Kasım
sayımız çıktı

Kriketçi kaptan başbakan olarak siyaset sahasında

342 sandalyeli Pakistan meclisinde 114 gibi kritik sayıda milletvekili kazanan PTI lideri İmran Han, ordunun da desteğiyle ülkenin yeni başbakanı oldu. Bir zamanların efsane kriket oyuncusu, nüfusun üçte birinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı iç sahada, belki de hayatının en zor maçına çıkıyor.

Pakistan tarihinin belki de en tuhaf seçimleri, bir kriket şampiyonunun zaferiyle sonuçlandı. 207 milyonluk nüfusa sahip ülkenin 106 milyon seçmeni için kurulan 85 bin sandık güvenlik güçleri tarafından sıkı takibe alındı ama hile ve usulsüzlük iddiaları bitmek bilmedi.

Kazanan İmran Han’ın rakipleri, ordunun kendi aleyhlerine sistematik bir manipülasyonundan söz etmekte. Herşeye rağmen İmran Han, ülkede ordu ile geleneksel siyaset klanları arasındaki tükenmez mücadelelerden sonra generallerin kesin desteğini kazandı. Buna karşın 342 sandalyeli mecliste, sadece 114 gibi hassas sayıda milletvekilli sayısına sahip. Kendisi 18 Ağustos’ta resmen başbakan oldu ama mecliste çoğunluğu sağlamak için ülkenin siyasal hayatındaki parçalanmışlığın da bir göstergesi olan bağımsızlardan aşırı dindarlara, özetle küçük siyasi aktörlere taviz vererek destek almak zorunda. Ülkede generallerin İmran Han’a verdiği desteğe bakarak “sessiz bir darbe”den söz edilmekte.

Pakistan’ın en popüler sporu olan krikette 1992’de İngiltere’ye yani eski sömürgeciye karşı dünya kupasını kazanan milli takımın kaptanı İmran Han, muhafazakar olmakla birlikte son yıllarda generallerle ilişkisini geliştirdi ve dinci fanatiklerle de bağlarını güçlendirdi. Kendisi varlıklı bir aileden gelmesine rağmen hem elitizme karşı bir söylem tutturdu hem de en zenginlerle yakın ilişkiler kurdu. İmran Han, Oxford’da okumuş olsa da spor hayatı eğitiminin daima önünde oldu. Okulda başladığı krikete 1975’te mezun olduktan sonra profesyonel olarak devam etti. 1982’de kriket milli takımının kaptanlığına getirildi. 1987’de Pakistan takımını yarı finallere kadar çıkarınca ülkenin en popüler sporcusu oldu.

İmran Han’ın orduyla arası da daima iyi olmuştu. 1987’de darbeci Ziya ül Hak’ın talebi üzerine krikete dönmüş, 2007’de iktidardan düşen general Pervez Müşerref’in 1999’daki darbesini desteklemiş ve özellikle eski askerî istihbarat başkanı Hamid Gül ile iyi ilişkiler kurmuştu. 80’li yıllarda Rusya’ya karşı “cihad”ın destekçisi olduğunu eklemeye gerek bile yok.

Yeni başbakan, eski kriketçi İmran Han 13 yaşında kriket oynamaya başladı ve bu sporu üniversitede de sürdürdü. Mezun olunca Pakistan Milli Kriket Takımı’na girdi. 1992 Dünya Kriket Şampiyonası’nda Pakistan’ı birinciliğe taşıdı.

Ordunun ağırlığı

Seçim öncesinde özellikle iktidardaki Pakistan Müslüman Birliği-Nawaz’a (PML-N) yönelik yargı tarafından yapılan saldırılar dikkati çekiciydi. PML-N adli ve askerî müesses nizamla esas olarak iki hususta anlaşmazlık içindeydi: Sivillerin ordudan üstün olduğunu savunması ve Hindistan ile iyi ilişkiler kurulmasından yana olması.  Ne de olsa ülkenin tarihinin yarısında askerler yönetimdeydi. PML-N savaş istemediği gibi daha fazla ticaretten yanaydı. Eski başbakan ordu-devletin kurucusu olarak siyasete ambargo koyup tarihî düşman Hindistan’la ilişkilerin geliştirilmesine sıcak bakmazken, PML-N savaş ortamının terkedilip ticaretin geliştirilmesinden yanaydı. PML-N ülkenin her bakımdan kalbi denebilecek ve nüfusun yarısını barındıran Pencap bölgesinde etkin ve hâlâ birinci parti. İmran Han bu eyalette ancak bağımsızlarla bir hükümet kurabilecek.

