Kasım
sayımız çıktı

İskenderiye’deki ihanet şebekesi

Tarihte devrimler, büyük dönüşümler durup dururken gerçekleşmez. Ne Augustus, “Ulan ne diye yetkilerimi herkesle paylaşıyorum, dur ben bunları tek elde toplayayım,” demiştir ne de Fransız Devrimi “Off bu rejim çok eskidi, yakışıyor mu bizim gibi trendsetter ülkeye,” denilerek gerçekleştirilmiştir. Bildiğimiz diğer bir şey de “Haydi beraber devrim yapalım,” diye yola çıkan insanların bir noktada birbirlerine girmesi, alavere dalavereyle devrimin aktörlerinden birinin diğerlerine galebe çalmasıdır. Bunun en güzel örneklerinden birini de Roma Cumhuriyeti’nin sonunda görebiliriz.

Sezar’ın ölümünün ardından senato Roma Cumhuriyeti’ni tekrar ele geçirir ama hemen sonra Augustus’la birlik olup senatoya karşı savaşan Lepidus ve Marcus Antonius zafer kazanıp ülkeyi beraber yönetmeye başlarlar. Millattan önce 40’lı yılların sonunda, 42- 43 gibi olacak. Sinsi Augustus, ilk başlarda Lepidus ve Marcus Antonius’a ne istedilerse verir hatta kendisi azla yetinir.

Ha nedir, Roma’yı ele geçirmişlerdir ama kasa tamtakır kuru bakırdır. Para bulmak için önce Cicero’yu vatan haini ilan eder ve malına mülküne el koyup öldürürler. E bakarlar kimse ses çıkarmıyor, başlarlar Roma’nın ileri gelenlerini “Bu vatan haini, bu çapulcu,” diye sıradan geçirmeye. Bu operasyonlar sırasında malını kaptırıp hiç olmazsa canını kurtaran birkaç kişi, “Cicero’yu almaya geldiklerinde sesimi çıkarmadım çünkü Cumhuriyetçi değildim,” falan demiş mi onu tam bilemiyorum bakın.

Roma’yı beraberce yöneten üçlüden ilk çırak çıkan yanlış hatırlamıyorsam Lepidus olur. Daha önce kendisine verilen topraklara karşı o da emrindeki lejyonları, firardaki senato üyelerine karşı kesin bir zafer kazanmak için emanet etmiştir ama bu zafer kazanıldığında Augustus ve Antonius Roma topraklarını kendi aralarında bölüşür, Lepidus’a da zırnık koklatmazlar. Lepidus karşı çıksa da mücadeleyi kaybeder ama yine de Roma’ya dönerek senatoya girmesine izin verilir. Ettiği lafları yutar, daha önce Karunlukla, hukuksuzlukla suçladığı Augustus’un yanında ıvır zıvır işler müdürü olur.

Her krem reklamında ayrı bir senaryo

Bir sonraki anlaşmazlık önce arazi rantı yüzünden çıkar. Augustus’un kupon arazileri hep kendine ve yakınlarına ayırması Antonius’u kızdırır. Bu sorun bir anlaşmayla çözülse de gerilim devam eder. Milattan önce 30’lu yılların sonuna gelirken Roma’nın sokakta bağırıp çağıran tellâllardan oluşan basın yayın organlarının çoğunu eline geçiren Augustus, Mısır’da Kleopatra’yla yaşayan Antonius hakkında karalama kampanyası başlatır. Antonius özünü unutmuş, Kleopatra’nın oyuncağı olmuştur, Roma’nın değil Mısır’ın çıkarları için çalışmaktadır, dış güçlerin maşasıdır, tek başına ihanet şebekesidir falan fıstık.

Antonius’un aklı geç de olsa başına gelir ve Augustus’u diktatörlükle, yasa dışı davranmakla, elâlemin malına mülküne konmakla falan suçlar ama iş işten geçmiştir artık. Senatodaki Antonius’a bağlı bazı vekiller istifa etse de Augustus bundan etkilenmez.

Roma Cumhuriyeti’nin son savaşı başlar: Augustus’a bağlı askerler, zamanında Roma Cumhuriyeti’nin can damarlarına girmiş olan Antonius’un ordusunu yener ve Augustus da cumhuriyeti ele geçirmek için beraber yola çıktığı arkadaşlarını tamamen ortadan kaldırmış olur. E tabii cumhuriyeti de.