ma’daki Aziz Petrus Kilisesi’nde (bugün Vatikan’daki San Pietro Kilisesi’nin yerindeki eski bina) dönemin Papası 3. Leo, Frankların kralını imparator yaptı. Şarlman dua etmek üzere diz çöktüğü sırada Papa hemen tacı alıp başına yerleştirdi; an­cak bu hareket Şarlman’ı epeyce kızdırdı çünkü Papa böylece üs­tünlüğünü ilan etmiş oluyordu. 3. Leo daha sonra onu imparator ilan etti ve önünde secde etti.

Kendisini Avrupa’yı fetih yoluyla birleştiren ikinci bir Şar­lman olarak gören Napoléon Bo­naparte, bu hadiseden 1.004 yıl sonra, 2 Aralık 1804’te imparator olarak taç giyecekti. Ancak Ro­ma’ya gitmedi, oradaki Papa’yı ayağına, Paris’e getirdi. Tören sırasında da Şarlman’ın düştüğü hataya düşmedi; tacını Papa’nın elinden alıp kendi başına taktı.

resim_2024-08-24_002404021
İmparator Şarlman’ın taç giyme töreni sonrakilere ilham verdi.

Hıristiyan hükümdarlar için taç giyme töreninin dinî açıdan en huşu verici anı, başlarına taç takmak kadar yağ ile kut­sanmaktı. İnsanın yüzüne ve bedenine yağ sürerek kutsan­ması geleneği eski Mısır’a, hatta Hint törenlerine kadar gidiyor. Kutsal yağ töreni Eski Ahit’te de ayrıntılarıyla tarif edilir. Orta­çağ’da Fransa, İngiltere, Sicilya krallarının, İspanya’daki yerel hükümdarların tahta çıkışı sıra­sında mutlaka kutsal yağ töreni yapılırdı. Fransa’da bugün bile Reims Katedrali’nde saklanan “Saint Ampoule” adlı küçük bir şişede bu kutsal yağdan bulun­duğu söylenir. Efsaneye göre, Frankların Kralı 1. Clovis, 493’te ilk defa Hıristiyanlığı kabul etti­ğinde bu şişe gökyüzünden ona indirilmişti!

Kutsal yağ töreni, Kilise’nin hükümdarın saltanatına verdiği onayın simgesiydi. Uygula­manın, kralı kiliseye tabi hâle getirdiği söylenebilirdi; ama bir yandan da kralı bir anlamda başrahip, hatta bir aziz statüsü­ne yükseltiyor, Avrupa rejimleri­ne kilise hiyerarşisinin dışında doğrudan doğruya dinî bir veçhe kazandırıyordu. Bunu, Protes­tan İngiltere kralından Katolik Fransa kralına ve Ortodoks Rus çarına kadar hepsinin yağla kut­sanmasından da anlıyoruz.

İngiltere ve Danimarka hükümdarlarının 16. yüzyılda Papalık’tan ayrılarak kendi (Protestan) kiliselerinin başına geçmesi de kutsal yağ törenini değiştirmedi. Bu hükümdarlar yeni bir inancın resmî lideri olmalarına rağmen, kendile­rinden önce yüzyıllarca sürmüş ayin düzenini terketmediler. Hatta yeni bir dinsel taç giy­me töreni yaratmak için kafa patlatırken, arada birkaç kralın daha eski Katolik düzende tahta çıkması gerekti. Kısacası bugün Büyük Britanya Kralı 3. Char­les’ın tahta çıkışı sırasında Westminster Kilisesi’nde yapı­lan kutsal yağ töreni, aslında İn­giltere’nin kendi geleneği değil; kökü Hıristiyanlıktan da eskiye, Doğu’ya uzanan bir ayin.

resim_2024-08-24_002907315
Padişah Abdülmecid’in tahta çıkışı sırasında düzenlenen kılıç alayı.

Bugün İngiltere hükümdarı dışında Avrupa’da tahta çıktı­ğında yağla kutsanan başka bir kral veya kraliçe bulunmuyor. Büyük Britanya dışında Avru­pa’daki krallıklar birer yazılı anayasaya sahip. Dolayısıyla hükümdarın tahta çıkışında anayasaya sadık kalacağına dair parlamento önünde yemin etmesi ve bir konuşma yapması; üstü açık bir otomobille, yü­rüyerek veya eski bir saltanat arabasıyla başkent sokakların­dan geçmesi; sonra da saray balkonundan halkı selamla­ması; geceleyin de bir-iki havai fişek fırlatılması yeterli bir taç giyme töreni sayılıyor. Yakın zamana kadar bazıları, isterler­se ayrıca kilisede düzenlenen bir ayine katılırken, son yıllardaki hükümdar değişikliklerinde (Hollanda 2013, Belçika 2013, İspanya 2014) hiçbir dinî tören yapılmadı.

