Kasım
sayımız çıktı

Saray mürebbiyesi cumhuriyet müzecisi

1886’da doğan Seniha Sami (Moralı), son Osmanlı döneminde yetişen, cumhuriyet devrinde Arkeoloji Müzeleri’nde çalışmış, Türkiye’yi yurtdışındaki kadın kongrelerinde temsil etmiş donanımlı bir “alaylı”ydı. 22 yıl süreyle İngilizce ve Fransızca bütün yayınları hazırlayan, 1982’de vefat eden Seniha Sami Hanım, bugün sadece İstanbul Kadın Müzesi ve Kocaeli Müzesi’nde anılıyor.

Seniha Sami, Tanzimat’ın ilanından sonra ülkemizde ilk defa maarif teşkilatını kuran ve ilk Millî Eğitim Bakanı olan Abdurrahman Sami Paşa’nın torunlarındandı. Seniha Hanım’ın büyükbabası da Millî Eğitim Bakanlığı yapmış olan Abdullatif Suphi Paşa’dır. Osmanlı Devleti’nde önemli hizmetler veren kültür ağırlıklı baba tarafı yanında, anne tarafında da devletin muhtelif kademelerinde hizmetleriyle tanınmış ünlü kişiler vardır. Annesi, Dışişleri Bakanı Mehmet Raşit Paşa’nın kızıdır.

Seniha Sami 1886’da doğdu. Özel öğretmenlerden İngilizce, Fransızca ve Farsça dil eğitimi aldı. Tarih ve edebiyat alanında çok sayıda eser okudu. Yemen Kumandanı Atıf Paşa’yla, Şair Fahriye Hanım’ın tek oğlu olan Mehmet Rauf Bey ile evlendi. Mehmet Rauf Bey de zengin bir eğitim geçmişine sahip, dokuz dil birden konuşup yazabilen dönemin entelektüellerindendi. Mehmet Rauf Bey, Darülfünun’da Batı dilleri ve edebiyatı profesörü olduğu gibi, çeşitli oyunlar-şiirler de yazıyordu. Resimli Kitap dergisinin editörlüğünü de yapmıştı; ancak 1918’de, 35 yaşında vefat etti. Seniha Sami ise dil, tarih ve edebiyat gibi konulardaki birikimi nedeniyle son Osmanlı sarayında prenseslerin hocası olarak mürebbiyelik yaptı.

Yetkin bir aydın

Seniha Hanım arkeoloji üzerine eğitim almamıştı. Ancak özel öğretmenlerden İngilizce, Fransızca ve Farsça eğitimi almış; dil, tarih ve edebiyat konularındaki birikimiyle son Osmanlı sarayında prenseslere mürebbiyelik yapmıştı.

Cumhuriyet döneminde eğitimin iyileştirilmesi maksadıyla 1924’te Türkiye’ye davet edilen yapılandırmacılık eğitim akımının öncüsü Prof. Dr. John Dewey’in çalışmaları sırasında, kendisinin Atatürk ve İnönü ile temaslarında tercüman olarak görevlendirildi. Bu esnada dikkati çeken Seniha Sami, 1928’de İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü ve aynı zamanda Osman Hamdi Bey’in kardeşi Halil Ethem’in (Eldem) teklifiyle müzede yabancı diller memurluğu yapmaya başladı.

Seniha Sami (Moralı), edebiyat ve güzel sanatlara meraklıdır, ancak arkeoloji üzerine bir eğitim almamış, alaylı dediğimiz sınıftandır. Aileden geldiğini söylediği arkeoloji sevgisinin onun kaderini etkilediğini söyler. Dedesi Suphi Paşa arkeoloji ve meskukât (madeni paralar) ihtisası yapmıştır (Koleksiyonu şimdi British Museum’da sergilenmektedir). Seniha Sami ilk müze kuruluşu ve dedesi Suphi Bey’in katkılarını şöyle anlatır:

“Osmanlı Devleti’nin tükenmez antikalar hazinesinden geri kalanları ve yabancı koleksiyonculardan ele geçmiş geçmiş olanları, Tophane Müşiri Ahmet Fethi Paşa, 1847 yılından itibaren Cephane Anbarı’nda toplamaya ve toplatmaya başladı. Dedesi Suphi Paşa, halkın gezip görebileceği bir müze açılmasını istermiş. Maarif Nezareti’ne tayin edilince, bu konuda irade almış ve Çinili Köşk’ün müze olarak halka açılmasını sağlamıştı. Hanımların gezebilmesi için de, haftada bir gün belirlenmişti. Müdür olarak önce bir İngiliz, sonra Dethier adında bir Alman görevlendirildi. Dethier ölünce, Suphi Paşa’nın tavsiyesi üzerine, Osman Hamdi Bey tayin edildi. Suphi Paşa bu tayinden çok memnun olmuş ve ‘Gözüm arkada kalmayacak’ demişti. Hamdi Bey müzeyi ihya etmiş ve bilhassa kendi keşfettiği harikulade Sayda lahitlerini muhafaza edebilmek için Çinili Köşk’ün etrafındaki şimdiki muazzam binaları yaptırmıştı. Diğer taraftan, antikaların memleket dışına çıkarılmasını kesinlikle yasaklayan bir irade de çıkarılmıştı. Babam o zamanlar bizleri müzeyi gezmeye göndermişti. Hamdi Bey’den sonra müze müdürlüğüne kardeşi Halil Bey, sonra da onun yetiştirdiği arkeologlardan Aziz (Oğan) Bey tayin edildi. Her ikisi de şevk ve gayretle çalıştılar” (Hayat Tarih mecmuası, sayı: 7, Şubat 1978).

