Kasım
sayımız çıktı

ESKİ TÜRKİYE’NİN YENİ İNSAN PROJESİ

KÖY ENSTİTÜLERİ (1940-1954)

Köy Enstitüleri, Türkiye’ye aydın köy öğretmenleri kazandırmak amacıyla kuruldu. Köylü köyünde eğitilecek, köyler ekonomik ve kültürel bakımdan kalkındırılacaktı. Bir görüşe göre bu Türkiye’ye çağ atlatacak eğitim hamlesiydi, karşıt teze göreyse genç dimağlara komünizm tohumları eken bir nifak girişimi. Proje 1954’te DP tarafından sonlandırıldı. Devam etseydi, Çetin Altan’ın hayalini kurduğu, tenis kortlu, tiyatro salonlu, kahvelerine “kızlı erkekli” çıkılan köyler gerçek olacak mıydı? Şehirlerin göçlerle köyleşmesinin önüne geçilebilecek miydi? Kararı siz verin…

Köy Enstitüleri’nde sanat ve spor eğitimine büyük önem veriliyor, böylelikle buralardan yetişecek öğretmenlerin ufuklarının köy sınırlarını aşması amaçlanıyordu.

Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde (Ankara) boş zamanlarını mandolin çalarak, örgü örerek, kitap okuyarak değerlendiren kızlar. (Mustafa Güneri Arşivi)
Akpınar Köy Enstitüsü (Samsun) bandosu bir prova sırasında geçit resmi yapıyor. (İ.H. Tonguç Belgeliği)
Göl Köy Eğitmen Kursu’nda (Kastamonu) sabah sporu. (İ.H.Tonguç Belgeliği)

Öğrenciler geleneksel sazların yanı sıra Klasik Batı Müziği enstrümanlarını çalmayı öğreniyor, tiyatro gösterileri düzenliyor, bölgenin coğrafi şartlarına uygun spor dallarında kendilerini geliştirme olanağı buluyordu.

Cılavuz Köy Enstitüsü’nde (Kars) kayak dersi gören öğrenciler, 1941. (İ.H.Tonguç Belgeliği)
Âşık Veysel öğrencilerine saz dersi verdiği Kepirtepe Köy Enstitüsü’nde (Kırklareli). Arka sırada soldan üçüncü, enstitü öğretmenlerinden Cavit Orhan Tütengil. (Cavit Orhan Tütengil Arşivi)
Bir Köy Enstitüsünde düzenlenen tiyatro etkinliği sırasında sahneye konulan antik piyeste rol alan kostümlü, makyajlı köy çocukları. (İ.H. Tonguç Belgeliği)

Öğrenim süresi beş yıl olan Eğitim Enstitülerinde günde sekiz, haftada 44 saat ders yapılıyordu. Bu sürenin yarısı temel örgün eğitime, diğer yarısı ise inşaat, tarım, demircilik, marangozluk, el sanatları gibi üretime yönelik uygulamalı derslere ayrılıyordu. Enstitülere alınan ilkokul mezunu köy çocukları hem okuyor, hem çalışıyor, başta öğretmenlik, beldelerinde ihtiyaç duyulan alanlarda köy yaşamını geliştirici birkaç meslek birden öğreniyordu.

Akpınar Köy Enstitüsü (Samsun) öğrencileri demircilik atölyesinde. (İ.H.Tonguç Belgeliği)
Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nde (Trabzon) öğrenciler balık ağlarını tamir ediyor. (İ.H.Tonguç Belgeliği)
Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde öğrenciler uygulamalı arıcılık dersinde. (Mustafa Güneri Arşivi)

Köy Enstitülerinin fikir babası İsmail Hakkı Tonguç’un geliştirdiği eğitim modeli taklide değil, yaratıcılığa dayanıyordu. Öğrencilerin hazırladıkları ödevlerde gösterdikleri titizlik, enstitülerin “köy halkını sosyal hayat bakımından asrın şartlarına ve icaplarına göre yetiştirme” hedefini ne kadar benimsemiş olduklarını kanıtlar nitelikte…