Japonya’nın, taç giyme töre­nin ihtişamı ve tarihî kökeniyle ilgili iddialar açısından Büyük Britanya ile rekabet edebilecek tek ülke olduğunu söyleyebiliriz. İmparator Naruhito ile İmpa­ratoriçe Masako’nun 2019’daki tahta çıkış töreni günlerce sür­müştü. Buradaki iddia, törenin ta 781’de İmparator Kanmu’nun tahta çıkışı sırasında yapılanın en azından bir benzeri oluşuydu. Oysa Kanmu’dan bugüne geçen yüzyıllarda Japon imparatorları sık sık gerçek iktidarı Şogun sü­lalelerine kaptırmış; başkentleri Kyoto’daki yıkık-dökük sarayla­rında tahta çıkış töreni yapa­mayacak kadar parasızdılar. Yine de bu hükümdar, sonuçta Güneş tanrıçası Amaterasu’nun dünyaya gönderdiği torunu olan ilk imparatorun soyundan geliyordu.

İmparatorluk ailesi, Mei­ji reformuyla (1868) yeniden önem kazandıktan sonra, gayet gösterişli tahta çıkış törenleri yapmaya başladı. Bugün bile İmparator Naruhito ile eşi, tahta çıkış sırasında 1 günlerini tama­men Şinto ayinlerine adıyorlar. Ancak tahta çıkışın önemli bir parçası da yasama, yürütme ve yargı erklerinin temsilcilerinin katıldığı tören. Sonuçta kraliyet, geleneği modernlikle birleştir­me konusunda başarılı kurum­lardan biri olduğunu çoktan kanıtladı.

Hükümdarın Güvencesi
Napoléon, Papa’nın katıldığı törenle imparator oluyor. Jacques-Louis David’in tablosu.

SKANDAL TÖRENLER

Taç giyme ve lanet

resim_2024-08-24_002641572
Kocası 5. George tarafından taç giyme törenine alınmayan Kraliçe Caroline halkın sevgilisiydi.

Kraliçe kapıyı yumrukluyor

İngiltere Kralı 4. George 19 Temmuz 1821’de görkemli, hatta kimilerinin “sonradan görme” diyeceği kadar şatafatlı bir taç giyme töreni düzenle­di. Ancak o sırada eşi Kraliçe Caroli­ne’den boşanmak istediğinden onun törene katılmasını da yasakladı. Krali­çe taraftarlarıyla birlikte Westminster Kilisesi’nin kapısından geri çevrilince yan kapılardan birine gitti. Oradan da içeri alınmadı. Kendisini destekleyen halkın “Utanın! Utanın!” protestoları altında ısrarından vazgeçerek döndü. Kraliçenin iki hafta sonra ölmesi kralı çok rahatlattı.

Son çarın kanlı töreni

Rus Devrimi’nde öldürülen son Rus Çarı 2. Nikolay ve eşi Aleksandra Fiyodorovna’nın 1896’da Moskova’da yapılan taç giyme töreni bir trajediye neden oldu. Ulusal bayram ilan edilen 18 Mayıs günü Moskova’daki Hodinka alanı, halk için düzenlenen eğlencele­re ayrılmıştı. Burada halka yiyecek ve içecek dağıtılacaktı. Ancak izdiham sonucu 1.300’ü aşkın insan öldü, bir o kadarı da ağır yaralandı. Törenler yine de devam etti; özellikle aynı gece Fransız Elçiliği’nde verilen baloya çarla çariçenin katılması tepkiye neden oldu.

Marie Antoinette’e para yok

Tahta çıkış törenleri eskiden de yapılan harcamalar nedeniyle eleştiri konusu olurdu. Fransız Devrimi süre­cinde 1793’te giyotinle idam edilen Fransa Kralı 16. Louis’nin taç giyme töreni de ülkenin iflas durumundaki bir anına rastlamıştı. Kral, 11 Haziran 1775’te Reims Katedrali’nde taç giydi. Kraliçenin de eşiyle birlikte taç giyip kutsanması âdet olduğu hâlde, dev­letin kasası delikti. Bu nedenle Fransız hükümeti Kraliçe Marie Antoinette’e taç giydirilmemesine karar verdi. Kraliçenin annesi Avusturya İmpara­toriçesi’nin itirazlarına rağmen, Marie Antoinette törene sadece bir seyirci olarak katıldı.