İsmet İnönü’yle Seniha Hanım ve Müze Müdürü Aziz Oğan, 1949’da Arkeoloji Müzesi’ni gezen İsmet İnönü’ye refakat ederken.

Seniha Nanım ise -başta söylediğimiz gibi- Halil Bey’inn teklifini kabul ederek müzeye girmiş ve Aziz Bey tarafından tasnif memurluğu görevine terfi ettirilmişti. Müzedeki çalışma hayatı ve müzelerin çalışma şeklini ise şöyle anlatıyor:

“O devirde, üniversitemizde henüz arkeoloji enstitüsü yoktu. Müdürler ve memurlar, müzede çalışarak yetişmişlerdi. Heykeltıraştan başka, birkaç kişi daha Avrupa’da öğrenim görmüştü. Benim öğrenimim ise tamamıyla özeldir. Ayrıca benden başka müzede tek kadın yoktu. Müzemizin adı Arkeoloji Müzesi’ne çevrilince, memuriyetimin adı resmen ‘arkeolog’ oldu. Bu arada Arkeoloji Enstitüsü açılınca değerli uzmanlar yetişti. Bunların arasında kadınlar da vardı. Ben, kazılarda bulunan eserleri kaydeder, tertip eder, yerleştirirdim. Temizlenmesi ve tamir edilmesi gerekenler, kimya laboratuvarına gönderilirdi. Bazıları öyle perişan halde gelmektedir ki, parçaları birleştirip yeniden eseri ortaya çıkarmak bilmece çözmekten daha güçtür. Bu bakımdan, laboratuvardaki uzmanlarımızın hüner ve marifeti tebrike değer” (Hayat Tarih mecmuası, sayı: 7, Şubat 1978).

Müzenin ilk kadını Seniha Sami Moralı’nın işe başladığı dönemde müzede başka kadın yoktu.

Seniha Sami Moralı, iyi düzeyde ve birkaç sayıda yabancı dil bildiği için, müzeye gelen yabancılara sık sık eşlik etmiş, onları bazen tek başına da gezdirmiş. Ayrıca, yabancı arkeologların Türkiye’de yaptıkları tetkikler sonunda yazdıkları eserleri de Türkçeye çevirmiş. Louvre Müzesi küratörlerinden André Devambez’in müzedeki tunç eserleri incelemesi sonrası bunları literatüre tanıtmak için yazdığı eseri Türkçeye çevirmiş.

22 yıl süreyle İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde çalışan, İngilizce ve Fransızca bütün yayınları hazırlayan Seniha Sami Moralı, 1950’nin Mart ayında emekli oldu. Ancak ayrıldıktan sonra bile mesleğinden kopamadı ve Arkeoloji Müzesi yanında, Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzelerinin yayınlarıyla ilgilendi. Tüm bunların dışında cumhuriyet döneminde Türk Kadın Birliği kurucuları arasında yer aldı ve 1931’de Belgrad’da, 1933’te Marsilya’da toplanan Milletlerarası Kadın Birlikleri kongrelerinde Türkiye’yi temsil etti. Etkili konuşmalarıyla takdir topladı. 1931’deki konuşması International Women’s News’in Temmuz sayısında (10. sayı)  yer aldı.

Moralı’nın 1950 senesinde emekli edilmesinden sonra gönderilen teşekkür mektubu.

Hayat Tarih mecmuasında onlarca makale yazmış, üç padişah görmüş ve sarayda mürebbiyelik yapmış biri olarak yaşadığı döneme ışık tutmuş, bunları paylaşmıştır. Yine birçok çeviri yaparak Türkçe literatüre önemli bir katkı sağlamıştır.

Maalesef Seniha Sami Moralı’nın İstanbul Kadın Müzesi ve şu an Troya Müzesi Müdürlüğü yapan Rıdvan Gölcük’ün Kocaeli Müze Müdürü iken orada oluşturduğu Seniha Sami Moralı Köşesi dışında anıldığı bir alan ya da mekan bulunmamaktadır. 1982’de ölen Seniha Sami Moralı, hem aydın hem kadın hem de ilk müzeci kimliği ile anılmayı fazlasıyla hakediyor.