Seçimlerden önce yasaklı olan kimi siyasal oluşumlar, yüksek seçim kurulu tarafından bu sefer daha önce PML-N’ye oy veren kesimlerin oyunu çelebilsin diye seçimlere katılma hakkı elde ettiler. İki fanatik dinci grup millet meclisinde sandalye kazanamadıysa da onlardan biri olan Tahrik Labaik, Sind eyalet meclisinde iki sandalye kazandı. Yine de genel olarak %10’a ulaşan ve hatta kimi yerlerde %20’ye varan oy oranlarına ulaştılar ki sonrası için manidar bir durum.

Ya demokrasi?

Generallerin desteği, Hindistan ile müzakerenin söz konusu olamayacağını, buna karşılık Taliban ile görüşmelerin süreceğini göstermekte. Kuruluşundan bugüne  kurumsal işleyişe bir türlü sahip olmayan Pakistan’da 70 yılda 18 başbakan istifa etti-ettirildi, devrildi, askerî darbeye maruz  kaldı ve görev süresini bi hakkın tamamlayamadı. Bu açıdan yeni başbakanın akıbeti hakkında da kesin konuşmalar yapmak kolay değil. Yine de Pakistan’ın siyasal hayatına ambargo koyan ve başbakanlığı meslek edinen iki ailenin (Buttogiller ve Şerifgiller) ardından 1996’da kurduğu PTI’nın birinci parti haline gelmesi ülkenin siyasal hayatında bir değişiklik olmakla birlikte, sorumsuz bir popülizmin kapıda beklediği de eklenmeli.

Çin ile ilişkilerin geliştirilmesi, ABD ile eşit muhataplar olarak masaya oturmak gibi vaatlerin karşılığı ne olursa olsun, esas olan yolsuzluğa karşı mücadele vaadinin akıbetinin ne olacağı. Diğer bir vaad olan “İslâmi refah devleti” için ise niyetin yetmeyeceği açık. 10 milyon istihdam ve beş milyon yeni konut gibi vaatlerin ise kaynağı belirsiz. Nüfusun üçte birinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı, çocuk ölümleri oranının dünyada en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Pakistan’ın, borçlarını çevirmek için muhtaç olduğu krediyi “ABD’ye posta koyarak” alması pek mümkün gözükmüyor.

Kışla ile meclis arasında Seçim süreci boyunca ordunun ve generallerin desteğini alan İmran Han, mevcut Genelkurmay başkanının Pakistan tarihinin demokrasiye en inançlı generali olduğunu söyledi.

Gerçek iktidarın askerlerin elinde olduğu ülkede “Amerika’nın paralı askeri olmayacağız” gibi sloganların da seçim konuşmaları dışında çok gerçekçi ve anlamlı olamayacağı açık. Nitekim seçim sonuçlarından sonra “ABD’yle karşılıklı yarar ilişkisi kurmak”tan tekrar söz edilmeye başlandı.

ABD Ocak 2018’te, komşu Afganistan’da hükümeti yıpratan Taliban’a Pakistan’ın sığınma imkanı tanıdığı iddiasıyla, yaklaşık yıllık 1 milyar dolarlık askerî yardımı askıya almıştı. Şimdi refah vaatlerinden önce kredi bulma, borç çevirme gündemde.

20 yıl kriket oynayan İmran Han, sonraki 20 yıllık siyasal hayatından sonra ordunun gölgesinde iktidar oldu. Önümüzdeki 1 yılın onun hayatındaki yirmi yıllar kadar önemli olacağı kesin.