Eylül 2024 Sayımız Çıktı

Şamanizm ve İslâmiyet: Periler, evliyalar, bilgeler…

EDİGE DESTANI VE SAVAŞTAN UZLAŞIYA

Sovyetler döneminde yasaklanmış olan Edige Destanı’nda, İslâmiyet öncesi eski Türk mitolojik unsurları, destan kahramanı Edige’nin şahsında ustaca İslâmi motiflerle birleştirilmiştir. Annesi peri kızı olan Edige’nin babası da, mucizeleri ile bilinen Baba Tükles adlı evliyadır. Ancak siyasi alanda uzlaşı kolay olmayacak, Orta Asya’da 1.000 yıl sürecektir.

Daha eski dönem ortaokul ders kitaplarında, Türkler’in tarihi iç çekişmeler ve birleşmeler olarak gösteriliyordu. Öte yandan aynı du­rumlara çatışma ve uzlaşma diye de bakmak müm­kündür. Tabii birleştirmede güç kullanımı varken, uz­laşmada anlaşma sözkonusudur. Bu açıdan Türkler’in tarihindeki çatışmaların, yeni uzlaşılara giden yola işaret ettiğini de söyleyebiliriz.

Tarihte özellikle iki önemli çatışma alanında, uzlaşı­ların tek bir seferde çözülmüş konular olmadığı görülür. Süreç içinde çeşitli merhalelerden geçilmiş ve ancak kat­man-katman deneyimlerden sonra bir uzlaşıya varılmıştır. Bunlardan “hanlar-beyler mücadelesi” dediğimiz alanda, çatışmaların Dokuzoğuz beyleri ve Kadim Türk kağanları zamanından (8. yüzyıl) beri devam ettiğini biliyoruz. Orta Asya’da bu alanda tam uzlaşı, ancak 18. yüzyılda beylerin han unvanını almasıyla sağlanmıştır. Osmanlılar bunu çok daha önceden sağlamış, bey iken han olabilmişlerdir. Orta Asya’da ise bu ancak 1.000 yıl sonra mümkün olabilmiştir.

İslâmiyet’in kabulü de çatışma ile başlamış, Satuk Buğ­ra Han’ın karşıt görüşte olan amcası Oğulçak Kadir Han’ı bertaraf etmesiyle İslâmiyet’in kabulü gerçekleşebilmiştir. Ancak “kafir Türkler”le çatışmalar daha uzun zaman devam etmiş; Çinggis Han ile beraber gelen ve Nasturi, Budist veya Şamani olarak yaşamaya devam eden ordu mensuplarının Yakındoğu İslâm dünyasında varlık göstermesiyle çatışma alanları genişlemişti. 14. yüzyılın başlarında İslâmiyet’i ka­bul eden Özbek Han’dan sonra yavaş yavaş bir uzlaşıya doğru gidildiğini görüyoruz.

Zamanin_Izinde

Çatışma ve uzlaşıları çok yönlü bir şekilde ak­settiren destanlar olmasa, belki durumu açık­lıkla görme imkanımız olmazdı. Bilindiği gibi ta­rih yazımında kendisine eser takdim edilenlerin veya yazdıranların, yazanlar üzerindeki etkisini görmek mümkündür; destanlar ise yazdırılmaz, halkın düşünce ve hissiyatını aksettirir.

İşte önce Tatarcadan Türkçeye sonra da yakın zamanlarda Başkurtçadan Türkçeye çevrilmiş olan Edige Destanı’nda her iki çatışma alanını ve ancak bunlardan birinde varılan uzlaşmayı göre­bilmemiz mümkün olmaktadır. Sovyetler döneminde yasaklanmış olan Edige Destanı’nın günyüzüne çık­ma macerası, Göksel Öztürk’ün Başkurtçadan çevir­diği Edige Batır Destanı’nın girişinde ayrıntılı bir şekil­de anlatılmaktadır (Vakıfbank Kültür Yayınları, 2023).

Tarihî bir kahraman olarak Edige, Altın Orda sahasında yaşamış olan güçlü bir Mangıt beyidir. Altın Orda Hanı Tok­tamış’a karşı durması, sonra da kendi gibi Çinggisli bir aile­den gelmeyen Emir Timur ile ilişkisi destanın ana kaynağı­dır. Adaleti ile tanınması, onu karmaşık durumları çözen bir hakem olarak halk hafızasına nakşetmiştir. Bu kahramanın benimsenmesi, Tatar, Başkurt, Noğay Karakalpak, Özbek ve Kazakların her birinin kendi telaffuzlarıyla andıkları bir Edige Destanı’na sahip olmalarıyla kendini gösterir.

Edige Bey ile destan kahramanı “Edigü”nün anlatımla­rında ortak noktalar ve farklılıklar, Devin DeWeese’in Isla­mization and Native Religion in the Golden Horde (1994) adlı eserinde ayrı ayrı ayrıntılı şekilde ele alınmıştır. Destana göre annesi peri kızı olan Edige’nin, babası da mucizeleri ile bilinen Baba Tükles adlı bir evliyadır. Özbek hanını İs­lâmiyet’e davet eden de bu Baba Tükles’dir. Böylece derviş baba ile Türk destanlarında sık görülen peri kızı anne, yani İslâmiyet öncesi ve sonrası gelenekler Edige’nin şahsında birleşmiş oluyordu. Tarihçi Şakir İbraev, onun ayrıca hem görünümü hem de mucizesi ile bir Şamanı temsil ettiği gö­rüşündedir. Edige Destanı’ndaki bir diğer güçlü İslâmi unsur da, “Hafız Ozan” (Supara Cırav) lakabıyla bilinen yol gösterici, bilge kişiliktir (Orhan Şaik Gökyay). Sadece Edige’de değil, destanın bilge kişisinde de iki geleneğin birleştirilmesi, bu temanın ağır­lığına işaret eder.

Edige Destanı, hanlar-beyler mücadelesinin son bulmasından yani siyasi alandaki uzlaşıdan çok daha önce, eski Şamani akidelerle İslâmi ge­lenek arasında bir uzlaşıya (14. – 15. yüzyıl) varıl­dığını göstermektedir ve bu uzlaşma ancak daha sonra, Tarihi Guzide Nusretname gibi 16. kaynak­larına yansıyacaktır (#tarih, 104. sayı).