Antalya’daki Aksu Köy Enstitüsü’nde Cavit Orhan Tütengil’in öğrencilerine yaptırdığı sosyoloji ödevleri. (Cavit Orhan Tütengil Arşivi)
Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün biçki dikiş işliğinde çalışan kız öğrenciler. (Mustafa Güneri Arşivi)

Köy Enstitüleri üretici okullar olarak tasarlanmıştı. Eğitmen kursundan mezun olan öğretmen tayin olduğu köyde kendisine sağlanan ödenek ve yerel olanaklarla önce okul binasını ve öğretmen evini yapıyordu. Köy Eğitmen ve öğretmenlerinin vazife ve salâhiyetlerini düzenleyen kanunun önemle altını çizdiği konulardan biri de, “okula mahsus araziyi örnek olabilecek şekilde işlemek, boz (ekilmemiş) bırakmamak”tı.

Bir Köy Enstitüsünde çatı inşasında çalışan köy öğretmenleri ve köylüler. (İ.H. Tonguç Belgeliği)
1938’de faaliyete geçen Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün imece usulü inşası. (Mustafa Güneri Arşivi)
Kızılçullu Köy Enstitüsü’nde (İzmir) bahçe sulaması. (İ.H. Tonguç Belgeliği)

İsmail Hakkı Tonguç’a göre; açık hava, bol güneş ışığı, toprak ve çiçek kokusu, hayvan sesleri, tabiat olayları içinde yetiştirilen enstitü çocukları, kuruma geldikleri günlerdeki hallerine nazaran imrenilecek derecede sıhhat kazanmaktaydı.

Köy Enstitüleri projesinin iki mimarı, Maarif Vekili Hasan Âli Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, 1940 yılında açılan Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nü ziyaretlerinde, Müdür İsmail Ülkümen’le. (İ.H. Tonguç Belgeliği)
Öğrenciler ve öğretmenleri açık havada ders yaparken, köylüler izleyip “feyz” alıyor. (İ.H. Tonguç Belgeliği)
Çifteler Eğitmen Kursu’nda (Eskişehir) dünya küresinin etrafında toplanmış köy çocukları coğrafya dersinde. (İ.H. Tonguç Belgeliği)

Enstitülere ilkokulu bitirmiş yetenekli öğrenciler alınıyordu. Gelecek tasavvurları tarla ekip biçmek, bir çift öküz sahibi olmak, evlenmek ve ibadetten ibaret olan çocuklar enstitüye kabul edilmeleriyle birlikte hayatı geniş bir perspektiften algılamaya başlıyorlardı.

Projenin hamisi Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Hasanoğlan Eğitim Enstitüsü’nü bir ziyaretinde, sınıfta derse nezaret ediyor. Arkada, birinci sıranın sağında dönemin “first lady”si Mevhibe İnönü. (Mustafa Güneri Arşivi)
Açılan toplam 21 Köy Enstitüsü 14 yılda yaklaşık 20.000 köy öğretmeni yetiştirdi. Bunların arasında daha sonra ünlenecek edebiyatçılar da vardı. Köy Enstitülü yazarlar Mehmet Başaran, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Yaşar Kemal ile birlikte. (İ.H. Tonguç Belgeliği)

Yazar Mahmut Makal’ın, babası İsmail Makal ile İvriz Köy Enstitüsü’ne (Konya) giderken çektirdiği veda fotoğrafı, 23 Mart 1943. (İ. H. Tonguç Belgeliği)

Fotoğraflar, 2012’de İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nce düzenlenen ve küratörlüğü Ekrem Işın tarafından yapılan “Düşünen Tohum Konuşan Toprak: Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri 1940- 1954” isimli serginin kataloğundan alınmıştır.